Güncelleme Tarihi:
Başrollerde Uğur Polat, Eyşan Özhim, Ertan Saban, Selim Erdoğan, Arif Erkin ve çocuk oyuncu Rüzgar Boyle var. Filmde aralarında benim de olduğum birçok Beşiktaşlı konuk oyuncu olarak yer almakta.Takım sevdası başkadır. Beşiktaş sevdası ise bambaşka. Küçük, çok küçüktüm babamın kucağında Beşiktaş maçlarına gitmeye başladığımda.Baba-kız arasındaki bağın temelleri böyle köklü birleştiricilerle çok daha güçlü atılıyor.Çocukluğumun en berrak ve dün gibi hatırlanan anıları babamla gittiğim Beşiktaş maçlarından.
HERKESTEN YUKARIDA AYNI KARTAL GİBİ
Beşiktaşlı amcalarla birlikte neler dendiğini çok sonradan öğrendiğim sloganları atmaya çalışırdım o küçücük halimle.
Babam sağ olsun, maçın büyük bir kısmını da omzunda izlerdim.
Herkesten yukarıda, aynı bir kartal gibi.
‘Benimler Oynar mısın?’ adlı sinema filmindeki küçük Rüzgar’ın, kendine taktığı adıyla Paskalya’nın Beşiktaş sevgisi, omuzlarda maç izleyişi bana hep kendimi hatırlattı.
Beşiktaş aşkı sayesinde birleşen hayatların anlatıldığı bu filme kendimi daha da yakın hissetmeme neden oldu.
‘Benimle Oynar mısın?’ bir Beşiktaş hikâyesi, Beşiktaş semtinde yaşayan insanların hikâyesi.
Talihsiz bir olay sonrasında ceza alarak hapishaneye gönderilen Sibel, sekiz yıllık mahkûmiyetin ardından özgürlüğüne kavuşsa da kızından ayrı geçirdiği yılların acısını çekmekte.
Yetimhanede büyüyen kızı Rüzgar, annesine karşı büyük bir öfke besliyor. Tek tutanağı ise Beşiktaş aşkı. Adını Pascal Nouma’nın etkisiyle Paskalya olarak değiştirten bir aşk bu.
Anne-kızı da bu sevgi tekrar bir araya getiriyor aslında.
Sibel’e âşık olan Muzaffer hem Paskalya’nın sevgisini kazanmak hem de anne-kızın başındaki kara bulutlarla boğuşmak zorunda.
Yönetmen Aydın Bulut’un bu filmi ne zorluklarla ve ne özveriyle çektiğini çok iyi biliyorum. Özveri, Beşiktaşlı olmanın bir gereği zaten. Biz zorlukları ve onlarla baş etmeyi iyi biliriz. Kısıtlı imkânlarla çekilen bir filmin bu kadar iyi olması da baş etmeyi öğrenmenin doğal bir sonucu olmalı.
Ruhu olan bir film ‘Benimle Oynar mısın?’. Sıcak, herkesin kalbine dokunan bir hikâyesi var. İnönü’nün son görüntüleri anılara götürüyor, tüyleri diken diken ediyor.
Aydın Bulut hem Beşiktaş semtini anlatmış hem de Beşiktaş ruhunu.
Kendisine bir başka alkış da oyuncu yönetimi konusunda gelmeli. Çocuklar ve hayvanlar, birlikte çalışılması en zor olanlardır. Başrollerinden birinde bir çocukla çalışmak kolay değil elbette. Ancak Aydın Bulut, Rüzgar Boyle adındaki çocuk oyuncuya o kadar iyi oyun vermiş ki, pek çok sahnede duygunun izleyiciye en derinden işlemesini sağlamış. Bu da en çok gözyaşı olarak geçecek size.
Beşiktaş aşkıyla daha da kuvvetlenen bir anne-kız hikâyesi var filmin merkezinde. Buna duygusal bir ilişki de eşlik ediyor. Erkek egemen dünyada güçlü durmaya çalışan kadın karaktere can veren Eyşan Özhim’i izlemeyi özlemişiz. Rüya’ya bir kartalın uzun yaşamında gagasını ve pençelerini nasıl acılı bir süreçle yenilediğini anlattığı sahne başta olmak üzere pek çok sahnede anne-kız arasındaki kimyanın nasıl da güzel tuttuğunu görmek mümkün.
Rüya rolündeki Rüzgar’a kocaman bir alkış. Bu rol aksasa film ciddi anlamda topallayabilirdi. Ama Rüzgar sayesinde dimdik ayakta duruyor.
Benim için bu filmin yıldızı Muzaffer rolündeki Ertan Saban.
MÜZİKLERDE BALKAN ESİNTİSİ
BJK Rh + yazan tişörtle izlediğimiz koyu Beşiktaşlı olarak takımın ve taraftarın yılmaz, güçlü, inatçı ve doğru, dürüst ruhunu mükemmel yansıtıyor. 2002 yılından beri Türkiye’de olan ve Aydın Bulut’un “En has oyuncum” dediği Ertan Saban, çok sevdiğim bir başka film, ‘Başka Semtin Çocukları’ndan hafızamda. Burada da beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı. Çarşı’nın ruhuna daha uygun bir oyuncu olamazdı herhalde.
Saban’ın filmde canlandırdığı Muzaffer karakterinin Balkan kökenli olmasının da bir nedeni var. Beşiktaş, göçmenlerin ağırlıkta olduğu bir semt ve taraftar grubu.
Filmin ana karakterlerinin onlardan seçilmesi ve müziklerin de Balkan ezgileriyle süslenmesi gayet yerinde bir seçim.
Müzikleri Mazlum Çimen ve Saki Çimen birlikte hazırlamış.
Sözü ve bestesi Erdal Güney’e ait olan Kırda Düğün ve Asi Ruh adlı parçaları film için yeniden uyarlanmış. İkinci kıtanın yazılarak Beşiktaşlı müzisyenler tarafından seslendirilmesi güzel. Balkan müziklerinin dokusu Beşiktaş için hazırlanan marşlara karışınca ortaya bir Beşiktaşlı’nın tüylerini diken diken eden müzikler çıkıyor.
Ezginin Günlüğü’nden bildiğimiz 1980 adlı parça Mazlum Çimen tarafından hazırlandı, Erdal Güney ve Seda Peker tarafından seslendirildi.
‘Sen Benim Her Gece Efkârım’ bir Beşiktaş taraftarı olan Boğaç Turan’ın sözleri. Filmin içinde Başrol Muzo ve arkadaşları tarafından seslendirilirken aynı sahnede gitar çalarak eşlik eden kişi ise Umut Oray.
Yazıyı öyle bitirelim o zaman: “Kalbimin en orta yerinde bir yangın var alevler içinde, Beşiktaş sana yemin olsun bitmeyecek sevdan mezarımda bile...”