Güncelleme Tarihi:
Fatih Akın’la son filmi Yaşamın Kıyısında’yı konuştuk. Usta yönetmen, Duvara Karşı’nın felsefi ve politik anlamda devamı olarak gösterdiği yeni filmini Sezen Aksu’nun Beni Kategorize Etme şarkısıyla özetledi.
ilmin temasından bahseder misiniz?
- Filmin ana teması ölüme alışmak ve ölümün hayatın bir parçası olduğunu kabul etmek. Teknik açıdan çok karışık bir senaryodan yola çıkıyorum. Diğer yapıtlarımda genelde senaryonun basitliği filmi güçlü kılıyordu. Bu filmde, aynı zamanda yaşanan üç ayrı hikáyeyi paralel kurgulayarak aynı sonuca ulaşacağım.
n Yaşamı Kıyısında’nın siyasi içerikli olacağını söylediniz. Ne tür siyasi argümanlar bizleri bekliyor?
- Siyasiliğin sonrasını anlatmaya çalışıyor. Bu açıdan filmin siyasi bir içeriğinin olduğunu söyleyebiliriz. Bu filmde kategorileri ve önyargıları yıkmaya çalışıyorum. Bunları söylerken şu anda kulağıma Sezen Aksu’nun "Beni Kategorize Etme" şarkısının sözleri geliyor. Mesela sağ görüşe belli bir perspektifte yaklaşırsan sol olur ya da tam tersi sol, sağ da olur. O zaman iş felsefeye döner.
n Filmle ilgili "Benim hayata karşı sorularım var. Onları çözmek istiyorum" demiştiniz. Nedir hayatla alıp veremediğiniz?
- Hayat bazen çok acı olur ya... Bunlar herkes gibi benim hayatımda da yaşanmış şeylerdir. Bu filmde, bu acıyla baş etmek istiyorum. Her filmden sonra hafifliyorum.
n Nurgül Yeşilçay’ı başrolde oynatmanızdaki kriterler neler?
- Bu rol için kafamda çeşitli Türk kadın oyuncuları vardı. Hepsinin filmlerini seyrettim ve hepsiyle görüştüm. Ama Atıf Yılmaz’ın Eğreti Gelin’indeki ve Ümit Ünal’ın Anlat İstanbul’undaki Nurgül’le Bebek Kahvesi’nde ilk buluştuğum gün onun benim filmimdeki Ayten olacağına karar verdim. Kalbim çarptı. Nurgül çok akıllı bir oyuncu. Duygusal zekásı çok yüksek. Bence kırmızı halıya çok yakışır.
n Avrupa oryantalist söylemleri her zaman sevmiştir. Son dönemde önemli festivallerde İran örneğinde olduğu gibi hep oryantalist filmler ödül kazandı. Kişisel fikrim, Duvara Karşı’nın da oryantalist söylemlerle başarıya ulaştığı yönünde.
- Duvara Karşı’nın oryantalist bir film olduğuna inanmıyorum. İstanbul oryantalist bir şehir mi? Ben İstanbul’un dünyanın en modern ve çekici şehri olduğunu düşünüyorum. Bence Duvara Karşı bir İstanbul filmi. Ayrıca bu film, sadece Avrupa’da değil Amerika’da hatta Güney Amerika’da kucaklandı.
n Der Spiegel’e "Bush’un politikası Nazi dönemiyle mukayese edilebilir" dediniz. Bush’la başınız bayağı dertte. Ona dair bir projeniz var mı?
- Michael Moore, Fahrenheit 9,11’de işi zaten çözdü. Öyle bir projeye gerek yok.
n O zaman şöyle sorayım; Eğer Bush’u cezalandırma hakkının size verilmesi gibi fantastik bir eylem gerçekleşseydi...
- Fantezilerim de bana kalsın. Bush’a gerek yok fantezilerde.
n Gamalı haçlı tişörtünüz yüzünden mahkemelik oldunuz. Avrupa’nın düşünce özgürlüğü konusunda çifte standartları olduğunu düşünüyor musunuz?
- Tabii ki, var. Ama Avrupa’dakiler demokrasi ve basın özgürlüğünü sadece daha iyi pazarlıyorlar. Türkiye’de bu durum eksik herhalde.
n Kendinizi Türkiye’deki popüler kültüre fazla kaptırdığınızı düşünüyor musunuz? Örneğin Hırsız Var’da oynadığınız için pişman mısınız?
- Ben takılıyorum, tıpkı Avrupa’da olduğu gibi. Hangi dünyaya girip çıktığımın farkında değilim. Ben aslında kendi dünyamdayım. Hayatta keşkelerim yok. Ve keşkelerin çok olduğu insanların sonunda kanser olacağını düşünüyorum. Hırsız Var’da olmaktan pişman değilim. Başarılı veya başarısız filmler vardır. Ayrıca o filmde herkese çok kötü bir oyuncu olduğumu ispatladım.
Nurgül Yeşilçay maço lezbiyen
Filmde örgüt üyesi bir lezbiyeni canlandıran Nurgül Yeşilçay da Fatih Akın ve oynadığı karakter hakkında açıklamalarda bulundu: "Her oyuncunun çalışmak isteyeceği bir yönetmen vardır. Fatih Akın da benim çalışmak istediğim yönetmenlerden biriydi. Ondan çok şey öğrendim". Yeşilçay canlandırdığı karakter için ise şu yorumu yaptı: "Örgüt üyesi bir lezbiyeni oynadım. Maço bir rol. Yani lezbiyen gibi lezbiyen. Ancak bu bir lezbiyen filmi değil. Annesini arayan bir kızın hikáyesi."