Beyaz’ın bilmediği Osmanlı pornosu

Güncelleme Tarihi:

Beyaz’ın bilmediği Osmanlı pornosu
Oluşturulma Tarihi: Nisan 28, 2002 01:41

ZEKERİYA Beyaz, otel odasında ayıp filmler seyrettiği duyulunca önce televizyonun o kanalını ‘‘bilmeden’’ ve ‘‘yanlışlıkla’’ açtığını söyledi, sonra bu filmleri görmesinin aslında iyi olduğunu, ‘‘sosyal değerlendirmelerinde kullanabileceğini’’ anlattı.

Türk Edebiyatı'nın hem eserleriyle, hem de etrafında oluşturduğu fikir halkasıyla tanınan çok önemli bir şairi, 50'li senelerde, İstanbul'da pek de hoş sayılmayacak bir yerde basılmıştı. Üstelik, baskını yapan ekibin başında ‘‘müridi’’ olan bir komiser vardı ama üstád istifini bozmamış ve ‘‘Evládım’’ demişti; ‘‘Aklına sakın kötü şeyler getirme haaa! Yeni eserim için sosyolojik araştırma yapıyordum’’.

Otel hadisesinin kahramanı Zekeriya Beyaz, film macerasından sonra Ayşe Arman'a konuştu ve ‘‘Oral seks günahtır, Kur'an'da da yasaktır’’ dedi. Gerçi bütün kutsal kitapları defalarca okumuş ve hiçbirinde böyle bir bahse rastlamamıştım; üstelik Allah kelámı olan metinlerde böyle bir işten bahsedilmesi de pek akla yatkın değildi ya, neyse...

TEKME DEĞİL, ÖPÜCÜK

Zekeriya Bey, Ayşe Arman'a ‘‘geleneklerimize ve dine uygun cinselliğin’’ ana hatlarını çizer gibiydi. Söylediklerini okudum, sonra ufak da olsa bir katkıda bulunmak istedim ve bizde bundan asırlar önce yazılmış ‘‘geleneklerimiz dahilinde cilve ve sevişme’’ ile ilgili bir eserden bazı bölümleri nakledeyim dedim.

İşte, kitaplığımda bulunan bir ‘‘Bahname’’den, yani o zamanlarda kaleme alınmış bir cinsellik kitabından bazı bölümler ve büyük büyük dedelerimizin ‘‘tazyik sarılması’’, ‘‘hınzır ısırığı’’, ‘‘sarmaşık sarmaşması’’, ‘‘tekme öpücüğü’’ gibisinden isimler verdikleri cilveli fantezilerinden birkaçı... Metni bugünün diline naklederken üslubunu olabildiğince muhafaza etmeye çalıştım. Siz sadece erkekten ‘‘herif’’; kadından da ‘‘avrat’’, ‘‘maşuk’’ ve ‘‘maşuka’’ diye bahsedildiğini bilin, yeter.


En iyi ısırık cildi kızartmayanıdır


ŞÖYLE bil ki ey oğul; alt dudak, yanakların içi ve gözler dışında avradın her tarafı ısırmaya müsaittir. Ama avrat ‘‘hart’’ diye ısırılmaz, herşeyin olduğu gibi bunun da usulü vardır ve bu işte dişlerin vaziyeti pek mühimdir. Avratlar, erkeğin dişinde üç özellik ararlar: Parlaklık, keskinlik ve hem eşit hem de uygun boy... Donuk, yumuşak, iri ve sallanıp duran dişler kadına ikrah getirir.

Şimdi ey oğul! Allah'ın özene bezene yaratıp kendi güzelliğinden de nefes üfürdüğü avradın vücudunda yedi çeşit diş izi bırakasın:

Birincisi, ‘‘gayrı mer'i ısırık’’tır. Deriyi dişlerinle öyle yavaş sıkasın ki, birkaç saniye sonra ortaya pek hafif bir kızıllık çıka.

İkincisi, ‘‘şişen ısırık’’tır. Cildi kıskaçla yakalar gibi öyle bir çekesin ki hem kızara, hem de kabara.

Üçüncüsü, ‘‘nokta’’dır. Ufak bir parçayı iki dişinle ama nazikçe yakalayıp ısırasın. Noktayı sol yanağa koymak hem avrata, hem de sana zevk verir.

Dördüncüsü, ‘‘mercan’’dır. Cildi dişle ve dudakla yakalayıp sıkıştırasın. Gerdana tatbik edilirse, zevk zirveye çıkar.

Beşincisi, ‘‘inci hattı’’dır. Bütün dişlerinle faaliyet gösteresin.

Altıncısı, ‘‘kırık bulut’’tur ve ısırmanın en zoru budur. Avradı öyle bir ısırasın ki, cildinde bütün dişlerinin izi kala ama dişler arasındaki açıklıklar belli ola, yani avratın cildi kızarmaya.

Yedincisi, ‘‘hınzır ısırığı’’dır. Bunu sadece memelerle omuzlara tatbik edesin ve öyle bir ısırasın ki dişlerinin izi alt alta gelip merdiven gibi görüne.

Isırma sırasında avrada da vazife düşe. Isırılan avrat hiddet ede ve ısıran herifi iki kat şiddetle ısıra. Erkek, cilveleşme esnasında parmaklarını bir araya getirip uçlarıyla kadının kafasına vura. Avrat irkile ve daha da hassaslaşa. Darbeyi yiyen avrat ‘‘Aman valideciğim’’ yahut ‘‘Lutfen efendim, vurmayınız’’ dedi mi, erkek zevkinin şiddetlenmemiş olduğunu anlayıp vurmaya devam ede. Ama ‘‘Seni merhametsiz zalim, hınzır!’’ misali sözler etmeye başlarsa, hemen dura, zira avrat kıvama gelmiş demektir. Zaten böyle haykıran mahbube, herifin omuzuna hemen ‘‘hınzır ısırığı’’ kondurur.


Öpücükte israf haramdır!


EY oğul! Bil ki, avratla oynaşmanın ilk ve en basit yolu busedir. Buse gerçi birçok kapının anahtarıdır ama kilidi açmanın da yolu vardır. İlk seferde şiddetli bir buse, avratı korkutup kaçırır. İyisi mi, sen hafifinden başlayarak şiddetliye doğru gidesin ama buseni israf etmeyesin. Zira israf herşeyde olduğu gibi busede de haramdır.

Ve şimdi ey oğul! Kadının öpülecek yerleri alnı, yanakları, gözleri, göğüsleri, memeleri ve ağzının içidir. Aslında sadece bu kadar da değildir ve oynak olan her yer öpülebilir. Uyluklarına, kollarına, göbeğine ve diğer yerlerine buse kondurabilirsin.

Áşık ile maşuğun birbirlerinin dudağına tatbik ettikleri buseler on çeşittir:

İki áşık, dudaklarını birbirlerinin dudakları üzerine yerleştirerek hafifçe öpeler. Her avrat, ilk defasında böyle öpülür ve buna ‘‘itibari buse’’ derler.

Avrat gözlerini kapaya, ellerini áşığının avuçlarına koya ve dilinin ucuyla herifin dudaklarına temas eyleye. Buna ‘‘mümási buse’’ derler.

Herifle avrat dudaklarını çok kısa ama defalarca temas ettireler ve bu esnáda mırıltı gibi sesler çıkartalar. Buna ‘‘müstakim buse’’ derler.

Kadın, herifin alt dudağını kendi dudakları arasına ala, sıkıştıra ve sert bir hareketle ağzının içine çeke. Buna ‘‘müteharrik buse’’ derler.

Erkek avratın üst dudağını öptüğü sırada avrat da erkeğin alt dudağını öpe. Bu buse gayet zordur ama ziyadesiyle zevk verir. İsmine, ‘‘üst dudak busesi’’ derler.

Herifle avrat kafalarını birbirlerine doğru uzatalar. Vücudları asla deymeye ve sadece dudakları temas eyleyerek buse konduralar. Buna ‘‘máil buse’’ derler.

Áşıklardan biri eliyle diğerinin kafasını kendisine doğru döndüre ve öteki eliyle de çenesini yakalayıp buse kondura. Buna ‘‘dönmedolap’’ derler.

Áşık yahut maşuk, diğerinin alt dudağını parmağıyla tutup çeke, kendi dudakları arasına alıp şiddetle sıka ve sonra biraz bekleyip buse kondura. Buna ‘‘şedit buse’’ derler.

Avrat veya herif, maşukun iki dudağını birden kendi dudakları arasına ala ve hafifçe ısıra. Buna ‘‘tekme busesi’’ derler.

Tekme busesi konduran áşık, bu sırada dilinin ucuyla maşukasının dişlerine veya damağına şiddetle temas ede. Buna ‘‘dil kavgası’’ derler.


Avrada, ağaca çıkar gibi sarılacaksın


EY oğul! Buse kondurduğun avrada daha sonra yapacağın iş, onu kucaklamaktan ibaret ola. Kucaklamanın şiddetinin, muhabbetinin ölçüsü olduğunu ve avrata dört şekilde sarılabileceğini unutmayasın!

Sarılmanın birinci çeşidi, hafif bir temastan ibaret ola. Herif bir bahane ile kadının yanına veya karşısına geçe, vücudunu ona temas ettirecek şekilde otura. Buna ‘‘ittisal sarılması’’ derler.

İkincisi, ‘‘duhul sarılmasıdır’’. Kadın, tenha bir mekánda yerden birşey almak bahanesiyle eğile, erkek avratı göğüslerinden yakalayıp sıkıştıra.

Üçüncüsüne, ‘‘temas sarılması’’ derler. Áşık karanlık ve tenha bir yerde hiçbir şey söylemeden kollarını maşukasının boynuna dolaya ve avratı vücudunun her tarafı temas edecek şekilde kucaklaya.

Dördüncü çeşit sarılmada, áşık gene karanlık ve tenha bir mekánda avratın vücudunu duvara yahut bir sütuna dayayıp sıkıştıra. Buna ‘‘tazyik sarılması’’ derler.

‘‘İttisal’’ ve ‘‘duhul’’ sarılmaları, her zaman tesadüf edilmeyen yahut serbestçe söz edilemeyip konuşulamayan kadınlara tatbik oluna. ‘‘Temas’’ ile ‘‘tazyik’’in ise, hatunun müsaadesine bağlı olduğu unutulmaya.

Ve ey oğul; bil ki kucaklamalar da dört türlüdür:

Birincisi: Áşık, kadına sarmaşığın ağaca sarılması gibi sımsıkı sarıla. Hafif sesler çıkartıp sevdasını belli ede, arada bir avratın suratına baka, sonra o surata bir buse kondura. Buna ‘‘sarmaşık sarmaşması’’ derler.

İkincisi: Áşık bir ayağını maşukasının ayağı üzerine dikip diğerini buduna yerleştire. Bir koluyla avratın arkasını, öteki ile de omuzlarını sara. Bunları yaparken tatlı ve munis bir sesle sevda şarkıları söyleye ve sanki buse meyvesi kopartmak için avrat ağacına tırmanıyormuş gibi yapıp kadını bol bol öpe. Buna ‘‘tırmanma’’ derler.

Üçüncüsü: Áşıkla maşukası yatarlarken birbirlerini öylesine büyük bir şiddetle kucaklayalar ki, kolları düğümlene. Buna ‘‘susam ile pirinç’’ derler.

Dördüncüsü: Erkekle avrat aşk ve sevda denizine düşerek herşeyi unutalar. Bu álemden ve düşüncelerden kaçalar, bir müddet buse alıp vereler. Sonra áşık maşukasına şiddetle sarıla ve aşkın heyecanıyla tek bir cisim haline geleler. Avrat herifin ister kucağında, ister yanında, isterse de karşısında olsun, hiç farketmeye. Buna ‘‘süt ile su’’ derler.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!