Güncelleme Tarihi:
Başarıdaki en büyük payın sahibi Genel Müdür Cem Çelikoğlu geçtiğimiz hafta son hamlesini de yaptı: İtalyan Cerruti’nin tasarımcısı Luca Valle’yi transfer etti. Çelikoğlu ve Valle’yle sözleşme imzalayıp, el sıkıştıkları gün bir araya geldim.
Türkiye’de yünlü kumaş üretimi 60’lı yıllarda başladı. Biz on yıl sonra kurulduk. İlk kurulduğumuzda yılda iki milyon metre üretim yaparken, bugün bu sayıyı 12 milyon metreye çıkardık. Avrupa’nın en büyük, dünyanınsa beşinci büyük markası olduk. Uzun ve zorlu bir yoldu. 90’lı yılların başı bizim için ciddi bir dönüm noktasıdır. Önümüzde iki seçenek vardı: Ya ucuz ligin oyuncusu olacaktık. Kopya rüzgarına kapılacak, herkes için üretecek, ucuz insan gücüne yatırım yapacak, belli bir süre sonra da işi Uzakdoğu’ya kaptıracaktık... Ya da daha yükseği hedefleyip, tasarıma ve kaliteye yatırım yapacak, kendi marka kimliğimizi oluşturacaktık. Biz ikinci yolu seçtik. Kendi koleksiyonlarımızı yapmaya başladık. İhracat süreci de bu karardan sonra başladı. Kimsenin tanımadığı, adını duymadığı bir Türk firması olarak kendimizi kanıtlamamız çok zordu. İtalyanların ve İngilizlerin hakimiyetindeki yünlü kumaş sektörüne sızmak hatta sektörü ele geçirmek için çok çalıştık, çok sabrettik. Fuarlarda yüzümüze bile bakmazlardı. Genelde koleksiyonlarımızı beğenmezlerdi. Koleksiyonları beğendikleri zaman ise üretim hızımızdan memnun kalmazlardı. Beğendik bundan acil beş metre gönderin dediklerinde kalakalırdık. Toprağın ayaklarımızın altından kaydığını çok hissettik.
DÜNYA LİDERİ OLMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Eğitimi önemsedik. Bu işi iyi bilenlerle işbirliğini asla küçümsemedik. Dünyanın dört bir yanından profesyonelleri Yünsa çatısı altında topladık. Uluslararası bir ekip kurduk. İlk yurtdışı ofisimizi 95’de Almanya’da açtık. Sonra Londra. İngiltere’deki en önemli rakibimizin genel müdürünü Londra ofisinin başına geçirdik. Onu Amerika takip etti. 2000’li yılların başında İtalya’nın en önemli tekstil şehri Biella’da bir tasarım ofisi açtık. Önemli tasarımcıları transfer ettik. Yani tüm dünyada sektörün lideri olmak için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Armani, Hugo Boss, MaxMara, Zara Grup hepsi neredeyse bütün yünlü kumaş ihtiyaçlarını bizden alıyorlar. Tekstilcilerin en önemli kabusu hangi ülke? Çin... Biz geçen yıl Çin Shangay’da ofis açtık. Çin’e çok büyük yatırım yapıyoruz. Ve gelinen noktada herkes birbirine “nasıl bir Türk firması İtalyan ve İngilizlerden iyi kumaş üretir” diye soruyor. Dünyanın en önemli kumaş fuarı Paris Premier Vision’da en çok ilgiyi bizim standımız görüyor. 20 yıl önce ben bu firmada satış elemanı olarak işe başladığımda bizim için bırakın o fuara katılmayı bilet alıp gezmek bile rüyalarımıza girerdi.
SUYUMUZU FİLTRE ETTİK KUMAŞI YUMUŞATTIK
Yünsa’nın bugün geldiği noktada çok ince detaylar var. Biz kumaşlarımızın tuşesini nasıl yumuşattık size onu anlatayım. İtalya’nın Biella bölgesi bu konuda bir numaradır. Gidip yerinde araştırınca havasından değil de suyundan kaynaklandığını bulduk. Kumaş fabrikaları yıkamalarda Alplerden eriyen kar sularını kullanıyorlar. Bu da kumaşın kalitesini inanılmaz fark ettiriyor. Bunu anladıktan sonra Çerkezköy’deki fabrikamıza çok özel bir su filtresi sistemi kurduk. Kar suyuna çok yaklaştık. Kumaşlarımızın kalitesi beş sınıf atladı. Bunun gibi ufak o kadar çok detay var ki. Hepsi birikti, halkalar katlar birer birer çıkıldı. En önemli adımı ise Cerrutti’nin baş tasarımcısı Luca Valle’yi transfer ederek atıyoruz. Altı aydır görüşüyoruz, bugün el sıkıştık, sabah anlaşma imzaladık. Kurduğumuz A takımı onunla birlikte çok güçlenecek, yenilmez bir hal alacak.
BİZİM MUTFAKTAN 24 SAAT YEMEK ÇIKIYOR
Şu anda 33 ülkede satış yapıyoruz. Amerika, İngiltere, Almanya, Çin ve İtalya’da kendi ofislerimiz var. Biz hem büyüğüz hem çeviğiz. Tıpkı Sumo güreşçileri gibiyiz. Tekstilin en önemli markalarına istedikleri kalitede kumaşı çok hızlı veriyoruz. Malum artık hiçbir marka yılda iki koleksiyon hazırlamıyor. Haftada bir koleksiyon yenileyenler var. Bu haftada bir onlara yeni kumaş vermemiz anlamına geliyor. Sektör bu konuda çok aç. Bizim mutfaksa 24 saat hiç kapanmadan yemek çıkarıyor.
“Yünlü kumaş deyince herkesin aklına kar altında giyilecek kalın kumaşlar geliyor. Bu büyük bir yanılgı. Yazın serin tutan, terletmeyen, bedenden tiril tiril akan, incelik ve parlaklıkta ipekten geri kalır yanı olmayan yünlüler olduğunu da unutmayalım”
KADININ HER UZVUNDAN AYRI TASARIM ÇIKARIRIM
Luca Valle (45) İtalya’nın tekstil ve moda kenti Biella’da doğmuş. Yani aslında bu iş onun kaderi. Uzun yıllar Guabello ve Cerruti’de kumaş tasarımcısı olarak çalışan Valle’yi, Yünsa Genel Müdürü Cem Çelikoğlu uzun süredir takip ediyor. Rakiplerine hazırladığı şahane koleksiyonları görünce transfer etmeyi aklına koymuş. Luca ile sohbetimize moda tasarımcısı olmakla kumaş tasarımcısı olmanın farkından başlıyoruz. Şöyle anlatıyor: “Modada işe 360 derece bakmak zorundasınız. Sadece bir alana odaklanırsanız kaybedersiniz. Ben her şeyin kaynağında, çıkış noktasında olmayı tercih ettim.”
Peki bir İtalyan markasını bırakıp bir Türk markası için tasarım yapmaya nasıl ikna oldu derseniz, cevabı şu: “Ben yaklaşık 20 yıldır Biella’da kumaş tasarımcılığı yapıyorum. Biella’da her şey çok hızlıdır. Aklınıza gelen fikri iki saat içinde üretebilirsiniz. Üretim teknikleri, teknoloji çok ileridedir. Türkiye’nin geleceğini de Biella gibi görüyorum. Yünsa ise dünya lideri olmaya çok yakın. Bu takımın bir parçası olmayı bu yüzden istedim. Şimdiye kadar hep İtalyan markaları için çalıştım. Aslında mesleki bir doygunluk yaşıyorum. Bilgi birikimimi sırtıma alıp yeni bir yolculuğa çıkmak beni heyecanlandırdı. Benim için bu bir macera. Yünsa’nın gelecekteki gücüne inanıyorum.”
Gelelim Luca Valle’nin işini nasıl yaptığına. Bir kumaş tasarımcısının nasıl beslendiğini konuşuyoruz: “Hayatın her alanından ilham alıyorum. Bol bol seyahat ediyorum. Farklı kültürlerdeki geleneksel kumaşları inceliyorum. İnsan tiplerinden yola çıktığım oluyor. Ama kadın vücudu beni her zaman üretken kılar. Kadının her uzvundan ayrı bir tasarım unsuru çıkarırım. Mesela bacağına baktığımda çizgili kumaş tasarlarım. Kumaş tasarımında alternatifimiz limitli. Sonsuzdan bahsedemeyiz. Ama son zamanlarda moda çok başka yerlere gidiyor. Önümüzde yeni denizler açılacağını hissediyorum.”
“Max Mara, Hugo Boss, Zara Grubu gibi büyük markalar bizim için müşteriden çok partner artık. Bizim tasarımcılarımızla onların tasarımcıları her sezon başında bir araya gelip, trendleri birlikte belirliyorlar. Terzi usulü bir ilişki kuruyoruz”
2011’DE HANGİ KUMAŞLAR MODA
* Erkek giyiminde renk azalacak. Açık renkler moda olacak. Koyu grilerin yerini açık griler, bejler alacak. Kadınlar için pastel tonları gözde. Lila ve petrol yeşili çok moda.
* Vintage görüntü bütün dünyayı çok etkiliyor. Önümüzdeki kış bütün vitrinlerde kolları yamalı ceketler, eskimiş yakalı gömlekler göreceğiz. Bunlar tüm dünyada alım gücünün düşmesinin örnekleri.
* Takım elbise görüntüsü daha moda olacak. Farkında mısınız ne çok rock grubu sahneye takım elbiseyle çıkıyor?
MODA DÜNYASI BUNLARI KONUŞUYOR
GAULTIER’İN YÜKSEK KESİM KÜLOTLARINI
Jean Paul Gaultier’in Hermes’i bıraktıktan sonra yeni ne yapacağını merak ediyordum. Merakımı Hürriyet Londra büro muhabirlerinden Ela Hawes giderdi. Gaultier İtalyan iç çamaşırı markası La Perla ile iki yıllık anlaşma imzaladığını geçen hafta doğrulamış. Madonna için tasaladığı konik sütyenler ve korselerle tanınan Gaultier’nin La Perla koleksiyonu Kasım ayında satışa sunulacak. 27 parçadan oluşacak kapsül koleksiyonda yer alan parçaların birçoğu el yapımı. Korse, yüksek kesimli külot ve konik sutyen ağırlıkta. La Perla mağazalarında ve ünlü alışveriş merkezlerinde satılacak. Fiyatların 500-1000 Euro arasında olması bekleniyor. Gaultier 7 Temmuz’da gerçekleştireceği haute couture defilesinde koleksiyondan iki parka gösterecekmiş. Unutmadan, tasarımcı önümüzdeki yaz için La Perla’ya mayo ve plaj kıyafeti de tasarlayacakmış.
GLADYATÖRÜN BÖYLESİNİ
Sporla ilginiz olsun ya da olmasın Nike’ın piyasaya çıkardığı gladyatör sandaletlere görüp kayıtsız kalmanız çok zor. Yaz sıcağının etkisini azaltan sandaletlere sportif bir yorum getiren Nike bundan böyle spor ayakkabı üretmeyi bırakıp sandalete başlayabilir! Yumuşak tabanı ve burun kısmında bulunan esnek lastiği sayesinde hareket kolaylığı sağlayan sandaletlerin, altın, gümüş ve bronz renkleri bulunuyor.
ETİNDEN SÜTÜNDEN FAYDALANILAN APARTMANI
Dilek Hanif’in istikrarına bayılıyorum. Yılda iki kez Paris Haute Couture Haftası’na katılmaya ant içti, sektirmiyor. 2010-2011 Sonbahar-Kış Koleksiyonu’nu Paris Haute Couture Haftası bünyesinde 7 Temmuz’da Hotel de Crillion’da tanıtacak. Hanif önümüzdeki kış için hacimli romantik etekleri, üniforma ceketlerle birlikte kullanmış. Hem romantik hem maskulen çizgiler dikkat çekiyor. Kalem etekler ve sırt dekolteleri baş rolde. Ben tuttum, işin tanıtım fotoğraflarına takıldım. Dilek Hanif bir kaç sezondur fotoğraflarını atölyesinde çekiyordu. Bu kez atölyesinin dışına çıkmış çıkmasına ama fazla uzağa gidememiş. Fotoğrafları atölyenin bulunduğu Ralli Apartmanı’nın girişinde çekmişler. Apartman iyi güzelde ben şahsen onun gibi bir tasarımcıdan daha iddialı fotoğraflar bekliyorum.