Güncelleme Tarihi:
“Yalan Dünya”da daha iki bölümde yıldızlaşan Tufan ve Çağatay karakterlerini canlandırıyorsunuz. Alışabildiniz mi rollerinize ya da karakterleri çıkarırken sıkıntı yaşadınız mı?
Tuna Orhan: Bütün konsept çok keyifli. Tufan rolünü oynamak da öyle. Zaten projenin genelinden çok keyif alıyorum. Partnerlerimle ilgili de hiçbir sıkıntım yok. Hepsi rüştünü ispat etmiş oyuncular. Rolü çıkarmakla ilgili biraz sıkıntılar oluyor tabii ama her rol biraz öyledir, hemen çıkmayabilir. Ben doğru adımlarla ilerlediğimizi düşünüyorum.
Hakan Meriçliler: Benim canlandırdığım Çağatay karakteri de çok eğlenceli. Adam çok iyi oyuncu olduğunu düşünüyor. “Dünyaları ben yarattım” diyor, halbuki poz kesmekten başka bir halt yaptığı yok! Aslında aileden tiyatro oyuncusu. Eski bir oyunculuk stili kullanıyor ve bunun günümüzde de işlediğini düşünüyor. O açıdan baktığınızda çok masum ve acınası bir halde. Trajik bir durumda aslında, çünkü yalnız bir adam. Tuna’nın oynadığı yönetmen de yalnız. Bence aralarında gizli bir birbirlerini kollama durumları var. Birbirlerinin yalnızlıklarından anlıyorlar, ilişkileri sahte değil.
Tuna Bey, Tufan karakteri hem yönetmen, hem senarist hem de yapımcı. Ve hep işi ucuza getirme derdinde. Çıkarları için yapamayacağı hiçbir şey yok. Sizin sektörde gerçekten Tufan gibi insanlar var mı?
Tuna Orhan: Çok zor ve ağır bir soru oldu bu! (Gülüyor) Tufan’ın sadece bir kişi örnek alınarak yazıldığına inanmıyorum. Senaristimiz, bir sürü kişide gözlemlediklerini bir potada eritmiştir. Bütün yönetmenler böyle midir? Elbette değildir. Böyle bir genelleme yapamayız.
Hakan Bey, siz Çağatay karakterini yaratırken birilerinden esinlendiniz mi?
Hakan Meriçliler: Elimde beş-altı tane sağlam rol model var. İsim vererek kimsenin kirli çamaşırlarını ortaya dökmeyeyim şimdi! (Gülüyor) Seyircinin zamanla benzettiği oyuncular olacak. Zaten esinlendiğim kişiler de kendilerini oynadığımın farkında. “Bu kısmı benden almışsın, beni taklit etmişsin” diye mesaj atanlar oldu.
Tuna Orhan: Vallahi bana mesaj filan gelmedi. Bundan sonra bir daha teklif de gelmeyecek zaten! (Gülüyor)
AVRUPA YAKASI’NDAN 5 GÖMLEK BÜYÜK BU İŞ
Siz, uzun zamandır tanışıyormuşsunuz gibi uyumla, büyük bir enerjiyle oynuyorsunuz. Ne zamandır tanıyorsunuz birbirinizi?
Tuna Orhan: Yeni tanıştık. Tanışmamızın ertesi günü okuma provası yaptık, sonra da sete girdik. Oyunculuğun gerekliliği budur.
Hakan Meriçliler: Yeni tanıştık ama ben Tuna’yı sevdim. Oyunculuğunu da çok beğeniyorum. Tufan aslında o kadar zor bir rol ki... Tuna rolü çok hızlı oynuyor, durup sekteye uğratmadan hemen geçiyor. Usta işi! O hız, canlandırdığı karaktere çok iyi geliyor. Benim ritmime de kaptırmıyor. Ben çok ağdalı konuşuyorum mesela. Hem iki karakter beraberler, hem de ritimleri çok faklı. Zaten bu çok büyüleyici geliyor. Bu bir takım oyunu. Daha yeni yeni paslaşıyoruz birbirimizle. Bence sekizinci bölüm itibarıyla takım olarak daha ileriye gideceğiz. Ve bu iş “Avrupa Yakası”nı kesinlikle geçecek. “Avrupa Yakası”ndan beş gömlek daha büyük bir iş çünkü.
Henüz iki bölüm yayınlandı ama mutlaka sokakta yolunuzu kesip diziyle ilgili yorum yapanlar olmuştur. İlginç tepkiler geldi mi hiç?
Tuna Orhan: Evet, biri yanıma gelip “Ya neden vermedin oyuncunun parasını!” dedi mesela. Ben de “Önce ben bir kazanayım da ondan sonra veririm” dedim. (Gülüyor) Ne diyeyim artık!
Hakan Meriçliler: Ben bir sabah 05.00’te uyandım. Sokağa çıktım, pastaneden börek alacağım. Bir adam geldi yanıma, “Abi ya! Bu ne ya! Bu nasıl bir oyunculuk!” dedi. Bunlar çok geliyor benim başıma. Çekilemeyecek kadar iyi olmaktan korkuyorum açıkçası. Bir gün herkes “Yalan Dünya”lı olacak. Allah nazarlardan korusun.
Size Tufan ve Çağatay rolleri teklif edilmeseydi, dizideki hangi karakterleri canlandırmak isterdiniz?
Tuna Orhan: Çok güzel bir soru... Bu dizi içindeki hangi rol teklif edilse, oynamak isterdim. Diğer roller de o kadar güzel yazılmış ki, izlerken hepsine özeniyorum. “Ne kadar güzel oynuyor, ne kadar güzel bir rol” diyorum. Mesela bana Hakan’ın rolünü teklif etmelerini de çok isterdim.
Hakan Meriçliler: Tuna’ya katılıyorum, rollerin hepsi birbirinden keyifli. Bana da yönetmen rolü teklif edilseydi seve seve oynardım.
Kamera arkasında da kahkaha krizleri var mı sizin sette?
Hakan Meriçliler: Olmaz mı! Ben Tuna’ya çok gülüyorum. O kadar doğru ve güzel oynuyor ki...
GÜLSE BİRSEL FEDAKÂRLIK YAPTI, BENİ BEKLEDİ
Hakan Bey, oyunculuğa yıllarını vermiş bir isimsiniz ama “Yalan Dünya”dan önce size ekranlarda çok sık rastlamadık. Neler yapıyordunuz bu diziden önce?
Hakan Meriçliler: Tiyatroya devam ediyordum. Tiyatro izleyicisi beni yakından tanır. Ekranda da hep günlük işler yapmak istedim, öyle de oldu. Ekran işleri ruhuma hitap etmiyordu çünkü. Şimdiye kadar beni cezbedecek bir rol de karşıma çıkmamıştı. Bunu Gülse elime verdi. “Küçük Kadınlar”, “Adanalı” gibi çok sayıda dizide rol aldım ama “Yalan Dünya” benim girdiğim ilk ciddi iş. Bir de ilginçtir, ben bu projeyle üçüncü kez aktörü canlandırıyorum.
Gülse Birsel’le yollarınız nasıl kesişti?
Hakan Meriçliler: Enteresan bir hikâyemiz var. Bir gün Gülse Hanım bir kitap röportajı için bir kafeye geldi. Ben de onu görünce “Enerjisi ne kadar güzel bir insan” diye düşündüm. Menajerimi aradım, “Gülse Hanım bir proje yapıyor mu şu sıralar?” diye sordum. Yaptığını öğrendik, bağlantıya geçtik. Ama aynı tarihlerde benim başka bir işim vardı. Gülse Hanım enteresan bir şey yaptı; beni bekledi. Beni bu rol için bekledi. Herkesin yapmayacağı bir fedakârlık yaptı. Ve benim elime oynayacağım karakterle ilgili öyle bir metin verdi ki, tabiri caizse topu ortaladı, “Vur ve at” dedi. Bunu kendisine de söylemiştim...
Sizin takip ettiğiniz diziler var mı?
Tuna Orhan: Dizi izlemeye çok fazla fırsatım olmuyor ama tarihe merakım olduğu için “Muhteşem Yüzyıl”ı severek izliyorum. Daha önceki dönemde “Ezel”i izliyordum. “Keşanlı Ali Destanı”nı da çok seviyorum. Bana “Bu oyunu sahneye koy” deseler, aynen öyle bir dekor yaptırır, oradaki tüm oyuncuları da kullanırdım.
Hakan Meriçliler: Ben dizileri hiç takip etmiyorum. Bu, bilinçli bir seçim. İşlerde hep tekrar görmeye başladım. “Ezel”i izlemeye başladım, bir süre sonra onun da aynı malzemeyi kullandığını gördüm. “Muhteşem Yüzyıl”a baktım, hiç yapılmamış bir işti, iyi de kotarıyorlardı ama sonra onun için de aynı şeyi düşünmeye başladım. Artık bu halkı salak yerine koymamak lazım. Seyirci her şeye çok doydu. Ama “Keşanlı Ali Destanı”nda isimsiz oyuncuları kullanmaları hoşuma gitti. Hep aynı yüzleri görmekten sıkılıyor insan. Dışarıda o kadar yetenekli oyuncular var ki... Sektörün biraz da böyle isimsiz oyunculara yönelmesinden yanayım.
GÜLSE HARİKALAR DİYARINDA
Hakan Meriçliler: “Alice Harikalar Diyarında” var ya, bizimki de “Gülse Harikalar Diyarında”... Gülse’nin öyle bir dünyası var ki, herkes bir sihir yapıp onun içine yürüyor. Yazdıklarını oyuncuya öyle bir servis ediyor ki, herkes kendini o diyara kaptırıveriyor. Her sette söylenir ama cidden bu sette herkes birbirini çok seviyor.
BEYAZ ŞAŞIRTMADI
Beyazıt Öztürk, dizilerde görmeye alışkın olmadığımız biri. Oyunculuğunu nasıl buluyorsunuz?
Hakan Meriçliler: Bulunduğu konumdan uzak, çok sıradan davranan, kendini bir anlamda riske atan biri Beyazıt Öztürk. Çok kolay değil onun yaptığı oyunculuğu yapmak. Buradan ona da selam olsun.
Tuna Orhan: Ben Beyazıt Öztürk’ün daha önceki performanslarını da iyi buluyordum. “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?” ve “Nihavend Mucize” filmlerindeki oyunculuğu çok iyiydi. Zaten iyi bir oyunculuk bekleniyordu kendisinden. Beni bu anlamda şaşırtmadı.