Güncelleme Tarihi:
“Kanal D”nin yeni dizisi “Kanıt”ta suçluların korkulu rüyası olan, rol yelpazesini de sürekli genişleten Kula, bu yıl içinde vizyona girecek iki sinema filminden birinde lezbiyen bir eroinmanı, diğerinde bir devrimciyi canlandıracak.
Son projeniz “Kanıt”tan ve bu ekibine nasıl dahil olduğunuzdan biraz bahseder misiniz?
- Ben bu dizide hem kriminal uzmanı Ayşe’yi oynuyorum hem de dizinin kast direktörlüğünü yapıyorum. Aslında kast yaptığım projede rol de alıyor olmak biraz gerilim yaratıyor. Ama projeyi çok sevdiğim için idare edebiliyorum. Yönetmenimiz “Araf” ve “Cennet”i çeken Biray Dalkıran... Genellikle dış mekanlarda çekim yapmak zorunda kaldığımız için yoğun şekilde çalışıyoruz ama ekibimiz çok iyi. Her bölüm bir sinema filmi özeniyle çekiliyor.
Dizinin danışmanlığını yapan kişi, kriminal uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy. Onun çekimlerde sizi yönlendirdiği oluyor mu?
- Her sahne öncesinde ya Sevil Hanım, ya yardımcısı, ya danışmanı ya da kızı bizi bilgilendiriyor. Bu projede olmak o anlamda çok keyifli. Daha önce ilgim olmayan bir konuda bol bol bilgi ediniyorum.
“Kanıt” aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi... Diziyi izleyenler hem bütün kriminal olayların çözülebileceğini görüyor hem de alınan cezaları öğreniyor.
- Aynen öyle... Bugüne kadar sigaraya hayır denildi, oradaydım. Kadına şiddete hayır denildi, trafik canavarına dikkat çekildi, oradaydım. Gazetelerin üçüncü sayfaları cinayetlerle bu kadar doluysa, Türkiye bir an önce sonlandırılması gereken bir dönemden geçiyor demektir. O dramları ekrana getirerek belki sayılarının azalmasına yardımcı oluruz. Bizim için en önemli nokta da bu...
EGOLARIM YOK BENİM
“Kanıt”ın yanı sıra bir de “Antidepresan” adlı sinema filminde rol alıyorsunuz. Nasıl gidiyor çekimler?
- “Antidepresan” bağımsız bir sinema filmi... Sadece Çimen Yapım’ın bir desteği var. Ümit Güven çekiyor. Hızlı bir şekilde yol alıyoruz. Çünkü filmi Antalya Film Festivali’ne yetiştirmeye çalışıyoruz.
Orada zor bir karakteri canlandırıyorsunuz bildiğim kadarıyla...
- Evet, küçüklüğünde tecavüze uğramış, lezbiyen ve eroin bağımlısı bir kızı oynuyorum. Bu filmin ardından da Erdal Hanay’ın “Hicaz” filminde devrimci bir kızı oynayacağım. Üçüncü bir film daha var aslında: “Renklerde Kaybolan Hayat”... Ama o, bu seneye yetişmeyecek.
Bir kast ajansınız var, yeni isimleri gündeme getiriyor, bu uğurda bazen geri planda kalıyorsunuz. Sürekli başkalarını öne çıkarmaya çalışmanızın nedeni ne?
- Egolarım yok ki benim... 10 sinema filmim, şahsi olmasa da ödüllerim var. “İstanbul” adlı belgeselimle dünya festivallerinde de ödül kazandım. 45’imden sonra yapacağım şeyleri yaptım diyebilirim. Oynamak istediğim bir şey de kalmadı; lezbiyeni, eroinmanı, teröristi, birçok karakteri oynadım, hâlâ da oynuyorum.
Oyuncu Bankası adlı ajansınızda binden fazla oyuncu ile çalışıyorsunuz. Peki neden hiçbiriyle sözleşme imzalamıyorsunuz?
- O yollardan ben de geçtim ve istediğim rolleri sırf ajansla uyuşmuyor diye oynayamadığım oldu. İnsanları bağlamak yerine onlara uygun iş fırsatları olduğunda birlikte çalışmayı tercih ediyorum.
OĞLUMA ANNELİKTEN ÇOK BABALIK YAPIYORUM
Oğlunuz Eşref 10 yaşına bastı. Bu yoğun tempoda ona zaman ayırabiliyor musunuz?
- Ona hem babalık hem annelik yapıyorum ben. Açıkçası babalık yanım ağır bastığından çok da annelik yapamıyorum. Özellikle “Kanıt”ın çalışmaları çok zamanımı aldığından, birlikte biraz daha vakit geçirebilmek için onu işe getiriyorum mesela... Ama oyunculuğun bizi ayırdığını düşünüyor ve bu yüzden biraz mutsuz sanırım.
Onun oyuncu olmasını istiyor musunuz?
- Evet...
Olabilir mi peki, öyle bir ışık var mı?
- Yönetmen olacak gibi... Mesela, ajansta kast kayıtları yapılırken “Hanımefendi, burası mankenlik ajansı değil kast ajansı, lütfen ayakkabı numaranızı söylemeyin” diyor. Zaten hiç çocuk gibi göremedim ben oğlumu. Ona zamanında “hayır” demeyi öğretmiştim, şimdi “evet” dedirtmeye çalışıyorum!
CESUR OYUNCU DEĞİLİM SADECE GEREKENİ YAPIYORUM
Akıllarda bir “cesur oyuncu” imajı var size dair. Bu durum siz ya da aileniz için sıkıntı verici olmuyor mu?
- Ben projelerde sadece olması gereken şeyleri yapıyorum. Oğlum da filmlerimi izledi ve bunun benim işim olduğunu artık biliyor. Zaten o büyüdüğünde bana pek soyunma, sevişme rolleri gelmez herhalde.