Ben masumum!

Güncelleme Tarihi:

Ben masumum
Oluşturulma Tarihi: Eylül 14, 2013 01:20

Dolunay Soysert, yeni sezonda Kanal D’nin iddialı yapımlarından “Kayıp”la ekrana dönüyor. Çocuğu kaçırılan bir anneyi canlandıran oyuncuyla rolünü ve 13 Eylül’de başlayacak dizinin detaylarını konuştuk.

Haberin Devamı

“Kayıp” başlıyor. Nasıl, heyecan var mı?
- Fazlasıyla hem de... Çekimlere 15 Temmuz’da başladık, işe büyük bir heyecanla giriştik. Şimdi seyirciyle buluşmak için gün sayıyoruz.

Diziyi neden kabul ettiniz? Bu projede sizi cezbeden ne oldu?

- Zeynep Günay Tan’la çalışmayı çok uzun süredir istiyordum. Sektörde efsane olan bir yönetmen. Oyuncunun keşfedilmemiş alanlarına girip gizli duygularını açığa çıkaran, oyuncuyu nasıl oynatacağını iyi bilen biri. Onunla çalışırken kendini güvende ve iyi hissediyorsun. Onun dışında Kanal D projesi olması beni etkiledi. Bir de senaryoyu okuduğumda ve kadroyu öğrendiğimde “Bu işten kötü bir şey çıkmaz” diye düşündüm.

Yönetmen, oyuncu için bu kadar önemli mi?
- Ben, yönetmene güvenemediği zaman çok paniğe kapılan bir oyuncuyum. O güven sağlandıktan sonra her şeyi yapabilirim. Yönetmen, beni yüksek bir binanın tepesinden atlamaya bile ikna edebilir.

HERKES ZAN ALTINDA BİR TEK BEN MASUMUM
Sizi “Kayıp”ta hangi rolde izleyeceğiz?
- Ben, zengin bir aile olan Şarmanlar’ın kızı Leyla’yı canlandırıyorum. Kaan Taşaner’le karı-kocayı oynuyoruz. Üniversitede okurken aşk yaşamaya başlamış bir çift bu. Aslında sosyal sınıf olarak birbirlerinden farklılar ama Leyla ailesini ikna etmiş ve evlenmişler. Sonra çocuklarından biri kaçırılıyor. Neden kaçırıldığını bilmiyorlar ama, herkes zan altında.

Herkesin sırları var o zaman...

- Hepimiz öyle değil miyiz? Hepimiz, göründüğümüzün çok dışında insanlarız. Binlerce sırla dolaşıyoruz. “Kayıp” da sırlarla dolu bir dizi.

Leyla da mı zan altında?

- Ben masumum! (Gülüyor)

Peki Leyla’yı çaresiz kalmış bir kadın olarak mı göreceğiz?
- Hepimiz, yaşadığımız travmalar karşısında kendimizi çaresiz hissederiz. İlk hissettiğimiz şey, çaresizlik olur. Ama Leyla’nın bir çocuğu daha var ve onun için ayakta kalmak, hayatını idame ettirmek zorunda. Çözüm yolları bulabilmesi için de güçlenmesi gerekiyor.

Leyla işkadını mı?

- Hayır, değil. Abisinin ve babasının kurduğu bir şirket var. Babasını kaybettikten sonra işleri abisiyle birlikte yürütüyor ama iş dünyasına çok fazla girmiyor. Dernekle ilgileniyor, yoga yapıyor, çocuklarına bakıyor. Gerçekten iyi bir anne. Çocuklarını iyi yetiştirmeye çalışıyor.

Kaan Taşaner’in canlandırdığı, Leyla’nın eşi Kemal Özdemir masum mu?
- Sadece ben masumum. Diğer karakterlerin hepsi zan altında. Kaçırılma olayının ardından herkesin sırları birer birer ortaya çıkacak.

PSİKOPAT GİBİ ÇEVREMDEKİ İNSANLARI GÖZLEMLİYORUM
Sete, ekibe alışabildiniz mi? Aranız nasıl rol arkadaşlarınızla?
- Oyunculuk esnasında en özelinizi açıyorsunuz ve o anlara belli kişiler şahit oluyor. İster istemez garip bir bağ oluşuyor aranızda. O bağın üzerinden de güzel arkadaşlıklar kuruluyor. Biz de o bağı yakaladık diye düşünüyorum. İyi bir ekip olduk.

Leyla’yla örtüşen yanlarınız var mı?

- Ben “Karakterin şu yönü bana benziyor” demekten hiç hoşlanmıyorum. Çünkü kendi içimden bir karakter oluşturmak yerine yeni bir kişilik yaratmaya çalışıyorum. Bu sayede günün sonunda onu sette bırakıp eve dönmek daha kolay oluyor.

Peki, yeni bir karaktere hazırlanırken neler yapıyorsunuz?
- Bir süre psikopat gibi çevremdeki insanları gözlemliyorum. Leyla’ya hazırlanırken de çaktırmadan gözlemlediğim arkadaşlarım oldu. Daha sonra yönetmen ne istiyor, onu soruyorum.

Bu karakter için görüntünüzde herhangi bir değişiklik yaptınız mı?
- En doğal halimi istediler. O yüzden saçlarımın kızıl olan rengini biraz koyulaştırdım. Çekimlerde de hiç makyaj yapmıyorum.

ZAMANI GELİNCE BEN DE ANNE OLURUM
Seyirci “Kayıp”ı izlerken hikâyede kendinden bir şeyler bulabilecek mi?

- Özellikle annelerin çok empati kuracağını düşünüyorum. Bu bir kayıp öyküsü olduğu için hazırlık aşamasında çocuğu kaybolan ailelerin neler yaşadığını araştırdım biraz. Beni şaşırtan şey şu oldu; müthiş bir güç gördüm. Çünkü güçlü olmazlarsa, ölümü kabul edecekler ve hiçbir anne-baba bunu kabul etmek istemiyor.

Haberin Devamı

Siz anne değilsiniz ama genellikle anne karakterlerini oynuyorsunuz. Merak ediyorum, çocuk özleminiz var mı?
- Setlerde hep çok güzel çocuklarım oldu, onlar beni çok doyurdu. (Gülüyor) Şüphesiz annelik çok güzel bir duygudur, zamanı gelince ben de olurum diye düşünüyorum.
Eşiniz Sinan Tuzcu, şu sıralar Adana’da dizi çekiyor. Siz de İstanbul’da yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz. Bu durum zorlamıyor mu sizi?
- Biz çok uzun süredir böyle yaşıyoruz. Hayatımız hep böyleydi. Evliliği böyle öğrendik zaten. Hayatımızın gerçeği bu. Beraber olduğumuz saatlerde kaliteli zaman geçirmeye çalışıyoruz...

DİZİYE ODAKLANDIM
Dizi dışında neler var gündeminizde? Tiyatro oyununuz devam ediyor mu mesela?

- Geçen sene “Cam”ı bitirdik. Bu sene sadece tek bir şeye odaklanmak istiyorum. Öncelikle dizinin oturması lazım, belki ocak ya da şubattan sonra bir şeyler yapabilirim.

Peki ya sinema filmi?
- “Yarım Kalan Mucize” filmimiz Altın Koza’da yarışacak. Onun heyecanını yaşıyoruz. Geçen seneden bekleyen bir proje daha var ama bu yoğun tempoda o olmayacak sanırım.

Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!