BeyoÄŸlu’nun yükselen delikanlısı

Güncelleme Tarihi:

Beyoğlu’nun yükselen delikanlısı
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 19, 2001 00:00

Müzik ve köşe yazılarından tanıdığımız arkadaşımız Kanat Atkaya, bundan böyle Galatasaray yazılarıyla da karşımızda olacak.Evet o. Gençlerin son zamanlarda öldüğü adam. Vallahi abartmıyorum. Hatta kıskandığımı da açıkça itiraf ediyorum. Yoksa niye gidip bu röportajı yapayım? Çok çok meÅŸhur olduÄŸu zaman ‘‘İlk röportajı ben yapmıştım!’’ diyebilmek için. Yazarlık kariyerine müzikten girdi Kabakulak'la. Çok ilginç bir köşedir, müzik bilgisi engin, dili zengindir. Ama o kadar alçakgönüllüdür ki Kanat, hiçbir iltifatı kabul etmez, elinin tersiyle itiverir. Çok çok genç yaÅŸta baÅŸladığı gazeteciliÄŸi haliyle çok uzun süre yapmış oldu. Deneyimli bir adam yani. Görmüş geçirmiÅŸ biri. Yazarlık onun son numarası. Yıllarca yazı iÅŸlerinde sayfa yaptı. Åžimdi hızla marka yazar olmaya doÄŸru gidiyor. Kimselere benzemeyen bir üslubu var. Anlattığı ÅŸeyler çok hoÅŸ. Bize yeni bir dünyayı tanıtıyor. Ve üzerinden kadınların bayıldığı modern bir delikanlılık akıyor. Hırt deÄŸil yani. Yapılması gerekeni yapılması gerektiÄŸi gibi yapar yani. Asla arkadaÅŸ satmaz yani. Son derece dinamik biridir, ama ağırbaÅŸlılığı asla elden bırakmaz. Tuhaf ÅŸeyleri hep o bilir. Yürüyen ansiklopedidir. Mesela seri cinayetleri tarih sırasıyla ve bütün detaylarıyla anlatabilir. Aksiyon filmlerinin ruhunu bilir. Güzel bir abimizdir yani. Tek hatası Galatasaray manyağı olması! Åžimdi, gazetedeki köşelerine bir yenisini, spor köşesini ekleyip köşeyi dönecek. Normal yazı köşesi, müzik köşesi, hurriyetim.com.tr köşesi bir de Galatasaray futbol köşesi... Allah daha çok versin!Bir cafe'de oturuyorsunuz, içeriye seksi bir kadın girdi, sizi gördü, ‘‘İşte tipik bir gazeteci’’ der mi?- Demez. Yani umarım! Takıldığım yer belli. Gelen giden, zaten kim nedir, necidir biliyor. Kaktüs'ü kötülemek istemem ama seksi kadınların akın akın geldikleri bir yer deÄŸil. Ne yazık ki! Hem, gazeteci görüntüsü diye bir ÅŸeye de inanmıyorum. Yelekli, saçını at kuyruÄŸu yapmış, aÄŸzında pipo ve omzunda çanta asılı bir tipten bahsediyorsanız; almayayım, alana da engel olmayayım.Peki saçları beline kadar olan adamın gazeteci olmaya karar vermesindeki hikmet neydi?- GazeteciliÄŸe baÅŸladığımda saçlarım belime kadar uzun deÄŸildi ki. Sadece omuzlarımdaydı. Sonra, gazetecilikle birlikte uzadıııı, kısaldııı, ÅŸimdi yine uzuyor. Yok korkmayın, belime kadar uzatmayacağım! Saçlarımla gazeteciliÄŸin bir alakası yoktu zaten. Güzeller güzeli Hey Dergisi'nde baÅŸlamıştım gazeteciliÄŸe. Ä°dollerimin büyük bölümü rock yıldızıydı ve bilin bakalım saçları nasıldı? Gazeteci olunca ne olacağınızı zannediyordunuz, ne oldunuz?- MesleÄŸe tam yeni kuÅŸağın akınından önce baÅŸladım. 1985-1986 filan. Åžimdi dinozor denen ve benim aralarında çok sevdiÄŸim isimlerin bulunduÄŸu kuÅŸakla da yaÅŸamış oldum. Muhafazakar bir yanım hep oldu zaten.Anlatmaya baÅŸladığınızda ÅŸeker ihtiyar gazeteciler gibi çok uzun konuÅŸmaya baÅŸlıyorsunuz, bu kadar anektodu hangi zaman aralığında biriktirdiniz?- Eh, benim de canım sıkılıyor bazen. Åžaka maka 15 yıl olmuÅŸ. Böyle söyleyince kanım donuyor filan. Anı yazmak gibi bir isteÄŸim hiç olmadı. Ama iÅŸte kendilerinden biriktiler...BeyoÄŸlu'yla özel bir iliÅŸkiniz var. Neden? Zaruretten mi?- Yok, bu genetik! Babamla birlikte tanıdım BeyoÄŸlu'nu. Zaruret de doÄŸru aslında. OkuduÄŸum kitapları, konuÅŸtuÄŸum insanları, seyretmek istediÄŸim filmleri, takılmak istediÄŸim mekanları Suadiye'de veya Çengelköy'de bulamam ki. Etiler insanı da deÄŸilim. Sıkılırım oralarda.Kitap kurdu musunuz?- Okurum iÅŸte mümkün olduÄŸunca. Göz yaÅŸlarına boÄŸulup hıçkırarak aÄŸlamak ve ‘‘Evet ben bir bağımlıyım’’ demek istiyorum müsaadenizle!Kimselere benzemeyen ilgi alanlarınız ve anlatım biçiminiz var. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?- Åžimdi beni burada mahçup etmenin alemi var mı? Ben konuÅŸamayan bir adamım. KonuÅŸurum da, alışmam lazım. Yazarken böyle olmuyor ama. Ä°lgi alanlarımın takipçisi olan pek çok insan olduÄŸunu biliyorum. Mesela, benim de sevdiÄŸim ‘‘kötü’’ filmlerle ilgili Geceyarısı Sineması diye bir dergi çıkıyor. Benden çok daha iyi takipçiler var anlayacağınız. Ben onları takip ediyorum...Kullandığınız dil özel bir dil mi yoksa sosyolojik olarak sizin tarafınızdan üretilmiÅŸ bir dil mi?- HaÅŸa, sümme haÅŸa! Gülerler adama. Bir dil üretmek haddime düşmüş bir ÅŸey deÄŸil. Ben sadece dilin yaÅŸadığı ve beslendiÄŸi yerlerde oluyorum. Okuduklarımın etkisi var tabii. Sırf ‘‘Allah yanında yatanlara sabır versin!’’ bedduasını kullanmak için oturup eski beddualar üzerine yazı yazdım. Bir kelime kafama takıldı mı, kullanmadan rahat edemiyorum. Ama dil konusunda trend-setter filan deÄŸilim. Aman aman, korkarım böyle ÅŸeylerden.FENG SHUI ADAMI BOZARDelikanlı tarafınız nereden geliyor? Anne tarafından mı baba tarafından mı?- EstaÄŸfurullah. Yani böyle bir ‘‘Utandırmadan bırakmam vallahi!’’ tarzınız var sizin. Delikanlılık ağır bir mevzuu. Ä°nsan öyle delikanlıyım diye çıkar mı ortaya? Çıkmaz. Türkiye'deki tek delikanlı kitle bence ‘‘sessiz çoÄŸunluk’’ olarak adlandırılan kitle. Hani OÄŸuz Aral'ın karikatürlerinde üstü başı eski ama temiz giyinmiÅŸ ‘‘vatandaş’’ vardır ya. Suratında pırıl pırıl bir iyi insan gülümsemesi. Saçları yana taranmış, elinde file. Kimseyi aldatmamış. Bir dert hasıl olduÄŸunda çözmek için sırtındaki ceketi bile satabilecek sessiz çoÄŸunluÄŸu meydana getiren insanlardan sözediyorum. Kolay kandırılması dışında bir handikapı olmayan bir kitle. Alemin en delikanlısı onlar iÅŸte! Bize düşmez delikanlıyım demek. Sessiz çoÄŸunluk dışında, dört dörtlük bir delikanlı tarifi istesem...- Bunun tarifini yapana delikanlı adam denmiyor mesela! Fakat örnek vermek de gerekiyor, buraya kadar gelmiÅŸsiniz, geri çevirmek ayıp olur. Geçen gün bir yayınevi kitap yollamış, saÄŸolsun. Fakat benim ilgi alanıma girmeyen ÅŸeyler. ‘‘Sevgi Çemberi Nasıl OluÅŸturulur’’, ‘‘40 Adımda Huzurlu Yuvacıklar: Feng Shui’’ gibi. Ä°lgilenen birilerine vermek için yanıma aldım bu kitapları. Asansörde bara inerken Nurcan Akad'a dedim ki; ‘‘Şimdi akÅŸam eve giderken bu çanta açılıp kitaplar yere saçılsa, ben bir daha o muhite hangi yüzle çıkarım...’’Köprü altı çocuklarını nereden tanıyorsunuz? Yaşınız tutuyor mu? Onlarla birebir yaÅŸadınız mı? Yoksa hepsi kurgu mu?- Kurgu olur mu? Gazetecilik ve üniversiteyle birlikte Köprüaltı zamanları baÅŸladı. Köprü yanana kadar da sürdü o güzel günler! Fakat ruh aynen yaşıyor. Anlatılmayan çok ÅŸey var o güzel günlerden. Zamanla onlar da anlatılır. Köprüaltı insanlarına buradan da ince bir selam yollayabilirim deÄŸil mi?ÇocukluÄŸunuzla bugün geldiÄŸiniz nokta arasında bir devamlılık söz konusu mu? Yoksa kesin kopma noktaları var mı?- Aradaki ‘‘kadın bacaklarına odaklı ÅŸuursuz buluÄŸ çağı’’ dönemini saymazsak, hiçbir süreklilik yok! DoÄŸru anladınız. Cümlede bir yamukluk yok yani. Hayatımda süreklilik arz eden tek ÅŸey, kadın bacaklarına odaklı ÅŸuursuz buluÄŸ çağı dönemi...BAZEN O KADAR KÖTÃœ ESPRÄ° YAPIYORUM KÄ° DAÄžLARA ÇIKIP ÇOBANLIK YAPMAK Ä°STÄ°YORUMNe tür bir yazarsınız?- Bunu okurlar cevaplasın.Günün moda deyimiyle kimlerin yazarısınız?- Galatasaray'ı ayrı tutarsak, kendimi bir kitleye baÄŸlı hissetmiyorum. Umarım beni okuyanlar da böyle düşünüyordur.Yazarı olduÄŸunuz kitleyle iliÅŸkiniz hangi seviyede?- Bunu söylerken çekiniyorum ama son zamanlarda tanıyıp yanıma gelenler oluyor. Karşılıklı utanıyor, sonra sessizce dağılıyoruz! Ama gelen elektronik postalardan çok memnun olduÄŸumu söyleyebilirim. Yazılarınızda sık sık adı geçen Rico'yu Topesto'yu tanımak istiyoruz...- Böyle sorması güzel de, onlar tanınmak istemiyor! Riko zaten bir süredir www.batug.com'da ÅŸahane yazılar yazıyor. O bir fenomen. Topesto ise tamamen ‘‘gizemli adam’’ durumlarında. Bu konu hakkında biraz daha konuÅŸursam beni vururlar filan. Vurmazlar aslında. Ama ÅŸiddet uygularlar!Onlar mı Kanat Atkaya mı daha kolay kız tavlar?- Bu konuda en ballımız hep Topesto oldu!O köşe sizin babanızın malı mı? Yoksa siz o köşenin hamalı mısınız?- Yok, deÄŸil. HiyerarÅŸik olarak yukarı doÄŸru ilerlemeniz gerekiyor. Köşe hamalı lafını sevdim, güzelmiÅŸ.FotoÄŸrafınız tartışma konusu oldu. Sizce neden?- Tarkan'ın plaj fotoÄŸrafları gibi deÄŸil ama. Allahtan daha lokal bir tartışma! Ben, bu fotoÄŸraf konusunda piÅŸmiÅŸ kelle gibi sırıtıyor ekolüne daha yakınım. ‘‘FotoÄŸrafı deÄŸiÅŸtir’’ diyenlerin önce benim sonra da Sebati Karakurt'un cesedini çiÄŸnemeleri gerekiyor.O fotoÄŸrafta eski YeÅŸilçam aktörlerine benzediÄŸinizi düşünüyor musunuz?- Maalesef evet. Utanıyorum. Omuzlarımı titreterek aÄŸlamam icap ediyor mu?Bu arada kabakulak oldunuz mu hiç? Bir müzik köşesine bu ismi vermek nereden aklınıza geldi?- Oldum. Aslında bütün kariyerimi o ateÅŸli günlerde, o berbat kokan merhemin etkisindeyken planlamıştım. Kabakulak, kaba bir müzik yazarı için ideal bir isimdi. Sanlı Ergin'le beraber geyik yaparken ortaya çıktı. Hayattaki en iddialı olduÄŸum konu budur. Varsa daha güzel bir köşe ismi, benimkini deÄŸiÅŸtiririm. ‘‘Mercek’’, ‘‘Optik’’, ‘‘Dürbün’’, ‘‘Teleferik’’, ‘‘Gözlük’’ vesaire içinde nasıl da parlıyor, canım benim!Müzik, spor, kültür ne oluyoruz? Kendinizden nasıl bir karışım yaratmaya niyetleniyorsunuz?- Böyle bir karışıma biri imza atacaksa, o herhalde Sayın Özkök olacaktır! Beni de mülakatta Genel Yayın Yönetmeni'nden bahseden insan durumuna düşürdünüz ya, helal olsun vallahi size!Mizah duygusu sizin için ne kadar önemli?- Ä°yi mizah hakikaten iyidir. Ama kötüsü de iz bırakır. Bazen o kadar kötü espriler yapıyorum ki; daÄŸlara çıkıp çobanlık yapmak istiyorum.Maaşınızın az olduÄŸunu düşünüyor musunuz?- Sorunun muhatabını hepimiz biliyoruz. Sinir bozmanın manası yok.Bu röportajda hiç yalan söylediniz mi?- Hayır, asla.Peki en son ne zaman yalan söylediniz?- Demin galiba.YENÄ° GS YAZARIMIZ Ne okulu bitirmek/ Ne de bir kızı sevmek/ En büyük dileÄŸimiz/ Seni ÅŸampiyon görmek diye bağırıyorduk 1980'lerde Ali Sami Yen'de. Kapalı'da. Ama bu, kuvvetli bir isteÄŸin, ÅŸampiyonluk özleminin melodik dışavurumuydu. Yoksa deli miyim ben? Ama GS için ne saÄŸlığımı ne ailemi ne sevgilimi feda ederim. Ä°yi bir GS'li aradaki farkı korumayı bilir. ‘‘Sevgili delirtilmeden nasıl maçlara gidilir?’’ filan falan. KADINLARA ELBETTE BÄ°R GÃœZELLÄ°K YAPARIZDul bir erkeksiniz. Dul kaldıktan sonra ne tür zorluklar yaÅŸadınız?- Bu konuda ‘‘Dul Türk erkeÄŸinin toplum içindeki yalnızlığı ve çaresizliÄŸi’’ baÅŸlıklı eserimi tamamlamak üzereyim. Yani dulluk ne ki?Kadınlarla iliÅŸkinizde delikanlılığınız mı ağır basar, yoksa anlayışlı munis bir adam mısınız?- Kadınlara soracaksınız bunu, lütfen...En beÄŸendiÄŸiniz kadın ve siz onun için en fazla ne yapabilirsiniz?- Canımız feda bir yerde o insana! Yapabileceklerimle ilgili palavra sıkmak istemem. Ama bir güzellik muhakkak ki yaparız...Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!