Bir gece ansızın gelebilirler

Güncelleme Tarihi:

Bir gece ansızın gelebilirler
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2010 00:00

Dört sene önce Tuzla Orhanlı’da ortaya çıkan kimyasal dolu variller büyük yankı uyandırmıştı. Geçen hafta da Kocaeli Darıca’da bir evin arka bahçesinde tehlikeli kimyasallarla dolu variller bırakıldı. Siz de bir sabah evinizin bahçesinde variller bulabilirsiniz çünkü bu atıkların bertarafı için yeterli tesis yok.

Haberin Devamı

Darıca’da evlerinin arka bahçesinde tehlikeli kimyasallarla dolu varilleri gören aile ne yapacağını bilemedi. Varilden sızanları yıkamaya çalışınca, kimyasal yanmaya başladı. Büyük ihtimalle atık bir asitti ki, üzerine su dökülünce duman çıkardı. Kendileri tehlikeli atık uzmanı, evleri de tehlikeli atık depolama alanı olmadığı için ev sahipleri çıkan gazdan etkilenip hastaneye kaldırıldı.
Türk yakın tarihinde zihinlere kazınan en büyük varil örneği, dört sene önce Tuzla Orhanlı’da gömülü variller olmuştu. Ardından başka variller de çıkmaya devam etti. O günden bu güne yeni varil haberlerine bakınca gördüm ki artık bu iş bir rutine dönmüş. Kaçak atıkçılar genelde gömmeyi tercih etse de kimi de böyle Darıca’da olduğu gibi, bir evin bahçesine bile atıveriyor. Tekirdağ’da ilaç fabrikasının bahçesine bıraktıkları gibi, Konya’dan Kocaeli’ye, Gaziantep’ten Sakarya’ya kadar her yerde varil bulunuyor.
İyi de birileri bu varilleri neden sağa sola atıyor? Bunların diğer atıklardan farkı ne? Bu atıkların ne kadarı arıtma işleminden geçiyor, ne kadarı da böyle çevreye saçılıyor diye bir araştırdım. Çalışmalar sürse de Türkiye’de henüz sağlıklı bir tehlikeli atık envanterinin olmadığını öğrendim.
Bu tür atıklara ‘tehlikeli atık’ deniyor. “Tehlikesiz atık var mı ki?” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, tüm atıklar çevreye zararlı ama varillerde karşınıza çıkanlar çok daha büyük tehdit. İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Talınlı bunların çöp, atık su gibi bilinen atıklardan farklı olarak ‘tehlike’ kriteriyle tanımlanmış olduklarını söylüyor. Bu atıkların zehirlilik, koroziflik (aşınma, yıpranma, paslanma, bozulma), reaktiflik, parlayıcılık, patlayıcılık gibi ayrıca yarattıkları riskler var. Kanserojen, mutasyona yol açan, teratojen (yani anne karnındaki bebeğin büyümesini ve şeklini bozabilen) gibi bir sürü risk faktörü taşıyorlar. İşte bunun için farklı yönetilmeyi gerektiriyorlar.

Haberin Devamı

DÖRT MİLYON TOH ÇAMURU YAKIN BAKALIM!

Tehlikeli atıklar için ‘Tehlikeli atık alanları’ oluşturulması gerektiğini söyleyen Talınlı, yakmanın her zaman bir çözüm olmadığını, üzerine fuel oil dökerek yakmanınsa çok daha maliyetli olabileceğini belirtiyor: “Nükleer atıklar nasıl yerin binlerce metre altına gömülüyorsa, bir atık da hiçbir şekilde ön işlem yapılmadan uzaklaştırılmaz. Yakma işlemi sonucu hava kirlenmesi de yaşanabilir bunun için de uygun hava arıtma teknolojisinin seçilmesi gerekir. Ayrıca geriye kalan küller de sorun. Üstelik her atık da yanmaya müsait olmayabilir. Yakmaya müsait olup olmadığı kontrol edilmelidir. Bir sürü deneysel yöntemle tespit edilmiştir ki, bir altın madeninin cürufları (posa) da bu tanım çevresinde tehlikeli atıktır. Gelin de Bergama altın madenlerinden çıkan dört milyon ton çamuru yakın bakalım!”

Haberin Devamı

KORSAN FİRMALAR ATIYOR

Türkiye’de şu anda ne yazık yeterli tehlikeli atık tesisi yok. Talınlı sonunda olup biteni şöyle özetliyor: “Bu atıklar elden çıkarılamadığı için bir korsan firma bunları atıyor ya da gömüyor.”
Bunlar için kurulacak tehlikeli atık yakma tesisleri gündeme geldiğinde de yerleşim alanlarına yakın yerlerde hep halk tepkisiyle ve tesislere karşı açılan davalarla karşılaşılıyor. Doğal olarak hiç kimse evinin, köyünün dibinde tehlikeli atık depolanmasını ya da yakılmasını istemiyor. Talınlı da bu yerlerin özenle seçilmesi gerektiğini vurguluyor: “Tehlikeli atık alanlarının yer seçimi çok kritik. Yerleşim alanlarından uzak olmalı. Bunların kurulmasını en çok isteyen benim ama en çok karşı olan da benim. Çevre mühendisliğinde çevresel değerlerin en az etkileneceği yerler seçilir. 2008’de çıkan çevre kanunu bunları dışlıyor. Nükleeri, maden aramalarını, çevre bakanlığının sorumluluk alanından çıkarıyor. 1995’te tehlikeli atık yönetmeliği çıktı ama bir maddesi bile uygulanamaz çünkü sadece tercüme edilmiş bir yönetmelik.”
Tesis kurarken de tesis sayısına dikkatle karar vermek gerekiyor. Fazla tesis kurulursa ve bunlar eğer işleyecek ürün bulamazlarsa bu kez yurtdışından atık ithal eder duruma gelebiliyorsunuz. Bu tesislerin de, atık üretenlerin de çok iyi denetlenmesi gerekiyor.

Haberin Devamı

Dünya iklimi tartışıyor, Türkiye kirli enerjide ısrarlı
Bİ’ŞEY YAPMALI

İşte yine bir iklim zirvesi geldi çattı. Birleşmiş Milletler İklim Değişim Konferansı bu yıl Meksika Cancun’da başladı. Zirve 10 Aralık’a kadar devam edecek ama bakalım daha önce Kopenhag’da olduğu gibi havanda su mu dövülecek. Greenpeace Akdeniz yetkilileri Türkiye’nin de elini taşın altına koymasını istiyor: “Türkiye de herhangi bir salım azaltımı yapma taahhüdü olmadan Cancun’da gerçekleştirilen iklim görüşmelerine katılan ülkeler arasında.”
Hükümet bunun sebebini Türkiye’nin iklim değişikliğinde çok büyük bir payı olmamasıyla açıklıyor. Ancak iklim değişikliğine neden olan gazların salımında Türkiye hiç de masum olmadığı gibi, toplam sera gazı salımı bakımından tüm dünya ülkeleri arasında 19’uncu sırada. Türkiye, yüzde 95 artış oranıyla tüm OECD ve Doğu Avrupa ülkeleri arasında iklimi değiştiren gaz salımlarını en hızlı artıran ülke. Türkiye’deki sera gazı artış oranı, büyüme oranı daha hızlı olan Çin’den bile daha fazla. Üstelik şu anda çözüm yerine 50 kadar termik santral, Karadeniz’de bir arama platformu ve yeni petrol arama planlarıyla iklim değişikliğine yeni nedenler üretiliyor.

Haberin Devamı

Can GÜRZAP (oyuncu)
O DA BİR YEŞİL

Çevreyi korumak için bazı kurallara uymak gerekiyor, ben de elden geldiğince uymaya çalışıyorum. Bunlar aynı trafik kuralları gibi, yüzyılların getirdiği yaşamdan ortaya çıkmış kurallar. Bu dünya, çocuklarımıza miras. Onu elden geldiğince yıpratmadan kullanmak gerek. Sapanca’da hafta sonu evi diyebileceğim, yeşillikler içinde bir evim var. Orada çok mutluyum o zaman çevrenin ne olduğunu daha iyi görüyorsunuz. Çevreye zarar verene çok ciddi cezalar vermek lazım.
Ben çöplerimi ayrıştırmıyorum, normal çöp tenekesine atıyorum. O konuda insanı uyarıcı bir yardım olması lazım. Çevremde bir uygulama yok. Bunları ayrı koy denmesi lazım, ama bu uyarı gelmedi ve böyle bir sistem yok. Benim yakınlarımda çöp ayrıştırma kutuları da yok.
Deniz kirliliği ile İstanbul gibi dünyanın en güzel kentini rezil ettik. Kalamış, gençliğimde dünyanın en güzel koylarından biriydi, gittiler marina yaptılar. Bu bir felakettir. Marina yapacak başka yer yok mu? Bazı plajlar sonradan yüzmeye açıldı ama eskisi gibi olmasına imkan yok.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!