Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Mart 07, 2009 00:00
İrlandalıydı. Varoşlarda doğdu. Üç yaşındayken babası onları terk etti. On altı yaşında okuldan atıldı. Sokaklarda serserilik yaparken halka açık havuzlardan birinde bir casting ajansı tarafından keşfedildi. Oyunculuğa başladığında kendilerini terk eden babasının soyadı yerine annesinin kızlık soyadı olan Rhys Meyers’i seçti.
Yakışıklılığı ve yeteneği kadar, serseriliğinin getirdiği karizma sayesinde yıldızı parladı. Şimdi asi ruhlu İtalyan sokak giyimi markası Energie’nin yüzü. Johathan Rhys Meyers (32), bu vesileyle ilk kez bir Türk gazetesine röportaj verdi.
Sizce insanlar serseri mi doğar, yoksa sonradan mı serseri olur?
- Aristokrat ya da fakir doğulabilir ama serseri doğulmaz. Büyüme sürecindeki etkiler, travmalar, aile, çevre, insanı yönlendiriyor. Ben tam bir fırlamaydım.
Peki siz ne olarak doğdunuz?
- İrlandalı işçi sınıfı bir aileden geliyorum. Tipik bir varoş mahallesinde büyüdüm. 80’lerde İrlanda’da kimsenin parası yoktu. Ben de Country Cork’ta parasızlık içinde büyüdüm. Fakirlik, fakirlik, fakirlik...
Babanız sizi terk ettiğinde üç yaşındaymışsınız. Bu üstünüzden atamadığınız bir travmaya dönüştü mü?
- Çocukken babamın eksikliğini hissederdim, üzülürdüm, sanki bir parçam yok gibiydi. Kendime hep neden diye sorardım. Belki de agresifliğim bundandır.
Ne kadar serseri olduğunuz yazılı internet sitelerinde. Ne tip serseriliklerdi bunlar?
- Klasik şeylerdi, abartılacak bir şey yok; kızlara asılmak, sağa sola sarkmak, bira içip atışmak...
Sizi hangi özelliklerinizden dolayı keşfettiler? Gözleriniz mi, vücudunuz mu, karizmanız mı?
- Bu işte fizik çok önemli. Ama fiziğini beğenmediğiniz, yine de karizmatik bulduğunuz bir sürü oyuncu yok mu? Evet, fiziksel özelliklerimle dikkat çektiğim doğru. Fakat asıl, adına "serserilik" dediğiniz doğal karizmam beni şanslı kıldı.
Seni artist yapacağız dediklerinde ne hissettiniz? Güvenmekte zorlandınız mı?
- Kötü yola düşmekten korktum. Okuldan kovulmuştum, yeni yüzler arayışında olan bir İngiliz cast ajansı tarafından keşfedildim. İlk seçmelerimden biri olan War of the Buttons filminde başarısız oldum. Ama bu durum oyuncu olma arzumu daha da ateşledi. Güven duygusu tamamen insanın kendisiyle ilgili bir şey; ben kendime güveniyordum.
Oyuncu olamasaydınız ne olurdunuz?
- Serseriliğe devam ederdim. Ben şov dünyasının içine doğmadım. Tanınmış oyunculuk okullarından birine de gitmedim. Yeteneğiniz varsa şanslısınız, ama bu yeteneği kullanmak ve geliştirmek için zihinsel olarak hazırlık yapmazsanız bu şans size bir şey kazandırmaz.
Toni Collette, Estella Warren, Scarlett Johansson gibi ünlü isimlerle aşk yaşadınız. Hikaye klasik mi? Ünlü birinin ünlü biriyle ilişki yaşaması zor mu? Hayalinizdeki kadın nasıl? Bir gün evlenirseniz nasıl biri olur bu? - Hey bunlar tuzak sorular! Lütfen geçelim, yarın zor durumda kalabilirim. Hayalimdeki kadın zaten birlikte olduğum kadındır.
O DÖNEMİ OYNAMAK YAŞAMAKTAN DAHA GÜVENLİ
Tudors dizisinde Kral VIII. Henry’yi, şişmanlığıyla meşhur kralı oynuyorsunuz. Ama siz çok zayıfsınız. Bu konuda gelen eleştirilere yanıtınız ne olacak?
- Ben değil, yönetmen öyle uygun gördü.
Kral Henry ile aranızda bir paralellik kuruyor musunuz? Mesela çok çapkın olması? Eğer sizi kızdırırlarsa, siz de kadınlara onun gibi haşin davranabilir misiniz?
- Zalim değilim. Henry’yi oynamanın en zor yanı, onunla ortak yönümüzün olmaması. Onun doğuştan olağanüstü bir gücü var, ben her şeyi kendim elde etmek zorundaydım. Çapkın olduğumu da düşünmüyorum. Hayati bir nedeni yoksa bir kadına asla kaba davranmam.
Tudors dizisinin başarısını neye bağlıyorsunuz? Sizce insanlar tarihe özlem mi duyuyor? Yoksa o dönemdeki entrikalar mı ilginç geliyor?
- Tarih, krallar, kraliçeler; bunlara hep ilgi duyulur. Ben de tarihe meraklıyım. Sizin ülkenizin tarihini de biraz biliyorum. Osmanlı İmparatorluğu... Müthiş bir gücü vardı ve geniş topraklara sahipti. Sonra dört koldan saldırdılar ve çöktü. Her ülkenin geçmişinde entrikalar ve acılar vardır. Özellikle son dönemlerde bunlar çok ilgi çekiyor.
O dönemlerde yaşamak ister misiniz?
- Hayır! Oynamak çok daha güvenli...
Asi ruh, aykırı duruş birebir beni yansıtıyorBir markanın yüzü olmayı severek mi yapıyorsunuz? Yoksa para için mi?
- Bu tip işlere ticari bakılabilir. Ancak benim eskiden olduğu gibi paraya çok ihtiyacım yok, seçici olma özgürlüğünü kazandım. Bazı işlerle bütünleşiyorsunuz. Energie markasını bugün tüm dünya tanıyor, benim için de özel bir marka, ruhuma ve tarzıma çok uyuyor.
Versace ve Hugo Boss’dan sonra Energie... Bu marka hakkında ne düşünürdünüz? Kullanır, sever miydiniz? Tasarımlarını nasıl bulurdunuz?
- Energie’nin DNA’sı olan asi ruh, aykırı duruş, birebir beni yansıtıyor. Günlük hayatımda da Energie giyiyorum. Diğerlerinden farklı bir karizması var, çok geniş bir yelpazeye sahip, bunu yıllardır koruyor. Teklif geldiğinde bir an bile düşünmedim.
Çekimler nasıl geçti, yaz koleksiyonunu nasıl buldunuz?
- Fotoğrafçı Steven Klein muhteşemdi. Sanat yönetmenliğini markanın ortağı ve kreatif direktörü Wicky Hassan yaptı. Paris’te çektik. Rock’ın roll bir hava vardı. Motorcu ceketler, asit yıkamalı jeanler, ince rüzgarlıklara bayıldım.
Giyinmek sizin için sadece örtünmek mi yoksa trendleri takip etmeye çalışıyor musunuz?
- Bazen bir şeyi sokakta tüm insanların üzerinde görmek çok komik. Mantar gibi dolaşan kadın ve erkekler! Belki klasik cevap ama moda diye içime sinmeyen şeyleri giymem mümkün değil.
Çocuksu, çelimsiz, zayıf bir vücudum vardı erkeğe benzemek için deli gibi vücut çalıştım
Bazen deri pantolonları, kovboy çizmelerini çekip salaş bir tişörtle giyiyorsunuz. Bazen de aksine iyi aile çocuğu imajıyla karşımıza çıkıyorsunuz. İçinizde iki karakter birden mi yaşıyor?
- Ne hissedersem onu giyiyorum aslında. İçimde sadece iki değil, pek çok karakter barındırabilirim. Ne hissedersen osun.
Fransız stili atkılar, beyaz atletler ve ekoseli bir ceketle sokakta birisini gördüğümüzde sizden etkilendiğini hemen anlıyoruz. Stil ikonu olmak hoşunuza gidiyor mu?
- Moda zaten bu değil mi? Erkek modasına bir sey katmışsam bu hoşuma gider tabii.
Hangi tasarımcıları seviyorsunuz?
- Kampanya çektik diye söylemiyorum Wicky Hassan’ı ve Energie’yi müthiş başarılı buluyorum, tasarım değeri olan giysiler yapıyor. Onun dışında Japon tasarımcılar da ilgimi çekiyor.
Bu kadar ince ve muazzam bir vücuda sahip olmanın sırrı nedir? Genetik mi, bunun için bir şey yapıyor musunuz?
- 31-32 yaşına kadar erkek oyuncular için iyi roller pek gelmez. Çünkü erkek değil çocukturlar. Benim de çocuksu, çelimsiz, zayıf bir vücudum vardı. Erkek gibi durmak için bir dönem deli gibi vücut çalıştım. Bu insana birçok kapı açıyor. Nitekim Woody Allen’ın Match Point filmindeki rolüm geldi.
Eski zaman yıldızları gibi
Energie’nin sahibi Wicky Hassan Jonathan, Energie markasının özelliği olan "styleclash" estetiğini ve rock’n roll tavrını mükemmel bir şekilde yakalıyor. Eski zamanların yıldızlarını hatırlatıyor. Sevgi dolu nazik bir adam, çok yakışıklı, çok yetenekli.