Güncelleme Tarihi:
Meseleye önce sempatiyle, ardından empatiyle bakacaksınız, şimdi bu in, kendinizi marka yöneticisinin yerine koyacaksınız: Benden ne markası olursa, ürüne bir katkısı olur? Yani üzerinde SERDAR DEVRİM (Tabii böyle dümdüz ve alelade Türkçe değil. Ya Cerdar Dewrym ya da Serdar’s the Devrim filan) diye yazarsa satışlar artar?
Mesela benden düdüklü tencere markası olur mu? Şöyle düşünelim: Ben ‘üstünü örtmeyi’ bilmem ama, çok kızdığım zaman, baskı altında tepki gösterir, sesimi yükseltirim. Yani Serdar Devrim markası, düdüklü tencerenin tenceresine uymasa da düdüğüne uygundur en azından.
Aybaşı peti reklamı? I-ıh, bu da pek Serdar Devrim’le sinerji oluşturmaz. Ayakkabıcıda pet muhabbeti yapan genç kızlara benim, ‘Bende var!’ diye yandan kaynak olmamı halkımız sempatiyle karşılamaz. Her ne kadar, genç kızlar ‘Aaa, Serdar Devrim, ki ki ki...’ diye reklam icabı kıkırdasalar da. Kıkırdarkar, eşek değiller ya, kaşeyi reklam şirketinden alıyorlar.
Bir lüks ürün de olmaz, kıçına giyecek donu olmayandan. Puro içmeyen, şaraptan anlamayan, bedavaya ağırlandı tatil köylerini yazmayan; bi’tane satacak Ferrarisi bile olmayan, anasını satayım! İnandırıcı olmaz en azından.
Kredi kartı olur mu? Serdar’s Card şeklinde mesela. Olur belki de, ama burada da saç sorunsalı çıkıyor karşımıza. Çünkü rakipler saçtan götürüyor malı. Bonus Card deyince kıvırcık saçlar geliyor akla. Card Finans da Fenerli Alex’i traş etti, satışları üçte bir arttı bir ayda. Benim, bırakın ‘afro’ yaptıracak, sıfıra vurduracak saçım yok tepemde. Yani Serdar’s Card’ın Serdar’s Cart’a dönüşmesi tehlikesi yüksek. Bu da olmadı.
Vaktinizi almayayım, bir yan gelir olur da yan gelir yatarım diye, inanın, tek tek potansiyel her ürünü düşündüm, bulamadım.
Anladım ki, benden bir ... marka olmaz!