Benim klavuzum tarotçum

90’lı yılların sonlarında açtığı Dedikodulu Cafe’yle adım attığı eğlence sektöründe bugüne kadar 40’tan fazla mekan yarattı. Açtığı her adres, müdavimlerine hayal edilemeyecek “en”ler yaşattı. Sektörde yarattığı etki o denli büyük ki; basından ekonomiye her sektörün, spordan sanata her alanın önde gelen isimleri yaklaşık 10 yıldır onun mekanlarında eğleniyor. CNBCE-e Business dergisi, İzzet Çapa’nın hınzır çocuk maskesinin altında sakladığı işadamını ortaya çıkardı.

İzzet Çapa, 1999’da Dedikodulu Cafe’yle giriş yaptığı yeme/içme sektörüne 40’ın üstünde mekan kazandırdı. şu anda açık dört mekanı var: It’s a joke, Joke Queen/Hippi Bar, Al Jamal ve Joke Perestroyka...

Sohbetimiz şaşırtıcı bir açıklamayla başlıyor: “Ne borsayı bilirim, ne dövizden anlarım ne de tahvil alırım. Benim için toplumdaki sosyal değişiklikler ekonominin en önemli göstergeleridir. ışimi sosyal trendler, sezgiler ve tarotçumun öngörülerine göre yönetiyorum. Sezgiler ve sosyal trendlerle hareket etmek, işimi tarotçular ve astrologlarla idare etmeye yöneltti beni. Mesela burası, Joke Perestoroyka fikri kafamızda dahi yokken, bir medyum yerini, yolunu hatta arka bahçesini tarif etmişti bana...”

Bu noktada İzzet Çapa’nın Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde sekiz sene okuduğunu hatırlamakta fayda var. Uzatmalı öğrenci olarak bahçeye büstünün dikileceğini düşünürken, kovulmuş okuldan. Hayat üniversitesinden edinilen bilgiyi hiçbir şeye değişmeyen İzzet Çapa, sadece okumuş çocuklara itibar etmiyor, yaratıcı zihinler peşine düşüyor.
 
PLAYBOY OLSAYDIM AYAKTA ALKIŞLANIRDIM
Danışmanlığını yaptığı ve sahibi olduğu şirketlerde toplam 165 sigortalı eleman çalışıyor. Çapamarka’da herkes asgari ücrete ek olarak şirketten kâr payı alıyor. Ve sistem şöyle çalışıyor: Üst düzey yöneticiler kendi şirketlerini kurarak Çapamarka ile ortak oluyor. Bu alışılmadık patron, yönetim şemasının her zaman merkezinde. Onu, çoğu lise mezunu ancak ızzet Çapa’nın bizzat yoğurup, yönlendirdiği beyin takımı çevreliyor. Dış halkada ise üniversiteli, okumuş bir takım yer alıyor. “Bu yapılanma sayesinde cesur ve hızlı manevralar yapabiliyoruz” diyor.

Hem de ne manevralar: Kapanacağı duyulduğu anda Facebook’ta binlerce kişinin “Cahide kapanmasın” adıyla protesto grubu kurmasına sebep olan Cahide’yi ele alalım... İzzet Çapa altın yumurtlayan bu tavuğundan nasıl ve niye vazgeçti? ızzet Çapa bunu da açıklıyor:“Çapamarka farklı bir oyun oynuyor. Yaratıcılık şirketin şah damarı ve yeni projeler sürekli olarak beynimi gıdıklıyor. Cahide benim en çok para kazandığım, en’lerimi yaşadığım mekanımdı. Onu birinin öldürmesindense buzdolabına kaldırıp kalbimde yaşatmayı tercih ettim. Çok fazla mekan açıyorum diye beni eleştiriyorlar, bu bana saçma geliyor. Zampara olsam, ortalarda güzel kadınlarla dolaşsam beni ayakta alkışlayacaklardı. Ben playboy olmadım, belki de bunun intikamını bir karım, bir metresim, bir çocuğum varmışçasına mekanlarımla yaşıyorum.”
 
ŞİZOFREN, OBSESİF     VE ANARŞİSTİM
İzzet Çapa, zor bir patron. Kendini “şizofren, obsesif ve anarşist” birisi olarak tanımlıyor. Günde dört saat uyuyor ve kaçta yatarsa yatsın sabah en geç 07.30’da kalkıp günlük gazeteleri okuyor. şahsi egolara sahip değil, her bir çalışanının mutlaka kendinden üstün bir yönü olduğuna inanıyor, “Hayranlık uyandıran hiçbir şey yoktur ki tek başına yapılsın” diyor. Bilgi çağının devrini tükettiğini ve yerini “yapabilme çağına” devrettiğini düşünüyor Çapa... Ana felsefesi “ya hızlı olacağız ya da unutulup gideceğiz” cümlesinde gizli. Ona göre rekabetteki yeni savaş alanı ne şık masalar, ne halkla ilişkiler yapan cicili bicili kızlar, ne de içinden sadece lüks geçen mekanlar... Tek rakibi kendisi olan Çapamarka, garip bir organizma... Aslında gerçek hayli ortada: Çapamarka=İzzet Çapa.

İFLAS SONRASI İNTİHAR ETMEYİ DÜŞÜNDÜM
ılk iflas ettiğimde 90’lı yılların başıydı. Öyle bir ruh haline girmiştim ki, az daha yaşamanın bir anlamı kalmadığına inanmaya başlayacaktım. O günlerde açtığım Dedikodulu, dört yıl boyunca Türkiye’nin en çok iş yapan dükkanlarından biri oldu. Yine de kazandığım para sadece borçlarımın faizini karşılamaya yetti. Eskiden benim olmayan paraları, benim zannederdim, iflas nedenim bu olmuştu. Ama bugün şunu çok iyi biliyorum ki Çapamarka’ya gelen paralar benim param değil. Beş yıl kadar önce ikinci kez iflas ettiğimde ise bu yükü bir daha kaldıramayacağıma emindim, açıkçası intihar etmeyi düşündüm. Fakat hayatımda çok önemli yerleri olan şive, Barış, Burak, şu an artık bizimle çalışmayan Rose ve Murat bana çok büyük güç verdi. Çapamarka’nın küllerinden yeniden doğuşu, bu beş insanın sayesindedir. Bugün şunu görüyorum, 30’lu yaşlarımda iflasla karşılaşmamış olsaydım bu krizde gerçekten felaketteydim.

ÇAPAMARKA MANİFESTOSU'NDAN 10 MADDE

1- Küçüktür, küçük ekiplerle yaratıcı olunacağına inanır.
2- Fantastik, eğlenceli, tuhaf, ürkütücü, korkutucu ve değişkendir.
3- Mesleki anlamda düşman edinmek başarıya açılan bir kapıdır.�
4- Ortalama çözümlerle yetinmekten çok aşırı uçları bir araya getirir.
5- Kendi bünyesinde hem otorite hem de isyan barındırır.
6- Kuşkusuz her yöneticinin oynadığı yaşamsal bir rol vardır. Ancak ne tek aktör ne de star onlardır.
7- Buluşçudur. Buluşçuluk deneyler yapmayı gerektirir ve bu denemeler riskli olabilir. Ancak denemelidir. Başarısızlık olmazsa gelişme olmaz.
8- Kişiyi kişi yapan diğer kişilerin varlığıdır.
9- İnandığı tek formül y=ç²’dir. (y: yaratıcılık, ç: çeşitlilik)
10- Bürokrasiyi sektörün Drakula’sı olarak nitelendirir.

MEKANLARINDAKİ İLKLER

Kostümleriyle dans eden servis elemanları ilk Fasion’da görüldü.
Metroseksüel ve gay garsonlara ilk Cahide’de rastlandı. 
Aşçıların yaptığı şova ilk Karafaki’de şahit olundu.
DragQueen şov ilk Cahide’de izlendi. 
Trends and Fiends, şifreli partilerin yapıldığı ilk mekan oldu. 
Jungle’da ilk kez canlı hayvanlar, insanlarla iç içeydi.
It’s a Joke, personel kıyafetlerini ünlü bir tasarımcıya yaptıran ilk mekan oldu.