Güncelleme Tarihi:
Bundan birkaç yıl öncesine kadar Fransızlar da şatafatın peşinden koştular. Nicolas Sarkozy’nin ilk seçim kampanyasını yakından izlemiş olan Yasmina Reza, Sarkozy’nin gazete sayfalarını çevirirken gözünün ilk takıldığı resmin bir Rolex marka saat reklamı olduğunu yazması belki de sonun başlangıcıydı.
Daha sonra Fouquet’s’de yapılan seçim kutlaması, cumhurbaşkanlığı yemin töreninin Amerikanizasyonu ve büyük işadamlarının yatlarında yapılan tatiller Fransızların gözünden kaçmadı.
Zararın neresinden dönülürse kârdır düşüncesiyle Fransız seçmenler ‘bling bling’ deyimine hayat veren Cumhurbaşkanları Sarkozy’i Fransa’da sadece bir dönem için cumhurbaşkanı seçilen ender politikacılar arasına gönderdiler...
Paris Operası ise bugünü ve bugünün duygularını okumakta o kadar başarılı ki, opera meğer sezon başında haziran-temmuz ayları için Richard Strauss’un ‘Arabella’sını programına yerleştirmiş...
Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonraki günler için programa alınan ‘Arabella’, Richard Strauss’la Hugo von Hoffmannstahl’ın son ortak çalışması. ‘Elektra’ ve ‘Der Rosenkavalier’i birlikte yazan ikilinin bu son çalışması için Strauss arkadaşından o günü anlatan, hem hafif hem de topluma eleştiri getiren bir eser istemiş. Hoffmannstahl hayatının son günlerinde tamamladığı ‘Arabella’da Strauss’un istediği gibi çökmekte olan Viyana toplumunu anlatan eğlenceli bir eser yazmış.
ALIŞILMAMIŞ DAMAT ADAYI
Temmuz ayının boğucu havasında Paris’te Bastille’deki opera binasındayız. İndirimlerin başladığı, yaz tatiline girildiği, trafiğin oldukça kötü olduğu günler bunlar ama Paris Operası tıka basa dolu. Amaç geçtiğimiz yıl İstanbul Müzik Festivali’ni de ziyaret eden, opera dünyasının süperstar’ı Renee Fleming’i yakından izleyebilmek...
Strauss’un eserinde Arabella’nın kızkardeşi rolünde Genia Kühmeier, Mandryka rolündeyse Alman bariton Michael Volle var. Paris Ulusal Opera Orkestrası’nı mart ayında bu sayfada tanıttığım müzik direktörü Philippe Jordan yönetiyor.
Sahne dekoru ve sahneleme Marco Arturo Marelli’ye ait. Görkemli sahnede oldukça sade ve zarif bir dekor var. Eşyalar az olduğu gibi gittikçe daha da azalıyor. Kont Waldner kumarda bütün mal varlığını kaybediyor. Bunun üzerine iflasın eşiğindeki aile, çareyi büyük kızları Arabella’yı varlıklı bir adamla evlendirmekte buluyor.
Arabella ise sadece gerçek aşka inanıyor. Kalbinin fethedilmesini bekleyen genç kız, damat adaylarını bir bir inceliyor. Derken Arabella bir gün Hırvat Mandryka’yla karşılaşıyor. Viyana’nın çürümüş toplumuna gelen Mandryka, Viyana sosyetesinin alıştığı tipte bir damat adayı olmamasına ve biraz da köylü olmasına rağmen Arabella’nın gönlünü çalıyor. Mandryka’nın varlıklı olması işleri kolaylaştırsa da çift, çeşitli engelleri aşmak zorunda kalıyor...
ZİRVEDEKİ YILDIZ
Philippe Jordan ‘Arabella’yla başarılarına bir yenisini ekliyor ve orkestrasıyla yine dört dörtlük bir iş çıkartıyor. Kontrastları iyi yakalayan şef, Strauss’un karanlıklarına girmekten korkmuyor. İlk kez Paris Operası’nda sahneye çıkan Genia Kühmeier duyarlı kızkardeş rolünde olabildiğince doğal. ‘Arabella’nın büyük sürprizi ise Michael Volle. Alman bariton Mandryka rolünde kuvvetli vokalleri ve abartısız oyunculuğuyla mükemmel bir iş çıkarıyor.
Renee Fleming, Arabella rolüyle sahneye çıktığı ansa kelimenin tam anlamıyla parlıyor. Masmavi elbisesi, sarı saçları, mavi gözleri ve son yıllarda daha da derinleşen sesiyle sahnede büyük bir yıldız var. Strauss’un ‘Arabella’sı bir genç kız ama 53 yaşındaki Renee Fleming’den başka bir yorumcuyu bu rolde hayal etmek imkansız. Neslinin en iyi Strauss yorumcusu olarak tanınan Fleming, Kühmeier ve Volle’yle birlikte düetlerinde müzikseverleri duygulandırıyor, finaldeyse birçok müziksever gözyaşlarına engel olamıyor...
Strauss’un zamansız eseri ‘Arabella’da Viyana’da çürümekte olan değerlere, peşinden gidilen sahte zevklere, yapılan sonsuz harcamalara ve yaşanılan kültür şokuna rağmen dört genç insan gerçek aşkı ve birbirlerini buluyor. Gerçek duyguların gösterişe ve aşırılığa mağlup olmadığı bir dünya düzenine doğru giderken Parisli operaseverler Renee Fleming’i ve ‘Arabella’ ekibini dakikalarca, hararetle alkışlıyor...
POLİTİKAYLA BESLENENLER
Oyuncuların televizyon dizilerine dudak büktükleri günler geride kaldı... Ödüllü, saygın oyuncular Hollywood yerine televizyon dünyasına rağbet ediyor.
Amerika’da 15 Temmuz’da başlayacak olan ‘Political Animals’ dizisi işte bunlardan biri. Başroldeki Sigourney Weaver, eski bir başkanın eşiyken bugünün dışişleri bakanı olarak ekrana çıkıyor. Benzerliğin böylesi diyebilirsiniz...
Dizinin ödüllü, saygın oyuncuları arasında Ciaran Hinds, Ellen Burstyn, Blair Brown ve Vanessa Redgrave yer alıyor. Gerçek hayata oldukça yakın olaylar çerçevesinde şekillendirilen dizi, şimdiden yılın en çok konuşulanlarından biri. ‘Political Animals’, bu akşamdan itibaren sadece altı bölümle Amerikan televizyonlarında gösterilmeye başlanacak. Bu arada dizinin Amerikan bayrağı motifiyle süslenen posteri Emrah Yücel imzalı...
AMY’NİN ANISINA
Aylık İngiliz müzik dergilerinin her sayısıyla birlikte okurlarına bir CD hediye etmeleri yeni değil. Buna rağmen bir derginin okurlarına hediye etmek için bir CD hazırlamasına bugüne kadar hiç rastlamamıştım. ‘Q’ dergisi ağustos sayısı için Amy Winehouse’un anısına ‘Back To Back To Black’ adlı bir CD hazırlamış.
‘Q’ bundan bir yıl önce 23 Temmuz tarihinde kaybettiğimiz Amy Winehouse’un ‘hayatını ve yeteneğini kutlamak için 13 farklı yorumcudan ‘Back To Black’ albümündeki şarkıları yeniden düzenleyerek seslendirmelerini istemiş. Manic Street Preachers, The Temper Trap, Saint Etienne, The Cribs ve The View gibi tanınmış sanatçı ve grupların yeniden yorumladıkları şarkılar Winehouse’un sadece Soul müziğine ilham vermediğinin de bir kanıtı aynı zamanda...
‘Back To Back To Black’ albümünde en çok dinlediğim şarkılarsa akustik olanlar. Nisan sonunda sizlere bu sayfadan tanıttığım Dry The River grubunun seslendirdiği ‘Me & Mr. Jones’ yer yer melankolik, yer yer esprili. Bu albümle yeni keşfettiğim Blackpoollu Karima Francis’e gelince... Amy’le Cannes’da bir konser sonrasında tanışan Karima, albümde favori Amy Winehouse şarkısı ‘Tears Dry On Their Own’u seslendiriyor. Bir yıl sonra yine sormak gerekir... Gerçekten gözyaşları kendi başlarına kurur mu?