Güncelleme Tarihi:
Siz de Brezilya’da plajda keşfedilen modellerden misiniz?
- Hayır o ablam. Plajda dans ederken keşfedildi. Biri yanına geldi “Model olur musun?” dedi ve oldu. Ben de onun peşinden New York’a gittim. 17 yaşında, okul biter bitmez. Öyle çok kadınsı değildim, hatta oğlan çocuklarına benziyordum. Modellik yapabilir miyim, hiç emin değildim. Ama beğenildim, ablamın ajansına kaydoldum. Mesleğe yavaş yavaş ısındım ve kadın oldum.
New York öncesinde hiç modellik yapmamış mıydınız?
- Yaptım ama profesyonelce değil. Çünkü Güney Brezilyalıyım. Modellik yapmak için Sao Paulo’ya gitmek gerekiyordu, gitmek istemedim. Yaşadığım şehirde birkaç markanın fotoğraf çekimine katıldım, o kadar.
Anneniz babanız nasıl insanlar? Kızlarının mankenlik sevdasına New York’a uçmasına nasıl göz yumdular?
- İkisi de çocuk gelişim uzmanı. Bizi özgür büyüttüler. Çocukluğumuzdan beri tutkularımızın peşinden gitmemizi istediler. Gerçi ablam döndü Brezilya’ya. Evlendi ve iki çocuk doğurdu.
New York’a gidince üniversiteye de yazıldınız mı?
- Hayır. Sadece modellik yapıyorum.
Kendinizi geliştirmek için ne yapıyorsunuz?
- Bir köpeğim var. Tam bir futbol fanatiğiyim. Hem izler, hem oynarım. Erkeklerden daha iyi top sektiririm. Plaj futbolunda üzerime yoktur. Yüzerim, yoga ve pilates yaparım. Dans etmeyi çok seviyorum. Çok iyi bir arkadaş grubum var. Birlikte aktivite yapıyoruz. Enerjiyle ilgili her işte varım. Nerede enerji harcama orada ben.
Bu Brezilyalı kadınların futbol düşkünlüğü genetik mi?
- Brezilya futbol ülkesi. Kız-erkek ayırt etmeden, herkes çocukluktan futbol oynamaya başlar. Okulda oynuyoruz, plaj kenarlarında... Doğal akışın bir parçası futbol. Şimdi New York’ta Brezilyalı modeller haftada iki gün liman tarafında toplanıp futbol oynuyoruz biliyor musunuz? Özümüzü unutmadık yani.
Sakatlanmaktan korkmuyor musunuz?
- Futbolun o kadar tehlikeli olduğunu düşünmüyorum ki...
ÜÇ BUÇUK YILDIR AŞIĞIM
New York gibi tehlikeli bir şehirde nasıl bu kadar temiz kalarak ve eğlenerek modellik yapabiliyorsunuz?
- New York dünyanın başka bir şehrinden daha fazla tehlikeli değil. Tehlike seçimlerinizin sonucunda doğar. Ben o sularda yüzmüyorum. Sabaha kadar partilemek istemiyorum mesela. Sakin arkadaşlarım var. Üç buçuk yıldır aynı adamla birlikteyim. Aşığım ve ev hayatımıza çok değer veriyorum. Ablam Brezilya’ya geri dönünce sevgilime tutundum, diyebilirim.
Parmağınızdaki yüzük?
- İlişki yüzüğü. Brezilya’da erkek arkadaşı olan bütün kızlar takar. İçinde erkek arkadaşının ismi ve yüzüğün takıldığı tarih yazar.
Tekrar işe dönersek, bir defile seçmesine gittiniz ve reddedildiniz. Ne hissediyorsunuz?
- İlk başlarda zordu. 20 seçmeden sadece üçünden ‘evet’ alıyordum. Sekiz buçuk yıldır bu işi yapıyorum. Artık güçlendim, ‘hayır’ı kişisel almamayı öğrendim. ‘Demek ki markaya uygun değilim’ diye düşünüyorum.
Size ‘Yeni Gisele’ diyorlar değil mi? Gisele Bündchen’e benzetildiğiniz için mutlu musunuz?
- Gisele Brezilyalı modeller için çok önemli bir figür. Bütün kapıları bize o açtı. Aynı şekilde Isabeli Fontana’ya da çok şey borçluyuz. Sayelerinde moda dünyası bizi çok seviyor ve dünyadaki bütün erkekler Brezilyalı kadınlara tapıyor.
Nedir Brezilyalı kadınların sırrı?
- Mutluluk. Biz kendiyle barışık mutlu kadınlarız. Kafaya fazla bir şey takmayız. Brezilya’nın her yerinde kendine çok güvenen şişman kadınlar görürsünüz. Plajda minicik bikinileriyle dans ederler. Umrumuzda değildir pek.
Selülitiniz var mı?
- Yok diyemem. Ama benimki duygusal selülit. Ruh halimle iyiyken yoklar. Ama modum düşükse ortaya çıkıyorlar.
REKLAM FİLMİNE NASIL SEÇİLDİ
Kıvanç Tatlıtuğ’un yanında yer alacak kadın oyuncuyu seçmek zor olmuş. İki ay boyunca pek çok video izlendi ve sonunda Rhein’da karar kılındı. Brezilyalı model son iki yıl içinde Vogue, Elle, Marie Claire ve Harper’s Bazaar gibi pek çok dergiye kapak oldu. Alberta Ferretti, Hüseyin Çağlayan ve Armani gibi moda devlerinin defilelerinde boy göstermesinin yanı sıra, önemli moda fotoğrafçılarından Mario Testino’nun ‘Mario de Janeiro Testino’ kitabındaki Brezilyalı modellerden biri oldu.
DÖRT KADINLA EVLİLİKTEN MİDEM BULANIYOR
“Asla fast-food yemiyorum. Beyaz pirinç ve ekmek tüketmiyorum. Şekerle tamamen küsüm. Ne yediğimi kontrol etmek benim elimdeyse, kendime bilerek zarar vermiyorum”
Reklam filmini için İstanbul’a ilk kez mi gelmiştiniz?
- İkinciydi. Daha önce Brezilyalı bir markanın kampanyasını çekmek için Kapadokya’ya geçerken iki gün de İstanbul’da kalmıştım. O zamanki fikirlerimle şimdikilerin alakası yok.
Fikirleriniz neydi, ne oldu?
- İlk geldiğimde eski İstanbul’da kalmıştım, Sultanahmet tarafında. Kara çarşaf giyen kadınlar hatta burkalılar bile görmüştüm. Bu sefer Nişantaşı Park Hyatt’da kalıyorum. Her şey siyah-beyaz gibi zıt. İnsanların kafalarının bu kadar uçta gezinmesini hiç anlamıyorum. Kadınların kendilerini gizleme zorunluluğundan nefret ediyorum ayrıca. Bir de yine sizin kültürünüzde olan, erkeklerin dört kadınla birden evlenme özgürlüğünden gerçekten midem bulanıyor.
Hayatını sadece enerji harcayarak yaşadığını söyleyen birine göre ne çok şey biliyorsunuz...
- Çok fazla okuyorum. Özellikle bir ülkeye seyahat etmeden önce kültürüyle ilgili kitaplar okurum. Türkiye’ye gelmeden önce de Afganistan doğumlu Amerikalı yazar Khaled Hosseini’nin bütün kitaplarını okudum. Özellikle The Kite Runner (Uçurtma Avcısı) beni çok etkiledi.
KIVANÇ’TAN ÇOK ETKİLENDİM
Daha önce Mavi markasını tanıyor muydunuz?
- Avustralya’da görmüştüm. İtalyan zannediyordum.
Bir Türk markası reklam teklif ettiğinde ne hissettiniz?
- Çok heyecanlandım. Çünkü ilk gerçek reklam çekimim olacaktı. Türkiye’ye gelene kadar hala İtalyan zannediyordum, ‘çekim İstanbul’da diye düşünmüştüm. İtalyanca konuşacağım zannediyordum ama Türkçe konuştum.
Peki ya Kıvanç Tatlıtuğ’u nasıl buldunuz?
- Çok etkilendim. Amerikalılar’a benziyor. Çok tatlı bir adam. Çok ünlü ama çok mütevazı. Genç yaşta bu başarıyı elde etmesine çok şaşırdım.
Sizi birbirinize çok yakıştırdık?
- Demek ki iyi bir oyuncu sergilemişiz, ne mutlu. İşimi kalbimle yapıyorum. Sonuç bu yüzden iyi oluyor.
Özlem Süer’den arabaya özel koleksiyon
105 yıllık tarihi boyunca döşemelik kumaşlarından karoser renklerine, deri kaplamalarından ahşap aksesuvarlarına kadar en iyi giyinen otomobillerden oldu Lancia. Şimdi de Özlem Süer bu markaya özel bir koleksiyon hazırladı. Koleksiyon 15 Haziran akşamı İstanbul Nişantaşı’ndaki Özlem Süer House’da düzenlenecek bir davetle tanıtılacak ve yaz boyu aynı yerde satılacak. O akşama özel modaevinin bahçesinde mat renkli bir Lancia olacak. Beyaz bol paça pantolonlar, siyah piliseli elbiseler ve toprak tonlarındaki minik kokteyl elbiselerinden oluşan koleksiyon şehir hayatında şıklığı hedefleyen kadınlar için. Rahat rahat araba kullanmanız için tasarlanmış.
Moda dünyası bunları konuşuyor
KABA AMA MODA TERLİĞİ
İlk bakışta kaba gelebilir. Ama göz alışınca bal gibi de estetik duruyor. Rengarenk tasarımlarıyla sandalet dünyasının favorisinden, Birkenstock terliklerinden bahsediyoruz. En önemli özelliği kuşkusuz rahatlığı. Birkenstock’un tabanlık tasarımında, kapalı ayakkabıların verdiği rahatsızlıkları en çabuk şekilde ortadan kaldırıp, ayakları rahatlatmak için masaj özelliği bulunuyor. Uzun ömürlü EVA maddesinden üretilen alt taban, esnekliğiyle adeta çıplak ayakla yürüme hissi yaratıyor. Üstelik bu yaz plajlarda parmak arası terliklerin bayrağını onlar devralacak gibi duruyor.
DİLEK HANİF’İN ANKARA ÇIKARMASINI
İstanbul Nişantaşı’ndaki haute couture atölyesinin alt katında kendi hazır giyim mağazasını açan Dilek Hanif yavaş yavaş Türkiye’ye yayılıyor. 2011 yaz hazır giyim koleksiyonunun bir bölümü artık Ankara Harvey Nichols’da da satılacak. Ankara’ya özel resmi davetlere uygun şık parçaları seçtiğini söyleyen Hanif, smokin takımlara, şık tayyörlere, tulumlara ve kokteyl elbiselerine ağırlık vermiş. “Özel dikim için vakti olmayan kadınlar, bu tasarımlarla aradıklarını bulacak” diyor. Çünkü her biri kaliteli malzeme ve yüksek işçilik esas alınarak üretilmiş.