Ben ile Sandy çene yarışında

‘‘Fırtınalı Aşk’’ın (Forces of Nature) iki başrol oyuncusu Sandra Bullock ve Ben Affleck, filmin çekimleri bittikten sonra bir araya gelip birbirleri ve film hakkında konuşmuşlar. Anlaşılan ikisi de o gün esprili günlerindeymiş, epey eğlenmişler. Bu konuşmayı, onları buluşturan Empire Dergisi'nin Haziran sayısından kısaltarak aktarıyoruz.

Ben Affleck: Yapımcılar filmin senaryosunu bana uzun zaman önce göndermişlerdi. Filmdeki çılgın ve garip Sarah karakteri için aklımda bir isim olup olmadıklarını sordular, hemen ‘‘Sandra Bullock, Sandra Bullock, Sandra Bullock!’’ diye bağırdım.

Sandra Bullock: Beni görüşmeye çağırdıklarında da senden söz ettiler. ‘‘Şu 'The Phantom' filmindeki adam mı?’’ diye sorduğumu hatırlıyorum.

Affleck: ‘‘The Phantom’’ değil, ‘‘Phantoms’’. Phantom'u Billy Zane canlandırıyordu. Hepimiz pembe taytlarla at sırtında geziyorduk.

Bullock: Her zaman bu adamları birbirine karıştırırım.

Empire: Sandra, bu filmde rocker kızlar gibi giyinip makyaj yapmışsın. Seni bu şekilde görmeye alışık değiliz.

Bullock: Bana izleyicilere bu tarz bir sürpriz hazırlamamı önerdiler, ben de kabul ettim. Bana ‘‘Hadi 'Sen Uyurken/When You Were Sleeping' filminin ikinci bölümünü yapalım’’ diyecekler diye ödüm kopuyordu. Benim daha önceki filmlerimde ortaya rahatlıkla çıkaramadığım taraflarım da var. Daha önce bu yönlerimi sergilemeye fırsat bulamamıştım. Tabii biraz daha çılgın, seksi ve sıradışı görünmek için kendi kendimi ‘‘az önce Sharon Stone buradaydı havası yaratacağım’’ diye gaza getiriyordum.

Affleck: Ahh, Sharon Stone'un pırıltısını istiyorum.

Empire: Ben, birdenbire inanılmaz bir başarı kazanmak nasıl bir şey?

Bullock: Duydunuz mu? Ben, Oscar kazandı. Ama esas oğlanın yakın arkadaşı olarak!

Affleck: Sana kafa atmamı ister misin?

Empire: Bu başarı üzerinde bir baskı yarattı mı?

Affleck: Hayır, bence Sandy kadar para kazanabildiğim zaman başarılı olacağım. Belki o günleri görebilirsem başarı üzerimde baskı yaratabilir.

Bullock: Biliyor musun, bu biraz da şans işi.

Affleck: Şansın içine tüküreyim. Bence arkana ekonominin kurallarını almak en iyisi. Bir işi iyi yaparsın ve karşılığını alırsın. Bu Keynesçi ekonominin en basit kuralı.

Empire: Ekonominin gençleştirilmesinden başka politik önerilerin var mı?

Affleck: Evet, ABD başkanı olmak istiyorum. Herkes bütün fıstıkların sinema dünyasında olduğunu sanıyor ama bence hepsi Beyaz Saray'da.

Empire: Bu son filmde (Fırtınalı Aşk) kamera arkasında ve önünde birçok kadınla çalıştın...

Affleck: Evet, ‘‘Östrojen Çetesi’’ gibiydiler.

Bullock: Hiç de değil.

Affleck: Prodüktör kadındı, yönetmen kadındı, Sandy kadındı. Bir araya geldiklerinde örgü örüp muayyen günlerinden bahsediyorlardı.

Bullock: Hepimizin muayyen günleri çakışmaya başlamıştı.

Affleck: O günlerde ağzıma bir silah dayamayı bile aklımdan geçirdim!

Empire: 'Armageddon'un testosterona bulanmış atmosferini mi tercih ederdin?

Affleck: Tabii ki hayır. Bu ikisinin ortası yok mu Allah aşkına? O setteki hava inanılmaz ağırdı. Tam dokuz ay boyunca kadın yüzü görmedik.

Bullock: Zavallı Liv (Tyler). Herhalde setteki herkes onu görür görmez saçlarını jöleleyip, kokular sürünmeye başlıyordu.

Empire: Film evliliğe farklı bir bakış getiriyor. Evliliğe inanıyor musunuz?

Bullock: Filmin de söylemeye çalıştığı gibi evliliğin iyi ve kötü tarafları olduğunu düşünüyorum.

Affleck: Peki neden evlenmedin?

Bullock: Ben, kapa çeneni. Şimdi ben konuşuyorum tamam mı?

Affleck: Tamam, ben sadece neden evlenmediğini merak etmiştim.

Bullock: Neden biliyor musun? Kız kardeşim evlendiği zaman bana bu yüzden mutsuz olup olmadığımı sordular. Onlara ‘‘Yanlış adamla evlenmediğim için çok mutluyum,’’ dedim. Bundan çok korkuyorum anladın mı? Çünkü insanlar doğru insanı bulamadan hop diye evleniveriyorlar. Evlenmek-boşanmak-evlenmek-boşanmak istemiyorum!