Ben bir taşıyıcı anneyim

Güncelleme Tarihi:

Ben bir taşıyıcı anneyim
Oluşturulma Tarihi: Ocak 31, 2007 00:00

Son günlerin en çok konuşulan konusu taşıyıcı annelik ve konunun gizli kahramanları "taşıyıcı anneler"! Türkiye’de ilk kez bir taşıyıcı anne Elele’ye konuştu ve 9 ay bir bebeği emaneten içinde taşıyıp, doğurup, emzirdikten sonra onunla nasıl vedalaştığını anlattı.

Viktorya, İstanbul’da yaşayan 37 yaşında bir taşıyıcı anne. Yani başka bir ailenin bebeğini emaneten 9 ay karnında taşıyan bir kadın. 10 yıl önce Rusya’dan gelmiş Türkiye’ye. 2005’in sonlarına doğru ise taşıyıcı annelik yapacağı aileyle tanışmış. Beş ay önce doğum yapmış ve bebeği biyolojik ailesine teslim etmiş. Şu aralar ise kendi kafesini işletiyor. Taşıyıcı annelik kavramıyla çoğumuz Özgü Namal ve Dolunay Soysert’in başrollerini paylaştıkları "Bebeğim" dizisi sayesinde tanıştık. Viktorya, bu diziyi seyretmemiş hiç. Geçirdiği 9 ayı ve doğumdan sonraki günlerini Elele okurlarıyla paylaşırken anlattıkları, bir dizi filmden çok daha öte...

Taşıyıcı anne olmaya nasıl karar verdiniz? Nasıl başladı her şey?

- Bir arkadaşım çocuğu olmayan bir ailenin taşıyıcı anne aradığını anlattı. Ortak tanıdıklar vasıtasıyla aileye beni önermişler.

Sizden bebeği taşımanızı isteyen aile neden bir taşıyıcı anneye ihtiyaç duymuştu?

- Aile Almanya’da yaşıyordu. 20 yıldır çocuk özlemi çekiyorlarmış. Transfer 7-0! Yani 7 kere tüp bebek denemişler, tutmamış. Embriyo transferini yaptıktan sonra ben üç aylık hamileyken anne buraya geldi, bebek doğana kadar burada kaldı.

Siz ilk çocuğunuzu kaç yaşında doğurdunuz?

- 19 yaşında anne oldum.

Taşıyıcı anne olmak size neler kazandırdı?

- Bu bana kalsın, anlatmak istemem bunu.

İlk görüşmeden hemen sonra embriyo transfer işlemi yapıldı mı?

- İlk görüşmeden sonra taşıyıcı anne olmaktan vazgeçtim. Sonra üç ay düşündüm. Anne, beni ikna etti.

Kabul ettikten sonra olaylar nasıl gelişti?

- Anneden alınan yumurta, babadan alınan spermle döllendikten 3 gün sonra bana transfer edildi.

Sonuçta bir canlı büyümeye başladı içinizde, ’bu benim’ diye düşündüğünüz an olmadı mı hiç?

- Yok, öyle hissetmedim hiç. Biliyordum annesi, babası olduğunu. Annesi çok sık yanımdaydı. Tekmelediği zaman o da tanık oluyordu, elini karnıma koyuyordu, hissediyordu; onunla konuşuyordu. Çok üzülüyordu bunları yaşayamadığı için. Hamileliğim süresince yemeklerime çok dikkat ediyordum. Sigara içmiyordum. Hayatta portakal yemezdim, kilolarca portakal yedim.

Bu hikayede babadan fazla söz etmiyorsunuz, baba durumdan rahatsız mıydı?

- Baba yurtdışında çalıştığı için burada bizimle beraber değildi. Yoksa karısını yalnız bıraktığı için değil. O da kaç sene geçerse geçsin dostluğumuzun devam etmesini istiyor. Zaten bebeğin teyzesi oldum ben. Beni teyze olarak kabul ettiler.

Sonuç olarak bebek onların bebeği...

- Hem teknik olarak, hem duygusal olarak, hem biyolojik olarak bebek onların bebeği. Dediğim gibi bir bebeğe sahip olmak istesem, kendim yapardım. Zaten artık kendi bebeğimi yapmak istiyorum.

Doğumun hemen ertesinde yapayalnız kaldınız, hiç mi üzülmediniz?

- Hamilelik duygusallığı yaşıyordum sanırım. Evet, televizyon seyrederken falan hemen gözlerim doluyordu. İlk hamileliğimde böyle olmadı elbette. Kızım doğunca yanımdaydı. Ama şimdi bebek gittiği için biraz tabii ki üzüldüm. O gün eve gitmek istemedim. Arkadaşlarımda kaldım. Televizyonu açınca her yerde reklamlar, bebek bezleri, mamalar; onları görünce kötü oldum. Ta ki iki hafta sonra bebeği görene kadar.

Sonra ne sıklıkta gördünüz bebeği?

- Çok sık görmedim tabii. Giderken teşekkür etmek, vedalaşmak için geldiler. Ama konuşuyoruz arada bir. Dün aradılar. Almanya’dan İstanbul’a 47 dakika konuştuk. Bebeğin kulağına dayadı annesi telefonu. O da bir şeyler mırıldanıyor oradan. Beş aylık şimdi.

Yaptığımdan pişman değilim

Doğumdan bu yana geçen beş ayın sonunda düşünceleriniz nedir?

- Pişman değilim. Çok iyi bir şey yaptığımı düşünüyorum. O kadını tanıdıktan sonra içim çok rahat, gönlüm rahat yaptım taşıyıcı anneliği.

Çocuğu olmayan kadınlara bu yöntemi tavsiye eder misiniz?

- Elbette, ama aile taşıyıcı anneyi çok iyi seçmeli. İçki içmemesi gerekir, iyi beslenmesi gerekir, sigara kullanmaması gerekir. Güven çok önemli...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!