Bilimin güzeli

Dark Shadows tam bir can sıkıntısı, Alice in Wonderland zorlama, yorucu bir düşkırıklığıydı. Tim Burton’ın Johnny Depp’i şekilden şekle sokmaktan, Disney stüdyolarında CGI cehennemine gömülmekten kurtulup bize Nightmare before Christmas, Edward Scissorhands, Ed Wood ve elbette Beetlejuice’u veren üşütük dâhiye dönmesini özlemle bekledik. Dönüşü başyapıtla değil, hisli bir çocukluk anısıyla oldu.
Bu cuma vizyona giren Frankenweenie, küçük Tim’in Kaliforniya, Burbank’ın kutu kutu evlerinde geçen çocukluğunu hatırlıyor. Kabadayı okul arkadaşları, koca gözlü komşu kızı ve çok sevgili köpek Sparky.
Burton, son beş yılda bolca dolaştığı şekerci dükkânının kapısını arkasından kapamış, siyah-beyaza, eski dost stop-motion animasyonun şefkatli kucağına dönmüş. Özenle yarattığı kukla Victor, pek akıllı olmayan hiperaktif Sparky, Edgar ‘E’ Gore nefis ışıklandırılmış sette stop motion tekniğiyle hayat buluyor. Hikâye bir yana, sırf bu bile Tim Burton’ın kökleriyle hasret gidermesi demek. Çok sevdiği oyuncak, kuklalarıyla oynayabildiği sette, hem de ‘ölümle baş etmeye çalışan’ bir çocuğu anlatmak onun için yaşamaya şükretmek gibi.
Hikâye özetle, ölen köpeği Sparky’yi tavan arasında çeşitli sıradışı ıvır zıvır ve şanslı bir yıldırımın yardımıyla canlandıran Victor Frankenstein’ı anlatıyor. Victor’un karanlık sırrı kısa sürede bilim fuarında yaratıcılıklarını sergileme peşindeki mahalle çocukları arasında yayılıyor ve Godzilla’ya benzeyen kertenkeleler, Gremlinler’i hatırlatan deniz maymunları ortalığı sarıyor. Tüm bu hayvancıklar birer birer Burton’ın çok sevdiği korku klasiklerine selam gönderiyor. Shelley isimli kaplumbağa Mary Shelley’ye, Mr. Whiskers Dracula’ya ve elbette Sparky Mary Shelley’nin Dr. Frankenstein’ına dokunuyor.
Frankenweenie, Tim Burton’ın 1984’te çektiği 30 dakikalık bir kısa film. İlk hafta Alice in Wonderland’in onda biri kadar hasılatını dert etmeyen Disney, 84’te Burton’ı bu filmi fazla karanlık bulduğu için kovmuştu. 2012’de çocukların ölümle, puslu mezarlıklarla, namevt yaratıklarla derdinin olmadığı düşünülüyor olacak ki, Bambi’nin annesini, Simba’nın babasını öldüren stüdyo şimdi Sparky’nin öteki dünyadan yamalı kuyruğuyla dönüşüne yatırım yapıyor.
Bu filmiyle Helena Bonham Carter ve Johnny Depp’in eskiyen yüzlerini (ya da seslerini) dinlendirmeye karar veren Burton eski bir ilham perisini, Winona Ryder’ı kadroya katarak Makasellerin, Beterböcek’in nostaljisini Victor’un dünyasına ekliyor. Elisa Van Helsing ve Victor, Jack ve Sally (Nightmare before Christmas) kadar kült potansiyeli taşımasa da Burton’ın 16’lık filmografisinde tatlı bir yer edinecek. Frankenweenie’den çılgınlık, inanılmaz efekt, espriler beklemeyin. Tavanarasındaki fin de siecle oyuncaklarını, grotesk oğlan çocuklarını, 30’ların korku öykülerinden parçaları, 90’ların Tim Burton stilini içinize çekin. Ama şunu aklınızda tutun: Bu sadece Tim ve köpeği arasında.

Gelecek haftanın konusu #yağmur. Siz de fotoğraflarınızı gönderin!
keyif@hurriyet.com.tr