Ben Türkiye’nin Prenses Diana’sıyım

Güncelleme Tarihi:

Ben Türkiye’nin Prenses Diana’sıyım
Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2012 00:00

Cenevre’de yaşayan Nilüfer Sultan Cem (59) geçen hafta hem arkadaşı modacı Atıl Kutoğlu’nun özel daveti hem de bir Osmanlı düğünü için İstanbul’daydı. Cumhuriyet’in ilanından Neslişah Sultan’ın vefatına, neden Türkçe konuşmadığından Filistin-İsrail meselesine bakışına kadar ilginç açıklamalarda bulundu

Haberin Devamı

Babanız Burhaneddin Cem İstanbul’da sarayda doğmuş son Osmanlı Şehzadesi. Cumhuriyet’in ilanından sonra ne yapmışlar?
- Paris’e gitmişler. İstanbul’dan çıkarken 15 gün sonra dönececeklerini düşündüklerinden yanlarına yalnızca gidecekleri yerde rahat edebilmek için yatak döşekleri almışlar. Orient Express’le seyahat etmeleri gerekmiş... Neyse ki yanlarında bir miktar para varmış ama dönemeyeceklerini öğrenince şoke olmuşlar... Babam, Paris’te Gürcü prensesi annemle tanışmış. Evlenerek ABD’ye taşınmışlar. Ben, ABD’de doğan tek Osmanlı prensesiyim.
Osmanlı üyeleri çoğunlukla ya Avrupa ya da Ortadoğu’ya gitmiş. Aileniz neden ABD’yi tercih etmiş?
- Babaannem, dedem vefat ettikten sonra ikinci evliliğini bir Amerikalı’yla yaptı. Bu nedenle gençliğim Paris ve New York arasında mekik dokuyarak geçti.
Nasıl bir ailede büyüdünüz?
- Kim olduğumu bilerek... Herkes bana “Sultan” derdi. Çok Amerikanvari şekilde yetiştirildim; en sevdiğim şey fıstık ezmesiydi! Sonra İsviçre’de, Montreux’de yatılı okudum. Ardından Cenevre’de psikoloji eğitimi aldım. Monako Prensesi Caroline’le aynı okuldaydık.
O zaman zor bir çocukluk geçirmediniz?
- Hayır, neyse ki diğer hanedan üyeleri gibi maddi sıkıntı çekmedik çünkü annemin amcası, Londra’da bankerdi ve Rus Çarı 1917’de Bolşevikler tarafından öldürüldüğünde tüm parasını Londra’ya aktaracak kadar akıllıydı. Anne tarafım sayesinde, annem ve babam üst sınıf bir hayat sürdü. Mutlu bir çocukluk geçirdim.

Haberin Devamı

TÜRKİYE’YE TURİST OLARAK GELDİM

Türkiye’ye ilk ne zaman geldiniz?
- 18 yaşımda yatılı okuldan arkadaşlarımla ve Amerikan pasaportumla turist olarak gelebildim. Çok hoşuma gitti, döner dönmez babama “Türkiye’ye gitmeliyiz” dedim ama ancak 1978’de şehzadelerin de gelebilmesine imkân veren kanun geçtikten sonra gelebildik... İzmir’e gittik, kızımın babasıyla orada tanıştım. Evlendik, kızım Tatiana doğdu. İki buçuk yıl sonra boşandık. Cenevre’ye döndüm, UNICEF’te tercüman olarak iş buldum. İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Almanca, Rusça ve çok az Türkçe biliyorum.
Türkçe’yi neden az konuşuyorsunuz?
- Öğrenecek vaktim olmadı... Babam da memleketine kırgın olduğundan bana Türkçe öğretmedi. Türkçe’yi, 28 yaşımda kendim öğrenmeye başladım.
‘Osmanlı prensesi’ ve ‘Sultan’ diye anılıp Türkçe konuşmamak biraz garip değil mi?
- Sultan olmak için illa dili konuşmak gerekmiyor. Türkiye’de yaşayan Osmanlılardan daha Osmanlıyım; çok sayıda hayır işi yapıyorum. Yurtdışında bir elçi gibi Türkiye’ye temsil ediyorum. Ayrıca hanedan mensuplarının Osmanlıcasını da siz anlamazsınız çünkü Arapça, Farsça ve Türkçe karışımı bir dil. Belki bu yüzden Türkçe’yi öğrenemedim; kulağımın yapısı farklı. Dedemin mallarını geri alıp yeniden İstanbul’a taşınsam belki daha fazla konuşurum.
Şimdi ne işle meşgulsünüz?
- Prenses Tatiana Vakfı adlı bir vakfım var. Ölen kızımın anısına kurduk. Türk, Ürdünlü ve Tiflis’teki çocuklara yardım ediyoruz. 2002’de Uluslararası Hayatboyu Başarı Ödülü aldım. İsrail-Filistin meseleleriyle de ilgileniyorum. Ne yazık ki Yahudiler ve Filistinliler arasındaki sorunu çözemedik. Bu konuda çalışıyorum çünkü Osmanlı Dönemi’nde, Filistin Türkiye’ye aitti; Osmanlı Prensesi olarak ilgilenmek görevim. Türkiye’nin Prenses Diana’sı gibiyim. Sadece mayınlarda yürümüyorum...
Ne zamandır Türk vatandışısınız?
- Başarı ödülünü aldıktan sonra Cenevre’nin Türk Başkonsolosluğu bana Türk pasaportu teklif etti. Cumhurbaşkanı Gül, New York’a gelip babama pasaportunu bizzat verdi.
Cumhuriyet’in kurucularıyla ilgili ne hissediyorsunuz; Atatürk, İnönü?
- Onlarla hiçbir sorunum yok. Olsa Türkiye’ye gelmezdim bir daha.
İmparatorluk devam etseydi durum nasıl olurdu?
- Şu an, sizinle burada bu şekilde konuşamazdım, siz de beni bu şekilde göremezdiniz... Kadınlara verilen özgürlükler harika. Ancak şunu da söyleyeyim ki babaannem burada peçesiz ata binerdi. Yani Osmanlı Dönemi’nde de bazı şeyler değişmeye başlamıştı.

Haberin Devamı

NESLİŞAH SULTAN’IN ÖLÜMÜ KONUŞULDU AMA BABAMINKİ PEK ÖNEMSENMEDİ

Osmanlı hükümdarlığı döneminde doğan son üye Neslişah Sultan vefat ettikten sonra Murat Bardakçı artık Osmanlı’nın hanedan değil aile olarak anılması gerektiğini söylüyor...
- Tarihçi Murat Bardakçı’yı tanırım ama bu söylediği yanlış. Neslişah Sultan’ın vefatı hanedanın sona erdiği anlamına gelmiyor. Bazıları Bardakçı’nın açıklamasından sonra Osmanlı ailesinden kimsenin kalmadığını zannetmiş. Saltanat 100 yıl önce bitti ama hanedan devam ediyor.
Hanedan mı yoksa aile mi olduğu neden bu kadar önemli?
- Böyle bir ayrıma gerek yok. Tartışmaları duyunca çok şaşırdım. Neslişah Sultan vefat edince çok konuşuldu ama geçen yıl babam vefat ettiğinde kimse önemsemedi. Bu durumdan rahatsız oldum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!