Güncelleme Tarihi:
- Barış Pirhasan bir film daha çekmek için neden bunca yıl bekledi?
Barış Pirhasan: Bunu ülkemizdeki yapımcılara sorsanız keşke. Ben kendi payıma epey uğraştım. Senaryo Stüdyosu'nu kurduk. Bu yazarlar kolektifini oluşturmak epey zamanımızı aldı. Şimdi hem Stüdyo Yazarları’nın hem de öğrencilerin tasarladığı çok güzel projeler var elimizde. Sanırım artık daha sık sete çıkabilirim.
- Bu kadar iyi bir senaryo yazarı neden kendi senaryosunu değil de başka birine ait hikayeyi perdeye aktarmayı seçti?
B.P.: Senaryo çok güzeldi. Zaten İsmail Doruk da projeyi Senaryo Stüdyosu’nun atölye çalışmasında geliştirmişti. Cengiz Ergun projeyi çok sevdi ve benim çekmemi istedi. Bir başkasının senaryosunu çekmek çok keyifli bir iş ayrıca. İsmail'le başka projeler de düşünüyoruz.
- Adem'in Trenleri için oyuncu kadrosunu oluştururken nelere dikkat ettiniz?
B.P.: Tabii ki tek tek oyuncuların role ne kadar uyduklarına bakılır. Ama en önemlisi de kurulan kadronun bir bütün olarak kimyasının tutması, yani oluşturulan küçük toplumun inandırıcı ve iç dinamizmine sahip olmasıdır. Bu işi de Harika Uygur'la birlikte, zaman zaman yapımcıların da katkısıyla düşündük ve gerçekleştirdik.
- Nurgül'e bir yıl önce gitmiş senaryo, Cem ise bir hafta kala teklif geldiğini söylüyor. İmam rolü için neden bu kadar geç karar verildi?
B.P.: Dolapta hamsi suyu dururken lazın gözüne uyku girmezmiş. Benim bildiğim Cem, bir senaryoyla bir yıl aynı evi paylaşıp onu okumamazlık edemez. Okuyup bizim imam gibi bir rolle karşılaşınca da ona hazırlanmamak elinden gelmez. Kendi başıma gelenlerden bilirim: İnsanın böyle zaaflarını kullanıyorlar işte.
- Nurgül de Cem de burada oldukça farklı bir tiplemelerle çıkıyor karşımıza. Onlarla rollerine hazırlanmaları için nasıl bir çalışma yaptınız?
B.P.: Konuştum tabii ki. Konuştuk. Sorular sorduk birbirimize. Tartıştık. Sonrası sette biçimleniyor. Hem onlar zaten hazır geldiler. Birlikte ince ayarlar yaptık.
- Takva'dan sonra din konulu bir film daha geldi denildi. Siz buna katılıyor musunuz? Sizce Adem'in Trenleri imam karakteri üzerinden dinle ilgili bir şeyler söylüyor mu?
B.P.: Din konulu değil. Kesinlikle değil. Din konulu bir film yapmak için çok farkIı bir hazırlık gerekir. Bu film, bildiğiniz aşk filmi. İmamımız da insan. Evet ahireti kurtarmak derdinde, yani biraz kibirli bir imam. Aşk kibir denen şeyi yerle yeksan ettiği için insan olmaya kapı açar. Buna ister din deyin ister tarikat. Ben yolculuk diyebilirim mesela. Bir tren istasyonundaki gönül yolculuğu.
- Hikayeyi bir çocuğun gözünden anlatarak neyi yakalamayı amaçladınız?
B.P.: Bu senaryonun bel kemiğiydi zaten. Dünyaya hep şaşarak, öğrenip yanılarak bakmayı unutmamalı insan. Adem, bizim içimizde bir göz olarak duruyor zaten. Önemli olan onu köreltmemek.
- Çocuk oyuncularla çalışmak nasıldı?
B.P.: Çok zevkli ve kolay. Onlar doğal oyuncular. Hem bizim çalıştığımız Fıratcan (Adem) ve Zeynep Deniz (Fatmacık) profesyoneldiler. Köyden gelen çocuklar da çok yetenekli ve disiplinli çıktılar. Bilmem, belki şanstır bu. Çocuklarla çalışmanın en acılı yanı, onları yormak ve uykusuz bırakmak. Bir tek bu çok, ama çok canımı sıkıyor. Bizim endüstrinin geriliğini en çok o zamanlarda hissediyorum.
”BEN BİLİRDİM EZEL’İN TELEFONUNA YAPACAĞIMI”Barış Pirhasan
- Filmin İstanbul dışında Manisa'da çekilmesinin sizi ve oyuncuları nasıl etkiledi?
B.P.: Manisa halkından, kurumlarından ve yöneticilerinden çok büyük destek aldık. Maddi ve manevi. Kaldığımız Tütün Otel personelinin hizmet anlayışı ve gösterdikleri yakınlığı hiç bir beş yıldızlı otelde görmedim ben. Bir de İstanbul dışında olmak ekip için yararlı bence. Yatılı okul gibi. Ben severim. Altı yıl yatılı okudum.
- Adem'in Trenleri, Selvi Boylum Al Yazmalım'la başlayan sevgi emek midir tutku mu tartışmasına son noktayı koyar mı sizce?
B.P.: Bu filmin Selvi Boylum Al Yazmalım'ı anımsatması beni çok sevindiriyor. Belki teması farkIı ama, bir kere Atıf Abi’nin filmi. Türk sinemasının en sıcak, en insanları etkilemiş filmlerinden. Umarım bu benzetme bize uğur getirir.
- Oyuncu kadronuzda bir de yönetmen var. Ezel Akay'ın performansını nasıl buluyorsunuz?
B.P.: Ezel'in ilk oyunculuğu değil, biliyorsunuz. Filme renk getirdi doğrusu. Hasan Tilki için biçilmiş kaftan oldu. Yönetmen ve yapımcı kimliğinin tek kötü tarafı sete cep telefonuyla gelmesi. Filmin yapımcısı olmasa bilirdim o telefona yapacağımı!..
- Bakanlıktan aldığınız 450.000 YTL ile bir rekora imza attınız. Bu konuda bir şey söylemek ister misiniz?
B.P.: Projeye verildi o para, yapımcılara verildi. Ama ben de o sayede filmi yaptım. İyi kullanıldığını söyleyebilirim. Değdi bence. Umarım verme kararı alan arkadaşlar da öyle düşünür. Helal etsinler.
- Adem'in Trenleri yurtdışındaki festivallerde şans arayacak mı? Filmin bu konudaki şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
B.P.: Festivallere gidecek mutlaka. şansı olduğuna eminim, ama uğraşmak gerekiyor. Yoğun ve örgütlü bir çaba olmadan dünyada hiç bir yere ulaşmak mümkün değil artık.
- Barış Pirhasan'ın bir sonraki filmi için yine uzun bir ara verecek mi? Yeni projeniz nedir?
B.P.: Hayır, ara vermeye hiç niyetim yok. Bana çok heyecan veren bir proje üstünde çalışıyorum. O bu yıla yetişmez. Bu yaz büyük ihtimalle yine Senaryo Stüdyosu'ndan Aybike Ertürk'ün bir senaryosunu çekeceğim. Yok, kesinlikle setten uzak kalmamam gerek. Sivil hayat çok sıkıcı çünkü.