Cahit AKYOL
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2005 00:00
Fenerbahçeli eski futbolcu Ogün Altıparmak’ın oğlu Okan Altıparmak, bir film çekti: İşte Takım Böyle Tutulur. Tıpkı o şarkıda olduğu gibi, karda, soğukta, yağmurda, yenilgide ve galibiyette hep takımlarının yanında olan taraftarların sevinç ve üzüntülerinden çıkma bir sinema filmi bu. Fenerbahçelilerin filmi. Filmde, yaşanan sevinçlerden üzüntülere, taşkınlıklardan küfürlere kadar tüm haller olduğu gibi sergilenmiş. Seyrederken, siz de kendinizi tribünde onlarla birlikte hissediyordunuz. 108 dakikalık film, önümüzdeki cuma (25 Kasım) 60 sinemada vizyona giriyor.
İlk defa geçen ağustos ayında aklına gelir böyle bir
film. Fikrini önce, arkadaşı Anderas Treske’ye açar. Treske kabul eder. Sonra yapımcı aramaya başlar. Türkiye’nin en büyük yapım şirketlerinden MED Yapım’ın sahibi Fatih Aksoy’un ağabeyi Serdar Aksoy’a giderler. Hasta Galatasaraylı Aksoy, önce ‘Siz şaşırdınız galiba’ der. Ama sonra epey bir konuşmanın ardından ikna olur. Olaya ‘duygusal’ açıdan bakarım, gerisine karışmam, der. Fenerli Okan Altıparmak, Almanya’da Bayern Münih’li Türkiye’de Beşiktaşlı Anreas Treske ve her kıtada Galatasaraylı Serdar Aksoy, üç kişi yola koyulurlar.
İsim mevzuuna gelinir. Malum, Türkçe lastikli bir dil. İşte takım böyle tutulur lafı, yanlış yerlere çekilebilir, der bazıları. Ama Altıparmak ısrar eder.
Fenerbahçe Kulübü’nden de isim için onay alır ve çekimlere geçilir.
KULÜPTEN DESTEK İSTEMEDİK
Filmin Fenerbahçe Kulübü ile tek organik bağı da bu isim onayıdır zaten. Kulüpten maddi destek istemezler. Hatta tam tersine anlaşmaya göre hasılattan Fenerbahçe ve Fenerbahçe TV’ye pay vereceklerdir.
Konusuna gelince. Film, özetle Fenerbahçe taraftarlarının takımlarına olan tutkusunu anlatıyor. Fenerbahçelilerin tribünlerde, gişe kuyruklarında, takımla birlikte herhangi bir yerde yaşadıkları yansıtılıyor.
120 bin dolara mal olan film için ekip 280 saat çekim yapar. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı başta olmak üzere, deplasmanlardan, Bağdat Caddesi’nden, evlerden, işyerlerinden taraftar görüntüleri alınır. Nasıl takım tutulacağını gösteren binlerce gönüllü oyuncudan manzaralar.
Sporda iddia her zaman güzeldir ama ya futbolun illeti şiddet. Şiddete başvuranlarla ilgilenmedik, diyor Altıparmak. Geçen yıl öyle bir ortam da olmadı zaten ama olsaydı çekmezdim, diye de ekliyor.
Altıparmak’a çekimlerin ne kadar doğal yapılabildiğini soruyoruz: ’Biz filmi herhangi bir öyküleme ya da klasik belgesel yaklaşımı ile yapmak istemedik. Seçimlerimiz, öncelikli olarak duyguyu yakalamak üzerineydi. Taraftar kendini izleyecek, adeta aynaya bakacak. Yeri gelecek ‘Biz neymişiz’ diyecek, yeri gelecek Fenerbahçe tutkusunun çok normal bir şey olmadığını görecek.’
MÜSTEHCEN KÜFÜR YOK
Futbol, tribün, tezahürat denilince, insanın aklına hemen küfürler de geliyor tabii. Ya küfürler, onlar da duygulara dahil mi?
Evet, maçlarda edilen küfürlerin bir bölümü bu filmde de var, diyor Altıparmak. Ama sadece zararsız küfürlerin olduğunu, müstehcen olanların yer almadığını söylüyor. ‘Şahsa edilen hakaret, küfürdür. Ama deşarj için edilen, küfür değildir. Futbolcu topa vuruyor ve top direğe çarpıyor, dışarı gidiyor. Taraftar bilmem neresine koyayım top girmedi, diye bağırıyor. Bunları sansür etmedik.’
Bu arada küfürler konusunda filmin tek istisnası,
Galatasaray kısmı. Her Fenerbahçeli için ayrı bir yeri olan Galatasaray ‘sevgisi’ni daha doğru yansıtabilmek için ekip bir maçta sansürü kısmış. ‘Geçen sezon son maçta Galatasaray’a yönelik küfürler vardı. Onların temizleyebildiğimiz kadarını temizledik. Ama hepsini temizlerseniz o günü anlatmak olmazdı. Bu nedenle onlar kaldı.’
Bu kadar emek ve para harcadıktan sonra maddi beklentiler ne peki? Altıparmak, bu konuda bir tahmin yapmak istemiyor. 18-20 milyona yakın Fenerbahçe taraftarı olduğunu ama beklenen seyirciyi buna oranlamanın doğru olmayacağını düşünüyor. Bu arada sadece Türkiye’deki taraftarlar değil yurtdışındaki taraftarlar da hedeflenmiş durumda. Özellikle gurbetçilerin yoğun olduğu Avrupa ülkelerinde. Altıparmak, bu konuda ilginç bir ayrıntıyı da ekliyor: ‘Geçenlerde Meksika’da yaşayan bir Türk’ten mail aldım. Sıkı taraftarmış. Bizim film çektiğimizi duymuş. Burada ne zaman gösterilecek, diye soruyordu. Sanırım dünyaya açılacağız.’
HERKES TERK EDER AMA FENERBAHÇE SENİ TERK ETMEZFenerbahçe taraftarının nereden geldiğini bilmediğim bir gücü var. Fenerbahçelilik; sevgi, aşk, tutku, itibar, güç, hayat tarzı, hayatın ta kendisi. Fenerbahçelilerin taraftarlığı tribünde kalmaz, hayatının her dakikasında var. Fenerbahçe’nin binlerce çeşit lisanslı ürünlerinin satışı da bunu gösteriyor. Taraftarın yatağı da, yastığı da, bardağı da Fenerbahçe logolu oldu. Hatta, Fenerium’ları Carrefour gibi yapsınlar, bütün ihtiyacımızı oradan alalım, diyen taraftarlarımız bile var. Bunun altında karşılıksız bir sevgi düşüncesi var sanırım. Çünkü bazıları şöyle düşünüyor: Anne, baba, kardeş, eş, sevgili seni terk edebilir ama Fenerbahçe hiç terk etmez.
GS’NİN UEFA ŞAMPİYONLUĞUNU ANLATMAK İSTEDİM, TERİM İSTEMEDİ
Galatasaray’ın UEFA şampiyonu olduğu yıl, Fatih Ağabey’e gittim. Bizim ülkemizde, bizden hiçbir şey olmaz, diye bir söylem vardır. O şampiyonluk, bunu aşan bir durumdu. Bir kahramanlık olayıydı. Terim’e Galatasaraylı değil Türk olarak yaklaştım. Ben sıcak bakmıyorum, dedi. İnsanlar, bu ne biçim Fenerli, Galatasaray filmi yapmak istemiş, diyebilirler. Ama Fenerbahçe de Galatasaray da Türkiye’nin bir parçası. Benim için bir Türk hikayesiydi. Hollywood’a uygun tarzda bir film olacaktı. Ama olmadı.
OKAN ALTIPARMAK (44): Amerika’da University of Southern California’da ekonomi master’ı yaptı. Film yapım şirketlerinde çalıştı ve filmlerde figüranlık rolleri aldı. Tiyatroda oynadı. 15 yıl Los Angeles’ta yaşadıktan sonra 38 yaşındayken askerlik için Türkiye’ye geldi. Burada Bilkent Üniversitesi’nde sinema ve televizyon dersleri veren Alman Anderas Treske ile tanıştı. Birlikte iş yapmaya karar verdiler. İlk projeleri de İşte Takım Böyle Tutulur oldu.