Güncelleme Tarihi:
Aslında “biriydi” demek daha doğru. Çünkü her trend gibi bunda da beklenen oldu, vitaminmania (vitamin çılgınlığı) yerini doğru, akılcı seçimlere bıraktı. Bugün de kimimiz bağışıklık sistemini, damarlarını, beynini, kimimiz cinselliğini güçlendirmek için bu desteklerden faydalanıyoruz. Takıntı düzeyine varmadığı, abartılmadığı, ekonominize zarar vermediği ve doktorunuzun bilgisi dahilinde kullanıldığı sürece bana göre bu desteklerden faydalanmanın yanlış bir tarafı yok. Parası pulu olup da sağlığını biraz daha güçlendirmek ya da bilinen bir sağlık probleminin çözümüne yardımcı
olmak isteyen herkese izin var. Yeter ki abartmayın!
Yazmamı istediğiniz konulardan birinin “nasıl yaşadığım, hangi destekleri kullandığım ne yiyip içtiğim, nasıl bir egzersiz planı uyguladığım” olduğunu biliyorum. Gönderdiğiniz e-posta mesajları ve mektuplar da bunun kanıtı. Daha önce de bu konuda bir şeyler yazdım ama bir kez daha hatırlatayım: Yaşım henüz elli beş, yani genç sayılırım! Sağlığım çok şükür oldukça iyi. Genetik mirasım fena sayılmaz. Sağlık geçmişimde kayda değer bir sabıka yok.
Bu nedenle de vücudumu desteklemek amacıyla herhangi bir vitamin ve mineral kullanmıyorum. Peki hiç mi bir destek programım yok? Tabii ki var, isterseniz not edin: Her sabah kahvaltı yaparken 100 miligramlık bir CoQ10 kapsülünü zeytinyağına batırarak yutuyorum. Kahvaltıdan sonra 1200 miligramlık bir omega-3 kapsülüyle 200 miligramlık bir alfa lipoik asit tabletini bol suyla alıyorum. Balık yediğim günlerde omega-3’ü atlıyorum. CoQ10 ve alfa lipoik asiti üç aylık kürler halinde uygulayıp 15-20 günlük aralar veriyorum.
TOPLU VE MUTLU KULÜBÜ ÜYESİYİM
Ne yiyip içtiğime gelince... Her şeyden önce zannettiğiniz kadar sağlıklı beslenmediğimi itiraf edeyim. Genelde iyi beslendiğimi, dengeli, çeşitli yemeye çalıştığımı söyleyebilirim ama size “Aman sık sık yapmayın, başınız belaya girebilir!” dediğim bazı kaçamakları zaman zaman ben de yapıyorum. Çocukluğumdan beri yaşadığım bir kilo sorunum var. On beş yıl kadar önce ciddi ölçüde kontrol altına aldım. Korumakta da çok zorlanmama rağmen başarısız sayılmam. Kilo eğilimi aile mirasımla ilgili bir durum. Bende ve birkaç kardeşimde hafif bir “insülin direnci” sorunu var (Bu konuya neden takıldığımı şimdi daha iyi anlamış olmalısınız). Ufak bir hata, birkaç günlük bir ihmal, azıcık tembellik yapmak hemen 2-3 kiloluk artışlar olarak bedenime yansıyor. Genelde hiçbir zaman ideal kilolu biri olmadım.
“Toplu ve mutlu” gruba girdiğimi düşünüyorum. Hem kilo kontrolünü sağlamak hem de diğer yararlarından faydalanmak için sıkı bir aktivite planı uyguluyorum. Hafta içinde en az üç gün 45 dakikanın altına düşmemek şartıyla “power walking” tarzında yürüyüş yapıyorum. Zaman zaman direnç egzersizleriyle de desteklediğim oluyor. Hafta sonu site komşum sevgili Ersin’le süresi 1.5 saati bulan on kilometrelik uzun yürüyüşler yapıyoruz. Sigara kullanmıyorum, hafta içinde bazı akşamlar bir bardak kırmızı şarap içmek bana keyif veriyor. Hafta sonu miktar 2-3 bardağa çıkabiliyor.
KANAT’LA LATİF’İN TEKLİFLERİ
Gördüğünüz gibi sevgili Kanat Atkaya ve Latif Demirci’nin Kebapçı Zübeyir ziyaretleri gibi dayanılması güç tekliflerine rağmen, sağlıklı ve iyi yaşama yolundaki kararlı yürüyüş aksamadan devam ediyor. Size birkaç not daha vereyim: Uykum -son zamanlarda biraz bozulsa da yaşımın 60’a yaklaşmasına bağlı diye düşünüyorum- genelde iyi. Erken yatar, erken kalkarım. Eşim Mihriban’ın bütün itirazlarına rağmen hâlâ çok çalışmaya, çok okuyup yazmaya devam ediyorum. Yorulmak beni iyi uyutuyor diye düşünüyorum. Stres yönetimi konusuna gelince... Bu konuda -maalesef- iyi olduğum söylenemez. Stres emen bir sünger değilim ama teflon olmayı da bir türlü beceremedim. Durum bilginize arz olunur!