Güncelleme Tarihi:
“Dila Hanım” dizisine dahil oldunuz. Öncelikle canlandırdığınız karakteri sormak istiyorum. Nasıl biri Arzu?
- Erkan Petekkaya’nın oynadığı Rıza karakterinin eski nişanlısı. Arzu, evlilik arifesinde Adana’ya gidip bir derebeylik sisteminde yaşamayı kabul etmediği için ayrılmışlar. Özgür ruhlu bir kadın. Aradan 10 sene geçiyor ve bir gün Rıza’dan yardım istiyor.
Neden?
- Arzu bu 10 yıl içinde başka biriyle evlenmiş. Eşi de mafyaya karışıp para almış ve onu geri ödeyememiş. Mafya paranın Arzu’da olduğunu düşünüp onun peşine düşüyor. Arzu ölüm tehditleri almaya başlayınca, yapabileceği en iyi şeyin Rıza’dan yardım istemek olduğunu düşünüyor. Rıza da gerçekten onu bu beladan kurtarıyor. Ama Arzu’ya hâlâ aşık olduğu için değil. Hayatının bir döneminde paylaşımda bulunduğu bir insana yardım etmek istediği için bunu yapıyor. Rıza, Dila’ya aşık.
Arzu ne hissediyor peki Rıza’ya karşı?
- Arzu’nun aklı 10 sene sonra başına geliyor. “Adam beni 10 sene sonra kurtardı, ayrılmakla ne büyük hata etmişim!” diyor ve “Acaba hâlâ aramızda bir ilişki olabilir mi?” diye düşünmeye başlıyor. Bunun yanında Rıza’nın annesi Melike Hanım da Dila’yı istemediği için Arzu’yu destekliyor. Aslında bariz kötü bir karakter Arzu.
OYUNCUNUN KAPRİS YAPMASINI HAZIMSIZLIK OLARAK GÖRÜYORUM
Arzu karakteri sizin için mi yazıldı?
- Ben Gold Yapım’la daha önce “Sevgili Dünürüm” adlı dizide çalışmıştım. Bana bu diziye bir kadın karakter gireceğini söylediler. Anlaşma sağladık.
Adana’da zaman nasıl geçiyor?
- Çok güzel, her şey yolunda. Adana zaten çok güzel bir şehir. Ekip ve oyuncular da çok iyi. Sette gerçekten uyum içindeyiz. Herkes işini yapma derdinde ve beni de çok sıcak bir şekilde karşıladılar. Sanki uzun zamandır dizideymişim gibi hissediyorum.
Erkan Petekkaya’yla aranız nasıl?
- Erkan Petekkaya çok iyi bir partner. Genel olarak herkesle iyi geçiniyor. Zaten herkesle iyi olmak gerekiyor. Kimsenin kimseden daha üstün hissetme gibi bir lüksü olamaz.
Dediğiniz gibi aslında normal olan bu. Ama bazı oyuncuların sette aşırı kapris yaptığını, ekibi bezdirdiğini duyuyoruz...
- Oyuncunun o sette olmasını sağlayan, rolü ve yeteneğinin dışında arkada çalışan ekiptir. Işıkları taşıyan biri olmasa, o oyuncu da orada olamaz. Bunun farkına varmak önemli. Oyuncunun kapris yapmasını hazımsızlık olarak görüyorum ben. Çok zor bir meslek evet ama bunu kötüye kullanmaya başlamak şöhreti kaldıramamak, parayı hazmedememek demek. Türkiye’de şöhret olmak gibi unutulmak da anlık bir olay. “Ben artık şöhret oldum, özel karavan isterim” falan demek, kendi sonunu hazırlamak olur bence.
HERKES KAZIK ATABİLİR
Sizin oyuncu arkadaşlarınızla aranız nasıldır? Dostunuz var mı bu camiadan?
- Yakın arkadaşlarımın hepsi oyuncu. Bu meslekten olmayan arkadaşlarım da var ama ‘en yakın arkadaşım’ dediklerim oyuncu. Herkes kazık atabilir, kazık yiyebilir. Herkesin içinde bir melek ve bir şeytan vardır. Mesela canlandırdığım Arzu karakteri hakikaten kötü bir karakter. Ama ben olmayan bir şeyi oynamıyorum. Bir oyuncu icracıdır. Onun görevi de bir insan modelini seyirciye icra etmektir. “Bakın, insanların içinde bu da var” diyorum bir bakıma. Ben de kazık yemiş olabilirim, yiyecek de olabilirim.
Hiç kazık yediniz mi?
- Hayatımda derin izler bırakan kötü bir kazık yemedim hiç. Zaten benim biriyle yakın arkadaş olabilmem için çok uzun bir süreç gerekiyor.
Hayatınızda aşk var mı?
- Hayatımda kimse yok. “Bir sevgilin olsun ister misin?” diye soranlara da “İnsan bir sevgilisi olsun istemez, birinin sevgilisi olsun ister” diyorum. Şu anda öyle biri yok.
YEĞENİMİN ADINI DÖVME YAPTIRDIM
Evlenip çocuk sahibi olmak gibi hayalleriniz yok mu?
- Benim anne olmak gibi bir isteğim hiç yoktu. Ta ki yeğenim olana kadar. Adı Demirali. Ama ben ona Dali diyorum. Adını da bileğime dövme yaptırdım. O dünyaya geldikten sonra çocuk istemeye başladım. Ama korkuyorum. Çocuğumu da bu kadar seversem bu sevgiyle nasıl başa çıkarım?
“Dila Hanım”da iki aşığın arasına giren bir kadını canlandırıyorsunuz. Gerçek hayatta sizin başınıza böyle bir şey gelse, sevgilinizin eski aşkı bir gün çıkıp gelse ne düşünürdünüz?
- Ben ortalığı yakarım! Bak şimdi sinirim bozuldu. (Gülüyor) Kabul edemem. Eski aşkı çıkıp gelse ben tavrımı net bir şekilde ortaya koyarım. Olmazsa çeker giderim. Allah gitme gücü versin diyelim. Benim de uzun bir ilişkim vardı, bitti. Keşke arkadaş kalabilseydik ama öyle bir şey yok. Benim için biten bitmiştir, arkama dönüp bakmam.
AÇLIĞA DOYMAK’TA ÇOK YIPRANDIM
Geçtiğimiz gün bir oyuncu “Oyunculuk şizofrenidir” dedi. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Ben de böyle bir süreçten geçtim. Oynadığım rollerden çok etkilendiğim oldu. Mesela “Açlığa Doymak” filminde çok yıprandım, diplere düştüm, çıkamadım. Ama baktım ki bu ruh halinden çıkamıyorum, hayatımı tamamen değiştirdim. Oyuncu olmak demek gerçekle oyunu karıştırmak demek değil ki...