Banu TUNA
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 17, 2005 00:09
J.K. Rowling’in satış rekorları kıran çocuk edebiyatı dizisi Harry Potter’ın altıncı kitabı dün İngiltere’de kitapçı raflarına çıktı. Harry Potter ve Melez Prens (Harry Potter and The Half Blood Prince) adını taşıyan kitap daha ortada yokken, amazon.com’dan 1.4 milyon sipariş aldı. Dün gece dünyanın pek çok yerinde Harry Potter partileri düzenlendi.
Türkçe’ye çevrilmesi ve Yapı Kredi Yayınları tarafından piyasaya sürülmesi ise Ekim ayını bulacak. Siz de bu arada altıncı kitabın yerli versiyonuyla idare edebilirsiniz. Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde okuyan Serhan Vural (24), bundan bir buçuk yıl önce serinin altıncı kitabını yazmaya başladı. www.sihirbaslasin.net ve www.sanalhogwarts.com internet sitelerinde tefrika olarak yayınlanan roman büyük ilgi gördü. Vural’ın romanı, Düşler Kuyusu ve Cadı Avcısı adlı iki bölümden oluşuyor. Bilgisayar çıkışını alıp, ciltletip kitap haline getirenler var. Okurken gerçekten de Rowling’in elinden çıktığı (tüm imla ve dilbilgisi hatalarına rağmen) hissine kapıldığınız anlar oluyor.
Fantastik edebiyatla aranız iyi olmalı, çok kitap okur musunuz?
-Fantastik edebiyatla çok haşır neşir değildim. Harry Potter dışında Yüzüklerin Efendisi’ni okumuştum o kadar. Aslında edebiyatla toptan alakam yoktu. Mühendisim ya! Bize okulda bile otsunuz, bir şeyden anlamazsınız derler. Hatta sosyalleşelim diye özel dersler koyuyorlar. Yazıyla aramın iyi olduğunu son iki senede fark ettim. Bu da Harry Potter sayesinde oldu.
Altıncı kitabın ‘Serhan versiyonu’nu ne zaman yazdınız?
-Düşler Kuyusu’nu 2004 Ocak’ta yazmaya başladım, Ağustos’ta bitti. Ondan sonra 2005 Şubatında ikinci bölüm olan Cadı Avcısı’nı yazmaya başladım.
Rowling’in her kitabı, Harry’nin Hogwarts büyücülük okulundaki bir yılını anlatır. Siz de altıncı yılını anlatıyorsunuz. Neden iki ayrı isim taşıyor?
-Biraz hızlı gitmişim, Düşler Kuyusu ders yılının birinci döneminde bitince okuyucular tepki verdi, ben de ikinci dönem için Cadı Avcısı’nı yazdım.
Bu yazdığınız ve yayınladığınız ilk çalışma mı?
-İnternet sitelerine yazı yollamaya kısa bir Harry Potter hikayesi ile başladım. Harry Potter’la ilgili internet sitelerinde çok beğenildi.
KİM BU KADAR ÇOCUĞA BİN SAYFA OKUTABİLDİ
Yazı yazmaya başlamak için neden Harry Potter’ı seçtiniz?
- Ben Harry Potter’ın yalın anlatımını, insanların kafasını karıştırmayan betimlemelerini seviyorum. Bir de bugüne kadar kim bu kadar çok çocuğa bin sayfa okutabildi? Zamanında formüllerle boğuşmaktan kitap okuyamadım, çocukların okuması hoşuma gidiyor.
Yazarken kendi kitabınızı mı yazdınız yoksa Rowling’in izinden mi gittiniz?
-Düşler Kuyusu’nu yazmaya başlayınca olayları çok da kendi kafama göre geliştiremeyeceğimi, yazarın izinden gitmem gerektiğini anladım. Örneğin yeni bir kötü adam yaratmak istedim ama Voldemort’un önüne geçecek kadar kötü olmaması gerekiyordu.
O zaman kitabın başarı formülünü çözmüş olmalısınız?
-Eh, tabii sadık kalmanız gereken şeyler var. Örneğin Harry bir muggle (büyücü olmayan normal insan) evinde saldırıya uğrayamaz. Her kitapta aranıp bulunması gereken bir obje oluyor, Felsefe Taşı gibi. Ben biraz da bu yüzden kitabın adını Düşler Kuyusu koydum. Harry bu kuyunun peşine düşüyor. Öykünün sonunda hiçbir açık kalmaması, her şeyin açıklanması lazım.
Kendinizden neler kattınız?
- Benim yarattığım birkaç kişi, ders, büyü ve yaratık var. Örneğin Rusalka göl kıyısında yaşayan bir yaratık; yanından geçerken aşık olduğunuz kişiyi görüyorsunuz. Benim romanım biraz daha sert. Mesela Harry bir ara karanlık tarafa geçiyor. Rowling bunu asla yapmayacağını söylemişti bir keresinde.
Yıldız Savaşları’ndan esinlenmiş olabilir misiniz?
-Yok, vallahi değil. Zaten ben filmin son bölümü gösterilmeden önce yazmıştım. Harry arkadaşlarının öldürüleceğini görüyor, intikam almak için karanlık tarafa geçiyor. Ama sadece bir süre için. O esnada biraz korkunç olaylar meydana geliyor, çocukları kötü etkiler diye sonradan pişman oldum.
Yeni kişi, büyü ve yaratıkların adlarını nasıl koydunuz? Rowling bu işi İngilizce ve Latince ile oynayarak yapar da...
-Ben de İngilizce kelimelerle oynadım. Örneğin domes protelyus diye bir büyü var. Başın üzerinde koruyucu kalkan görevi gören bir kubbe yaratıyor bu büyü. Dome, İngilizce kubbe demek. Protect de koruma. İkisini birleştirdim. Karakterler için de karakter hangi ülkeden geliyorsa, o ülkenin 1800’lerde yaşamış, fazla bilmediğimiz şairlerinin isimlerinden faydalandım.
Pek çok fanatiği olan bir romandan ve karakterden bahsediyoruz. Yazdıklarınıza itiraz edenler çıkmadı mı?
-Voldemort’tan daha kötü bir karakter yaratmama kızanlar oldu. Bir de Neville’i çok ön planda tutum. Neville çok sakar bir tip. Benim romanımda focusus diye iksir içiyor ve geçici süreler gözüpek olabiliyor. Buna itiraz edenler oldu.
Başka hikayeleriniz var mı, Harry Potter’la alakası olmayan?
-Var. Biri Bursa’da geçiyor. Hakan diye Uludağ Üniversitesi’nde okuyan bir çocuk var. Geleceği görebiliyor. Babasının öldüğünü görüyor ama kurtaramıyor.
24’TEN ESİNLENDİM
Yazdığım kitabın ikinci bölümü Cadı Avcısı’nın ilhamını 24 adlı diziden aldım. 24’ün bir bölümünde, ölümcül bir virüs dünyayı tehdit ediyordu. Ben de bunu büyücü dünyasına nasıl uyarladım. İnsanların bir silah olduğunu anlamayacakları ölümcül bir büyücü silahı yaratmaya karar verdim, ortaya insanların yaşam gücünü emen Cadı Avcısı denen silah çıktı.
TAZMİNATI ÖDEYİN BASAYIM
Yazdıklarımı Rowling okusun isterdim ama kişisel sitesinde bu tip postaları okumadığını yazmış, bana mektup göndermeyin demiş. Şu anda telif haklarına göre suç işlemiş olabilirim. Bana, kitabını bassana, diyenler de oluyor. Ama ben de milyon dolarlık tazminatı ödeyecekseniz basayım diyorum.