Belki yanlış adamlar seçtim Belki de yanlış olan bendim

AyÅŸe Arman, Anneler Günü'nde Haziran Gecesi dizisinde oynadığı anne karakteriyle dikkat çeken Nebahat Çehre ile konuÅŸtu.    Oynadığı rolün aksine, son dönemin yükselen annelerinden. Her ne kadar Haziran Gecesi’nde ihtiraslı, insanların kaderleriyle oynayan katı bir anneyi canlandırsa da, anne dendiÄŸinde ilk sırayı hep o iÅŸgal ediyor. Neden? Çünkü o dizilerin en güzel annesi. Ama kendisi için seksi dendi mi, onun tüyleri diken diken oluyor. Güzel ve seksi olmak yerine, akıllı ve bilgili olmayı tercih ediyor. Açık sözlü biri, gizlediÄŸi bir ÅŸey yok, hayatının iki büyük dönemi hakkında kendisini acımasızca sorgulayabiliyor. Nebahat Çehre, izlerken keyif alınan biri. Sohbet ederken de öyle. Okurken de olmasını temenni ederim... Küçük bir kızken Yılmaz Güney’le birlikte oldunuz. Sizde kalan tortu ne? Nasıl hatırlıyorsunuz o yılları?- 19 yaşındaydım. Gerçekten küçüktüm. Åžimdi düşünüyorum da, Yılmaz benim hayatımın ondan geri kalanına bakış açımı deÄŸiÅŸtirdi. Ben ayakları yere basmayan biriydim. Dünya ve kendi ülkemin meseleleriyle zerre kadar alakam yoktu...Sosyal içerikli bir kadın mı yaptı yani sizi?- Yoo hayır. Ben bakmama raÄŸmen, göremediÄŸim ÅŸeyleri de gördüm. Çok ÅŸey öğrendim. Sayesinde. OyunculuÄŸuma da faydası oldu. 4.5 yıl niÅŸanlı, 1.5 yıl da evli kaldık...Yılmaz Güney’e borçlu musunuz, yoksa alacaklı mı?- Tabii borçluyum. Yani öyle zannediyordum. Ama 60 yaşında ilk defa farkına vardım ve itiraf ediyorum ki, ben aslında alacaklıyım...Nasıl yani? Hırpaladı mı sizi?- Ä°steyerek deÄŸil. Ama hırpaladı. Tutkulu bir beraberlikti ama korkuyu da aynı anda yaÅŸadım ben. Yılmaz kiÅŸiliÄŸimi sildi süpürdü. Yok etti beni. Yıllarca kendime bile söylemedim ama beni çok ezdi...Peki ondan sonra hayata nasıl devam edebildiniz?- Tamamen zıt kutuptan bir adamla evlendim: Yavuz Demir. Yılmaz’la kendime güvenimi kaybetmiÅŸtim. Kompleksli bir kadın olup çıkmıştım.Yılmaz’ın kuralları vardı: ‘Tuvalete yalnız gidemezsin, bir baÅŸkasıyla dans edemezsin, yanında karısı bile olsa, bir baÅŸka erkekle uzun uzadıya sohbet edemezsin...’ Adam, öyle istiyor. Yavuz ise tam tersi, seni kendi başına bir ÅŸeyler yapmaya, yüreklendirmeye çalışıyor. Tekrar kendime güvenimi kazandırmaya uÄŸraşıyor. Bir de beni ÅŸuna inandırmaya: ‘Hayat, iki insan biraraya gelince baÅŸlar. Öncesinin bir önemi yok.’ GeçmiÅŸim onu hiç ilgilendirmiyordu. Gerçi onunla da baÅŸka sorunlarım oldu...Ne gibi... - Ä°kinci eÅŸim de çok dışa dönük ve ÅŸekilciydi...‘Dışa dönük’ ne demek?- Hiç baÅŸ baÅŸa kalamazdık. Hep insanlarla birlikte. ArkadaÅŸlar, dostlar... EÄŸleniyoruz, gülüyoruz, hiç bitmeyen bir parti halindeyiz... Yeniköy’de bir yalıda yaşıyorduk, şöyle ikimiz sakin sakin güneÅŸlenelim, kitap okuyalım... Yok. Hiç yapamadık, hep insanlarla bir aradayız. Ä°kili bir hayat yaÅŸayamadık. Bir de o yıllarda Åžamdan modası vardı. Ben eÅŸimi Åžamdan’da bırakıp eve gittiÄŸimi çok bilirim, ‘Söylersiniz Yavuz Bey’e, eÅŸi eve gitti dersiniz’ diye göze görünmeden eve kaçardım oralardan. Öyle bir adamdı, bazen varlığımı bile unuturdu. Bir gün baktım ki, ‘Ya bu hayat sadece eÄŸlence üzerine mi kurulmalı?’ diye düşünüyorum. Onunla da bu yüzden bitti. Ama iki eÅŸimden de kötü ayrılmadım. Yılmaz bugün hayatta olsa yine bana sahip çıkardı, Yavuz’la da dargın filan deÄŸilim. Kimseden düşmanca ayrılamam ben...Evliliklerinizde aradığınızı buldunuz mu?- Yok canım. Bulsaydım, devam ederdi. Belki yanlış adam seçtim, belki de yanlış olan bendim.ÊŞimdi?- Åžimdi mi? Sevgilim filan yok. Kendimi yalnızlığa bıraktım, 10 senedir yalnızım. Ama çok yakın dostlarım var, mutsuz filan deÄŸilim. Aradığım insana rastlayamadım o kadar. Bu da bir ÅŸans... ‘Aman hayatımda bir erkek olsun!’ diye bir iliÅŸki yürütemem. Zaten belli bir yaÅŸtan sonra çok daha seçici oluyorsun: Senin çevrene ayak uyduracak, bekar olacak, olacak da olacak... E zor. Bir de evcimen bir tipim ben. Haftanın 3-4 günü evimde kendi kendime kalmak isterim. Kitap okuyacağım, film seyredeceÄŸim...TIME’A KAPAK OLMAYI Ä°STERÄ°M AMA DEKOLTE BÄ°R KIYAFETLERusya’daki Elle dergisi Ukrayna BaÅŸbakanı TimoÅŸenko’ya sordu: ‘Time’a mı Playboy’a mı kapak olmak istersiniz?’ O da, ‘Bütün gerçek kadınlar Playboy’a kapak olmak isterler’ dedi. Siz ne düşünüyorsunuz?- Ben Time’a kapak olmayı isterim, ama dekolte bir kıyafetle! Akıllı ve bilgili bir kadın olmayı çok isterdim.Öylesiniz zaten...- Yok, kendimi öyle görmüyorum. Çok eksiÄŸim var. Çok küçük yaÅŸta hayata atıldım. Pek çok ÅŸey eksik kaldı. Adam gibi bir eÄŸitim alamadım. Bilgili deÄŸilim, herhangi bir ÅŸeyin uzmanı deÄŸilim. Bu tür ÅŸeyler benim için güzel ve seksi olmaktan daha önemli. Zaten dünyada çok güzel var, güzellikle baÅŸa çıkmak mümkün deÄŸil ama akıllı az insan var...SEKSÄ° OLDUÄžUMU SÖYLERLER ÇOK RAHATSIZ OLURUMSiz nasıl bu kadar güzelsiniz?- Öyle mi düşünüyorsunuz? Ben hiç öyle hissetmiyorum. Gerçi, ben hayatımın hiçbir döneminde kendimi öyle hissetmedim. Kraliçe seçildiÄŸimde bile...Ne zaman kraliçe seçildiniz?- Epey oldu. Bundan tam 45 yıl önce! 1960 senesiydi, bir arkadaşım güzellik yarışmasına girecekti. Ben de yanındaydım, bana ‘Sen de katılsana’ dediler. ‘Peki’ filan oldum. Ama tam da emin deÄŸilim yaptığımın iyi bir ÅŸey olup olmadığından. Eve gelince anneme söyledim, estetiÄŸe meraklı bir kadındır, ‘Bir sakıncası yok, girebilirsin’ dedi...YaÅŸ?- 15. Halim komik tabii, topuklu ayakkabı giymeye çalışıyorum ama henüz o topukların üzerinde adam gibi yürüyemiyorum... Bir de Türkiye güzeli seçilmeyeyim mi? Seçildim ama olan bitenin farkında deÄŸilim. Derken, ülkemi temsil etmek için Londra’ya gittim. Nasıl saftirikim... Ä°spanyol güzeliyle aynı odayı paylaşıyorum. Allah’tan kız, halden anlar bir kızmış, beni öyle dünyadan bihaber, makyajsız, at kuyruklu filan görünce kol, kanat gerdi, ablalık yaptı, herkesle tanıştırdı...Dereceye girdiniz mi?- Ä°nanmayacaksınız ama finale kaldım! Sonra dediler ki, ‘Türkiye güzeli çok küçük, ileri yıllarda tekrar katılabilir, bir hak daha tanıyoruz ona...’ 5 yıl sonra bu hakkımı tekrar kullandım, Türkiye’yi New York’ta düzenlenen Dünya Güzellik Yarışması’nda temsil ettim. Artık Londra’ya gitmiÅŸ olan o küçük kız kadar gariban deÄŸildim. Bir de Mualla Hanım öyle zarif, öyle diÅŸi kıyafetler dikmiÅŸti ki bana, Türkiye güzelinin nereden giyindiÄŸi bir olaydı. Mualla Hanım, Canan Yaka’nın annesidir, baÅŸka bir ÅŸeydi kendisi, müthiÅŸ bir yetenek... Gerçi kayda deÄŸer bir baÅŸarı kazanamadım ama olsun, benim için iyi bir deneyimdi. O arada sinema kariyerim de baÅŸlamıştı...Siz yaÅŸsız gibi duruyorsunuz. Yaşınız yokmuÅŸ gibi. Bir yaÅŸta donmuÅŸ kalmışsınız gibi. Sırrı nedir...- Yok canım. YaÅŸsız deÄŸilim. Öyle bakımlı bir kadın falan da deÄŸilim. Rejim yapmam, spor yapmam, pahalı kremler filan kullanmam. Yanlış bir ışık aldığım zaman yüzümdeki bütün çizgiler ortaya çıkıyor, bir de sol yanağımda bir boÅŸalma var. Ä°fadem deÄŸiÅŸmeden, düşen yerlerim kaldırılsın isterim. Hani etek sarkar, eteÄŸin modelini bozmadan sarkıkları düzeltirler ya, o hesap... Bu yaz estetik ameliyat olmayı düşünüyorum. OlduÄŸu gibi yüzüm yarım santim yukarı kaldırılsın. Ama öteki tür müdahalelere karşıyım. KaÅŸlarım natürel olmayan bir biçimde yukarı kalksın istemem mesela... Haziran Gecesi’nde sizi izleyenlerin iki bakışı var. Bir dizideki rolünüz: Ailesine düşkün, hırslı anne; diÄŸeri Nebahat Çehre görüntüsü. Hem anne, hem de seksi kadın imajı... Ä°kisi bir arada...- Oldum olası beni öyle tanımlarlar: ‘Seksi kadın.’ En nefret ettiÄŸim laftır. Çok rahatsız olurum... Gerçekten mi? Kötü bir ÅŸey mi seksi olmak?- Ne bileyim bana boÅŸ gelir. Bizim kuÅŸak için seksi olmak, vamp olmak iyi ÅŸeyler deÄŸildi. Zaten bana 13 yaşında görücü gelmiÅŸti...Anlamadım.- Demek ki, o yaÅŸta bile diÅŸi bir tarafım vardı. Bu hiç deÄŸiÅŸmedi. Bu bir dezavantaj aslında... Masum bir görüntünüz varsa, basma bir elbise giyip, saçınızı iki yana örüp, biraz da gözyaşı döküp baÅŸrol oynayıp star olabiliyordunuz. Ama benim gibilere zengin şımarık salon kadınını oynamak düşüyordu. Anlatabiliyor muyum?Hak ettiÄŸiniz yerde olduÄŸunuza inanıyor musunuz?- Hayır. Ama bu biraz da benim hatam...BÄ°R DÖNEM ASALAK GÄ°BÄ° YAÅžADIMBir dönem yoktunuz. Neden yok oldunuz? Ve yok olduÄŸunuz dönemde ne yaptınız?- Kendi kendimle hesaplaÅŸmaya çalışıyordum: Ben niye kendimi bu kadar yok ettim diye. 10 küsur yıl bu meslekten, meslekteki arkadaÅŸlarımdan uzak durdum. Ãœstelik zaman zaman deÄŸil, çok sık aranıyordum. ‘Numaramı nereden buldunuz?’ diyordum, hiçbir teklifi kabul etmiyordum. O kadar kendimi soyutlamıştım. Derken, Selim Ä°leri’den Yedi Kuleli Mihriban için bir teklif geldi, kıramadım. Çok severim kendisini. Åžimdi tabii o kadar ara verdiÄŸime piÅŸmanım...Ne yaptınız o dönemde?- Valla, ne yapacağım? Asalak gibi yaÅŸadım..NEBAHAT DEĞİL NEB YA DA NEBUŞİsminizin Nebahat olmasından rahatsızlık duyduÄŸunuz oldu mu?- Oldu, oldu! Hiç sevmedim. Allah’tan ÅŸu aralar eski isimler moda. Benim ismim Hilal Nebahat Çehre aslında. Küçükken herkes bana Hilal derdi, okulda da ismim Hilal’di.Güzellik müsabakasına kaydolurken Nebahat’i kullanmışlar, bu yaşıma kadar da öyle kaldı. Ama bana genellikle Neb ya da NebuÅŸ derler...Â