Beni tıp teknolojisine emanet ediniz

Güncelleme Tarihi:

Beni tıp teknolojisine emanet ediniz
Oluşturulma Tarihi: Şubat 22, 1998 00:00

Haberin Devamı

1958 doğumlu Sinan Göker, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra, Çapa Tıp Fakültesi'nde göz ihtisası yaptı. İhtisası sırasında Orbis Göz Hastanesi'nin uluslararası bir proje kapsamında Türkiye'ye gelmesi, Göker'in ufkunu genişletti. Burada tanıştığı doktorları ABD'de ziyaret etti. Onlarla birlikte çalıştı, tıp teknolojisindeki gelişmeleri burada izledi. Türkiye'ye döndüğünde bir göz kliniği açtı, burada yüksek teknoloji gerektiren aletlerle göz ameliyatları yaptı, Avrupa ve Amerika'dan gelen doktorları eğitti. Daha sonra yalnızca göz değil, bütün cerrahi branşları kapsayan bir hastane hayal etti ve İstanbul Cerrahi Hastanesi'ni kurdu.

Teknolojik gelişmelerden en fazla yararlanan alanlardan biri de tıp diyebilir miyiz?

- Diyebiliriz tabii. Teşhisle ilgili kısımda daha çok teknoloji kullanılıyor. Radyoloji cihazları, MR'lar, laboratuvar tetkikleri vs. Bir de işin cerrahi kısmı var ki, buraya biraz daha geç girdi teknoloji. Cerrahide hep el aletleri kullanılırdı. Cerrahi, lazer teknolojilerinin gelişmesini beklemek zorunda kaldı. Lazer teknolojisinin tıbba girmesi son on yıllık bir hikaye. Özellikle de son beş yılda çok hızlandı bu olay. Lazer tıpta bir dönüm noktası oldu. Çünkü cerrahide yaptığımız işlem sonuçta bir kesme ve oradan bir dokuyu çıkarma işlemi. Bunu lazerle o kadar kontrollü yapabiliyorsunuz ki. Mesela lazerle saç telinizin üzerine isminizi yazabilirsiniz. Elinizle hiçbir şekilde hakim olamayacağınız derecede küçük kesiler yapabilirsiniz.

İlk olarak hangi alanda kullanıldı lazer?

- Tıpta ilk kullanım alanlarından biri göz. En başarılı kullanıldığı alan da yine göz diyebiliriz. Çünkü göz çok küçük bir organ ve göz ameliyatları hep mikroskop altında oluyor. Gözün içinde bazı dokular var, oralara elle müdahale edemiyoruz. Gözde belki 20 yıldır kullanılıyor. Ama yenileri ekleniyor. Cerrahide lazerden sonra etkili olan yöntemlerden biri de endoskopik yöntemler. Yani dokunun içine, geniş kesi yapmadan girmek. Kesmeden içine bir boru, endoskop sokarak vücudun içini görmeniz mümkün. Bunlarda çok gelişti; küçüldü, açıları genişledi. Şimdi üç boyutlu endoskoplar var. Özel bir gözlük takarak vücudun içini üç boyutlu görmek mümkün olacak. 10 sene önce bunlar bize hayal gibi geliyordu.

Bu gelişmelere doktorlar bile şaşırıyor galiba.

- Tabii. Doktorların sonuç olarak bu gelişmelerde bir katkısı oluyor. Bir input veriyorlar. Gidip firmaya şunu şöyle yapın diyorlar. Yine de işi teknik insanlar yapıyor ama.

Uzaktan kumandalı operasyon

Kim çalışıyor bu işler için? O aletlerin icadı için?

- Tıpta bir numara ABD. Orada sistem çok iyi kurulmuş. Herşeyin araştırılıp geliştirilmesine uygun bir ortam var. Bunları yapan da devlet destekli kuruluşlar değil, özel kuruluşlar. Bir firma aletini satabilmek için bir icat yapıyor. O alet o kadar iyi olmalı ki, satmalı. Halbuki devlet kuruluşunun böyle bir kaygısı yok. Amerika'da çok hızlı gelişiyor. Adam doktora ne istediğini soruyor, ihtiyacını belirliyor. Aleti yapıyor. Sonra başka bir firma daha iyisini yapıyor.

Üniversitelerde araştırma yapılmıyor mu?

- En çok araştırma üniversite dışında yapılır. Üniversiteler ABD'de konservatif kurumlar olarak tanınır. Bu tür yeni teknolojilerin kullanılmasında hep geriden gelirler.

Türkiye tıp teknolojisindeki gelişmeleri ne kadar izliyor?

- Türkiye'de son beş yıldır, biraz daha yurtdışına gitme, kongreleri izleme, dil bilmeyle de bağlantılı olarak arttı. Mesela ben bundan on sene önce ABD'ye göz kongrelerine gidiyordum. Tek Türk doktora rastlamıyordum. Şimdi seyahat şirketleri Türk doktorları turlarla ABD'ye kongreye götürüyorlar. Olay görgü olayı. Bir kere gördün mü, o yapıyor ben niye yapmayayım diyorsun. Bir de yatırım olayı var. Görüyorsunuz, ama gördüğünüz alet pahalı. Bir hastane bir tek alet alıyor. Biz burada onu yapmaya çalıştık. Bütün yeni çıkmış son teknolojiyi burada topladık. 12 lazer var burada. Bu Türkiye'deki başka hiçbir hastanede yok. Bu aletleri kullanmayı öğrenmiş, fakat aleti bulamadığı için uygulama yapamayan doktor arkadaşlara kapımızı açıyoruz.

10 sene önce bu günleri öngörmediğinizi söylediniz. On sene sonrasını anlatmayı dener misiniz?

- Cerrahi olarak konuşursak, 10 sene sonra lazerden çok bilgisayar teknolojisi tıpta önem kazanmaya başlayacak. Çipler küçüldükçe, vücudun içine mikromotor denilen küçük akıllı motorlar yapmak mümkün olacak. Bir kan hücresi kadar küçük motorlar yapıp damar yolundan gönderilebilecek. Şu anda bir dokuyu kesip atıyoruz, ama o dokunun yerine yeni birşey koyamıyoruz. Mesela retina bir sinir damar ağı. Retinanın kanayan bölgesini yakıyoruz, ama tamir edemiyoruz, yenileyemiyoruz. İleride bu da mümkün olacak. Bir de radyologlarla cerrahlar arasında yoğun işbirlikleri yaşanacak. Mesela mide kanaması acil bir durumdur. Hasta gelir, karın açılır kanama durdurulur. Ama girişimsel radyoloji sayesinde damardan giriyorlar, anjiyografik görüntüleme altında kanayan damarı buluyor, tıkayıp çıkıyorlar. Doktor hastanın başında olmadan robotlar yardımıyla uzaktan kumandalı ameliyatlar yapılacak. Şu anda robotlu ameliyat legal olarak doktor da ameliyathanenin içindeyken yapılabiliyor.

Yeniye direnmemek lazım

Gelişen teknoloji tıp etiğine nasıl yansıyacak?

- Bunlar daha çok tüp bebek ve genetik konularıyla ilgili. O konudaki tartışmalar da bitecek gibi görünmüyor. Mesela tüp bebekte çocuğun cinsiyetini yüzde yüz belirlemek mümkün. Ancak etik olarak bu genetik teknolojiyi kullanmak yasak.

Teknolojinin getirdiği yeniliklere direnen var mı tıp camiasında?

- Her konuda olduğu gibi çok yenilikçiler var, konservatif olanlar var. Ancak bu da bir telafi mekanizması. Yeni olan herşey çok iyidir diye bir şey yok. bunlar denenirken bir kontrol mekanizması gerekli. Mesela Amerikalılar çılgınlık derecesinde yenilikçi. Bir takım konservatif kontrol mekanizmaları olmasa hastalara zarar verecek uygulamalar yapabilirler. Yine de yeniye çok direnmemek lazım.

Buraya çok büyük yatırım yaptınız, ama teknoloji kendini çok hızlı yeniliyor. Siz hastaneyi ne kadar zaman sonra yenilemek zorunda kalacaksınız?

- İşin en zor kısımlarından biri bu. Birşey alırken çok doğru karar vermeniz lazım. Altı ay sonra o alet eskiyebilir. Bakın biz bazı aletleri ısmarladık. Daha aletler gelmeden yenileri çıktı. Biz de fabrikayı tekrar aradık ve ek para verip yeni eklemeleri yaptırdık.

Yatırım sürekli devam edecek o zaman.

- Evet, o yüzden bu aletleri ne kadar çok doktor kullanırsa o kadar verimli oluyor. Kişi kendine bir lazer aleti alıp 5-10 sene kullanamaz. Bu yüzden herkes gelsin diyoruz. Başka hastanelerde çalışan, özel çalışan. Bunların bakımları da problem. Bir arıza oluyor, bir ay yurtdışından adam bekliyorsunuz. Bu yüzden burada bir bakım ekibi kurduk.

Bu yatırım ne kadar zamanda geri dönecek?

- Onu göreceğiz. Basında özel hastanecilik çok kârlı, popüler gibi haberler çıkıyor. Buna kesinlikle katılmıyorum. Amaç para kazanmaksa bundan çok daha kârlı sektörler var. Biz burayı doktorlar olarak kurduk. Daha çok kullanılacak şekilde dizayn ettik. Bu yüzden büyük yatırım yaptık.

Teknolojik gelişmelerin tıbba yansıması göz kamaştırıyor. Doktorlar, tıbbın bugün geldiği noktayı, bundan on sene önce öngöremediklerini söylüyorlar. Özellikle lazer teknolojisindeki gelişmeler, daha fazla ağrısız, kansız ameliyatı beraberinde getiriyor. Fulya'da yeni kurulan İstanbul Cerrahi Hastanesi, işte bu yeni teknolojileri bünyesinde barındıran bir hastane.

DİŞÇİ KORKUSUNA SON

Diş Bölümü, Türkiye'nin ilk lazer diş tedavi ünitesi. Diş tedavilerinde lazer kullanılıyor. Dolgu yapmak için dişin oyulması işlemi lazerle yapılıyor. Ağrı olmadığı için anesteziye gerek kalmıyor. Böylece ‘‘dişçi korkusu’’ da sona eriyor. İki saat içinde diş beyazlatma işlemi yapılıyor. Diş eti rahatsızlıkları tedavi ediliyor.

Bugün ameliyat bugün ev

Fulya'daki İstanbul Cerrahi Hastanesi, tüm cerrahi branşları barındıran, ameliyatların son teknolojinin ürünü olan aletlerle kansız olarak yapıldığı bir hastane. Göz, diş, kulak burun boğaz, plastik cerrahi, genel cerrahi, tüp bebek laboratuarı, gen laboratuarı hastanenin bölümlerinden bazıları.

Hastane bünyesinde, 30'un üzerinde doktor çalışıyor.

Göz ünitesinde, Türkiye'de henüz yapılmayan birçok ameliyat yapılıyor. Daha önce tedavi edilemeyen hipermetroplar ve hipermetrop astigmatlar yeni bir lazer cihazı sayesinde iyileştiriliyor. Göz tansiyonu ameliyatlarında, endoskopik göz lazeri kullanarak tedavi yapılıyor. Gözyaşı kanalı tıkanıklıkları tedavi ediliyor. Bir de çocuk göz hastalıkları departmanı var.

Kulak Burun Boğaz'da ses telleri tedavisi lazerle yapılıyor. Özel ses merkezinde, ses terapisi uygulanıyor. Sinüs ameliyatları yapılıyor ve yüzde 90 başarı sağlanıyor.

Plastik cerrahide üç değişik tür lazer kullanılıyor. Derin kırışıklıklar için ayrı, yüzeysel kırışıklıklar için ayrı, vücuttaki ve yüzdeki lekeler, varisler için ayrı. Plastik cerrahide de endoskopik yöntemler kullanılıyor. Bunlarda da kesme biçme yok.

Bel fıtığı ameliyatları laporoskopik yöntemle ve lazer kullanarak yapılıyor. Bu yeni yöntemle, hasta aynı gün evine gidebiliyor.

Prostat ameliyatlarını lazerle yapılıyor. Hasta, ameliyattan çıkıp yürüyerek eve gidebiliyor.

Spor sakatlanmaları merkezinde, sporcular tedavi ediliyor.

İstanbul Cerrahi Hastanesi'nde doğum yok, ancak tüp bebek merkezi ve kısırlık tedavisi ünitesi var. Doğacak çocuktaki birtakım rahatsızlıklar da yine burada belirlenebiliyor.

Gen merkezi ve yavaş yavaş kurulan bir gen laboratuvarı var. Burada da tedavilerine başlanacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!