Bir acemi yelkenle nasıl tanışır

Güncelleme Tarihi:

Bir acemi yelkenle nasıl tanışır
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2011 00:00

Fenerbahçe Marina’dan hareket edip Adalar’a doğru ilerlerken yelkenle tanışabilirsiniz. Ben denedim ve hayatımda ilk kez yelken bastım. Şimdiye kadar yaptığım en keyifli şeylerden biriydi, tavsiye ederim

Doğrusunu isterseniz, yelkenle tanışmak öyle uzun zamandır hayal ettiğim, planladığım bir şey değildi. Pek çok insan gibi gördüğüm her yelkenliyi hayranlıkla seyretmekten, “Ah o gemide ben de olsaydım...” demekten kendimi alamazdım ama dümenin başına geçmek hep uzak bir olasılıktı işte. İyi ki mesleğim böyle bir fırsatı önüme çıkardı: Bir günlük yeklenle tanışma turu.
Tur, saat 11.00’de Fenerbahçe Yat Limanı’nda başladı. Yelkenli antrenörü Vedat Doğan ve Gravity Yatçılık’ın sahibi Arda Önen ile birlikte, profesyonel bir yarış teknesi Beneteau Fist Goliath’da Marmara Denizi’ne açılacağız. Limandan ayrılmadan önce Doğan eline küçük bir tahta alıyor, çizerek temel yelkencilik terimlerini öğretiyor.
Halikarnas Balıkçısı’nın kitaplarından hatırladığım, doğrusu anlamını bilmediğim bazı terimler yerine oturuyor. Doğan’a göre verdiği eğitim ‘temel’. Ama bana göre çok sayıda terimden ve kavramdan söz ediyor. Kafam öyle karışıyor ki, “İlk anlattığınızda bunları öğrenen ve kavrayan zeki insanlar var mı?” diye sormadan edemiyorum. Nitekim şimdi notlarıma bakmadan ancak birkaçını yazabiliyorum. Teknenin önüne pruva, arkasına pupa, sağına sancak, soluna iskele deniyor. Teknenin iki hayali hattı var. Pruva pupa arasındaki hatta ‘pupa pruva hattı’, sancak iskele istikametindekine de ‘kemer hattı’ deniyor... İki de temel yelkeni var. Ana yelkenle, cenova yelkeni.

YELKEN UÇAK KANADI GİBİ

Limandan yelkenler açılmadan, motor çalıştırılarak ağır ağır çıkılıyor. Rüzgar yönü tayini için iskeledeki bayraklara ya da teknedeki rüzgar gülüne bakmak gerekiyor. Önce ana yelken açılıyor. Yelkenleri sadece beyaz kumaştan yapılır sanırdım. Bununkilerse sarı-siyah renkli, kalın bir muşambaya benziyor. Meğerse, gezen teknelerin çoğunun yelkenleri beyaz dakron kumaştan olurmuş. Ama yarış teknelerinin daha dayanıklı, daha az esneyen özel bir malzemeden yapılırmış. Ana yelken açıldıktan sonra motor kapatılıyor. Cenova yelkenine sıra geliyor. Uygun açı verilerek, rüzgarla dolduruluyor ve Burgaz Adası’na doğru ilerlemeye başlıyoruz. Doğan, “Rüzgarlardan poyrazı seviyoruz. Lodos dalga kaldırıyor” diyor.
/images/100/0x0/55eabaa1f018fbb8f892f553

Amatör yelkenci bile olsanız, rüzgarla ilgili birkaç terimi bilmeniz şart. Rüzgarın geldiği taraf rüzgar üstü, gittiği tarafsa rüzgar altı. Yelkenli teknede seyirden ve manevradan bahsederken, kontra kavramını da çok duyuyorsunuz. İki tip kontra var, iskele ve sancak kontra. Bir teknenin kontrasını belirleyen faktör, ana yelkeninin teknenin omurga hattının ne tarafında bulunduğu. Sancak tarafındaysa iskele kontra gidiyor. Buna karşın, sancak kontra giden bir teknenin ana yelkeniyse teknenin iskele tarafında bulunuyor. Biraz karışık, sanırım bunu yazıp unutacağım.
Dümenin başına geçiyorum. Yarış teknesi olduğu için dümeni çok büyük. Çeyrek çevirmek bile tam tur demek. Dümeninin başındayken, cenova yelkenin üzerinde, rüzgarın yönünü gösteren tüylerden gözümü ayırmamam gerekiyor. Tüylerden biri rüzgar altı, diğeri rüzgar üstünde. Paralel uçuşmaları gerekiyor. Paralellik bozulduğunda, yönüne göre iskele veya sancak tarafına doğru dümen kırarak ilerlemek lazım. Doğan beni sürekli, “Rüzgarı ve tekneyle ilişkisini hissetmeye çalış” diye uyarıyor.

RÜZGARIN ÇOK OLSUN DEMİYORLAR

Yelkenli kullanmak tam bir ekip işi. Yelkenleri açmak, kapamak, idare etmek imeceyle yapılıyor. Arda Önen, “Yelkenliyle tek çıkılmasını asla önermeyiz. En az iki iki kişiyle denize açılmalı” diyor. Her manevranın yeri, zamanı ve sonuçları var. Fırtınalı havalarda güvenli seyir çok daha zor olmalı. Her bir adımı iyi hesap etmek şart. Vedat Doğan, “Rüzgarın nereden ve ne şiddetle estiği önemli değil. Nereden geldiği önemli. Denize çıkarken hiçbir zaman ‘rüzgarın çok olsun’ demeyiz. Rüzgarın mülayim olmasını, gideceğimiz yere götürmesini, önümüze kayalık çıkmamasını dileriz. Tamam, yarışırken her türlü havada denize çıkılıyor ama gezenler fırtınada çıkmaz, çıkmamalı. Denizde ilk kural güvenlik” diyor.
Burgaz Adası’nda yemeğimizi yedikten sonra dönüşe geçtik. Dönüş yolu bana göre biraz daha zordu. Uzun bir süre yelkenleri dolduracak rüzgarı bekledik. Nihayet çıkan rüzgarla dolan yelkenler, tekneyi iskele tarafına yatırdı. Bu kadarı bile, belli ki hep amatör kalacak benim gibi acmibir denizciyi tedirgin etmeye yetti de arttı bile. Marinaya girmeden önce yelkenleri topladık. Bu kez önce cenovayı, sonra ana yelkeni indirdik. Motoru açarak yanaştık. Fenerbahçe Yat Limanı’na yanaştığımızda saatler 19.00’u gösteriyordu. Günün kısa özeti; yelkenle tanıştığıma çok memnun oldum...

KİŞİ BAŞI 150 LİRA

Yelkencilik her mevsimde, 7’den 70’e herkesin yapabileceği bir uğraş. Siz de havasını soluyayım diyorsanız, Adalar’a yelken basalarak, bir günlük eğitimden geçebilirsiniz. Kişi başı 150 lira (yemek hariç) ancak teknenin yola çıkabilmesi için en az dört kişi olması gerekiyor. www.gravityxstore.com’dan dört taksitle alabilirsiniz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!