Güncelleme Tarihi:
Son iki dizisi yayından kaldırıldıktan sonra "Çılgın Yenge" oyunuyla ara verdiği mesleğine dönen Aydan Şener, güzelliğinin sırrını genlerine bağladı: "Botoks falan da yok bende. Genler çok önemli. Benim annem de öyledir. Görüntü olarak benden farklı değildir. Uykuma çok dikkat ediyorum. Cilt bakımımı düzenli olarak uyguluyorum. Haftada bir yumurta akı, bal ve zeytinyağı karıştırıp yüzüme sürüyorum. Bu kadar yani... - “Çılgın Yenge” ilk tiyatro deneyiminiz. Bunca yıldan sonra tiyatro sahnesine ayak basmaya nasıl karar verdiniz?
- Rol gereği çarşafa girmenizle ilgili yapılan yorumdan dolayı mı böyle söylüyorsunuz?
Bir gazetede rol gereği çarşaf giymemle, içki içmemle ilgili birtakım şeyler yazmışlar. Oyunda sevişme sahnesi olduğunu yazmışlar. Gelip izleyenler zaten çok iyi biliyorlar. Sevişme sahnesi gibi bir şey zaten yok. Filmlerde bile bu tür rollerde oynamamışım. Tiyatroda mı oynayacağım! Bunu tamamen art niyet olarak algılıyorum. Bu bir komedidir. Oyunun içinde iki farklı karakteri canlandırıyorum. Biri çarşaflı, diğeri açık bir kadın. Atatürk’ün çocuklarıyız. Onun ilkeleriyle yaşıyoruz ve yaşamak istiyoruz. Bu oyunun başka yerlere çekilmesi beni rahatsız eder!
- Hüzünlü rollerin kadını Aydan Şener’e ne kadar yakındır komedi oynamak?
Aşağı yukarı her röportajımda komedi yapmak istediğimi söylüyordum. Bizde maalesef oyuncular bir takım kalıplara sokuluyor. “O hüzünlü kadını oynar”, “Bu çirkin kadını oynar” gibi... İyi bir oyuncuysanız eğer her rolü oynayabilirsiniz. Komedi yeteneğimin olduğunun çok uzun süredir farkındaydım. Ama dediğim gibi uygun bir rol teklifi gelmemişti.
- Oynadığınız son iki dizi düşük reytinglerinden dolayı bitti. Büyük hayal kırıklığına uğradınız mı?
Evet uğradım. İlk başlarda kırılıyordum, üzülüyordum. Ama artık öyle düşünmüyorum. Gülüp geçiyorum. Çünkü bu her oyuncunun başına gelebilecek bir şey.
BU İŞLERİN TADI KAÇTI
- Bir röportajınızda oyunculuğu bırakacağınızı söylemişsiniz. Ama şimdi tiyatro sahnesindesiniz.
“Bırakabilirim” dedim. Tabii arada çok ince bir şey var. Sözünün arkasında mutlaka duran bir insanımdır. “Bırakıyorum” açıklaması yapsam, sözümün arkasında dururdum! Sistem ve ortam çok kötü. Bunun için; “Bu sistemin içinde yer almayı istemiyorum. Bırakmayı bile düşünebilirim” gibi bir açıklama yapmıştım. Biraz kırgın olduğum bir dönemdi. Artık asla öyle düşünmüyorum. Oyunculuk benim mesleğim. İyi senaryo bulmak tamamen bir şans işi. Mesela “Fikrimin İnce Gülü”nde ilk üç bölüm çok güzeldi. Sonradan senaryo çok başka bir yere gitmeye başladı. Ben de, Kenan Işık da beğenmiyorduk. Ama müdahale şansımız yoktu. Amasra’da çekiyorduk. Vakit kısıtlıydı. Mecburen senaryo geldiği an çekime başlıyorduk. Kötüye gittiğini anlayınca da bitirme kararı aldık. İnsanlar yaşadığım kırgınlıktan dolayı, oyunculuğu bırakma kararı verdiğimi düşünmüşler. Çok mailler aldım. Beni yolda çevirdiler; “Aydan Hanım sakın oyunculuğu bırakmayın” diye. Oyunculuğu bırakmış değilim. Hatta mayıs ayı gibi yeni bir dizinin çekimlerine de başlayacağım.
- Yaşadığınız kırgınlık döneminde hiç; “Acaba benim devrim kapandı mı” düşüncesi geçti mi aklınızdan?
“Benim devrim kapandı” diye hiç düşünmedim. Ama şöyle düşündüm: “Bu işlerin tadı kaçtı.” Çünkü sistem çok değişti. Eskiden 13 bölümlük dizi için anlaşırdık. Tüm bölümlerin senaryosu elimizde olurdu. Başı belli, sonu belli. Ne oynayacağımızı bilirdik. Öyle yola çıkılırdı. Şimdi öyle bir imkan yok. Ben ve benim gibi oyuncular bu yüzden çok zorluk yaşıyor. Daha kaliteli, daha az ve öz işlerin yapılması için de zaman gerekiyor.
- Tiyatro farklı bir kulvar olduğu için hiç tereddüt yaşadınız mı?
İyi bir oyuncu olduğumu biliyorum. Oyunculuk adına tereddüt yaşamadım. Sadece yapı olarak çok rahat bir insan değilim. Çekingen tarafım vardır. Onca göz o anda size bakıyor. Bir tek bunun endişesini yaşadım. Ama sahneye çıktıktan sonra o da kalmıyor. Adrenalini yüksek noktalara çıkaran bir iş tiyatro!
- Rol alacağınız yeni TV dizisi komedi mi?
Ne yazık ki o da komedi değil. Ama bundan sonraki sezonda mutlaka bir komediyle TV izleyicilerinin karşısına çıkacağım.
Bende botoks yok
- 1963 doğumlusunuz. Zamanı durdurmayı nasıl başardınız?
Botoks falan da yok bende! Genler çok önemli. Benim annem de öyledir. Görüntü olarak benden farklı değildir. Düzenli yaşıyorum, uykuma çok dikkat ediyorum. Cilt bakımımı düzenli olarak uyguluyorum. Vitamin kullanıyorum. Haftada bir yumurta akı, bal ve zeytinyağı karıştırıp yüzüme sürüyorum. Bu kadar yani...
- 19 yaşında kızınız var ve ablası gibi duruyorsunuz...
Çok mutlu oluyorum kızımın yaşını söylemekten. Bazı insanlar büyük çocukları olduğunu söylemekten rahatsızlık duyar. Ama ben; “Kocaman kızım var” derken gurur duyuyorum.
- Tek başına çocuk büyütmek zor oldu mu?
Tek başıma derken, annem çok yardımcıydı bana. Onun çok büyük emeği var. Özellikle 90’lı yıllarda, Ecem’in yetişme çağlarında çok fazla çalışıyordum. Ona çok zaman ayıramamak, o dönemlerde vicdan azabı çekmeme neden oldu. Neyse ki; annem vardı. Ecem’in babası var. Sağ Allah’a şükür. İlişkileri de gayet iyi.
- Babasıyla sık sık görüşüyorlar mı?
Çok sık görüşüyorlar. Arkadaş gibiler. Hissetmiştir tabii ama yine de anne Baba ayrılığını çok fazla yaşatmamaya çalıştık. Çocukların bazı dönemleri zor geçiyor. Zaten o yüzden o dönemlerde ara verdim işime.
- Ayhan Akbin’den ayrıldıktan sonra bir daha hiç evlenmediniz. Ecem için mi evlenmediniz?
Evliliği düşünmedim ve hiç istemedim. Tabii ki bunda Ecem'in de etkisi var. Çocuğumu büyütürken, yapım itibariyle hep dikkatli davrandım. Onu ileride üzecek, utandıracak tek bir kare olmamasına özen gösterdim. Tabii ki benim dışımda gelişen, canımı sıkan bazı dedikodular, haberler oldu. Ama bunlar da şöhretin bedelidir. Olması gayet normal.
- Ecem artık büyüdü. Bundan sonra evlenmeyi düşünür müsünüz?
Nedense benim evlilik fobim var!
- Acaba bunda ilk evliliğinizi 19 yaş gibi erken bir dönemde yapmanızın etkisi olabilir mi?
Bilmiyorum. Hiç gerek duymadım evliliğe. Şu an bir beraberliğim var. Olursa zaten onla bir şey olur. Bir anda evlenebilirim ya da hiç evlenmeyebilirim de!
- Bugüne dek kendi sınırlarınızı kendiniz belirlediniz. Evlilik olursa o sınırlara müdahale edecek birinin olması sizi düşündürüyor mu?
Ben sadece aşkın büyüsü kaybolur diye düşünüyorum. Çünkü aşk bittiği anda benim için her şey biter.
- Peki aşk sonsuza kadar sürer mi sizce?
Sürmeli! Sürmezse giderim. Her iki tarafta bunun için çaba göstermeli. Kavgalar, ayrılıklar olabilir. Çok normal. Ama aşkın bittiğini görürsem bir dakika bile sürdürmem o ilişkiyi.