Güncelleme Tarihi:
BAŞAK SAYAN'IN ÖZEL FOTOĞRAFLARI
“Yaprak Dökümü” dizisi tam beş yıl sürdü. şimdi de “Araf Zamanı”nın setindesiniz. Yeni proje için enerji toplayacak zamanınız oldu mu?
- Olay enerji toplamak değil; setlerde olmayı o kadar çok özledim ki... Kamera karşısında olmayı, o koşuşturmayı, hatta beklemeyi... Bir sene de bence dinlenmek için çok makul bir süre.
O dizi biteli bir sene mi olmuş? Sakin daha az gibi geliyor bana...
- Neredeyse... Aralık ayında bitmişti. “Araf Zamanı” da kasım ayında başlayacak. Yani tam bir sene ekranlardan uzak kalmış oluyorum. Bu ara iyi de oldu, insanlar Ceyda karakterini unuttuler en azından... “Yaprak Dökümü”nden sonra bir sürü proje geldi, hepsi Ceyda’ya benzediği için kabul etmedim.
Bu dizide sizi etkileyen neydi? Konu mu, rolünüz mü?
- Canlandıracağım karakter...
Nasıl bir karakter bu?
- Şarkıcıyı oynuyorum. Adı Gülşen... Aşık oluyor, evleniyor ve evlendiği adamın kuralları gereği eski hayatına son veriyor. Karakterin bir görünen, bir de görünmeyen yüzü var. Kadının ruhu ve hayatındaki çatışma çok hoşuma gitti ve kabul ettim rolü.
Onca yıl aynı karakteri canlandırdınız. Sizce insanlar akıllarından Ceyda’yı silip Gülşen’e hemen konsantre olabilecekler mi?
- Olurlar. Sonuçta bir yıl ekrandan uzak kaldım. O dizi biter bitmez başka bir projeye “evet” deseydim, o zaman sorun olurdu.
“Araf Zamanı” için saç modelinizi de değiştirdiniz galiba...
- Evet, dizide 20’ler, 30’lar havası olacağı için modelde oynama yapmamız gerekti. Biraz kat verdirdim. Ama rengi aynı.
EVLENİRSEM BOĞULURUM BEN
Ekranlardan uzak kaldığınız dönemde bir kitap çıkardınız. Çok da ses getirdi “Bağlama Korkusu”...
- Evet, satışlar ve ilgi çok iyi. Hatta romanın filmini çekmeye karar verdim. Çekimlere önümüzdeki yaz başlayacağız. şu an birkaç yapımcı ile görüşme aşamasındayız. Cast bile hazır.
Siz de var mısınız?
- Tabii ki... Ben de oynacağım. Kitabın aynısını çekeceğiz.
Bağlanma korkusundan konu açılmışken, bir zamanlar “Evlilik bana göre değil” demiştiniz. Bu düşünce hâlâ geçerli mi?
- Geçerli, evlenmeyi asla düşünmüyorum. Bana göre değil.
Nasıl vardınız bu kanıya?
- 30 yaşındayım, insan kendisini tanıyor zamanla... “Beyaz atlı prens gelecek” diyorlar falan, yok öyle bir şey. Kendimi o kalıba sokmak istemiyorum.
Nedir evliliğe bu kadar soğuk bakmanıza sebep olan?
- Evlilikte boğulurum ben, sıkılırım. Bir insanla aynı evde yaşayamam. 18 yaşından beri yalnız yaşıyorum. Bir başkasıyla aynı evde nasıl yaşanır, hiç bilmiyorum. Ne kadar aşık olursam olayım bu benim için imkansız. Olur da ayrı evlerde yaşamayı ya da benim haftasonları gidebileceğim ayrı bir evimin olmasını kabul eden bir adam çıkarsa karşıma, o zaman evlenebilirim. O da zor gibi gözüküyor.
18 YAŞIMA KADAR KAFE BİLE GÖRMEDİM
Siz yalnızlığı seviyorsunuz anlaşılan...
- Ben kariyerim için çok mücadele ettim. Tırnaklarımla kazıya kazıya buralara geldim. O yüzden birinin çıkıp da kariyerime ve işime müdahale etmesine asla izin vermem.
Evlenmeyi geçtim, bu durumda ilişki yaşamanız da çok zor değil mi?
- İlişkide bunu kabul ediyorlar ama... Tabii bir yere kadar, sonra dönüp gidiyorlar.
Bir röportajınızda özgürlüğünüzü çok zor kazandığınızdan söz etmişsiniz. Belki onun etkisi vardır.
- Doğru, çok zor kazandım özgürlüğümü... Çok katı bir ailem vardı. Katı kurallarla büyütüldüm. Camdan dışarı bakamazdım. Askeri lojmanda yaşıyoruz yani, ne olabilirdi ki... Buna rağmen dört duvar arasında büyüdüm. 18 yaşında İstanbul’a gelene kadar ne kafe ne bar gördüm. Okul ve ev dışında bir hayatım yoktu.
Nasıl oldu da bu kuralları yıkabildiniz?
- Hayalimi gerçekleştirerek! Çocukluğumdan beri bir yazmak bir de oynamaktı hayalim. Düşünüyorum da insan çocukken ne hayal ediyorsa ileride onu yapıyor.
Ailenizi nasıl ikna ettiniz, onu merak ediyorum asıl...
- İlk başta izin vermediler tabii... Çok büyük sıkıntılar yaşadık. Hatta bu yüzden babamla iki sene küs kaldım. Annemle gizli gizli telefonda konuşurdum. Ama şimdi en büyük destekçim ailem... Yaptığım işleri ilk onlar izler, ilk onlar yorum yapar.
HAYAL ETMEKTEN HİÇ VAZGEÇMEDİM
Başarınızın temelinde neler var? Hırs, çalışkanlık, güçlü önseziler, star ışığı ya da şans?
- Hayal etmekten hiç vazgeçmedim, en önemlisi bu. şu an geldiğim noktaya kolay ulaşmadım. Çok zorlu bir yoldu, uzun yıllar uğraştım.
Peki o kadar çabanın sonunda hayal ettiğiniz noktaya ulaşabildiniz mi?
- Hayır, henüz hayal ettiğim nokta değil burası.
NORMAL BİRİ OLMADIĞIMIN FARKINDAYIM
Ruhsal açıdan kendinizi nasıl besliyorsunuz?
- Çok zor bir soru... Valla normal olmadığımın farkındayım. Yazıyorum, oynuyorum, çok normal bir hayat değil benimki... Beslenme konusuna gelince; yaşadığım her şeyden beslenirim ben... Depresyondan ve aşk acısından bile! Çünkü yaşadığım her anın film karesi gibi olmasını isterim.
AŞKTA ALDATMAK DA VAR ALDATILMAK DA
Kimse aşkın tarifini yapamıyor? Sizde var mı bir tarif?
- Aşkı tanımlamak zordur. Herkese göre değişir. Benim için aşk tutkuyla eş değer. Aragon’un dediği gibi “Mutlu aşk yoktur”... Aşk uğruna çok acı çektim ve “Hiç aşık olmam” diyenleri de anlamam. Ben sürekli aşık olurum ve aşkı damarlarımda hissederim. Bunu karşımdakine de yaşatırım. Anlatırken bile yaşıyorum, çünkü tutkuluyum.
Peki, hiç aldatıldınız mı?
- Tabii ki, aldatılmaz mıyım, hem de nasıl! Telefonunda yakaladım. Çok büyük kriz yaşandı. Aşkta aldatmak da vardır, aldatılmak da...
Affeder misiniz?
- Asla... Aldatılırsam kesinlikle geri dönmem ve barışmam.
Şu an aşk var mı?
- Yok...