Güncelleme Tarihi:
Mert Bey, Kasım ayında vizyona girecek olan “Acemi Gladyatör”deki Timo’yu seslendireceksiniz. İlk kez mi bir animasyona dublaj yapıyorsunuz?
- Evet, benim için ilk oldu. Daha önce galiba birçok şeyle ilgili seslendirme yapmıştım ama animasyon seslendirmesi hiç olmamıştı.
Peki animasyon sever misiniz?
- Evet, animasyon filmlerine ilgim vardır, çıkan neredeyse tüm animasyonları izlerim.
Röportajdan önce “Timo, bir kahraman. Ben kahramanı nasıl konuşacağım?” dediniz. Neden?
-Ben aslında anti kahraman seviyorum.
Niye?
- Bu kahramanlık durumları çok alegorik... Batman’lar, Süpermen’ler, hep mükemmelin alegorisi. Ben tam da bu yüzden “Başka Dilde Aşk” gibi bir senaryo yazdım. Sadece sözde mükemmel ya da alegorik kahramanlar mı aşk yaşar? Sadece kusursuzlar mı aşk yaşar? Bu duruma itirazım vardı. O yüzden Onur gibi işitme engelli bir karakter yarattım. Yani ötekileştirdiklerimizin kahramanlıkları beni daha çok cezbediyordu. Timo da aslında öyle bir karakter. İlk önce doping yapıyor, ortaya çıkınca akademiden atılıyor ve her şeye yeniden başlıyor. Sonra gerçekten bileğinin hakkıyla kahramanlığa ulaşıyor. Özetle başına hiçbir şey gelmeyen, nasıl kahraman olduğunu bilmediğimiz kahramanları sevmiyorum. Ben galiba yeniklerin kahramanlığını seviyorum.
AŞKI MEŞKİ DERT ETMİYORUM, UMUTLUYUM
Çoğu kimsenin kendine biçtiği bir kahramanlık hikayesi vardır. Sizin var mı böyle bir hikâyeniz?
- Kendime biçtiğim bir kahramanlık yok. Ama herkes birinin kahramanıdır zaten. Bir röportajda sorulmuştu “Kadın kahramanınız var mı?” diye. Nadire Mater’i söylemiştim. Hem Bianet’i kurması, hem bilinç ve umutla çalışması beni çok etkiliyor. Benim kahramanlarım daha çok toplum için bir şeyler yapanlar, kendi derdinden çok başkasının derdini düşünenler. Kendim için birinin kahramanıyım diyemem, bunu yıllar gösterir ya da göstermez.
Siz de başkalarının derdini dert edinenlerden misiniz?
- Ben sadece başkalarının dertleriyle değil kendi dertlerimle de ilgilenirim. İnsanın önce kendi psikolojisini çözmesi gerek ki sağlıklı bir şekilde başka dertlerle de uğraşabilsin. Kendi iktidar problemini çözememiş bir insanın iktidar derdi olsa ne, olmasa ne?
Son dönemde neleri kendinize dert ediniyorsunuz?
- Emek Sineması var. Bir de son dönemde büyük değişim ve dönüşümün içinde, kültürel varlıkların kaybediliyor olması. Sinemanın, tiyatro binalarının bir bir gitmesi... Kendimle ilgili her zaman derdim var zaten. Fiziksel özelliklerimi pek dert etmiyorum.
Aşk meşk meselelerini dert edinir misiniz?
-Öyle büyük dertlerim yok. Umutluyum.
ÇOK YARAMAZ BİR ÇOCUKTUM
Erkekler geç olgunlaşır, hep biraz çocuk kalır denir... Bu, doğru mu sizce?
- Valla olgunlaşmak çok geniş ve derin bir kavram. Ben hep o sürecin içinde olacağım galiba. Bu bir kaçış cümlesi de değil. Hep olgunlaşma durumunun içinde olmak, bunun farkındalığı ile yaşamak bana daha keyifli geliyor. Çocuk tarafım çok gelişkin ve onu kaybetmemem gerek. Fakat bu, içindeki çocuğu öldürmeyen, daha geç olgunlaşan adamların izansız olduğu anlamına da gelmiyor. O çocuk ruhunun içinde bir izan taşıyorsun.
Çocuksu yanınız daha çok ne zaman ortaya çıkar?
- Oyun oynarken; tavla, kâğıt... Denizde zaman geçirirken... Tiyatro sahnesindeyken...
Çocukken yaramaz mıydınız peki?
- Hem de çok...
Var mı bir yaramazlık anısı?
- Çok var, hangisini anlatsam... Kolumu kırmıştım ve tam iki saat alçıya aldırmamak için direnmiştim!
Nasıl?
- 6 yaşındaydım, bir düğünde sağdıç olacaktım ve bana eşlik edecek kız da çocukluk aşkımdı. Onunla birlikte düğüne gidebilmek için alçıya almamaya ikna ettim hastanedekileri.
Nasıl kırmıştınız?
- 8-9 yaşındaki çocukların üstüne çıkıp oturabildiği bir duvar vardı. Kimse bana yardım etmedi çıkmam için. Ben de çıktım, çok yorulduğum için arkama yaslandım (gülüyor).
Annenizin terlikle kovalamışlığı da vardır sizi...
- Yok, benimki gayet sevimli bir anneydi.
İLKSEN SEVGİLİM DEĞİL ORTAĞIM
Benim hep paylaşmaya ve üretmeye dönük bir ilişkim var parayla. Bir şirketimiz var, orada senaryolar yazıyoruz. İlksen Başarır da ortağım; her ne kadar her fırsatta sevgili yazsalar da! Sevgili olmadığımızı bir türlü anlatamadık. Bu yaz yine beraber film çekeceğiz. İkimizin ortak yazdığı bir senaryo. Şu an hazırda üç senaryomuz var zater, hangi sırayla çekmemiz gerektiğini belirlemeye çalışıyoruz.
KENDİMİ KARİZMATİK BULMUYORUM
İstediğiniz kadar “çocuksuyum” deyin, hayranlarınız sizi karizmatik buluyor.
- Twitter’da bu tip şeyler yazıyorlar ama... Valla bana sorarsanız yok öyle bir şey.
Siz kendinizi karizmatik bulmuyor musunuz?
- Yok, kendimi öyle göremiyorum ben... “Kendimi çok güzel buluyorum” falan terapi cümleleri bence, çünkü bunlar başkalarının karar vereceği şeyler.