OluÅŸturulma Tarihi: Mart 20, 2000 00:00
BÄ°R "FARKINDALIK" DURUMU!Cosby Show'u bilirsiniz, televizyonlarda tekrar tekrar gösterilir ve ben bayılırım. Bill Cosby ve ailesi tam bir ilaçtır, tüm varoluÅŸsal sıkıntılara karşı. Yalnızlık, kaos, ölüm fikri dışarda kalır, sıcacık hayat ve müthiÅŸ bir ritm duygusu yerleÅŸir, farkına bile varmadan gülümsersiniz.Halbuki söze böyle baÅŸlamayacaktım. Konulara en olmadık ÅŸekillerde sızmak gibi kötü bir oyun, kötü bir alışkanlık geliÅŸtirmiÅŸ durumdayım. Buna biraz da içimdeki üçüncü ÅŸahıs neden oluyor. Asıl baÅŸlangıcım ÅŸuydu oysa:YAÅžAMAKLA MEÅžGULÃœM BU ARALAR; AFFET YAZAMIYORUM… diyecek ve bir ÅŸiir gibi devam edecektim. Sonra bütün duygusal anların ezeli düşmanı olan o alaycı ses kahkahalar atmaya baÅŸladı ve ben de utanıp vazgeçtim.Patlamayın konuya gireceÄŸiz. Ama sandığınız gibi bir konuya deÄŸil doÄŸrusu… Düpedüz yaÅŸamak üstüne, hatta belki yaÅŸayamamak üstüne, yarım yaÅŸamak üstüne, bir türlü kendini serbest bırakamamak üstüne, anı yaÅŸamanın hem büyük gayreti hem de baÅŸarısızlıkları üstüne, küçücük ÅŸeylerden bile ayaklanabilen vicdan muhasebeleri üstüne… Anlayacağınız ortada konu monu yok. Ortada bir ruh durumu var. Eminim yalnız deÄŸilimdir, öyle ya insanoÄŸlu başına gelen hiç bir durumda yalnız deÄŸildir aslında.Peki böyle olduÄŸunu bilmek rahatlatır mı? Bazen evet bazen hayır.Klinik bulguları merak edebilirsiniz; YaÅŸ otuzdokuz, cinsiyetin bu sefer önemi yok buna inanın, hareketli sayılabilecek net 15 / brüt 18 yıllık çalışma hayatından sonra son 2 aydır iÅŸsiz, eÅŸli ve çocuklu, canı isterse entellektüel, okur, yazar, moody… Bunları size teÅŸhis koyun diye sıralamıyorum, tam tersine teÅŸhis meraklılarının kafasını karıştırmak derdindeyim. Çünkü sandıklarınızın hiçbiri deÄŸil; ortayaÅŸ bunalımı deÄŸil, bunu düşünen kolaycılara cevabım ÅŸu: "kaybolun!" Bunlar bende eskiden beri vardı zira her "ne" ise…İşsizlik bunalımı da deÄŸil, içinde bulunduÄŸum durum benim seçimim. Kimlik bunalımı da deÄŸil, gerçi içeride "ben de" diye bağıran bir kalabalık taşıyorum ama temel bir kimlik karmaÅŸam yok.Bol bol vaktim var, iÅŸte olan bu. (Ya da ben öyle sanıyorum.)Elinizdeki vakti öldüren o makul ve mantıklı tuzakların büyükçe bir kısmını ortadan kaldırmış bulunuyorum. Bir kere, sabah sekiz akÅŸam beÅŸ esareti ikinci bir emre kadar yok. Ä°ÅŸe gitmiyorum, ne kadar inanılmaz bilemezsiniz. Vücut saatlerinizi, alışkanlıklarınızı hem de bunca yıllık, herÅŸeyi herÅŸeyi yeniden ayarlamak zorunda kalıyorsunuz, binlerce soru sorarak üstelik. Bunu hep istemiÅŸtim, yani bir gün olup da iÅŸe gitmemeyi… Henüz o soruyu sormayın, hayır! Devamında da, doÄŸru sorulmadığı zaman hep tuhafıma giden bu sorudan tamamen vazgeçeceÄŸinizi umarım. Mutlu musun demeyin bana? Mesele bu deÄŸil.Neyse…İşe gitmekten vazgeçtim. Aradığım öncelikle vakitti. Ä°ÅŸe gitmemekle buna hemen kavuÅŸacağımı sanıyordum hiç de öyle olmadı. Faturaların yatırılmasına, köpeÄŸin gezdirilmesine, ev ödevlerinin yapılmasına hiç itirazım yok. Ama insan en sevgili uÄŸraşılarını günde 8 saate illa uzatmaya ya da kısaltmaya kalkışıp sonra da iÅŸkenceye vardırabilir mi? Ben yaptım, oldu!"Rutin" denen ÅŸeyin neye yaradığını gördüm. Biliyordum ama bu kez yaÅŸadım. Bütün düzen isteklerimi bastırdım. Hiç bir teselliye izin vermedim.Haa aklıma gelmiÅŸken, öyle merakla bekleyenler varsa, bu yazının bir sonu, sonucu, dersi falan yok. Mesaj kaygısız bir çalışma olacak, buna kararlıyım.Vakit var, özgürüm, sinemaya gidiyorum (aradığım ÅŸey için çok uzaklara gitmem gerekmediÄŸine iyice ikna olmuÅŸ durumdayım, onun için yakın çevrede dolaşıp duruyorum). Sinemaya gidiyorum, içimde taşıdığım ÅŸiddet duygusuyla, ben, aslında burada olmamalıyım azabı. Günlerce sinemaya gittim, her yere yürüdüm, amaçsız yürüdüm, kitaplarımı sokaklarda okudum, bazan evden çıkmadım, gündüzleri hasta gibi uyudum, uyudum, geceleri oturdum. Derkeeen… katille karşılaÅŸtım.Derken ne oldu biliyor musunuz? İçimdeki, hani o, ben burada olmamalıyım, benim bir iÅŸim olmalı, herkes gibi bir düzenim olmalı vs vs vs'ler, yerini hüzne bıraktı. TATLI BÄ°R HÃœZÃœN…Bu arada aradığım bir-iki cevaba da rastladım, hem de aramaktan vazgeçmiÅŸken. Size de olmaz mı?Mesela geçen gün gazetede Mazhar Alanson ile yapılan bir röportajı okudum. Eskiden sinirli, asabi idiniz nasıl böyle oldunuz gibi bir soru vardı ve cevap inanılmaz hoÅŸtu: "Ölümlü olduÄŸumu kabullendim böyle oldu" diyordu Mazhar Alanson. (Aktarma biçimimi affedin, çünkü burada orjinal metin deÄŸil bendeki yankısı önemli)… VaroluÅŸcu psikoterapist, yazar Irvin Yalom'un "kabul edin" dediÄŸi gerçek buydu (Agora'daki röportajdan)… Tabii Mazhar Alanson bu kabullenmeyi "metanetle" mi yoksa "cesaretle" mi baÅŸardı, bunu da merak etmiyor deÄŸilim…İlla istiyorsanız ÅŸimdi sorun: "Mutlu musun?.." Cevabım herhalde şöyle olurdu: "Åžikayetçi deÄŸilim". Bu bazan mutluyum, bazan mutsuz anlamına geliyor olabilir… "Ä°ÅŸsiz güçsüz tembelleÅŸmekten de korkmuyorum, öyle çok çalışmışım ki bugüne kadar istesem de tembelleÅŸemem gibi geliyor. Aslında hala sakinleÅŸmeye, yavaÅŸlamaya çalışıyorum."Bilmem anlatabildim mi? Bu bir tenefüs ve bir sonraki derse girer miyim bilmiyorum…Yoksa okulu mu kırarım?..Aslında… Her ne hal ise gitmeli dibine kadar!!Söz kendini buraya getirdiÄŸine göre, size, Rollo May'den ve çok etkilendiÄŸim kitabı "Yaratma Cesareti"nden bahsetmeliyim. Yine varoluÅŸcu psikoterapinin önde gelen isimlerinden, Amerikalı yazar, ressam. YaÅŸamına sığdırdıklarıyla son derece ilgi çekici biri. Onun da içeriÄŸi tıpkı Irvın Yalom gibi Nietzsche'den, Kierkegaard'dan izlerle, zenginliklerle dolu. Hem meraklıları için ve hem de kendim için adı geçen kitaptan bir küçük alıntı yapmak istiyorum:"Gerçek hastalık olmadan gerçek iyileÅŸme olmaz." Ama bu cümle Rollo May'e ait deÄŸil… O da Rank'ten alıntılamış…"Birey kendi varlığını kazanabilmek için geçmiÅŸten getirdiÄŸi varlığını gözden çıkarabilmeli, hastalıkla, acıyla ve kaygıyla yeni durumuna hazırlanabilmelidir."Bingo…İnanın kasıt yok, lafı buraya baÄŸlamak niyetinde deÄŸildim. Satırlar kendiliÄŸinden aktı ve kendiliÄŸinden baÄŸlanıverdi. Halbuki kitabı okuyalı en az 5-6 yıl geçmiÅŸ olmalı.Ve bingo… Çünkü ben hastayım!HASTALIKLA, ACIYLA ve KAYGIYLA…Mine Ä°zgi KARADOÄžAN20 Mart 2000, Pazartesi Â
button