BÄ°NGO, DÜÄžÜN VE ZAMAZÄ°NGO Acının içinde zevk.Åžans numaranızın içinde Michael Jordon.Ve iÅŸte bir plaka numarası daha… Bu akÅŸamki Bingo talihlisi!! "Ä°sminiz?"Bu

BÄ°NGO, DÜĞÜN VE ZAMAZÄ°NGO Acının içinde zevk.Åžans numaranızın içinde Michael Jordon.Ve iÅŸte bir plaka numarası daha… Bu akÅŸamki Bingo talihlisi!! "Ä°sminiz?"Bu bir tırnak-içinde-kayak-tatili durumu. ("Kayak Tatili" durumu, yeterli bir ifade deÄŸil, gözden kaçabilir, farklı kodlamalarda farklı anlamlar uyandırabilir.)Ä°lk gün büyük bir dikkatle her kelimesini barda oturup yazdığım animasyon harikası, üç boyutlu oluÅŸu inanılmaz insan, bor R'li "Animatör", son gün bana Alka-Seltzer verdiÄŸinden beri gönlümde baÅŸka bir yere sahip. Ama yine de onun tatil boyunca sürdürdüğü el emeÄŸi göz nuru "eÄŸleniyorum, eÄŸleniniz" felsefesi unutulmaz.Animatör'ün ruhumuza duyarlı dokunuÅŸları; benim yanlışlıkla girdiÄŸim zor pistin tepesinde birdenbire aÄŸlamaya baÅŸlamam (aÅŸağı kadar yuvarlanmadan hemen önce "burda Bombardier yazıyoor" son sözlerim olmuÅŸtu), akÅŸam yemeÄŸinden beÅŸ dakika sonra sucuk ekmeÄŸi büyük bir iÅŸtahla yemem, henüz evlenmiÅŸ olduÄŸum halde "evlenmiyeceÄŸim iÅŸte" diye tutturmam kadar belleÄŸimizde temelli izler bırakacaktır.Kimlerdir bunlar? Bu izlerin sahibi? Hızlı hızlı bilinçdışı yazı yazan Ben ve "müstakbel"den , "hali hazırda"ya terfi eden "recent" kocam deÄŸerli Muri. Evet acının içinde zevk. Bacakların morarmışken, soÄŸuktan tir tir tir, yanında buzu çözülmemiÅŸ kalpaklı sevgilin ve muhteÅŸem bir kayak ziyafeti. Gönüllere, baldırlara ÅŸenlik! Bu çekilen acılardan sonra buruÅŸuk suratlı, ÅŸekersiz bir çay ve muhtemel ekmekten yapılmış bir kek. Kekin muhteviyatı kesinlikle bir UFO. Çılgınlar gibi bağıran ve beÅŸ adet birden Bingo bileti alan 2-12 yaÅŸ grubu canavarlar ise bir alt kata inmek için üç saat asansörün başında beklemelerine karşılık, sizin tatil haletinizi altüst etmek amaçlı iki saatlik bağırma için adeta dopingliler. Durup dururken bacağınıza yapışmak için, odanızın tam üstünde, kafanızın ortasına gelebilecek bir noktada tepinmek için ve o yaÅŸta birbirlerine göz süzüp dedikodu yapmak için. Anne ve babalarının büyük, güçlü ve dört çekerli jipleri (dördünde de zincir olan!), marka isimleri uzun harfli kayakları ve kayak ayakkabıları, baÄŸlamaları, polarları ve montları var. Yanlarında ayaklarına fino takmış olduÄŸu halde siyah bir taytla dolaÅŸan amcaları ve bazıları sarışın, her durumda fönlü teyzeleri var. "Bir alem" bir durum bu "Kayak tatili". Bütün amaç, bu soÄŸuk ve acı seromonisinden kurtulup bir an önce kendini odaya atmak, yaÅŸadığın hayata şükretmek. O dağın tepesinden inebilip, hala yanındakine gülümseyebilmek. Ve "bunu da baÅŸardım" demek için çekilen, bol aksesuarlı ve bir sürü sarfiyatlı bir çile.Sonrasında eve dönüş. Ve bir "Ben neredeyim?" hali. Salonda inanılmaz teknolojik aletler. Çamaşır sepeti aÄŸzına kadar kirli. Polar yıkanır mı, yoksa kuru temizlemeye mi verilir? Evli kadınlar kocalarından önce kalkıp kahvaltı hazırlamalı mıdır yoksa adamı tamamiyle kendi haline bırakıp hiç böyle ÅŸeylere alıştırmamalı mıdır? Düğünde göbeÄŸini kaşıyarak yürüyen saçı dağılmış gelin mi makbuldür, yoksa "Biz bu masaya uÄŸramış mıydık?" diye soran ÅŸaÅŸkın gelin mi? Görümcenin kesinlikle ve valla billa bitireceÄŸim güdülü romanım için almış olduÄŸu araÅŸtırma kitapları evin neresinde durmaktadır? Düğünden sonra altın envanteri çıkartılırken kimlerle birlikte olunmalıdır? Bu altın hadisesini sakince ve olgunlukla mı karşılamak lazımdır, yoksa minik bir kağıda kaç çeyrek, kaç tam altın, kaç bilezik var diye heyecan içinde yazıp onları ekonometrist sevgilinle hemen paylaÅŸmalı mıdır? Bir daha kayak tatiline gidilir mi? Gidilirse yine insanın her yeri çürür mü? Bu ve bunun gibi "Ben neredeyim, ne yapıyorum" sorularının sebebi, yoksa, oteldeki o Animatör çocuk mudur? Peki yazar, animatörün tüm sözlerini dikkatle bir kağıda yazdıktan sonra onları kaybetmiÅŸse, neden bütün gece onları yazmaya uÄŸraÅŸmıştır? Yine bu ve bunun gibi "Ben neredeyim, kayıyor muyum, üşüyor muyum, yoksa seni sevdiÄŸim için mi buradayım?" soruları. Ve her pazartesi, klavyeye dokunamayacak kadar soÄŸuk bir mazot eksiÄŸi ofis. En sevdiÄŸim bilgisayarla yaÅŸanan kavuÅŸma anı. Benden bir absürd duygusal çıkış daha... Yanımda 21. Yüzyıl anarÅŸizmi...Bekleyin ve Görün Notu 1: Çamaşır makinesi ve dönen uzaylı ısıtıcının yeni gelinli serüvenleri.Bekleyin ve Görün Notu 2: Animatör dökümanterini bulduÄŸum anda yazacağım çeÅŸitli varoluşçu vecizeler. Eda ALANSON - 14 Åžubat 2000, Pazartesi Â