Başlangıç sorumuz klasik: Yemekle aranız nasıl?- Çok çok iyi.
Yemek yemeyi çok seviyorum ve aşırı bir tutkuyla yiyorum. Kim, beni yemek yerken görse, yemeğe olan aşkımı anlıyor. Özellikle ailemle birlikte yemek yemeyi çok seviyorum.
Obur musunuz yoksa?- Hayır, obur değilim. Sadece seçici bir insanım. Sırf lezzetleri damağımda hissedebilmek için yiyorum. Bazen çok lezzetli bir şey yediğim zaman, ipin ucunu kaçırdığım oluyor tabii...
Peki çocukluk yıllarından aklınızda kalan yemekler hangisi?- O kadar çok ki. İlk olarak babaannemden başlayayım; kız kardeşim ve ben, babaannemizin vişne ve çilek reçelini çok severdik. Onun reçeli biraz sulu ve az tatlı olurdu. İmambayıldı ve su böreğini de güzel yapardı! Babaannemi Türkiye’ye tatile geldiğimiz zaman görürdüm. O da arada bir Hollanda’ya gelirdi. Anneannem ve dedem Hollanda’da olduğu için onlarla daha çok yaşadım. Anneannemin patates salatası, yazın yaptığı bol domatesli sarması, kışın yaptığı lahana sarması, haşhaşlı nokulunu (kuru baklava) hiç unutmadım.
Anneniz iyi yemek yapar mıydı?- Aslında bütün aile güzel yemek yapar. Annemin yemekleri, anneannemin yemeklerine benziyor. Mercimekli bükme çok güzel yapılırdı evde. Okula hep patatesli, peynirli böreklerle giderdik. Beslenme çantamın kapağını açtığım zaman soğanlı patatesli böreğin kokusu bütün sınıfa yayılırdı. Bütün çocuklar başıma üşüşüp ne yediğime bakardı; tattırdığımda da çok hoşlarına giderdi.
Evde Türk yemekleri mi yoksa Hollanda yemekleri mi daha çok pişerdi?- Genellikle Türk yemekleri pişerdi. Evde Türk geleneklerimiz, adetlerimiz, kültürümüz hakimdi. Bazen krep, mayonezli kızarmış patates olurdu mesela. Ben çiğ balığı çok severim. Ringa balığının turşusuna bayılırım. Onları kuru soğanla birlikte yiyorum. Kuzey Denizi’nden yakalanmış
balık kızartır yerdik. İster Türk ister Hollanda mutfağı olsun, hangi yemek pişerse pişsin pek ayrım yapmazdım. Hollanda mutfağı bizim mutfak kadar zengin değil. Hollanda’nın lahana ve patatesi püre haline getirerek yaptıkları bir yemek var. Üstüne de tütsülenmiş sucuk koyarlar. Bu benim çok sevdiğim bir yemektir. Hele kışın çok güzel olur. Ama benim favorim, Türk mutfağı. Hayatımda hep olması gereken, onsuz yapamayacağım bir mutfak.
SÜSLENMİŞ YEMEKLERLE ARAM PEK İYİ DEĞİL
Türk mutfağından sonraki favorileriniz?- Asya. Çin, Japon... Çin’e çok gitmişliğim var onun için oradaki sebze türleri, yemeklerin yapılış biçimi, biraz daha sulu oluşları beni cezbediyor. Japonya’nın suşisini çok seviyorum. Uzakdoğu’nun acılı yemekleri çok hoşuma gidiyor. Yılan balığına bayılırım. İtalyan mutfağı da favorilerim arasında. Orada salatanın sunuluşu bile çok sadedir. Sade yemekleri yerim. Çok süslenmiş yemeklerle aram pek iyi değil.
En sevdiğiniz ve en nefret ettiğiniz yemekler hangileri?- Aşureye bir türlü alışamadım; sevmek istiyorum ama olmuyor. Halbuki annem çok lezzetli aşure yapar. Türkiye’de çok güzel, lezzetli aşureler yedim ama bir türlü alışamadım. Kabak tatlısını da pek sevemedim. Ama pes etmiyorum. Belki severim diye kendimi yemeye zorluyorum. Küçükken mantarı çok sevmezdim. 16 yaşındayken annem büyük büyük mantarları fırında pişirdi, üstüne de sarımsaklı sos koydu. Onu yedikten sonra mantarla aram düzeldi. En sevdiğim yemeği söylemek zor. Kızarmış biber ve patates üzerine sarımsaklı yoğurt dökerseniz, bundan üç tabak hatta sınırsız yiyebilirim. Başka bir tutkum da dondurma. Gerçekten dondurmasız yaşayamam. Her gün, her öğün yiyebilirim. Ama kendimi frenliyorum. Zeytinyağlı pırasayı çok severim. Pişiyi çok severim. Nohuta bayılırım, tavuklu pilavı çok seviyorum. Bir gün annemle birlikte Üsküdar’daki Kanaat Lokantası’na gittik. Yemekleri görünce adeta delirdik. Kebapçıları da severim. Kebabı beklerken masaya konanlar çok hoşuma gidiyor. Sıcak pideler geliyor. Onlara tereyağı sürüyorum, üstüne, tulumpeyniri koyuyorum. Çiğköfteyi marul yaprağına sarıyorum. İçliköftenin karşısında kendimden geçiyorum.
AİLE YEMEKLERİNİN TARİFLERİNİ ANLATTIRIP SESLİ KAYDEDİYORUM
Mutfağa girip yemek yapıyor musunuz?- Bugüne kadar yaptıklarımı ailem, arkadaşlarım beğenerek yedi ama ben kendimi daha da geliştirmek istiyorum. Çok çalışmaktan bu konuya vakit ayıramadım. Daha çok, haşlanmış veya çiğ sebze, salatalık, ızgara et, balık gibi yapılması basit yemeklerle karnımı doyuruyorum. Ama ben nohutlu pilav, imambayıldı gibi yemeklerin ustası olmak istiyorum. Bu konuya henüz kendimi veremedim ama ileride mutlaka olacak. Ailemden öğrendiğim lezzetli yemekleri bir gün onlar için pişirmek istiyorum. Benim elimden lezzetli yemek yemelerini çok arzu ediyorum. Çünkü ben böyle büyüdüm.
Evinize yemeğe misafir geliyor mu?- Bu son senelerde çok az... Bu da yoğun çalışmamdan. Ama artık evimde davet vermeye vakit ayıracağım. Çünkü birlikte yemek yemekten, sohbet etmekten çok keyif alıyorum. Misafirim geldiğinde o an canımız ne istiyorsa onu yapıyorum. Baskı altında olmayı, kendimi kasmayı sevmem.
Aileniz Hollanda’da, siz de burada tek yaşıyorsunuz. Peki, sevdiğiniz yemekleri size kim yapıyor?- Kızarmış patates falan bunları yapıyorum ama diğer yemekleri özlüyorum tabii ki. Haşhaşlı nokulu çok özlüyorum mesela. Tabii biraz da sağlıklı beslenmek zorunda olduğum için bu lezzetlerden uzak kalıyorum. Ama bazen çıldırıyorum ve anneme telefon açıp, “Anne yeter artık bu kadar uzakta olmak benim için gittikçe zorlaşıyor” diyorum. Annemin sabahları yaptığı bir domates salatası var, hangi domatesle olursa olsun, hangi zeytinyağı fark etmiyor; annem o domateslere bir lezzet veriyor ki, mucize gibi bir şey. Nasıl yapıyor bilmiyorum, onun yaptığı domates salatasını başka bir yerde bulamıyorum.
Annenizin, anneannenizin ya da babaannenizin yaptığı yemeklerin tarifini bir kenara yazdınız mı?- Yazmaz olur muyum! Hatta bir ara seslerini bile kaydettim. İzmir’de yaşayan büyük dayım vardır. Geçen sene onun yaptığı güveci yedim. Kemikli kuzu etiyle oluyor, soyulmamış sarımsak, bol domates ve yeşil biber. En ufak detayına kadar not ettim. Şimdi onu yapmayı hedefliyorum.
Sokak yemeklerini sever misiniz?- Midye dolmayı çok severim. Küçükken elma şekerini çok yerdim ama şimdi elmanın etrafını kaplayan şekeri çok kalın yapıyorlar. Eskiden yediğim zaman kıtır kıtır şekerin altından elmayı da ısırabilirdim. Şimdi sadece şeker geliyor ağzıma.
Fast food’la aranız nasıl?- Kızarmış patates ve hamburger bayılırım ama zincir mekanlarda yemeyi sevmiyorum. Eti özel olacak, üstünde karamelize soğan olacak, peynir mutlaka bulunacak. Yanında gelen patates, yanmamış yağda altın sarısı kızaracak.
Sandviç sever misiniz?
- İzmir’e gidince muhteşem bir kumru yerim. Sandviçi yemesini de yapmasını da severim. Mesela avakadoyla çok lezzetli sandviçler yapıyorum. Avakadoyu püre haline getirip, biraz zeytinyağı, bazen limon, karabiber, tuz ekleyip elde ettiğim karışımı kızarmış ekmeğin üstüne sürüyorum. Onun üstüne yumuşak bir peynir, birkaç marul yaprağı, bir-iki dilim domates, biraz ceviz koyup kendime muhteşem bir sandviç hazırlıyorum.
Tabağınızı ekmekle sıyırdığınız oluyor mu?
- Aaaa ben hep öyle yerim zaten. Geride hiçbir şey bırakmam. Tabağı ekmekle öylesine güzel sıyırırım ki, yıkamadan dolaba kaldırabilirsiniz. Bu huyumdan hiç utanmam. Hatta Hollanda’da arkadaşlara da tabağı sıyırmasını öğrettim. Onlar da benim gibi yemek yemeye alıştılar.
Yemekle ne içiyorsunuz?- En çok sevdiğim içecekler, su, süt, ayran ve acılı şalgam suyu. Şalgam suyu bardağını elime alınca bitirene kadar bırakmam. Eskiden kola çok içiyordum. Kimya dersinde öğretmen bu içeceğin kötü etkilerini gösterdikten sonra çok etkilendim, 20 yaşımdan sonra bıraktım. Ama bazen hamburgerle, pizzayla çok canım çekerse bir tane içiyorum. Light kola içmem, bana çok şekerli geliyor. Zaten light şeylerden nefret ederim. Beyaz peyniri tam yağlı olmazsa yemem. Ezine’nin tam yağlı beyaz peyniri favorim. Sütümü de tam yağlı içiyorum.
Türkiye’de yemeklerini sevdiğiniz yöreler nereler?- Afyon yöresini çok lezzetli buluyorum. Sarması, börekleri, kaymaklı ekmek kadayıfı, özel sucukları çok güzel. Karadeniz yemeklerini de severim. Türkmenlerin yaptığı tarhana çorbasının tadını hiç unutamam. Adana, Mersin, Antakya yemeklerine de dayanamam. Oralardaki lokantalarda masalara konan mezeler, yeşillikler, çiğ köfteler, içli köfteler, roka ve maydanoz yığınları, küçük lahmacunlar aklımı başımdan alır. Antakya’ya, Adana’ya gittiğim zaman da mutlaka kebapçılara uğruyorum. Adana kebabını çok seviyorum. Çiğköfteyi de seviyorum ama yoğurmaya gücüm yetmiyor. Kalamarı da çok severim. Aslında damak tadım geniş. Hem tatlıya hem acıya çok düşkünüm. En çok yediğim tatlı tavukgöğsü ve dondurma.
EN BÜYÜK TUTKUM SÜT VE ÇİKOLATA
Yemeği bu kadar sevmenize rağmen formunuzu nasıl koruyorsunuz?- Ben, hiç yememe kuralına inanmıyorum. Dört senedir ara ara bir diyetisyene gidiyorum, onunla daha çok bilinçlendim. Öğün atlamam. Kahvaltısız yaşayamıyorum, benim için kahvaltı günün en önemli öğünü. Öğle yemeğinde protein ve sebze yerim. Hiçbir öğünde ekmeğimi ihmal etmem. Saat 17.00’de meyve yerim. Akşam yemeğim de öğle yemeğim gibi sebze, et ya da balıktan oluşur. Evde yemeği tercih ediyorum, kendim yapıyorum.
Kainat güzeli olmanız yemekle olan ilişkinizi değiştirmedi o halde?- Hayır. Sadece bu kiloyu korumak ve ilerideki yaşlarımda formda kalabilmek için spor yapmaya, doğru beslenmeye dikkat ediyorum o kadar.
Suçluluk duyarak yediğiniz yemek var mı?- Bir kere yemeye karar verdikten sonra neden yedim diye kendimi asla sorgulamam. Yemek yerken mutluluk duyarım.
Bana kalsa porsiyonlarımı daha da büyütürüm. Ama sağlıklı kiloda kalmak için uyguladığım bir program var ve bu yaşam tarzım oldu. O yüzden porsiyonlarım belli. Salatayı istediğim kadar yiyorum ama et, makarna yetiğim zaman porsiyon avuç içi kadar oluyor. Güzelliğinizle yedikleriniz arasında bir bağlantı var mı?
- Çocukluğumda çok süt içtim, halen de her sabah içerim. Çikolata da en büyük tutkularımdandır. Çikolata yediğim zaman mutlaka yanında süt içerim. Bunlar mı acaba beni güzelleştirdi? Beslenmeyle güzellik arasında mutlaka bir bağ var.
DONDURMAYA TAV OLABİLİRİMBenim için aşk yemekle başlamıyor. Ama güzel bir dondurma ikram ederse belki! Tabii şaka yapıyorum. Dondurmayı ne kadar sevdiğimi anlatmak için bu örneği verdim. Maraş dondurması benim için birinci sırada. Eriyen dondurmadan nefret ederim.
BAL KAYMAK KAÇAMAĞIPazar kahvaltılarında ekstradan kaymak ve bal kaçamağı yaparım. O sabah masada sahanda sucuklu yumurta, çiğbörek, su böreği, en az iki çeşit zeytin, portakal suyu, kızarmış ekmek (onun kokusuna bayılıyorum), tereyağı, ayva reçeli, mutlaka süt, birkaç çeşit peynir olur. İnanmazsınız ama hepsinden yerim.