Ben mahallemdeki berberi seviyorum…

Güncelleme Tarihi:

Ben mahallemdeki berberi seviyorum…
Oluşturulma Tarihi: Mart 13, 2007 16:47

Cengiz Sedefoğlu benim berberim… O hâlâ kendini kuaför sanıyor ama tipik mahalle berberi... Cengiz Usta’yı tercih edişimdeki amaç da bu zaten… Berber olduğu için ona gidiyorum… Bir gün “Kuaför Cengiz’e gidiyorum…” der miyim bilmiyorum…

Beni gördüğünde, koltuğu göstermesini yadırgasam da “neticede o bir berber” demek ki saçlarımın uzadığını fark ediyor diye düşünüyorum…

Geçtiğimiz günlerde oldukça fazla para harcayıp bazı değişiklikler yaptı…

Cengiz Usta değişikliği de seviyor lakin yıllardan beri aynı plastik tarağı değiştirmedi… Havluları çok sert… Bir türlü vazgeçemediği ve uzun yıllar kullandığı malzemeleri kullanıyor, Cengiz Usta bu malzemelerden bir türlü vazgeçmiyor...  Eskilemelerine rağmen Cengiz usta bunları atmıyor... Hele traştan sonra tezgahın altlarından bir yerden “Güya değerli müşterileri için sakladığı” parfümü çıkarmıyor mu, güleceğim geliyor…

Çünkü bu parfümün Amerikan pazarından çok ucuza alındığını biliyorum…

Pazartesi sabahı arabamdan inerken gözlerinin içi güldü ve kapıya çıkıp beni karşıladı…

Düştün mü ocağıma?” dercesine bir tebessümdü bu… Ben de sesimi çıkarmadan çaresizce koltuğa oturdum… Traş olma zamanım çoktan gelmişti çünkü…

Koltuğu Bursa’dan getirtmişti. Rengi portakalı andırıyordu… Yaptığı değişiklikler içinde koltukların yanı sıra dev ayna ve aynanın hemen etrafında “gri nikelajla nokta kabartmalı” bir de çerçeve vardı…

Tezgahın hemen sağ kenarında usturaların konduğu bir steril makinesi de mevcuttu. Çalışıp çalışmadığını bilmiyorum…

Yıllardır aynı berbere gidiyorum ve sanırım benim gibi insanlar berberlerini kolay kolay değiştirmiyor… Ustamız, ne zaman ne yapacağını ve nasıl yapacağını biliyor çünkü…

Bir saat vaktim var…” dedim koltuğa otururken…

Yine kendine has gülüşüyle benimle dalga geçti. İlk iş olarak tabi, yıllardır atmadığı sabun kasesine sıcak su katıp sonra sakallarımı kremle yumuşatmaya başladı… Bu arada saçlarımın uzadığını, sakalımı ters kestiğimi söyleyip durdu… Uzun bir süre sesimi çıkarmadım…

Steril makineden mi, çekmeceden mi çıkardı fark etmedim ama elindeki usturayı sakalımda gezindirmeye başladıktan sonra “Bir dakika…” dedim. “Çayın yok mu? Canım çay istedi…” Amacım onu kızdırmaktı…

Çayı söylerken halini görmenizi isterdim… Keyifle çayımı yudumladım… Bu da en az on dakikamızı aldı… Sonra yeniden sakallarımı sabunladı ve traşa başladı… Henüz bir yanağımı bitirmişti ki bu kez sigara molası istedim…

Yan koltuklarda oturan müşterilerin biri kalkıp diğeri oturuyordu ama ben neredeyse bir saattir koltuktaydım, kalkmaya da niyetim yoktu…

Sıra saçlarıma geldiğinde, verdiğim sürenin bitmesine 15 dakika kalmıştı…

Cengiz Usta yılların deneyimine sahip, kara bıyıklı, esmer, gür saçlı, mırıldanarak konuşan, kızdığı zaman “Taşı gediğine koyma…” özelliklerine sahip cana yakın biridir… Eskiler “işinin ehli” derler ya, Cengiz usta da aynen böyledir…

Hemen arka tarafımda müşterilerin sıra beklerken oturduğu sarı kanepenin kumaşı ve çevre tahtaları oldukça eskimişti…

Bunu neden değiştirmedin?” diye sordum…

Para ver, değiştireyim…” dedi…

İşte Cengiz Usta böyle biri… Yılların berberi…

Dediğim gibi ben onun hep berber kalmasını istiyorum ama o bir türlü telaffuz edemediği halde “erkek kuaförü” olma savaşı veriyor…

Cengiz Usta aslında kuaförlüğe giden yola da girdi… Örneğin ağda yapmaya başladı… Nerden bulduysa, aklına kim girdiyse bir yerlerden “sir ağda” malzemesi alıp müşterilerine uyguluyor…

Ne yazık ki kurbanlardan biri de ben oldum…

Sonuç fena değil… Galiba bu gidişle onun kuaför olmasını isteyenlerden biri olacağım…

Bir gün elindeki eski tarağı değiştirebilirse, masraf olmasın diye ocakta ısıttığı suyu kullanmaktan vazgeçerse, ucuz parfüm yerine doğru dürüst parfüm kullanırsa Adana Cengiz Usta gibi mesleğin erbabını kuaförler listesine ekleyebilir…

Ben de “Berbere gidiyorum…” demem, “Kuaföre gidiyorum…” derim…

İşim bittiğinde saate baktım… Tam iki saat Cengiz Usta benimle uğraşmıştı… Bu da sabır demektir ki, zaten işin ustası bu sabrı gösterir…

Burası Cengiz Usta’nın mekanı… Gelin de böyle güzel bir mekanın kuaför olmasını isteyin… Ne yalan söyleyeyim ben istemiyorum… Berber kalsın daha iyi…

Marketlere özendik, bakkalımızdan olduk, bari berberimizi kaybetmeyelim…

Ayrıca kimin berberi ile dedikodulu saatleri geçmiyor ki…

Bu hafta sizlere Adanalı berberlerimizden birini anlatmak istedim… Hiç olmazsa kuför olmadan önce bir berber, anıları ile yaşasın diye düşündüm…

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!