Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Eylül 13, 2009 00:00
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış (40) milletvekili seçildiğinden beri eşi Beyhan Bağış (40) konuşulan bir isim. Yaptığı her hamle, attığı her adım izlendi. Önce Harvey Nichols’da Genel Müdür Yardımcılığı yaptı, sonra Vakko’nun İstinye Park mağazasının müdürü oldu, son olarak Astoria Alışveriş Merkezi’nin içine kendine ait Vakko Butik ve W Collection mağazasını açtı. Beyhan Hanım’ın iş hayatındaki olumlu gelişmeleri eşinin konumuna bağlayanlar hiç de az değil. Oysa moda, kendi deyimiyle onun genetik kodlarında var.
Modaya olan ilginiz nasıl başladı?
-Tekstilci bir aileden geliyorum. Annemin babası, rahmetli dedem Bursa’ya tekstil sektörünü getiren kişilerden biriydi. Dokuma fabrikası vardı. Sanıyorum tekstil ve moda genetik kodumda var. Bir de tabii Bursalı olmak da tekstile yakın olmaktır.
Bursa’nın çocukları terzilerle çok çabuk tanışır değil mi?
-Aynen öyle... Annemlerle ilk terziye gidip, kendi elbisemin kumaşını seçtiğimde çok küçüktüm. Annem çok şık bir kadındı. O zamanlar ayda bir Nişantaşı’na ve Beyoğlu Vakko’ya alışverişe gelirdik. Tayyör ve ceket kültürünü annemden aldım. Kesip biçmeyi çok sevdiğim için küçük kostümler dikerdim Barbie bebeklere. 14-15 yaşlarında Amerika’da gidecek bir moda okulu araştırmaya başladım.
Hangi okulu buldunuz?
-Fashion Instıtute Of Technology (FIT). Bugünün en önemli moda okullarından biri... Ben o zaman keşfettim. Düşünün yıl 83-84. Olmayacak bir hayaldi. Babam benim bu düşünceme hiç sıcak bakmamıştı. Ama Türkiye’de o yıllarda moda pazarlaması okuyacağım bir üniversite yoktu.
O yaşta moda tasarımı değil de, moda pazarlaması okumaya nasıl karar verdiniz?
-Araştırarak. Tasarıma olduğum kadar ticarete de yatkındım. İşletme ve pazarlamayla ilgili bir moda bölümü okursam ileride moda ürünlerini satma imkânı bulamasam bile başka şeyler satar kendimi kurtarırım diye düşünüyordum.
Peki nasıl gittiniz FIT’ye?
-Hemen gidemedim. Mecburen Türkiye’de sınavlara girdim. ODTÜ sosyolojiyi kazandım. Bir sene okudum. O yıl Ankara’da tek başıma okurken ailem kendi ayaklarım üzerinde durabileceğime inandı. Ve babam bir akşam bana döndü ve “Ya seni niye ağabeyinin yanına göndermiyoruz” dedi. Kendimi apar topar Amerika’da buldum. Fakat New York’ta değil ağabeyimin yaşadığı Indiana’da. Ağabeyim üniversiteyi bitirip Türkiye’ye dönünce ben de New York FIT’ye geçtim. 40 gün sonra Egemen’le tanıştım.
EGEMEN BENİ DELİLO OYNAYAN GRİ EŞOFMANLI KIZ OLARAK TANIDI
Cumhuriyet Balosu’nda tanışmışsınız değil mi?
-Evet, yıl 1991. Philadelphia’da Türk Derneği’nde çok vakit geçirdim. New York’a geçerken de beni Türk-Amerikan Derneği Federasyonu’na yönlendirdiler. Meğer direktörü Egemen’miş. Gider gitmez aradım. Bir-iki gün sonra folklor ekibine yazıldım.
Folklor mu?
-Evet çocukluğumdan beri folklor oynarım. Çalışmalarımız pazar günüydü. Egemen’le birbirimizi ilk orada gördük. O beni Delilo oynayan gri eşofmanlı kız olarak hatırlıyor, ben de onu pazar günü bile takım elbiseyle dolaşan adam. Birkaç gün sonra da 29 Ekim Balosu var. Egemen, asistanına diyor ki “Aç davet et, Türk ve Amerikan marşlarını okur mu sor”. Beni arıyorlar. Ben de diyorum ki “Türk marşı tamam da, Amerikan marşını nerden bileyim?”. Egemen arka fondan taktik veriyor: “Sözlerini eline yazar.”
İlk görüşte aşk klişesi mi bu?
-Yok ilk görüşte aşk klişesi değil. O akşam marşlar okunduktan sonra çıkışta beni evime bırakmak istedi. Ben hayır dedikçe nasıl ısrar ediyor bir görseniz. Dönüşte “Bir kahve içelim mi” dedi. Bir kahve derken dört-beş saat oturduk. O dört-beş saat içerisinde ben teşhisimi koyup, ayrıldım. Çünkü kamu hizmetinde çalışacağını, çok aktif ve sosyal biri olduğunu ve tabii benim kendisiyle bir hayat paylaşacağımı işte o akşam anladım.
Ne kadar sonra evlendiniz?
-İki yıl sonra 93’te...
SOKAKTA BİR TEK LİMON SATMADIĞIMIZ KALDI
Evlilik hayatınız boyunca ikiniz de hem çalıştınız, hem okudunuz değil mi?
-3 buçuk yıl bir hediyelik eşya mağazamız vardı. O zamanlar New York’ta çini de bulmak zordu, orijinal bir gümüş takı bulmak da... Sokak festivallerinde dükkân önüne tezgâh açıp çini tabak bile sattık. Yani sokakta bir tek limon satmadığımız kaldı! Benim Amerikan moda şirketlerinde deneyimlerim var. Federated Department Stores’da satın alma departmanlarında çalıştım. Arkasından Saks Fifth Avenue... Hem müşteri hizmetleri hem de satışla ilgili müdürdüm.
Siyaset nedeni ile Türkiye’ye döndünüz... Buruk mu döndünüz?
-Yok tam aksine. Bir de böyle bir görev... Egemen Amerika’ya babası eğitim ataşesiyken gitmiş. 32 yaşında milletvekili olarak dönmek çok da insana kısmet olmayacak bir şey.
Egemen Bey bu kariyeri küçük yaştan itibaren planlamıştı herhalde?
-Çok da plan değil. Benim ruhumda nasıl moda ve tekstil varsa onun da her şeyinde kamu hizmeti var. Dediğim gibi pazar günleri bile takım elbise giyen biriydi Egemen. Ben “Herhalde bir de pijamanız var, acil durumlarda üstüne ceket giyip çıkabilesiniz diye o da kravat desenli!” diye takılırdım. .
Dönerken Türkiye’de moda konusunda ne yaparım endişesi duydunuz mu?
-Hiç duymadım, çünkü ben ekmeğimi taştan çıkaran bir insanım. Bir yerden bir şey çıkar diye düşünüyordum.
Harvey Nichols’la profesyonel iş yaşantısına döndünüz. Sizi tanımayanlar bu işin tepeden inme bir yöntemle size verildiğini düşündü...
-Aynen. Egemen’in milletvekilliği için de aynı şeyi düşünmüşlerdi.
Bu eleştirilerle nasıl başa çıktınız?
-Önemli olan başımı yastığa koyduğumdaki huzur. Ben de karşıdan baksam “Canım ohoo tabii bütün kapılar açılır, filancanın karısı zaten” diye düşünebilirim. Ama en basitinden Saks’da çalışmamış olsam, Bülent Eczacıbaşı bana “Beyhan seni Harvey Nichols’cılarla tanıştırayım” demezdi.
EŞİM DİYE DEMİYORUM EGEMEN ŞIK GİYİNİYOR
Siz hep biz diye konuşuyorsunuz. Egemen Bey işlere karışıyor mu?
-Hiç. Asla... Bu tip limited şirketlerde iki ortak gerektiği için sembolik bir hissesi var, o kadar. Modayı ve mağazacılığı bilen bir insan değil. Vakti de yok zaten.
Siz onun stiline ne kadar katkı sağlıyorsunuz?
-Biraz müdahale ediyorum. Düz ve koyu renkler giymesi için teşvik ediyorum. Daha çok teknik danışman gibiyim. Mutlaka bunu giyeceksin diye zorlamıyorum ama oduncu gömleği tarzı kareli gömlekler giyinmesini de istemem. Ama eşim diye söylemiyorum Egemen şık giyiniyor.
VAKKO AÇILIŞI ATAMAYA DENK GELDİ
Vakko İstinye Park mağazasında bir süre müdürlük yaptıktan sonra Astoria’da kendi Vakko Butik ve W Collection mağazamızı açtık. Butik 70 metrekare. İnsanı, ürünü, modayı çok seviyorum. Bunların birleştiği nokta da mağazadır zaten... Kendi mağazamızı açma fikri aklıma geldiğinde Cem Hakko’yla konuştuk çok pozitif karşıladı. Yaz aylarında konuştuk ama kasım ayına kadar bir gelişme olmadı. Malum Global kriz. Kasım ayında arayıp Astoria’da bir başka bayiinin devretmek istediğini söylediler. Anlaştık. Çok enteresan Egemen’in atanmasından kısa süre önce el sıkıştık. Tabii bu zamanlama yine birçok söylentiyi beraberinde getirdi. Kimseyi suçlamıyorum, denk geldi.