Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 2005 00:00
İLK kez 1954 yılında yapılan ‘Bilderberg Toplantıları’, Atlantik Okyanusu’nun iki yakasındaki ülkelerden etkin insanları bir araya getirmek ve dünya meselelerini tartışmak üzere hayata geçirilmiş.Bu yıl 53. toplantı 5-8 Mayıs tarihlerinde Almanya’nın Rottach-Eagern şehrinde yapıldı. Toplantıya davet edilen 4 Türk arasında tek gazeteci idim. Toplantı basına kapalı yapıldığı, etkin ve gerçek entelektüellerin bir kısmını bir araya getirdiği için, haliyle çeşitli spekülasyonlarla karşılaşıyor.Kendine uydurduğu addan kendisiyle kıvanç duymamızı beklediği belli olan bir yazarımız, görüşlerini genelde bilgi üzerine değil dedikodu üzerine kurar. Yıllardır bu toplantılara da çeşitli yakıştırmalar yapar. Has(r)etinden prangalar eskiterek davet edilen Türk gazetecilere salvolar atar.Bu yıl da benim alacağım talimatları nakledeceğimi duyurdu!* * *Aldığım talimatları yarın yazacağım; ancak bugün talimatları hangi koşullar altında aldığımı nakletmek istiyorum! Ben ve benim gibilere talimat vermek için 2 kraliçe, 8-10 cari bakan, birkaç eski başbakan, uluslararası bürokratlar, dünyanın en büyük çokuluslu şirketlerinin patron ve yöneticileri, büyük gazete ve dergilerin baş editörleri, dünya çapında akademisyenler bir araya gelmişler. Herkes istediği gibi konuşuyor, gereğinde birbirlerinin görüşlerini kıyasıya eleştiriyorlar, önemle siyasilerin somut bilgiye/istihbarata dayanarak yaptıkları konuşmalar toplantıları sürüklüyor.Dünyanın en tepesinde olma iddiasındaki insanların unvanlarından tamamen sıyrılarak, sadece beyin güçlerini kullanıp beyin fırtınası yapmalarından çok etkilendim. Gerçek anlamda fikriyatın ancak serbest bir ortamda, hatta insanların pervasız davrandıkları, birbirleriyle çelişmekten hiç kaygı duymadıkları bir çerçevede yeşerebileceğini bizzat yaşayarak öğrendim.* * *‘Demokrasi özünde nedir?’ sorusunun cevabını ise seçilmişlerden değil, monarşiyi temsil eden, demokrasinin karşıtı ‘tek erk’ sahibi kraliçelerden aldım. Yemekler self-servis düzende yeniyordu. Herkes eline bir tabak alıyor ve sıraya girerek yiyeceği yemekleri seçiyordu. Tamam; başbakanlar, bakanlar, akademisyenler de sıraya giriyordu ama kraliçelerin de ellerine birer tabak alarak sabırla
yemek seçme sıralarını beklemeleri, bu durumu kendileri kadar diğer katılımcıların da doğal karşılamaları bana büyük bir ders verdi. Biz kendi ellerimizle seçtiğimiz siyasileri yine kendi ellerimizle putlaştırırken, onlar kendi putlarını insanlaştırıyorlar!Bizim başbakanlarımız seçildikten sonra geçmişlerini bir çırpıda unutarak krallaşırken, onların kralları sade vatandaş olmaya soyunuyorlar!Bilderberg Toplantıları’ndan aldığım en büyük ders budur! Muasırlaşma mücadelesinde en büyük engelimiz, bizzat kendi zihinlerimizde!Benzemeye çalıştığımız insanlar karşısında farkı görünce beter içine kapanan, çevresinden korkan insanlar haline gelmemiz de bu yüzden!Tartışmanın ne kadar büyük bir nimet olduğunu geçen hafta sonu bizzat yaşayarak öğrendim.(Yarın devam edeceğim.)
button