Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2007 00:00
İtiraf edeyim Paris Hilton neyse, Linsay Lohan neyse Kiera Chaplin de odur zannediyordum. Parisgillerdendir, çok güzel, az akıllıdır diye düşünüyordum. Kiera Chaplin (24) tam tersi bir şey çıktı. Türkiye Offshore Şampiyonası’nın resmi yüzü olarak İstanbul’a geldi ve herkesi şaşırttı. Dedesi Charlie Chaplin’in mirasını büyük bir gururla taşıyor.
Modellik, oyunculuk, yönetmenlik ve yapımcılık yapıyor. Kendi adını verdiği bir hazır giyim markası var. Moda dünyasının komik ve acı taraflarını yazdığı kitabı iki ay sonra piyasaya çıkıyor. Şu sıralar Madonna’nın eski kocasıyla birlikte Malavili çocuklarla ilgili bir belgesel çekiyor. Yani içi dolu işler yapıyor. Bir zamanlar takıldığı arkadaşı Paris Hilton’u işin kolayına kaçmakla suçluyor: "Göreceksiniz 5-10 sene sonra başka bir Paris Hilton gelecek. Ben onu gelip geçici pop şarkılarına benzetiyorum. Bir yaz seversiniz, dinler, dans edersiniz. Bir sonraki yaz aklınıza bile gelmez. Yıllar sonra bir yerlerde duyduğunuzda da ’ne kadar korkunç bir şarkıymış, biz bunu mu sevmişiz’ dersiniz."
Charlie Chaplin’in torunu olmak hayatınızda kocaman bir yük mü yoksa şans mı?
- Bütün dünyayı güldüren, muhteşem filmler yapan, çok ama çok yaratıcı bir adamın torunu olmak neden yük olsun? Bu olsa olsa kocaman bir şanstır. Düşünsenize büyük ikramiye bana doğduğum gün çıkmış.
Siz doğmadan öldü ama dünyaca ünlü bir adamın torunu olduğunuzu nasıl kavradınız, onunla nasıl tanıştınız?
- Çocukken ne annem ne de babam "Bak bu adam senin deden, onunla gurur duymalısın" demedi. Ama o hep bizimleydi. Fotoğrafları ve görüntüsü her an gözümün önündeydi. Onun çok önemli bir adam olduğunu ne zaman anladın derseniz... Ortaokuldaydım. Derste okuduğumuz tarih kitabında fotoğrafı vardı. Yapıp ettikleri uzun uzun yazıyordu. O gün sadece İsviçre’de değil, bütün dünyada tanındığını fark ettim.
Küçükken ne olmak isterdiniz?
- Neredeyse on jenerasyondur artistler, yazarlar, sinemacılarla dolu bir ailenin içine doğunca tabii ki benim de bundan başka bir iş yapmam düşünülemezdi. Hem aileden gelme bir gelenek olduğu için hem de çok sevdiğim için ben otomatik olarak
film yapmaya başladım.
Peki ya Charlie Chaplin’in torunu olmasaydınız?
- Ben bunun genetik olduğuna pek inanmıyorum aslında. Tamamen yetiştiriliş tarzınızla, size sunulan imkanlarla, annenizin babanızın tavırlarıyla alakalı bir durum. Charlie Chaplin’in torunu olmasaydım ama yine aynı anne babaya sahip olsaydım, benzer bir hayat yaşardım. İkisi de tek kelimeyle çılgındı.
Ne gibi?- Annem tam bir İrlandalıdır. Altı çocuk doğurmuş. Bir dönem şarkı söyledi. Ben ve kardeşlerimden fırsat bulamadığı için dünya starı olamadı. Babam ise bir zamanlar David Bowie ve Queen’in menajerliğini yaptı. Bir sürü müzik festivali düzenledi. Şu anda ise tam bir çılgınlık denizinde yüzüyor. İsveç’te bir sirk işletiyor.
MODA KİTABI YAZDI
Moda sektörüne nasıl girdiniz?
- Benim büyüdüğüm yıllar, yani 90’lar moda dünyasının çok hareketli olduğu yıllardı. İsviçre’deydim ve hem yaşadığım yerden hem de okulumda nefret ediyordum. Bir aile dostumuzun önerisiyle Paris’te oyunculuk dersleri almaya başladım. Bir yandan da modellik yapıyordum. İkisi de hareketli ve eğlenceli işler. Tam bana göre. İlk deneyimimi kamera arkasında yaşadım. Morgan’a bir reklam filmi çektim. Sonra arkası geldi. Bir dolu markanın reklam yüzü oldum. Kendi adımla bir hazır giyim markası yarattım. Şimdi de moda hakkında bir kitap yazdım. Moda hakkında bir kara komedi. Moda dünyasının komik ve acı taraflarını anlattım.
Komik ve acı? Birkaç örnek verebilir misiniz?
- Moda dünyası iyi tarafından baktığınız zaman pek çok yeteneğin, tasarımcının, sanatçı ruhlu insanların bulunduğu çok cazip bir sektör. Fakat bir de kötü tarafı var. Kötü tarafı, genç kızların başına gelenler... Brezilya ve Rusya gibi ülkelerden moda başkentlerine gelen genç kızlar kötü emelli insanların ellerine düşüyorlar. İnanın çok iğrenç hikayeler dinledim.
Moda dünyasındaki kötülüklerden biri de sıfır beden dayatması değil mi?
- Bu konu beni çok üzüyor ve düşündürüyor. Güzelliğin bu kadar zayıflığa endekslenmesi hiç sağlıklı bir şey değil. Bilinçli oyuncuların, mankenlerin bu işe el atması çok iyi oldu. Kadınların zihniyeti bu konuda yavaş yavaş değişiyor. Birkaç yıl sonra kadınlar erkeklere kendilerini oldukları gibi kabul ettirecekler.
KIYAFETLERİM BEDAVA
Dünyanın birçok ülkesinde sizin için stil ikonu diyorlar. Nasıl stil ikonu olunur?
- Stil ikonu kısa anlamıyla kendine ait stili olan kişi demektir. Etrafı takmadan, hislerine göre stil oluşturan kişi bence stil ikonudur. Ben modayı çok iyi takip etmeme rağmen bazen çok eski şeyler de giyiyorum. Bazen rock’ın roll, bazen vintage, bazen seksi... Stil ikonu diye anılmaya başladığınız zaman bir sürü marka size bedava giysi gönderiyor, bir sürü tasarımcı arkadaşınız oluyor. O kadar güzel giysi elinize geçince stil ikonu olmak o kadar da zor bir şey değil. Düşünün Roberto Cavalli ve Marc Jacobs çok iyi arkadaşlarım.
Los Angeles’tan New York’a taşındınız. Bu bir kaçış mı?
- Los Angeles’taki hayat daha kötüye gidiyor diyemem. Çünkü her zaman kötüydü. O şehrin kuruluş amacı neredeyse o. L.A’nın medya canavarları yarattığını, aptal sarışınların şehri olduğunu düşünenler hiç yanlış düşünmüyorlar. L.A 15 dakikalık şöhretlerin cennetidir.
Ama sinema dünyasının kalbi Los Angeles’ta atıyor? - Artık Los Angeles çok sessiz, çok dağınık, sahne ve yaratıcılıktan çok uzak bir şehir oldu. Film endüstrisi o kadar büyüdü ki yaratıcılıkları kayboldu. Özgün hiçbir şey yapılmıyor. Los Angeles’ta yaşayan kadın erkek herkes, oyuncu olabilmek için aklınıza ne geliyorsa yapmaya hazır. Dolayısıyla seçicilik hiç kalmadı. New York’un ise bir karakteri olduğuna inanıyorum. Tiyatro da orada. Hem artık Bulgaristan ve Romanya’da bile film çekiliyor. New York Avrupa’ya daha yakın. Avrupa daha seçici ve kültürel olarak gelişmiş bir yer. Büyük film prodüktörleri New York’ta yaşıyor. Esas paralar New York’tan gelmeye başladı. 70 tane Oscar almış bir yapımcı, Harvey Weinstein, New York’ta şu anda. Miramax’ın patronu biliyorsunuz. Harvey neredeyse ben oradayım, gerisini bilemem.
Paris Hilton’u içi boş işler yapmakla suçladınız ya, son zamanlarda yaptığınız içi en dolu şeyi anlatır mısınız?
- Manonna’nın eski kocası Carlos Leon’la birlikte "Malavili Çocuklar" adlı bir belgesel çekiyoruz. O yönetiyor hem de oynuyor. Ben yapımcıyım. Malavi’de korkunç şeyler oluyor. Bir belgeselle bütün her şeyi düzeltemeyiz ama küçücük de olsa bir şey yapmak istedik. Biliyorsunuz Madonna en son çocuğunu Malavi’den evlat edindi. Orada 13 yaşındaki çocuklar tutuklanıyor. Çünkü aç oldukları için yiyecek çalıyorlar. Hapiste elleri kesiliyor. 80 kişilik hücrelerde hepsine tecavüz ediliyor, çoğu AIDS. Biz ilgi çekeceğiz, para toplayacağız, eşyalar toplayıp göndereceğiz.
DEDEMİN MODAYI ETKİLEMESİ İNANILMAZ
Geçen sene Charlie Chaplin’le ilgili bir tişört lansmanı yaptım. John Galliano’nun koleksiyonunda da onun etkileri vardı. Dedemin yaptıklarının modern dünya tarafından böyle algılanıyor olması, durup durup yeniden gündeme gelmesi, modayı etkilemesi inanılmaz bir şey.
Paris Hilton’u gelip geçici pop şarkılarına benzetiyorum
bir yaz dinlersiniz, bir sonraki yaz aklınıza bile gelmez
Paris Hilton arkadaşınız mı? - Evet.
İyi arkadaşınız mı?- En iyi arkadaşım değil. Tanıdığım ve bir dönem takıldığım biri. Altı sene önce Los Angeles’a ilk gittiğimde tanıştık. Daha o zaman Paris, Paris değildi. En son aldığı hapis cezasının onun kariyerini etkileyeceğini düşünmüyorum. Çünkü o hayatını bu tip olaylar üzerine kurguladı. Bilhassa cezası bittiğinde yaşadıklarını anlatması için milyon dolarlar ödeyecekler.
Sizce Paris Hilton çok mu akıllı? İzlediği stratejiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? - Ben onun kariyerini çok iyi yönettiğini düşünmüyorum. Ortada bir kariyer yok ki! Aslında iyi bir oyuncu olmak ve ciddiye alınmak istiyor. Ama şu anda bunu yapabilecek potansiyeli yok. Ve kolay yoldan para kazanmak istiyor. Dolayısıyla onun gibi kızlar gelecek ve gidecek. Hiçbir zaman ciddiye alınmayacak. Çünkü üzerinde durulacak hiçbir şey yapmıyor. İşin kolayına kaçıyor. Göreceksiniz 5-10 sene sonra başka bir Paris Hilton gelecek. Ben onu gelip geçici pop şarkılarına benzetiyorum. Bir yaz seversiniz, dinler, dans edersiniz. Bir sonraki yaz aklınıza bile gelmez. Yıllar sonra bir yerlerde duyduğunuzda "ne kadar korkunç bir şarkıymış, biz bunu mu sevmişiz" dersiniz.
Şu anda görüyorum ki siz Paris’ten çok farklısınız. Ama birçok kişi sizi de onun gibi zannediyor?
- Biliyorum, ben de bu yüzden artık onunla görüşmüyorum ve Los Angeles’ta yaşamıyorum. Paris Hilton’un etrafındaki insanlar, onun ateşten çemberine çarpıp yanıyorlar. Mesela Lindsay Lohan. Ben kendimi zor kurtardım. Kariyer sadece güzellik üzerine kurulmaz. Beyninle iş yapman lazım. Çünkü her zaman senden daha güzel, daha taze vücutlu bir kız çıkacaktır.
İKİ DAKİKADA ÇİRKİNLEŞİYORLAR
GQ dergisi beni dünyanın yedinci güzel kadını seçti. Gurur duydum. Yalan söylemeyeceğim, güzel gözükmek ve ilgi görmek çok hoşuma gidiyor. Her kadın gibi! Ama beyin güzelliği daha önemli. Ne konuşacaklarını bilmeyen çok güzel insanlar iki dakikada çirkinleşebiliyorlar.