Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 2007 00:00
Önceki akşam "5n1k"da Serkan Gür imzalı "Ünlülerin Ticaret Merakı" adlı çok ilginç bir haber dosyası yayınlandı. Dosyada ünlülerin sanattan kazandıkları parayı ticarette dökme konusunda nasıl uzman oldukları anlatılıyordu. Ben bu listeyi biraz genişleterek sizlerle paylaşmak istiyorum.
İbrahim Tatlıses: Konser başına 100 bin YTL alan Tatlıses’in yaklaşık 20 şirketi var. Tatlıses’in ticari işlerinin arasında havayolu işletmeciliği, turizmcilik), medya patronluğu ve tekstilcilik başı çekiyor.
Hülya Avşar: Müteahhitlik yapıyor, arazi alıp villa yapıp satıyor. Avşar ayrıca tekstil işiyle de uğraşıyor.
Adnan Şenses: İki benzin istasyonu işletiyor. En son Levent’te antika dükkanı açtı.
Bülent Ersoy: İş makinesi sahibi. Dozer, vinç gibi araçları belediyelere ya da şirketlere kiralıyor. Aynı zamanda
Fenerbahçe’de sauna işletiyor. Gayrimenkul zengini.
Emrah: Polat Tower’da spor salonu işletiyor. Salonu 2 milyon dolara satın aldığı iddia edilen Emrah ayrıca gayrimenkul alıp satıyor.
Gülben Ergen: Her zaman inkar etse de 50 adet taksi plakası olduğu iddia ediliyor.
Aslında herkes gibi sanatçıların da hayatlarını garantiye almalarından daha doğal ne olabilir ki? Sonuçta popüler kültürün kahramanları onlar, bugün varlar yarın yoklar. Yurtdışında da bu tür örnekler çok. İlk aklıma gelen Robert De Niro’nun restoran zincirine sahip olduğu. Ama olaya ’sanatçılar ve hayranları’ platformundan baktığınızda insan biraz rahatsız oluyor.
Kendi adıma De Niro’nun restoranlarıyla ilgili haberler okuyunca gençlik kahramanım Taksi Şoförü’nün Travis’ni düşünüp afallıyorum. Ersoy’un şarkılarıyla mest olan hayranları, onun dozer sahip olduğunu öğrendiklerinde nasıl bir ruh haline bürünüyorlar doğrusu çok merak ediyorum.
Şarapova nasıl sevişiyor
Akıllara zarar bir güzelliğe sahip olan ünlü tenisçi Maria Şarapova’nın maçlarda çıkardığı 100 desibellik çığlıkların yataktaki oranı acep ne olur diye kara kara düşünürken, kötü
haber Şarapova’nın eski sevgilisi Adam Levine’nden geldi: "Belki birçok erkek onun yatakta da çığlıklar attığını sanıyordur. Ama Maria sadece ölü bir kurbağa gibi yatıyor. Ben ses çıkardığımda da konsantrasyonu bozulduğu için bana kızıyordu."
Ya Türkiye’de olsaydıBu paparazzinin işe yeni başladığı kesin. Peki, Türkiye’de bir paparazzi çıkıp Hülya Avşar’ı ya da atıyorum Aysun Kayacı’yı böyle görüntülemeye çalışsaydı ne olurdu? "Bu sokak benim çekemezsin kardeşim" diyenler, o arkadaşı ne yapardı acaba?
n "Bak şimdi sana burdan bir sıçrarım. İftira atma diyorum. Bak şimdi sıçrayacağım burdan üzerine..."
(Ahu Tuğba, "Dobra Dobra" programında Tuğba Özay’ın menajeri Kadir Şen’in açıklamalarına tepki gösterirken...)n "Bana gelecek hatunu toparlarım. Paris Hilton gibi yaşatmam. Hatta o gelse, onu bile düzeltirim..."
(Bu toparlama ve düzeltme uzmanı arkadaş Davut Güloğlu oluyor. Acaba nasıl toparlıyor?)
n "Hanımefendi burada "Kurtlar Vadisi" çekiliyor, kaçın vurulmayın."
(Cem Yılmaz, kendisini ablukaya alan gazetecilerin uzaklaşmasını isterken...)
n "Bir gün Tarkan, ben ve Sibel Gökçe’nin de olduğu kızlı erkekli 15 kişilik bir grupla Çınarcık’ın en büyük hamamını kapattık. Sazlı sözlü, yemekli, dolmalı gerçek bir hamam sefası yaptık. Herkes birbirini yıkıyor ve kese atıyordu. Ben de Tarkan’ı keseledim. Tarkan’a kese atan tek sanatçı benim sanırım. O gün akşama kadar eğlendik."
(Efendim, Tarkan’a kese atan tek sanatçı unvanının sahibi Fatih Ürek oluyor.)