Beni en çok annem yüreklendirdi

Maria ve Yelena Sharapova
“Hayatını benim için feda etti”

Ünlü tenis yıldızı için Anneler Günü ‘özlem’ demek. Henüz 8 yaşındayken teniste ilerleyebilmek için Amerika’ya göç eden Sharapova, parasızlık yüzünden Rusya’da kalan annesini tam iki yıl boyunca görememiş. 28 yaşındaki şampiyon, annesinden ayrı kalmanın üzerinde yarattı travmayı şöyle anlatıyor: “Çok küçüktüm, yeni ve çok alakasız bir çevreye girdiğim için sanırım şok geçirmiştim, çünkü Amerika’daki ilk günlerime dair her şey hayal meyal… Zar zor telefonla konuşuyorduk, belki altı ayda bir, çünkü ülkemizde düzgün iletişime geçme şansımız yoktu. Ama mektuplarını hâlâ saklarım. İki yıl sonra yüzümü gördüğündeki ifadesini de asla unutamam, bana uzun uzun bakıp “Ne kadar değişmişsin” diye ağlamaya başladı. Şimdiki gibi ünlü de değildim, televizyonda da göremiyordu ki… Gerçi annem yokluğunu hissettirmedi. Uzakta olmasına rağmen eğitimimle de çok ilgilendi, Rusça’yı unutmamam için bana bir çok kitap yollayıp, ödevler verirdi. İlk başlarda benimle birlikte turnuvalara da geliyordu ama programım yoğunlaştıkça, gelmesini istemedim. Oradan oraya seyahate zorlayarak hayatından daha da fazla çalmak istemedim. Onu ‘evimin direği’ olarak görüyorum, zorlu geçen turnuvalardan sonra eve gelip yanında huzur bulacağım, başımı dayayabileceğim, tükendiğimi hissettiğimde yanımda olacak bir sevgi… Bence benden çok daha güzel, aynı Uma Thurman’a benziyor. “

Gwyneth Paltrow ve Blythe Danner
‘Mesleğe başlama nedenim annem’

Onlar aynı meslekte anne-kız. Mesleki rekabet olsa da, birbirlerine hayranlıklarını her röportajında belirtiyorlar. Hollywood’un en fazla kazanan oyuncularından Gwyneth Paltrow oyunculuğa başlama nedenini annesi olarak gösterse de, Tony ödüllü oyuncu Blythe Danner asıl kızını ‘daha büyük bir oyuncu’ olarak görüyor: Ona tapıyorum, onu kıskanıyorum, onun gibi olmak istiyorum.” Danner kızının oyunculuk yeteneğini 5 yaşında fark etmiş ve onu mesleğe başlaması için teşvik etmiş. “O dönem ağırlıklı olarak tiyatro yapıyordum. William Inge’in ‘Piknik’ adlı oyununda ona da küçük bir rol ayarladım. Ama bir fark ettim ki, repliklerini benim kadar iyi ezberleyebiliyor. Hem de o yaşta!” Üniversite yıllarında hukuk ve diplomasi okumyaya heveslenen Paltrow, annesiyle oynadığı bir oyunun sonrasında yine ‘doğru yola ‘ dönmüş. Boşanma sürecinde de en büyük desteği annesinden bulan Paltrow “Ne olursa olsun hâlâ onun bebeğiyim” diyor.

Kate ve Carole Middleton
Annesi onu prenses yaptı

Dünyada en çok imrenilen kadınlardan biri 29 yaşındaki Cambridge Düşesi Kate… Prens William’la olan inişli çıkışlı dokuz yıllık süren ilişkisini evlilikle sonlandırmak için en büyük desteği annesinden aldı. Prens William’a Marlboroug kolejinde okurken gönlünü kaptıran Middleton, Edinburgh Üniversitesi’nde sanat tarihi okumayı hedefliyordu. Ancak Prens’e olan hissiyatını annesi Carol’a anlatınca, onun da desteğiyle okulunu değiştirip St Andrews’a transfer oldu. Burada da amacına ulaştı. Carole Middleton’ın prens ve Kate’in birlikte yaşaması için yüreklendirdiği, 2009’daki ayrılıklarında da basınla ilişkilerini yönettiği biliniyor. Kıssadan hisse Kate Middleton’I düşes Catherine haline getiren ışıldayan tacı kadar annesi de oldu.

“Sıra benim anneliğimde”
Çağla Kubat, sporcu, model (Annesi Ayşe Sema Kubat)

Sörf şampiyonu Kubat, akademisyen annesinin ‘hobin olsun’ tavsiyesi sayesinde gerçek tutkusunu bulmuş: “Küçüklükten itibaren, annemin mesleki olarak yükselişini ve başarılarını izledim. Onun önce öğretim üyesi, doktor, yardımcı doçent ve son olarak da İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Mimarlık ana bilim dalında profesör oluşuna tanık oldum. O bana hep bu kadar yoğunluk içerisinde olsa bile bir hobim olmasını, spor yapmam gerektiğini öğütledi. Ve beni de o şekilde yönlendirdi. Çocukluğumda piyano vesilesiyle müzik ve spor yapmam için uğraştılar. Çok çok iyi koşullarda olmasak da bunlarla uğraşmamı sağladılar. Hep “Derslerin, işin, hayatın nasıl olursa olsun mutlaka bir hobi edinmelisin. Bu şekilde hayatında stresten kaçarsın” dedi. Babam da aynı şekilde, o kadar yoğun bir hayat yaşamasına rağmen spora ve hobilerine vakit ayırırdı. Haftada 1 gün spor günümüz olurdu. Bugün dönüp bakınca, hayatımın düzenli halini görünce annemin ne kadar doğru yönlendirdiğini görüyorum. Bu hafta da kızımın doğumunu beklediğimiz için bu anneler günü bizim için ayrı bir öneme sahip olacak.”

“Bana benzesin” dememeliyiz…
Şafak Atayman, Elif Şafak, yazar (Annesi Şafak Atayman)

Yazar Elif Şafak ‘kendisi’ gibi olabilmesi için en büyük desteği annesinden buldu. Kendi çocuklarını da annesinden gördüğü gibi, özgüvenli ve özgür olarak yetiştirmeyi seçti. Şafak “Elbette her anne çocuğunun başarılı olmasını ister ama bizde bu işin ölçüsü kaçmış durumda. Şu soruyu kendimize sormamız lazım: “Çocuğumun başarılı olmasını onun mutluluğu ve iyiliği için mi istiyorum, hakikaten kendi hayallerimi gerçekleştirmek için mi? “Eğer kendi hayallerimi gerçekleştirmek içinse -ki çoğu zaman böyle- bunu bir başka insan üzerinden yapmaya kalkmam gayet anlamsız. Ben anne olarak kendi hayallerimi kendim gerçekleştirmeliyim. Yani çocukların bizden ayrı ve bağımsız bireyler olduklarını ekseriya unutuyoruz. Onlara sürekli kazanmaları, başarmaları gerektiğini öğütlüyoruz ama bu bir refleks olmuş artık, yeterince düsünmeden yapıyoruz. Bilhassa Türkiye’de sınav ve eğitim sisteminden dolayı cocuklarımız sürekli stres halinde. Bir de üstüne bizim stresimizi taşıyorlar. Evvela oturup kendimiz düşünmeliyiz, “ben ‘başarı’dan ne anlıyorum?” diye. Annelerin yapabilecekleri en iyi şey çocuklarının yolunu açmak, onların kendi bireysel yeteneklerini teşvik etmek ve çocuklarından kendilerine benzemelerini beklememek bence.”

“En büyük destekçim, annem”
Ece Sükan, model (Annesi Serpin Sükan)

Top model ve moda yazarı Ece Sükan annesiyle ilişkisini ‘karşılıklı memnuniyet’ olarak tanımlıyor: “Annemle ilginç bir diyalog mekanizmamız var. Aslında ilginç olan benim. Herhangi bir başarısızlık durumunda, kötü hissettiğimde veya bir sorun anında annemin beni memnun edecek cevapları bulması zor olabiliyor. Çünkü ben memnun olmamak üzere inatlaşabiliyorum maalesef. Ve fakat o ilk giriş kısmını sabırla bana atlattırdıktan sonra ve gerçek anlamda konuşabildikten sonra bana verdiği güven, sevgi, şefkat, sığınma, korunma, paylaşma hissi, tarifsiz ve bedelsiz bir his benim için... İşte o canım annem benim... O benim can yoldaşım, her an her şeyimi anlattığım dostum. E tabii fazlasıyla da kahrımı çeken... Her zaman ilkeli, cesur, öncü duruşu ile benim en büyük destekçim… Dünyanın en tatlı, iyi yürekli, merhametli, yetenekli, karizmatik annesi o... Daha ne isterim? Annecim anneler günün kutlu olsun seni çok seviyorum, koşulsuz ve sonsuz desteğin için ne kadar teşekkür etsem az…”