Güncelleme Tarihi:
* “Zincire Vurulmuş Prometheus” oyunuyla sahnedeydiniz. Nasıl geçti turne?
- Bu, yapımcılığını ıstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetmenliği’nin üstlendiği, Theodoros Terzopoulos’un yönettiği, Yunanistan, Türkiye ve Almanya ortak yapımı bir oyundu. Bir ay Yunanistan’da sahneledik, sonra ıstanbul’da, Rumeli Hisarı’nda sanatseverlerle buluştuk. ıki oyun için de Almanya-Essen’e gittik. ıstanbul’a geleli daha birkaç gün oldu.
* Ve hiç dinlenmeden “Umut Yolcuları” dizisine başladınız...
- Evet... Bu yoğunluk oyuncunun kaderi bir bakıma ama şikayetçi de değilim.
OYUNCU TÜCCAR DEĞİLDİR
* Bu dizide oynamayı neden istediniz?
- Tabii ki diziler büyük bir ekonomik özgürlük sağlıyor ama ben “paramı alırım, gerisine karışmam” diyenlerden değilim. Biz oyuncuyuz, oyuncunun ticareti de olmaz. Oyuncu tüccar değildir! Her nerede çalışıyor olursa olsun, işini en iyi şekilde yapmak zorundadır. Ben de o nedenle bildiğim ve güvendiğim bir şirketle çalışmayı tercih ettim. Ayrıca çalıştığım ekip ve konu da önemli tabii... Bu dizi sokaktaki çocuklarla ilgili çok önemli noktalara değiniyor. O çocuklara dramatik ve pedagojik olarak eğilen bir dizi rol almak beni cezbetti.
* Siz dizide Yurt Müdürü Mehmet’i canlandırıyorsunuz. Nasıl bir adam bu Memo?
- Adı Mehmet ama çocuklar onu “Memo” diye çağırıyor. ıçindeki çocuğu öldürmemiş bir yurt müdürü... Görüntüsüyle otoriter ama bir o kadar da içten... ıçindeki çocuğu ve kendisini anlamaya hazır...
* Siz kendi içinizdeki çocukla barıştınız mı?
- Uzun zaman önce... Ama o çocuk hep sizinle kalmaz, bazen küser ve gider. Zor işin altından kalkarken kendinize çocuksu bir oyun alanı kurarsanız, o iş kolaylaşmaya başlar. Çocuk yaşama içgüdüsüyle geliyor dünyaya... Biz büyüdükçe hayatın bize dayattığı sosyolojik, ekonomik nedenlerle bizi mutlu eden şeylerden uzak kalıyoruz.
DİZİLER YAŞAYACAKZAMAN BIRAKMIYOR
* “Diziler büyük bir ekonomik özgürlük” kazandırıyor dediniz. Hayatı kolaylaştıran bir durum değil mi bu?
- Evet, tiyatrodan kolay kolay kazanamayacağınız bir para geçiyor elinize... Ama tiyatroya harcamayacağınız kadar uzun zamanları-nıza da alabiliyor. Bazen öyle bir ölümcül zaman harcıyorsunuz ki dizi için, yaşamaya bile zaman kalmayabiliyor. Bu yüzden seçici davranıyorum, sadece çok istediğim projelerde yer alıyorum.
GİT YÜZÜNÜ YIKA, GÜLÜMSE
* Sürekli bu kadar neşeli ve pozitif misiniz?
- Öyle bulduysanız ne mutlu... Aslında daha neşeli olduğum zamanlar da var, ama sizinle bir ciddiyeti korumaya çalışıyorum şu an. Genelde rahmetli babaannem “Git bir yüzünü yıka, gülümse” derdi. Bunun faydası var galiba...
* Ufukta yeni projeler göründü mü?
- Okuduğum bir film senaryosu var ama henüz netleşmedi. Eğer kabul edersem çok yakında çekimlere başlayacağız.
ZUHAL OLCAY'LA OYNAMAK HAYALİMDİ
* “Umut Yolcuları” dizisinde çok güzel ve güçlü bir ekibiniz var. Uyumunuz nasıl?
- Bazen sette insanlara yaklaşmakta güçlük çekersiniz, normaldir bu, doğaldır... Ama bu sette hiç öyle bir durum yaşamadım. Zuhal (Olcay) Hanım’la ilk kez bir projede buluştum, bundan dolayı da ayrıca çok mutluyum. ınsanın hayran olduğu meslektaşlarıyla çalışması harika... Zuhal Hanım’la aynı projede yer almak da benim hayallerimden biriydi, sonunda gerçekleşti.
* Diğer hayalleriniz nelerdi?
- Gerçekleştikçe söylesem...
* Ya ekipteki diğer oyuncular?
- Haluk Piyes zaten arkadaşım... Sedef (Avcı) ise gerçekten çok zarif biri.
* Özetle, halinizden memnunsunuz...
- Zaten insan bulunduğu ortamdan, yaptığı işten mutsuzluk duyuyorsa hemen kaçmalı. Aksi halde “Ben evliyim ama karımı sevmiyorum” demek gibi bir şey olur...