OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 31, 2002 00:00
Bugün artık birer yetiÅŸkin olan, sperm bankası ilk kuÅŸak çocukları babalarını arıyor. Kimlik sorunu yaÅŸayan bu kuÅŸak, geleceÄŸin kopya insan çağında ortaya çıkacak sorunlara bir ilk adım sayılıyor.Amerika’da yılda 30 bin sperm bankası çocuÄŸu doÄŸuyor, toplam 1 500 000 kadar sperm bankası çocuÄŸu var. Avrupa’da her yıl 20 000 sperm bankası çocuÄŸu doÄŸuyor. Birçok çift sperm ampullerini jinekologdan ya da internetten sipariÅŸ edebiliyor. Ãœstelik evlat edinme sırasında yaÅŸanan formaliteler bulunmadığı gibi bir sperm ampulü 1500-2500 Euro’ya satın alınabiliyor. Meltem Kara, büyük aile sırrını öğrendiÄŸinde henüz dört yaşındaydı (Bu öyküdeki isimler deÄŸiÅŸtirilmiÅŸtir). Yıllardır babası bildiÄŸi adam gerçek babası deÄŸildi. Küçük kız kendilerine öteden beri hor davranan adamın babası olmadığını öğrenince seviniyor. Ve saf çocuk aklıyla harika düşler kuruyor. Kim bilir, belki babası sevgi dolu ve zengin biriydi, hemen karşısına çıkıverecekti! Meltem 18 yıl sustu ve bu sırrını çevresine hiç açıklamadı.Annesi kanserden öldüğünde Meltem artık 22 yaşında bir yetiÅŸkindi, ayrıca annesinin ölüm döşeÄŸinde babasıyla ilgili bazı önemli bilgileri de edinmiÅŸti. Annesine, bankadan alınan spermleri aktaran doÄŸum doktorunu bulduktan sonra, babasının kimliÄŸini bulmak zor olmadı. Baba reddediyorSpermleri bağışladığında henüz bir tıp öğrencisi olan babası artık baÅŸka bir kentte çalışan bir nörologdu. Fakat genç kızın babasıyla görüşme çabası sonuç vermedi. Babası asla görüşmeye yanaÅŸmıyordu. Meltem kendisini ‘tam bir pislik gibi’ hissetmiÅŸti, ama kaybedecek bir ÅŸeyi de yoktu. Öyleyse dedektiflik oyunu sürebilirdi. Bir iki günlük takipten sonra genç kadın kendisini babasının evinde buldu. ‘Kapıyı çaldım, evin annesi açtı, bana baktı sonra güldü. Ona bir ÅŸeyler uydurdum, kaybolduÄŸumu ve bir yeri aradığımı söyledim. Beni içeri davet etti. Haritalar çıkardı. Bir kaç kez çıkıp gitmek istedim, ancak hayır sana yardım edeceÄŸim, benim çocuklarıma benziyorsun, dedi. Masa üzerinde duran bir kız çocuÄŸu fotoÄŸrafı bana çok benziyordu. Bana fotoÄŸrafı gösterdi. Daha sonra eve ‘yarım’ erkek kardeÅŸim geldi. ‘Erkek kardeÅŸim bana çok benziyordu. Kısa bir sohbetin ardından aynı müzikten hoÅŸlandığımızı, aynı kitapları okuduÄŸumuzu vb. özellikler paylaÅŸtığımızı fark etmiÅŸtim. Sanki kendi ailemi bulmuÅŸ gibiydim, ama bundan kimseye söz edemezdim’ diye anlatıyor yaÅŸadıklarını genç kadın. Babasının evinde yaÅŸadığı o yarım saatlik an, Meltem’in hayatında yaÅŸadığı en kötü deneyim oldu. ‘Baba evinden’ ayrıldıktan sona yaÅŸadığı kente aÄŸlayarak döndü, bir daha asla o kente gitmeyi düşünmüyordu. Oysa avukatlık bürosunda çalışan genç kadın babasından hiçbir ÅŸey beklemiyordu, hele para hiç deÄŸil. Amacı sadece onu görmek, yaÅŸam öyküsünün bir bölümünü öğrenmek, yani kayıp kimliÄŸine kavuÅŸmaktı. Öyküler hep aynıSperm bankasının ilk kuÅŸak yetiÅŸkinlerinin öykülerinin hepsi birbirine benziyor. Tahminlere göre, bugün Amerika’da 600 000- 1 500 000 kadar sperm bankası çocuÄŸu var. Avrupa’da ise her yıl 20 000 sperm bankası çocuÄŸunun doÄŸduÄŸu sanılmakta. Küçük bir çabayla herkes bir sperm bankasına sahip olabilir. Bunun için birkaç bağışçı, spermleri -196 derecede dondurabilmek için metal tanklarda saklanan sıvı azot, AIDS ve kalıtım bozukluklarını gösteren bazı testler yeterli. Bu yöntemle ABD’de her yıl 30 000 bebek dünyaya gelirken, ülkede reprodüktif tıp alanında hizmet veren doktorlar da yaklaşık toplam 4 milyar dolarlık bir kazanç elde etmekte. Birçok çift sperm ampullerini jinekologdan ya da internetten sipariÅŸ edebiliyor. Ãœstelik evlat edinme sırasında yaÅŸanan formaliteler bulunmadığı gibi bir sperm ampulü 1500-2500 Euro’ya satın alınabiliyor. Hatta internetten yapılan sipariÅŸler daha da ucuz. Dünya çapında sperm ihracatının cirosu ise 100 milyon dolar civarında. Kaliforniya’da bu iÅŸin öncülerinden olan Los Angeles kentindeki Cryobank Inc. binlerce çocuÄŸun doÄŸmasına yardımcı oldu. Almanya’da bu iÅŸi yapan 40 kadar doktor var. Yardım grubu varSperm bankası çocukları sadece istek üzerine doÄŸdukları ve saÄŸlıklı kalıtım malzemelerine sahip oldukları için aslında yaÅŸama iyi bir adımla baÅŸlıyorlar. Fakat biyolojik anne ve sosyal baba dışında bir de gizli baba var tabii. Meltem’in gerçek babası onun hayaliydi. Ancak onu hiçbir zaman göremeyecek olması, bu tatlı düşü bir trajediye dönüştürdü. Meltem sadece kim olduÄŸunu öğrenmek için babasıyla tanışmak istemiÅŸti. Biz kimiz? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Bunlar felsefenin önemli sorularıdır ve her birey için de geçerlidir. ‘Bu soruları kendisine hiçbir zaman sormayan kiÅŸi bunların önemini kavrayamaz’ diyor, bir psikolojik yardım grubunun kurucusu Bill Cordray. Bu Amerikalı psikolog ilginç bir giriÅŸimde bulundu ve çok sayıda sperm bankası çocuÄŸunu Babasızlar Kulübü’nde bir araya getirdi. Cordray da bir sperm bankası çocuÄŸu. Bunu öğrendiÄŸinde 37 yaşındaydı. Hiç romantik deÄŸilTam 19 yılını harcamıştı babasının peÅŸinde. Annesinin jinekoloÄŸu ölmüştü, ortada herhangi bir belge de bulunmuyordu. ‘Adamın biri birkaç damla sperma boÅŸaltmış ve bu üründen ben dünyaya gelmiÅŸtim. Bu hiç de romantik deÄŸil ve tamamen teknik yollardan doÄŸmuÅŸ olmak hayatımda bir leke gibi iz bıraktı’ diye anlatıyor Cordray. Cordray birçok sperm bankası çocuÄŸunun hazırlıksız olarak sperm ampulü kökenli olduklarını öğrendiklerinde ne gibi sorunlar yaÅŸadıklarına ışık tutuyor. Bu sadece gerçek baba ya da kimlik arayışı deÄŸil. Mastürbasyon odası, laboratuvar ve dondurma tekniÄŸi gibi giriÅŸimlerle dünyaya gelmiÅŸ olmayı bilmek, insanın içini kemirip durur. Sonuçta kendisini birileri ‘üretmiÅŸti’. ‘Sperma bir beden sıvısı olmanın ötesinde bir de insanın ruhunu taşır’ diye duygularını dile getiriyor Cordray. Kopya çağının öncüleriReprodüktif tıbbın prototipleri olan sperm bankası çocukları, kopya insan çağının da öncüleridir bir yerde. Eski Amerikan baÅŸkanı Clinton’un danışmanı ve hukuk profesörü Lori Andrew, ‘The Clone Age’ adlı kitabında çocuk üreticilerini eleÅŸtirel bir yaklaşımla irdelemekte. ÖrneÄŸin bugün hala Amerika’da dondurulmuÅŸ olarak bekleyen 200 000 embriyona her yıl 19 000 kadar daha eklenmekte, bunların geleceÄŸi ne olacak? Ya da örneÄŸin Avrupa’daki bir In-vitro kliniÄŸinde dünyaya gelen ikiz bebekten biri laboratuvarda kaybolduÄŸunda ve bebeklerden sadece biri kadının eÅŸine aitse çiftler nasıl davranmalı? Bilim adamlarının yarattıkları etik sorunların temposuna toplumun geri kalan kısmı yetiÅŸemiyor bile, diyor Andrews. Felsefi yaklaşımVe Alman filozof Jürgen Habermas da ‘İnsan doÄŸasının geleceÄŸi’ adlı makalesinde yapay döllenmeyi ‘Bir kiÅŸinin diÄŸer bir kiÅŸinin doÄŸal donatımı hakkında geri dönüşümü olmayan bir karar alması’ olarak tanımlamakta. Yabancı bir kiÅŸinin kararıyla doÄŸan kiÅŸi kendisini ömür boyu kör ve bağımlı hisseder. Ve bu durumda da alternatif olarak sadece kadercilik (fatalizm) ve hınç duygusu kalır ona. ÖrneÄŸin bilinçli bir ÅŸekilde sağır ve dilsiz olarak dünyaya getirilen küçük Gauvin, ileride neler hissedecek? Sağır ve dilsiz olan lezbiyen çift, iÅŸitme kaybını bir sakatlık olarak kabul etmiyordu. Hatta iÅŸitme engellilerinin iÅŸaret diliyle kendilerine ait müthiÅŸ bir alt kültür yarattıklarına inanıyorlardı. Ä°ÅŸte bu düşünceden yola çıkan çift sperm bankalarında iÅŸitme engelli bir erkeÄŸe ait sperm arayışına girdiler. Ancak baÅŸarılı olamayınca ailesi beÅŸ kuÅŸaktan bu yana sağır ve dilsiz olan bir arkadaÅŸlarından sperma aldılar. Ve çiftin dileÄŸi yerine geldi. Gauvin’in sağır ve dilsiz olması onları mutlu kıldı, ama bu Gauvin’in de mutlu olacağı anlamına gelmiyor tabii. Kim bilir belki o da kadercilik ve hınç duygusu arasında bocalayıp, kendisine duyma ÅŸansını vermeyen ailesini günün birinde mahkemeye bile verecek. Los Angelesli Doron Blake ise herhangi bir sakatlıkla doÄŸmadı. Zeka seviyesi 180 olan Doron sperm bankasından doÄŸan bir dahi. Doron Blake, dünyada çok fazla aptal insanın bulunduÄŸunu ve aptalların da daha çok ürediklerini düşünen Robert Klark Graham tarafından dünyaya getirilmiÅŸti. Zeki insanlar kitap yazmak, yeni aşı geliÅŸtirmek, uzayı keÅŸfetmek için çok fazla düşünmek zorundaydılar, ama tüm bunları yaparken genlerini gelecek kuÅŸaklara aktarmayı düşünemiyorlardı iÅŸte. Bu açıdan bakıldığında insanlık git gide ‘aptallaÅŸacaktı’. Ä°ÅŸte bu fikirlerden yola çıkan Graham, Nobel ödüllü kiÅŸilere ve dahilere özgü bir sperm bankası kurdu. Doktorun hedefi yalnızca dahilerden oluÅŸan bir Nuh gemisi yaratmaktı. Ve 1979 yılında kurduÄŸu ‘Repository for Germinal Choice’ sperm bankasını kuran Graham’ın, Dr.Frankenstein olarak anılması ve Hitler’e benzetilmesi çok uzun sürmedi. Hatta fizik Nobel ödüllü William Shockley’in adının açıklanması bile durumu düzeltmedi. Ve ilk tüp bebek Louise Brown’un dünyaya gelmesinden dört yıl sonra 24 AÄŸustos 1982 yılında Doron Blake doÄŸdu. Graham onun doÄŸumuyla birlikte insanlığın üçüncü devrimine baÅŸlayacağına inanıyordu. Ä°ki yaşındaki harikaDoron henüz iki yaşındayken bilgisayar kullanmayı öğrendi. Çocuk yuvasına giderken ‘Kral Lear’den dizeler okuyor, öğle öncesi dinozorlarla öğleden sonraysa asal sayılarla oynuyordu. Annesi ona ilk IQ- testi yaptırdığında o henüz altı yaşındaydı. Sonuç 180 civarındaydı. On yaşındayken ‘Dinozor Georg’ adında yazdığı bir hayvan masalı yetiÅŸkin yazarların eserleriyle karşılaÅŸtırılacak kadar iyiydi. Doron, geçmiÅŸte yaÅŸadıklarını ÅŸu ÅŸekilde özetliyor: ‘Graham için bir tür prototip ve sürekli teÅŸvik edilmesi gereken bir Mesih’tim. Graham devamlı kalın kitaplar ve kimya aletleriyle çıkageliyor ve bana Bevery Hills’ın en şık restoranlarında matematik, fizik problemleri ve edebiyatla ilgili bilgiler aktarıyordu.’ Ve annesinin teklif ettiÄŸi LSD uyuÅŸturucusundan kaçmayı da Graham öğretmiÅŸti ona. Graham bunun yerine anne Afton Blake’den dahi oÄŸlunu bir psikoloÄŸa götürmesini istedi. Afton Blake, Doron’a hamile kaldığında bekardı. Kendime bir türlü uygun bir eÅŸ bulamamıştım, diyor varoluÅŸ psikolojisi üzerine doktora yapan ve köpek yetiÅŸtiriciliÄŸine meraklı olan Blake. OÄŸlu dünyaya geldiÄŸinde ‘Tanrıların armaÄŸanı’ anlamına gelen Doron adını verdi. Ve yaÅŸamı kısa süre içinde bir Truman ÅŸovuna dönüştü. Dahinin sonuAfton Blake oÄŸlunu neredeyse tüm tartışma programlarına götürüyor ve ‘Los Angeles Times’ gibi dergilerde kapak konusu olması için çaba harcıyordu. Tarih seksenli yılların sonuydu ve Craig Venter adı henüz duyulmamıştı. Ama biyoloji bilimi birdenbire parlamıştı. Çünkü yeni geliÅŸmeler iyi kazanç getiriyordu. 1983 yılında borsaya adım atan biyoteknoloji firması Amgen, hisselerini kısa sürede 140 misli arttırmıştı. Graham ve Afton Blake mutluydu. Ancak yeni insan prototipinin düşleri ve korkularıyla pek ilgilenen olmadı. Doron’un yaÅŸamı bugün Portland Reed Coolege’ın kampusundaki küçük odasında tütsü dumanları arasında geçiyor. Yüzü her zaman soluk, dondurucu kış soÄŸunda bile çorapsız giydiÄŸi sandaletleriyle dolaşıyor sokaklarda. Sözcükler bazen peÅŸ peÅŸe dökülüyor dudaklarından bazen de dakikalarca kekeliyor. On dokuz yaşındaki Doron, içine kapalı, melankolik ve sıvı azot kadar da soÄŸuk bir genç. Graham’ın kendisine aşılamaya çalıştığı atom fiziÄŸi ve biliÅŸim gibi ileri teknoloji alanlarıyla hiçbir ilgisi yok. Kolaylıkla burs elde edebilecek durumda olduÄŸu halde ne Hardvard ne de Yale Ãœniversitesi’ni tercih etmiÅŸ. Bunun yerine Reed College’de ilahiyat bilimi okuyor. Sevgi ve sıcaklık önemliDoron’un öyküsü bir dayatmanın ürünü. Yaratıcısı Graham beÅŸ yıl önce 90 yaşında yaÅŸamını yitirdi. Annesi ise kendi çalışmalarını köpek eÄŸitimiyle birleÅŸtirerek sürdürmekte. Yeni insan modeliyle ilgili düşler suya düşmüştü, geriye bu giriÅŸim günahını çekmek zorunda olan Doron kalmıştı sadece. ‘Biyolojik babanı tanımak ister miydin’ sorusuna, ‘o bir yabancı, hiçbir duygusal bağımız yok’ diye yanıtlarken bile sıra dışı doÄŸumu nedeniyle iyice medyatik olmanın verdiÄŸi garip bir sorumluluk duygusuyla gülümsüyor. Dahi olmak bile önemli deÄŸil onun için, hayatta sevgi, sıcaklık ve Tanrı nimetleri gibi çok daha önemli deÄŸerler var.. Yaratıcısı Graham’dan hiçbir zaman nefret etmemiÅŸ. Dünyaya geliÅŸ biçimimi sorgulayacak olursam varlığımı da sorgulamam gerekir ki bu da bir paradoks oluÅŸturur diyor Doron yine gülerek. KonuÅŸurken kibar görünmek uÄŸruna sürekli gülümseyen Doron, yalnızca annesiyle bir araya geldiÄŸinde somurtup hiddetlenebiliyor; böyle durumlarda bakışlarını annesine dikiyor, yüzü iyice soluklaşıyor ve tüm gücüyle bağırmaya baÅŸlıyor. Sanki içinde taşıdığı hıncı kusuyor gibi davranıyor. Ya da kim bilir belki de kendisinden esirgenen normal bir yaÅŸantıyı özlüyordur.Â
button