Güncelleme Tarihi:
Yoğun bir iş kadınının ayrıca televizyon programına zaman ayırması zor olmuyor mu?
- Benim vakitsizlik gibi bir problemim yok, olmaz da... Çünkü çok planlı ve programlıyım. Hiçbir şeye vakit bulamayan insanlar, plan program yapmayanlardır bence... Erken kalkan yol alır, güne erken başlarsan her şeye vakit bulursun. Bir de önceliklerini nasıl belirlediğinle ilgili bir durum bu.... Benim önceliklerimden biri girişimciliktir, özellikle kadın girişimciliği. Dolayısıyla böyle bir projeye hayır diyemezdim. Kaldı ki yapımcımız Fuat da (Sami), kurucusu olduğum GİYAD’dan (Genç Yönetici ve İşadamları derneği) arkadaşım.
Dikkatimi çekti, geçenlerde bloğunuzda cahil insanların daha çabuk yükselebileceğiyle ilgili bir yazıya yer vermişsiniz. Siz de böyle insanlarla karşılaştınız mı iş hayatınızda?
- O Nobel ödüllü bir tez, benim ortaya attığım bir iddia değil. Bazen elime çok güzel yazılar geçiyor, onları paylaşmayı seviyorum. Soruya gelince, zaten etrafımız bu tiplerle dolu!
Peki programda bu tip insanlarla karşılaşınca nasıl tepki veriyorsunuz?
- Yaş icabı mı yoksa tecrübe icabı mı diyeyim bilmiyorum, her türlüsünü gördük. Artık kimse o kadar şaşırtıcı gelmiyor bana... Tabii hep aynı tipte projeler getirerek sabrımızı zorlayan birkaç kişi oldu arada... Sonuçta, karşımıza çıkan insanlar da bizler için bir ayna. Bizim karşılaşmamız gereken, kendimizde bastırdığımız tarafımızı gösteriyorlar belki de... Bu insanlar boşuna karşımıza çıkmıyor diye düşünüyor, sakin kalıyorum.
HİÇBİRİMİZ BU İŞ İÇİN PARA ALMIYORUZ
Bu programın eğitici bir yanı da var mı sizce?
- Herkes girişimciliği ya da yaratıcılığı ailesinden görmüyor, o açıdan evet, bizim programızın eğitici bir tarafı var. Herkes anne babasından daha ileri gitmek durumunda. Televizyon da bu anlamda çok büyük bir eğitim aracı.
Sizin bu yayındaki öncelikli amacınız ne?
- Amacımız bize coşku ve heyecan verecek projeleri bulup çıkarmak... Bu iş karşılığı para almadığımızı biliyorsunuzdur, tamamen zevk için yapıyoruz. Kaliteyi yükseltmek ve manevi tatmin üzerine bir program bizim için. Bu arada ben de çok şey öğreniyorum. Hem eğitici, hem eğlendirici hem de heyecan verici bir format.
Programa katılan bir kişinin sizin ilginizi çekebilmesi için ne yapması gerekiyor?
- Ben her projeyi aynı şaşkınlık ve heyecanla dinleyen bir tipim. Sadece içinde bulunduğumuz internet çağında artık daha önce yapılmış şeylerle gelmemesi gerekiyor. İnternet sayesinde çok eşit, acımasız ve homojen bir dünyaya doğru gidiyoruz. Bilgiye ulaşımda müthiş bir eşitlik yaşanıyor. Dolayısıyla gelişmeleri takip etmeli ve denenmişi, yapılmışı tekrar sunmalalılar bana...
ÇOK GEZİYORLAR DİYE HOSTES OLMAK İSTİYORDUM
Siz bu yarışmaya katılacak olsanız, nasıl bir proje hazırlardınız?
- Herhalde kadınlarla ilgili bir proje geliştirirdim, mesela bir sosyal sorumluluk projesi olabilirdi.
Sosyal sorumluluk projelerine her fırsatta deste verdiğinizi biliyoruz zaten...
- Öyle de olmalı. Mesela şimdi “Aslı’nın Dolabı”na kıyafet vereceğim, satışlarından elde edilecek gelirle pek çok derneğe yardım yapılabilecek.
Neden özellikle kadın projeleri?
- Çünkü kadınlar erkeklerle eşit hak ve özgürlüklere sahip oldukça, ülkemizin daha güzelleşeceğine inanıyorum. Türkiye’nin aydın, demokrat ve çağdaş bir yer olması tek arzum... Her şeyin çaresi bu eşitlik ve özgürlük ortamının sağlanması. Kadının ekonomik bağımsızlığı da kadına başka bir eşitlik ve bağımsızlık verir.
Siz sadece Leyla olsaydınız, yine aynı işleri mi yapmak isterdiniz?
- Valla hayal gücüm çok zengin değil. Boğa burcuyum, çok realist bir tipim. Ben buyum, başka türlü olmak da hiç aklımdan bile geçmedi. Bununla zor başa çıkıyorum zaten, bizden bu kadar yani (gülüyor). Ama çok küçükken simültane tercüman da olmak istedim, çok geziyorlar diye hostes de olmak istedim.
ALIŞVERİŞ MERKEZİNDE DON BİLE BAKAMIYORUM
Sizin programda jüri üyeleri arasında büyük bir uyum ve samimiyet var. Kamera karşısında göründüğü kadar rahat mısınız?
- Uyum ve samimiyet var çünkü jüri olarak hiç kasmıyoruz, hepimiz olduğumuz gibiyiz. Evet, çok da rahatız, burada nasılsak kamera karşısında da öyleyiz. Bir de hepimiz ekrana çok alışığız aslında. Bir de bu platformda insanlar hakiki beni görüyor.
Neden öyle söylediniz? Kendinizi yansıtmakta sıkıntı mı çekiyorsunuz?
- Her zaman çok iyi anlaşıldığımı zannetmiyorum diyelim. Ben sosyetik veya kıyafet, yeni çanta, yeni ayakkabıyla özdeşleşen bir kadın değilim. O şekilde gündeme gelmektense hiç konuşulmamayı tercih ederim. O yüzden alışveriş merkezlerine bile gidemeyecek hale oldum, çok kısıtlayıcı bir durum. Akmerkez’e gidip arada bir don alıp çıkayım bile yapamıyorsun!
Gerçekte nasıl bir kadın Leyla Alaton?
- Biraz tatlı sert olduğumu düşünüyorum. Türk insanı çok pohpohlanmaya, acıtmayan yumuşak söylemlere alışık. Ben daha Amerikan ekolüne yakın, her şeyi daha direkt söyleyen bir tipim.
BU PROJELERE NASIL GÜLMEZSİN!
Programda sizi güldüren projeler de çıkıyor mu karşınıza?
- Çıkmaz mı? Biz devamlı elimizde bir don sallıyoruz. Ağrıları dindiren don, içinde çip var. Hep belden aşağı projeler. Erkekler için alta kaçırmayı engelleyici şeyler geliyor; projenin ismi de “Last Drop” (Son damla)... Nasıl gülmezsin?
FUAT SAMİ (Yapımcı): Bu işe üniversite yarışması olarak başlamıştık
Fuat Bey, “Bir Fikrin mi Var?” formatı nasıl doğdu?
- Fuat Sami: Ben normalde yatırım danışmanlığı yapıyordum. Beş yıl önce kendi işimi yapmaya karar verdim ve bir yatırım danışmanlık şirketi kurdum. Sonra gençlerin ve yeni fikir sahiplerinin hep bir yatırımcı bulma sıkıntısı yaşadığını görüp bir yarışma düzenleyeyim dedim. Bu ilk başta bir üniversite yarışmasıydı aslında. Ama her yıl biraz daha büyüdü ve geçen yıl formatı televizyona taşıdık.
Şirketlerin ilgisini çeken projeler çıkıyor mu?
- Program yayınlandığından bu yana destekçilerimiz de çıktı. İnşaat, ev aletleri, sosyal girişimcilik, lojistik, ar-ge kategorilerinde beş şirket kendi kategorilerinde birinci olana ödül verecek. Şimdiden şirketlerle buluşanlar oldu.