Güncelleme Tarihi:
* İllüstrasyon eğitimi almaya nasıl karar verdin?
- İllüstrasyon aslında aklımda olan bir şey değildi, grafik tasarım okuyacaktım. Hocalarımın yönlendirmesiyle bu bölüme girdim ve çok mutlu oldum.
* Ama “hayatımın işi” dedirtmedi sana...
- Bu çok uzun bir yol. Evimde gizli gizli resim çiziyorum. Bunu çok paylaşan, gösteren ya da ticari anlamda kullanan bir yanım yok. Ağladığımda, çok mutlu olduğumda, sinirim bozulduğunda resim çizerim. Bu hayatımın işi mi bilmiyorum ama hayatımdan çıkarabileceğim bir şey değil, ondan eminim.
* Peki, resimlerini bize göstermeye hiç niyetin yok mu?
- Oyunculuk konusunda iyi-kötü eleştiriler alıyorum. Bu konuda eleştiriye çok açığım ama resim konusunda eleştiriye o kadar da açık değilim. Oyunculuğa bir iddiayla başlamadım. Denemek istiyordum, deniyorum. Resim benim denemeye açık olduğum bir konu değil. Eğitimini aldığım, bildiğim bir şey. O yüzden en iyisi olmalı diye uğraşıyorum. Fakat eylülde sürpriz yapıp bir sergi açabilirim.
TUĞBA’YA BENZEYEN BİR CANAVAR VAR İÇİMDE
* Bugüne kadar pek çok rol teklif edilmesine rağmen tercihini “Doksanlar”dan yana kullandın. Bunun sebebi ne?
- Bazıları kafama yatmadı, bazılarından korktum. Ancak Mint ailesi çok sıcak ve enerjileri çok güzel. Bu yüzden onlarla çalışmak çok keyifli. Projeye de inandıktan sonra ortada hiçbir sorun kalmadı. Üstelik karakterimi de çok seviyorum çünkü içimde gizlediğim ve bastırdığım Tuğba’ya benzeyen bir canavar var.
* 1990 doğumlusun ama o yılların sonlarına doğru hatırladığın şeyler vardır mutlaka.
- Çok var. O dönem hep daha sıcak aile ortamlarını, herkesin beraber olduğu zamanları, yüz yüze iletişimi hatırlatıyor bana. Şimdi, özellikle benim yaş grubum, sosyal medya ve akıllı telefonlar aracılığıyla haberleşiyor. Yüz yüze konuşmayı, bir sorunu çözmeyi, paylaşmayı bilmiyoruz.
* Kendini izlerken en çok neye sinirleniyorsun?
- Kendime en çok dik durmadığım için sinir oluyorum. Bazen konuşmama takıyorum. Ertesi gün saçıma, makyajıma... Aslında ben galiba kendimi sürekli eleştiriyorum.
* Annen ve baban oyunculuğun hakkında ne diyor?
- Elbette eleştiri yapıyorlar. Ancak her zaman çok yapıcılar. “Bir önceki bölüme göre çok iyiydin ama acaba şöyle mi yapsan” diyorlar mesela. Kim istemez ki Ferhan Şensoy ve Derya Baykal, dizisini izlesin sonra da arayıp yorum yapsın. Hayata minnettarım bunun için.
ÖMÜR BOYU BU AİLENİN GÖLGESİNDE KALABİLİRİM
* Böyle bir ailenin kızı olmak zor ama gururunu okşuyordur herhalde değil mi?
- “Ünlü bir ailenin kızı olmak nasıl bir duygu?” sorusuna hep “zor” cevabını veririm. Hiçbir zaman kolay olmadı, olmayacak da ama bir daha dünyaya gelsem yine aynı annenin ve aynı babanın kızı olmak isterdim.
* Ailenin gölgesinde kalmakla ilgili bir sıkıntın var mı?
- Kimse istemez ailesinin gölgesinde kalmak. Herkes bir birey ve boynuz da kulağa geçsin... Ama benim ailem hem benim hem de Türkiye için çok özel iki insan. O yüzden bence baban, Ferhan Şensoy’sa annen de Derya Baykal’sa ömür boyu ailenin gölgesinde kalabilirsin.
* Hayatının nasıl bir dönemindesin şu anda?
- Hayatımın her dönemini hayatımın en güzel dönemi gibi yaşamaya çalışıyorum. Kötü şeyler gelse de başıma “Bunu şu anda yaşamam gerekiyor” diye düşünüyorum ve bana ne öğrettiğine bakıyorum. Çok fazla pişmanlık yaşamayan biriyim. Yanlış şeyler yapıyorum, hata yapıyorum, düşüyorum, kalkıyorum. Yani aslında büyüyorum. Ve pişmanlık değil hiçbiri benim için. Hiç yanlış yapmadan doğruyu nasıl bileceksin ki? Keşke hayatımda böyle bir şansım olsa ve ben daha çok hata yapabilsem!
* Peki, şu anda yaşadığın hayat, kendi hayatında nelerin frenlenmesine neden oluyor?
- Küçüklüğümden beri bu hayatın içindeyim aslında. O yüzden de damdan düşer gibi olmadı benim için bazı şeyler. Elbette diziyle beraber popülarite arttı. Fakat ben hep Ferhan Şensoy ve Derya Baykal’ın kızıydım ama şu anda birilerinin Tuğba ablası, gelin kızı gibi ayrı bir durumum da var. “Hayatımda hiçbir şeyi kısıtlamayacağım, ben nasıl yaşamak istiyorsam öyle yaşayacağım çünkü bu benim hayatım” dedim her zaman. Gördüm ki hayat, “benim hayatım” sistemiyle ilerlemiyor. Evet, hâlâ bu benim hayatım ama maalesef daha kısıtlı artık çünkü yıpranıyorum.
* Yani yıprandığın için artık hayatını gizli yaşıyorsun...
- Evet, çünkü zaten yaptığım iş dolayısıyla fiziksel olarak çok yoruluyorum. Her gün spor yapıyorum ve bu da beni yoruyor. Öyle bir noktaya geldim ki artık beynim de yorulmaya başladı. Bir gün evde “24 yaşındayım ve yaşlandım galiba” diye düşünmeye başladım. Özellikle de, benim için hiç önemi olmayan bir şeyin bir anda gündemime düşmesi beni gerçekten çok yoruyor. Buna vakit ayırıyor olmak, gündemimin bunlarla meşgul olması asabımı bozuyor.
* Erkeklerle daha mı iyi anlaşırsın kızlara göre?
- Çocukluğumdan beri en yakın arkadaşlarım hep erkekti. O erkeklerin arasında tek başına futbol oynayan kız çocuğu gibiydim her zaman. Hep bisikletten düşen kızdım. Hep erkeklerin yanında kavgaların içindeydim. Bir “Erkek Fatma” durumum var küçüklüğümden beri. O yüzden de evet, erkek arkadaşlarım hep daha fazla çevremde.
BERKAY KONUSUYLA AVUKATIM iLGiLENiYOR
* Kolay inanır mısın insanlara?
- Evet. Yani kişi kendi gibi bilir derler ya, ben karşımdaki herkesi galiba kendim gibi biliyorum. Böyle bir sorunum var.
* Mahkemeye taşınmış bir olay var. Berkay’ın açıklaması. Zaten yalanladın ve mahkemeye başvurdun ama neden başkası değil de seninle ilgili böyle bir açıklama yaptı?
- Olay zaten yargıya intikal etti. Avukatım konuyla ilgileniyor. Ben de gerekli basın açıklamasını yaptım. Üzerine konuşacak bir şey yok.
ABLAM ÇOK AYRI BENİM İÇİN
* Kardeş kelimesi senin için ne ifade ediyor?
- Ailenin küçüğü olarak çok şanslı bir çocuğum. Benim bir abim ve ablam var. Özellikle ablam çok ayrı benim için. Çok çok özel bir ilişkimiz var. Şu anda yurtdışında ve canı acısa burada canım acır. Bunu hissederim.
* Annen ve babanı ayrı tutarsak, idolün kim?
- Ablam Ferhan.
AŞK BENİ KORKUTUYOR
* Aşık mısın şu anda?
- Yani...
* Senin ritmini nasıl bir erkek değiştirebilir?
- Zeki.
* Aşık olduğunda sana neler oluyor?
- Anlık bir şey aşk. Bir anda geliyor, dengem bozuluyor. Karnımda kelebeklerle başımda ağrı arasında çok ince bir çizgi. Korkutuyor beni galiba. Bağlanmaktan korkmuyorum. Güzeldir birini sevmek, bağlanmak. Benim bahsettiğim çok
anlık bir şey. Bir anlık bir ritim değişikliği...