Güncelleme Tarihi:
Â
Evlendikten sonra ilk kez Kelebek’e röportaj veren Dinçöz, hem transferini hem de evliliğini anlattı.
n Sabah programı yapmadan önce bu tarz programları izler miydiniz?
- DoÄŸrusu pek izlemezdim. Åžayet insanı üzmeyen konular olursa ve pozitif bir enerji hissedersem bakardım. Â
Â
n Sabah programı teklif edildiği zaman, ilk söylediğiniz ne oldu?
- İlk teklif aslında geçen sene, ATV’den gelmişti. Hemen ardından Show TV devreye girdi. Benim ilk yanıtım ’hayır’ oldu. Sabah programı yapmayı istemiyordum. Çünkü bu iş için yaşımın çok genç olduğunu düşünüyordum. Ancak beni farklı şeyler yapabileceğime inandırdıkları için, kabul ettim. Ben, insanların özellikle parasal yardım almak için ekranda üzücü durumlara düşmesine karşıydım. O zaman da "Balık vermek yerine balık tutmayı öğretmek" gibi bir prensibimiz oldu. Ama maalesef uygulayamadık. Şimdi ise zor duruma düşmüş birileri konuk olduğunda, insanların yardım için seferber olmalarına bayılıyorum. Türk milleti çok yardımsever... Ama yardımlarının doğru yere gittiğinden emin olmak istiyorlar. O yüzden, böyle bir konuğumuz oldu mu, öncelikle ben ve ekibimiz gelen kişiyi elimizden geldiğince araştırmaya çalışıyoruz.
n Size göre sosyal içerikli bir program nasıl olmalı? Siz bunu ne kadar başarabiliyorsunuz?
- Bizim şu anki formatımız sosyal içerikli değil. Son dönemde daha çok müzik ağırlıklı bir program yapmaya başladık. İnsanları, özellikle de hanımları sabah sabah neşelendirmeye çalışıyoruz. Ama tabii ki sosyal konular, içeriğimizde yer alacak... Özellikle sağlık konularına ağırlık veriyoruz.
n Peki, sizin kadın programınızın diğerlerinden farkı nedir?
- Fark, programın ’ağlama duvarı’ olmaması... Bizi izleyen insanların güldüğünü, üç saat boyunca dertlerinden kurtulduğunu düşünüyorum. Zaten bizim program dışındaki her yerde sadece dert ve tasa var. Biz bir şekilde bundan uzak durmaya çalışıyoruz. Ama bu, bizim programın içi boş olduğu anlamına gelmesin. Müzikle, eğlenceyle ve konuk sanatçılarımızın açıklamalarıyla sürekli mesaj vermeye çalışıyoruz. Sosyal içerikli konuları da sanatçı dostlarımız vasıtasıyla izleyicilerle paylaşmaya özen gösteriyoruz. Yani hedef, ağlatmadan, üzmeden doğru mesajlar vermek... Biz güldürürken düşündürmeyi hedefliyoruz.
n Sosyal içerikli programlara en güzel örnek Oprah Winfrey’nın talk-show’u. Hiç onun programını izlediniz mi?
- Tabii ki izledim. Ama onun imkanları çok fazla.
n Size göre Türkiye’nin Oprah Winfrey’i kim? Seda Sayan mı, Petek Dinçöz mü, Esra Ceyhan mı?
- Bu şartlarda tabii ki hiç kimse!
n Seda Sayan’ın programını takip edebiliyor musunuz? En azından banttan izleyip strateji belirliyor musunuz? Sonuçta rakibiniz. Sayan hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorum?
- Aynı saatte yayına girdiğimiz için Seda Abla’nın programını izleyemiyorum. Ancak şunu söyleyeyim, biz Seda Abla’yla hiç ters düşmedik. Rakip olduğumuzda da hiçbir birbirimize laf atmadık. Ancak ikimizin de aynı saatte program sunması ve ikimizin de şarkıcı olması yüzünden insanlar aramızda büyük bir rekabetin olduğunu düşünüyor. Seda Abla bu işe yıllarını vermiş bir insan. Altı ayda karşısına dikilip, onunla atışmak bana yakışmazdı ve yapmadım da... Ama doğrusu bizi bir kapışma içine sokmaya çalışan çok insan oldu ama ben gaza gelmedim. Zaten o da hiç konuşmadı benimle ilgili... Seda Sayan’la aynı saat diliminde olup da ayakta kalan bugüne dek pek olmamıştı. Ben Allah’a şükür geniş bir seyirci kitlesi yakalayabildiğim için kendimi şanslı görüyorum. Ve izleyici kitlelerimizin de farklı olduğunu düşünüyorum. Ancak bizim gibi insanların kavga etmeden karşılıklı program yapması bazılarının işine gelmiyor. Dedikodulardan oluşan ’sanal’ bir kapışma var gündemde.
EVLENDÄ°KTEN SONRA KÃœFÃœR VE TOKAT YOK
n Şimdi Star TV’desiniz... Yeni kanalınız hakkında neler söyleyeceksiniz? Programınızda bir takım değişiklikler olacak mı?
- Star TV beni çok heyecanlandırıyor. Kanalın her konuda bir atağa kalktığını biliyorum. Biz, öncelikle yepyeni, özel bir stüdyo kuruyoruz.
n Bir ara sabah programlarının kaldırılması gündeme geldi. Zaten seyirci de artık bu tip programlardan sıkıldı. Sizce sabah programları mı kalkmalı, magazin programları mı?
- Çocukların da izlediği sabah saatlerinde magazinsel kavgaların olmasını doğru bulmuyorum.
n Peki gelelim evliliğinize... Uzun süren bir birlikteliğin ardından geçtiğimiz aylarda Can Bey’le evlendiniz. Hayatınızda çok şey değişti mi?
- Evlilik benim idealimdi. Dokuz yıldır bunu söyleye söyleye dilimde tüy bitmişti. Şimdi muradıma erdim diyebilirim. İmza, belki hayatımı değiştirmedi ama iç bünyemde ’kendi havamı’ değiştirdi. Çünkü evlilik dışı yaşantıdan çok rahatsız oluyordum. Milletin eşleriyle oturduğu masalarda eziklik duyuyordum.
n YoÄŸun bir iÅŸ temponuz var. Evinizle, eÅŸinizle ilgilenebiliyor musunuz?
- Hem çalışıp, hem ev kadını olmayı henüz başaramadım. Ama yine de evde bir tas yemek pişiriyorum. Çünkü Can, yemeği benim yapmamı istiyor.
n Ne zaman bebek sahibi olmayı düşünüyorsunuz?
- Allah kısmet ederse seneye...
n Can Bey, evlendikten bir gün sonra "Önce çocuklarım sonra Petek gelir" dedi ve evlilik için çocuklarından icazet aldığını söyledi. Ne hissettiniz?
- Doğrusu buydu. O sözleri söylediğinde benim de içim rahatladı. Kendisine tamamen katılıyorum.
n Eşiniz, önünüzde diz çöküp evlilik teklif etmeyi "Sekiz yılın özrüdür" sözüyle özetledi. Böyle bir özür, size neler hissettirdi? Çünkü ekran başındakilere Can Bey’in diz çökmesi sempatik gelmedi. Türk toplumu böyle diz çökmelere pek alışık değildir.
- Sekiz yılın özrü bu kadar kolay mı? Yani oyala oyala, sonra bir diz çök, konu kapansın. Diz çökmek yerine ayaklarıma kapanması gerekirdi ya, neyse...
n Evlenmeden önce Can Bey’in şiddetine maruz kaldığınızı, tokat yediğinizi ifade etmiştiniz. Şimdi durum nasıl?
- Her ilişkide problemler yaşanır. Can, sakin bir insandır ama bazen de son derece sinirlidir. Ancak ben yıllar içersinde onu büyük ölçüde değiştirmeyi başardım. Doğrudur, tokat da vardı, küfür de... Ama aramızda şimdi karşılıklı büyük bir saygı var. Resmi nikahın bu durumu perçinlediği de bir gerçek.
Can her sabah namaz kılar
n RTÜK Başkanı Zahid Akman, Can Bey’le evlilik için konuşmasaydı, acaba bu evlilik tarihi daha da uzar mıydı?
- Zahit Bey’le bu konuşma olmasaydı, uzardı. Sonunda yine evlilik olurdu ama geç olurdu. Zahit Bey, Can’ı çok iyi noktasından yakaladı. Ama RTÜK Başkanı olarak değil, insan olarak... Can aslında çok dindar bir adamdır. Ben sabah kalkıp programa giderken, o da kalkar namazını kılar. Allah korkusu büyüktür ve dini vazifelerini de yerine getirir. İşte Zahit Bey, Can’a bu konuda çok iyi hatırlatmalar(!) yaptı. Can da aklını başına topladı. Şimdi bir hatası kaldı, o da içki. Eskisi gibi içmiyor, haftada iki güne indirttim ama onu da yakında bıraktırırım!
Evlendikten sonra aynı pijamayla karşıma çıkıyor
n Sürpriz bir evlilikle karşı karşıya kaldınız? Evliliğiniz aynı heyecanla devam ediyor mu, yoksa Can Bey klasik erkek moduna hemen girdi mi?
- Can’la hayat, her zaman film gibi oldu. Çok hareketli ve heyecanlı yaşadık. Can, her gün bir sürprizle karşınıza çıkabilir. Ancak resmi nikáhtan sonra her akşam aynı pijamayla karşıma dikilmeye başladı. Kendine özen göstermeyi bıraktı. Yani klasik bir Türk erkeği oldu. Daha cicim aylarındayız. Bakalım sonra ne olacak, hayırlısı! Cicim aylarında çizgili pijama giymeye başladıysa, sonrası Allah kerim!