Güncelleme Tarihi:
Ümit Ünal’ın sizi Diesel mağazasında tezgahtarlık yaparken keşfettiği doğru mu?
- Evet. Tam Türk filmi hikayesi! Bir gün Ümit Ünal alışverişe geldi. Kendisini takip de ediyordum, yanına gidip tanıştım. Sonrasında beni defilesine çıkardı. O defilede modacı arkadaşları beni gördü, değişik olduğumu fark ettiler.
Nasıl değişik?
- Buradaki model anlayışına göre değişik. Daha erkeksiyim, daha kemikliyim, daha hastalıklı görünüyorum. O zaman üç numara saçlarım vardı. Dünya için alışılmış ama Türkiye için garip bir durumdu. Beni android gibi gördüler. Ve her şey böyle başladı...
Sizi Demir Demirkan’ın klibinde görenler, Türk olmadığınızdan neredeyse emin, gerçekten nerelisiniz?
- Babam Arnavut. Anne tarafım Edirneli, Bulgaristan ve Yunan muhaciri karışımı bir aile. Ben de Türk’üm ama tüm sarışınlar gibi beni de Rus zannediyorlar...
Neredeyse bütün dergi ve gazetelerde fotoğraflarınız yayınlanıyor, hatta iki yıldır İstanbul Moda Günleri’nin yüzüsünüz. Neden sizi hâlâ yabancı model zannediyorlar?
- Bilmiyorum ama aslında bu durum işime geliyor. Yoksa nasıl metroya bineceğim, nasıl dilediğimce yürüyeceğim sokaklarda?
AİLEMDE DE FOTOĞRAF ÇEKİLME HASTALIĞI VAR
Birçok meslektaşınıza göre cesur bir modelsiniz. Verdiğiniz çıplak pozların dezavantaj yarattığı durumlar oluyor mu?
- InStyle’da üstsüz, Time Out’ta çıplak fotoğraflarım var. Ama benim avantajım tanınmamak. Bu yüzden de beni gazetelerde “Didem soyundu” gibi başlıklarla göremiyorsunuz.
Peki bu rahatlık nereden geliyor?
- Dayımdan geliyor! Dayımın tüm fotoğrafçılık denemeleri benim üzerime. 7 yaşıma kadar neredeyse her anımın fotoğrafı ve videosu var. Bir de ailemde fotoğraf çekilme hastalığı var. Buzdolabımızın üzerinde bir fotoğraf makinesi durur, gelen herkesin ve her şeyin fotoğrafı çekilir. Anneannemin annesinin fotoğrafları bile var. Ailece fotojeniğiz. Fotoğraflanmak bizde yadırganmaz.
Aileniz cesur pozlarınızdan sıkıntı duymuyor mu?
- Annem çok destekliyor ama ailedeki erkekler biraz daha temkinli yaklaşıyor. Onlar da sadece benim tepki görmemden ya da yanlış anlaşılmamdan korkuyorlar.
SAFİNAZ’LIĞIN ACISINI MODEL OLARAK ÇIKARDIM
Sokakta yabancı muamelesi yapıyorlar mı?
- Çok. Türkçe bilmediğimi düşündükleri için öyle şeyler söylüyorlar ki, inanamazsınız. Yabancı muamelesi görmeye alıştım. Bir noktadan sonra kavga etmeye başlıyorum.
Kavga ediyorsunuz yani laf atanlarla?
- Evet. Hatta bu sene psikoloğa gidip destek almaya başladım, çünkü sinirlerime hakim olamıyorum. Erkeklere cevap verdikçe, bu onlarda bir irkilme yaratıyor. “Ya bir daha laf atarsam ve biri beni böyle rezil ederse” diye düşünmeye başlıyorlar. Laf atmanın dozunu da aslında biz kadınlar belirliyoruz. Dönüp tepkimizi belli etmediğimiz sürece, haklarımıza tecavüz etmeye devam ediyorlar.
Sokakta laf atanlara kesinlikle yanıt veriyorsunuz yani...
- Asla yutup yürümem. Çünkü ben kadınların egemen olduğu bir ailede büyüdüm. Bizde erkekler kadın haklarına çok saygılıdır.
Küçükken de mi böyle zapt edilemeyen bir çocuktunuz?
- Kesinlikle! Öğretmenlerin oturduğu bir sitede büyüdüm. Arkadaşlarımın çoğu da erkekti. Bir şekilde hep savunmayı öğrendim.
İTALYA’DAKİ AJANS BENİ GÖZDEN ÇIKARDI
Fiziğinizi spora borçlusunuz sanırım...
- Ortaokul ve lise dönemlerinde sekiz sene hentbol oynadım. O zaman da inceciktim. Zaten modellerin kaderi şudur; gençken hep hastalıklı ve ‘Safinaz’sınızdır. Sonra model olup, geçmişinizden intikam alırsınız.
Yurtdışında da modellik yapıyorsunuz, bu neden basına yansımıyor sizce?
- Yansıyamaz, çünkü benim ne ajansım ne de menajerim var. Her şeyimle kendim ilgileniyorum.
İtalya’daki ilk işinizi de siz mi ayarladınız yoksa model avcılarından biri mi sizi keşfetti?
- Bir gün kuzenimle konuşuyorduk, “neden yurtdışındaki ajanslara fotoğraflarımı göndermiyoruz” diye. Kuzenim “Onlar yanıtlamaz” dedi. Ben o zaman poz vermeyi bile bilmiyordum, fotoğraflarım çok kötüydü. Yine de çektirdiklerimi mail attım ve yanıt verdiler, beni İtalya’ya çağırdılar. Gittim, üç ay orada kaldım, Milano Moda Haftası’na podyuma çıktım. Geldiğimde mevsim değişmişti ve benim bir hafta içinde Fransa’ya gitmem gerekiyordu. Vize alamadığım için gidemedim. Oradaki ajanslar da çok katıdır, beni disiplinsizlik yüzünden hemen gözden çıkardılar. Sonrasındaki bir sene çok zor geçti. Son iki senedir daha faal hale geldim. Eylül ayında tekrar Londra’ya gidiyorum.
Londra’da ne yapacaksınız?
- Premier Ajans’la görüşeceğim. Aslında 25 yaşındayım, modellik için yaşlı sayılırım. Neyse ki artık yurtdışında da yaşı ilerleyen modelleri kullanıyorlar. Beni asıl düşündüren, oraya gidip her şeye sıfırdan başlayacak olmak...
STİLİM GÜÇ ÜZERİNE KURULU
Stilinizi nasıl tanımlarsınız?
- Güç üzerine kurulu. Baktıkları zaman incelerler, inceledikleri zaman muhakkak akıllarında kalır.
Ece Sükan sizi beğendiğini söyledi, siz hangi modelleri beğeniyorsunuz?
- Benden sonra gelecek gördüğüm tek isim Beril Kayar. Tamamen melez bir kız. Bir de Selda Car’ı çok beğeniyorum.
İLK DÖVMEMİ ORTA OKULDAYKEN YAPTIRDIM
Dövme merakınız ne zaman başladı?
- Orta 2’de ayak bileğime dövme yaptırdım, sonra gerisi geldi. Bana göre bir yaşam stili dövme. Çok büyük dövmelerim var. Ama artık eskisi kadar cesur değilim, bu yüzden daha kapalı giyiniyorum. Dövmemi göstermek ister gibi görünmek istemiyorum.
Peki bir modele yakışıyor mu büyük dövmeler?
- Çok karakteristik oluyor büyük dövme. Modeli askı olmaktan çıkarıyor. Benim dövmem var ama aslında ben de bir modele büyük dövmelerin çok yakışmadığını düşünüyorum.