Güncelleme Tarihi:
Helin Avşar'ın fotoğrafları için tıklayın
"Aylardır dışarı çıkmıyorum. Gündüzleri havuza gidip yüzüyorum, akşamları stüdyoya giderek Mert Ekren'le single üzerine çalışıyoruz. Televizyona bir yarışma programı projemiz var onun toplantılarını yapıyoruz. Geçen hafta bir gece dışarı çıktım, başıma gelmeyen kalmadı. Kimsenin beni bu kadar üzmeye hakkı yok. Her genç gibi arkadaşlarımla eğlenmeye çıkıyorum. Ben ayıp bir şey yapmıyorum."
"Ayıp nedir biliyor musunuz, yalan söylemek, iftira atmak, hırsızlık yapmaktır. Bana iftira atıldı. Bu insanları artık Allah'a havale ediyorum. Ama üzgün değilim. Ailem, dostlarım beni biliyor. Fakat şunu anladım ki biraz daha dikkatli olmalıyım. Şimdi kendime yasak getiriyorum. Bir ay dışarı çıkmayacağım. Yeni yayın döneminde televizyona yapacağım yeni projelerle ilgileneceğim."
Helin AvÅŸar, "Paris Hilton'a benzetilmekten nefret ediyorum" dedi.
"Şarkı Söylemek Lazım" yarışmasındaki o hanım hanımcık Helin Avşar’a son günlerde ne oldu?
- Hiçbir şey olmadı. O yarışmadaki Helin Avşar, tamamen benim. Ama ne yazık ki bazı gazeteci arkadaşlarımız beni olduğumdan çok farklı göstermeye çalışıyor.
Gazeteciler ne görüyorsa onu çekiyor ama...
- İyi de beni neredeyse alkolik diye lanse edecekler. Böyle bir şey yok. Haftanın yedi günü her kanalda magazin programı var. Her gün aynı görüntü yayınlanıyor. Dolayısıyla insanlar her gece dışarı çıktığımı, içtiğimi zannediyor. Ben her gece içip sarhoş dolaşan biri değilim. Kimse beni böyle lanse edemez.
Ama geçen haftaki görüntülerde alkollü değil miydiniz?
- Sarhoş değildim, çakırkeyiftim. Aylardır dışarı çıkmıyorum. Çıkarsam da haftada bir gece çıkıyorum. Çünkü arkadaşlarımla eğlenmeyi, gezmeyi seviyorum. Daha önce de söylemiştim, asla bundan vazgeçmeyeceğim.
Kaç bardak sizi çakırkeyif yapıyor?
- Dört bardaktan fazla içemem, bünyem kaldırmaz zaten. O gece de dört bardak içtim. Dört bardak içince de sadece yürümem değişiyor. Başka bir şey olmuyor.
Anladım, yani kendinizi kaybetmiyorsunuz...
- Asla! Hiçbir zaman kendimi kaybedecek kadar içmedim. Beni çakırkeyif gören gazeteciler, kızdırmak için, olay çıksın diye saçma sapan sorular soruyor. Sinirleniyorum. Yolumu değiştirmeye çalıştıkça üstüme geliyorlar. Konuşmuyorum, kaçıyorum, "Çok içti, sarhoş" diyorlar. Ayıp! Artık bu kadar abartılmazki.
Peki göğüs frikiğiniz için ne diyeceksiniz?
- O kıyafetleri göstereyim, o kadar açık değiller. Neden öyle oldu anlamadım. Sanırım hızlı adımlarla yürürken o kaza yaşandı. Bir de yabancı arkadaşlarımın çekiştirmesinden de frikik verdim. Bu arada onların çekiştirmesi yine sarhoş gibi gösterdi.
O gece çorbacının tuvaletinde neler yaşandı?
- Tabii ki hiçbir şey! O geceyi ben size baştan sona anlatayım. Benim yurtdışından misafirlerim geldi. O gece bir arkadaşımın doğum günüydü ve yabancı misafirlerimizle beraber altı kişi önce bir yerde yemek yedik, ardından da Reina’ya eğlenmeye gittik. Sonra karnımız acıktı, geceyarısı çorbacıya gittik. Neden çorbacıya gittik, yabancı misafirlerime işkembe çorbasını tattırmak istedim. Hay tattırmaz olaydım!
Neden tuvalette o kadar uzun süre kaldınız?
- Benim o gece tek hatam, içkileri karıştırmak oldu. Bu da beni çarptı. Bir de o gece çok yemek yedim. Dolayısıyla çorbacıya gittiğimizde midem acayip bulanıyordu. Ve istifra etmek istedim. Kalktım, tek başıma tuvalete gittim. Fakat kolay kolay istifra edemeyen biri olduğum için tuvalette çok uzun kaldım.
İZZET ANTEBİ’Yİ GÖRMEDİM
 Bu da yanlış anlaşılmalara neden oldu...
- Yanlış anlaşılmaya falan neden olmadı canım. Önce grubumdaki kız arkadaşım geldi, iyi olup olmadığımı sordu. Ben de ona iyi olduğumu, rahatladıktan sonra yanlarına geleceğimi söyledim. Ardından mekanın sahibi tuvalete geldi, "Helin Hanım iyi misiniz, isterseniz soda verelim" dedi. Ben de kendisine "Biraz çıkardım, şimdi kendimi daha iyi hissediyorum" dedim. Birkaç dakika sonra da arkadaşlarımın yanına döndüm. Toplasanız tuvalette 5 dakika geçirmişimdir.
Aynı çorbacıda olan Berna Arıcı ile Sibel Gökçe, sizin tuvalette seviştiğinizi iddia ettiler...
- Böyle bir şey olabilir mi? Bakın ben o kişileri tanımam bile. Ayrıca çorbacıda da onları görmedim. Ne dükkanda ne de tuvalette biri vardı. Güya kapıyı açmışlar da bilmem ne... Ayıp artık ya, insana bu kadar iftira atılmaz ki! Ben dışarı çıktığımda doğru düzgün yürümeyi planlarken, meğer ne iğrenç bir oyunun içine düşmüşüm. Hatta arkadaşlarımı önden gönderdim ki grup içindeki erkek arkadaşlarımdan biriyle beni yazmasınlar. Onlar önden gitti, ben tek başıma taksiye binerek mekandan ayrıldım. Sonra duyduklarım karşısında şok geçirdim. Bu iğrenç bir iftira.
Bir başka iddia ise çorbacının tuvaletinde İzzet Antebi ile seviştiğiniz yolunda...
- Onu görmeyeli bir-iki yıl oldu. Onlar mekanda yoktular bile. Kiyi kendinden bilir işi. Demek ki bu iftirayı atanlar bu işleri yapıyor.
Bütün bu dedikoduyu yayanlar Berna Arıcı ile Sibel Gökçe mi?
- Gazetecilerin bana söylediğine göre, evet onlar bu dedikoduyu çıkarmış. Fakat sonra bana mesaj attılar.
Ne mesajı attılar?
- Biz böyle bir ÅŸey söylemedik diye mesaj attılar. Ama arkadaÅŸlarım da televizyonda konuÅŸtuklarını duymuÅŸ. Kesin bunlar para karşılığında böyle konuÅŸuyorlar.Â
Mahkemeye verdiniz mi?
- Vermeyi düşünüyorum ama verirsem de bu kadınlar daha fazla gündeme gelecek. Onların istedikleri bu zaten. Uzamasını istemiyorum.
Paris Hilton’la kıyaslanıyorsunuz. Madem bu kıyaslama var, bu kadar gündemdesiniz, para kazanıyor musunuz?
- Paris Hilton’a benzetilmekten hoşlanmıyorum. Birkaç yıl önce yaptığım bir röportajımda Paris Hilton’un iş hayatını kendiminkine benzettiğimi söyledim ama nedense hep özel hayatımı benzetmeye çalıştılar. Sırf bu yüzden başıma olmadık şeyler geliyor. Attığım her adım onunla kıyaslanıyor. Bu kadar gündemde olmaktan para kazanıyor muyum, evet artık kazanmaya başladım. Yani Hilton’la kıyaslanmanın faydasını görmeye başladım. Mesela birkaç gün önce bir otelin tanıtımı için medyanın karşısına çıktım, çok güzel para kazandım. Bundan sonra böyle.
Ne kadar kazandınız?
- 20 bin dolar... Çıktığım televizyon programlarından da artık para istiyorum. Madem bana bir talep var, ben de para kazanayım bari. Bu iÅŸ benim mesleÄŸim oldu artık.Â
Ne yapayım, evde mi oturayım
Hülya Avşar "Şimdi içmezse, gezmezse ne zaman yapacak bunları" dedi. Peki perde arkasında neler yaşandı?
- Hiçbir şey... Ablam, arkadaşlarım benim nasıl biri olduğumu biliyor. Beni tek üzen şey, annem rahatsız. Onun bu haberleri duymasını istemiyorum. Boşu boşuna, hiçbir hatam yokken ablam ve annem üzülüyor. Onların üzülmesi beni daha çok üzüyor.
 Hataları tekrar mı ediyorsunuz?
- Hata yok ki tekrar edeyim. Hep aynı şey oluyor. Ben de sıkıldım.
Hep aynı şey, neden oluyor?
- Ne yapayım? Hayatım boyunca hep evde mi oturayım? Artık bu konular kapansın, çok sıkıldım. Limit falan da
Röportaj: Sema DENKER |