Bilinmeyen yıldız Sanem Öge

Güncelleme Tarihi:

Bilinmeyen yıldız Sanem Öge
Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2012 21:00

31. İstanbul Film Festivali’nde Belmin Söylemez’in ‘Şimdiki Zaman’ filminde oynadığı Mina rolüyle ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü aldığında, herkes onu merak etmeye başladı; “Kim bu Sanem Öge?” Aslında tiyatro severler onu yakından tanıyor. Geçen kasım ayında 2011 Tiyatro Ödülleri’nde, Ve Diğer Şeyler Topluluğu’nun ‘Yüzyılın Aşkı’ oyunundaki performansıyla yine ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü almıştı. Gelecek sonbahar vizyona girecek ‘Şimdiki Zaman’ ise ilk uzun metraj film tecrübesi oldu. Sanem Öge ile onu daha yakından tanıyacağımız bir sohbete koyulduk.

Haberin Devamı

- Nasıl başladı hikâyen?
- En baştan alayım. 1977’de İstanbul’da doğdum. Anne ve babamın sanatla pek ilgisi yoktu. Kitap okur eder insanlardır ama ailede oyunculuk falan yok. 16 yaşımda liseyi bitirirken, içimde bir tiyatro sevgisi başladı. Şu an tiyatro dekor ve kostüm tasarımcılığı yapan en yakın arkadaşım Başak’la bir oyuna gittik. Altı Derece Uzak’tı adı. Ama aktörü anımsamıyorum. En ön sıradan seyretmiştim. Fazla öndeydi anlaşılan.

- Sonra?
- Üniversite sınavlarına girdim. Çok kafamı taktığım sınavlar değildi. İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nü kazandım. Dolunay Abla (Soysert) beni İstanbul Devlet Konservatuarı sınavlarına hazırladı. 23 kişi arasında kaldım. O sene galiba 13 kişi aldılar, ben kazanamadım. O sırada Şahika Tekand’ın Stüdyo Oyuncuları adlı atölyesini duydum. İyi oyuncular yetiştirmiş bir yer. Sanat tarihi eğitimine eş zamanlı olarak orada oyunculuk okumaya başladım.

Haberin Devamı

MUTLAKA BAŞKA BİR MESLEĞİN OLSUN

- Geçmişine bakınca birçok farklı işte çalıştığın dikkat çekiyor. Bir ara lunapark maceran bile olmuş...
- Sanat tarihini bitirdim. Sonra İTÜ’nün Sanat Tarihi Bölümü’nde yüksek lisansa kayıt oldum. Orada da iki üç sene debelendim. Artık kendi başıma yaşamaya başlamıştım. Hem işe gidiyor hem de okuyordum. Bir yandan da tiyatro vardı. Radikal’de muhabirlik yaptım. Sonra ayrılıp çeşitli mecralara kültür sanat yazıları yazdım. Şahika’da oyunculuk eğitimine gelenler içinde mimarı da vardı, hemşiresi de... Demek ki ille de sadece oyunculuk yapmak zorunda değildim. Zaten bu işten para kazanmanın garantisi de yok. Bir ara Everest, Alfa ve Agora Yayınları’nda çalıştım. En son Can Yayınları’nda çalışmaya başladım. İşte o zaman Kadir Has Üniversitesi’nde oyunculuk eğitimi için yüksek lisans yapıyordum. Patronum Can Öz’ün hakkını ödeyemem. Tiyatro sevdama çok destek olmuştu. Bir ara da İngiltere’ye dil öğrenmeye gittim. O lunapark macerası da oradandır işte.

- Oyunculuktan para kazanma kararını nasıl aldın?
- Kadir Has Üniversitesi’nde Ayşenil Şamlıoğlu derse geldi bir gün. Dedi ki “Aman çocuklar mutlaka başka bir mesleğiniz olsun”. Sadece para değil getirisi; iş adabını, bir patron altında çalışmayı, kısacası profesyonel etiği öğretiyor. Dolayısıyla bence iyi bir yol oldu benim için de. Ama sonra dedim ki bu tutkunun peşine gitmek, bir şans vermek gerekiyor. Oyunculuk da benim korktuğum bir alandı. Çünkü bu işten para kazanabilir hale gelmek çok zor. Bir de oyunculuğun sadece sahne kısmına hakimdim ben. Bunun yanı sıra, piyasada tanışılması gereken insanlar, kendini sunuş falan yabancı olduğum işlerdi. Kararımı açıkladığımda ailem geleceğime dair müthiş korkuya kapıldı.

Haberin Devamı

- Şimdi durum nasıl?
- Çok şükür, oyunculuktan biraz da olsa para kazanabilir hale geldim. Bir yandan da şöyle diyorum, hep gönlüme yatan işlerde oldum. Çalışma hayatı bana profesyonel etiği öğretti. Onu sahneye de taşıyorum. Ailem de güzel haberleri duydukça acayip seviniyor. Şimdi keyifleri yerinde yani.

ÖDÜL HEDEFLEDİĞİM BİR ŞEY DEĞİL

- 31. İstanbul Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü aldığında, herkes meraka düştü. Kimdir Sanem Öge diye.
- Daha çok çağdaş işler yapan yönetmenlerle çalışıyorum. Bizim kuşak tiyatro piyasası tarafından tanınırım. Ama televizyonda tanınmıyorum. ‘Yüz Yılın Aşkı’ oyununun basınla ilişkileri güzel yürütülmüştü. O dönem televizyonda bayağı bir görünür olduk. Geçen sene aralık ayında da 2011 Tiyatro Ödülleri’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ seçildim. O da bana kısmet oldu herhalde. Birkaç ay içinde hem oradan hem de festivalden ödül gelince, ah be, dedim. Ödül almak güzel şey.

Haberin Devamı

- Bekliyor muydun?
- DOT gibi göz önünde olan bir tiyatroda oynamıyorsanız, emeğinizin görünür olması zor. Ama bir şekilde göründü oyun. Aynı oyunda yedi sekiz tane role bürünüyorum. Herhalde o kadar role girip çıkmış olmam, biraz da benim oyuncu geçmişimi biliyor olmaları etkili oldu. Beklemiyordum, ama çok sevindim. Sonra da festivalden ödül geldi. Daha bir sevinçlendim. Ödül de hedeflediğim bir şey değildi zaten. Ama güzelmiş. Doğru, insanlar da Sanem Öge adını duyunca “O kim?” deyip durmuşlardır herhalde.

- Daha çok zaman olmadı ama, ödülden sonra ne değişti?
- Oho, Hollywood’tan teklifler yağıyor. Yok, öyle ciddi teklifler almadım. Aslına bakarsan, daha hiç teklif almadım. Ama zaten ödül almanın kendisi güzel.

Haberin Devamı

- Bundan sonrası için neler var kafanda?
- Tiyatro hep olacak. İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun ‘Çehov Makinası’ adlı oyunu ile Tiyatro Festivali’ne hazırlanıyoruz şimdi. Oyun 13-14 ve 15 Mayıs’ta Üsküdar Tekel Sahnesi’nde izlenebilir. Bir de Melisa Önel’in ‘Kumun Tadı’ adlı uzun metraj filminin çekimleri yeni bitti. Başrollerinde Mira Furlan ve Timuçin Esen var. Benim de küçük bir rolüm var. Film gelecek sene vizyona girecek.

KENDİMİ SEYRETMEKTEN HİÇ ZEVK ALMADIM

Hiçbir zaman “Ben oldum” demedim, diyemem. ‘Şimdiki Zaman’ ilk uzun metraj tecrübem oldu. Başlarken ve çekimler sırasında da hep şüphelerim vardı. Tiyatroda ne yaptığını biliyorsun da, kamera karşısında oynadığında bilemiyorsun. Tiyatroda harcadığım eforla kamera karşısında tükettiğim enerjiyi karşılaştırınca, bir sürü çekimden “Kötü oynadım galiba, bir şey yapmadım ki” diye çıkıyordum. Kendimi seyretmekten de hiçbir zaman keyif almadım zaten. Kendi filmini izlemeyen oyuncular da varmış. Ama filmi seyrettikten sonra ağzımda çok güzel bir tat kaldı. Bu başkalarında da kalmıştır demiştim ki öyle olmuş. Ama kendinden memnun kaldın mı dersen, hayır, derim. Hâlâ izledikçe yapabileceğim daha iyi şeyler olduğunu görüyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!