Bedrettin Cömert’in çocukları Türkiye’ye hiç dönmedi

Güncelleme Tarihi:

Bedrettin Cömert’in çocukları Türkiye’ye hiç dönmedi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 04, 2005 01:02

Bedrettin Cömert’in İtalyan eşi Maria Agostina, cinayet sonrasında süren tehditlere bir yıl dayanabildi ve Türkiye’den ayrıldı.

İlk durak Fransa’ydı. Oğulları Ergun ve Kemal için yepyeni bir kültürel ortamdı Paris. Hem babalarının yokluğuna, hem de yeni bir çevreye alışmak zorunda kaldılar. Öğrenimlerini önce Fransa’da, sonra da İtalya’da sürdürdüler. İtalyan kültürüyle yoğrulunca, Ergun belirli sözcükler dışında unuttu Türkçe’yi. Kemal ise hiç öğrenemedi. Kitaplarını okuyamadıkları babalarını hep annelerinden dinlediler.

Cenaze töreni sonrası Cömert ailesi için de acılı, sıkıntılı yıllar başlamıştı. O güne değin her şeyle barışık bir yaşam süren Cömert Ailesi’nin fertleri, cinayetin acısını asla içlerinden atamadı.

Maria Agostina’nın çocuklarını alıp Türkiye’den ayrılmasından sonra onlarla da aralarına mesafe girdi. Sadece Faruk Cömert’in Napoli’deki Güney Avrupa Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na (Airsouth) atandığı 1985-1988 yıllarında, aralarında sıcak bir temas kuruldu. Ondan sonra ilişki sadece Bedrettin Cömert’in Roma’da okuduğu günlerden beri yakın arkadaşı olan Prof. Yüksel Ersoy aracılığıyla sürdü.

Öyle ki, Bedrettin Cömert’in büyük oğlu Ergun’un Roma’daki nikah davetiyesini bile aile üyelerine Prof. Ersoy iletti. Davetiye geldiğinde, Fazıl ve Seher Cömert artık hayatta değildi.

AMCALARINDAN GELEN DÜĞÜN HEDİYESİ

Nikaha Faruk Cömert’in yanısıra halalar Zehra ve Semra Cömert davet ediliyordu. 1995’teki nikaha ve ardından bir restoranda verilen yemeğe Türkiye’den sadece Prof. Ersoy katıldı. Ersoy, Roma’ya giderken Cömert Ailesi’nin mutluluk mesajlarını ve hediyelerini de yanında götürdü. Halalar, hediye olarak takı göndermişlerdi; amcanın hediyesi ise havacılık ile ilgiliydi. Ergun, köpekleri çok sevdiği için nikah töreninde gelinin iki nedimesi köpekti.

Bugün artık Ergun 39, Kemal ise 32 yaşında. İkisi de Roma’da yaşıyor. Kemal, arkadaşlarıyla birlikte kurduğu bir bilgisayar programları şirketinin ortağı. Askerliklerini yapmadıkları için de Türkiye’ye gelmeleri tam bir sorun.

Ergun ise Roma’da ‘Masterdog’ adlı ünlü bir evcil hayvan kliniğinin sahibi. Klinik, köpeklerle ilgili olarak bakım, gezdirme, sağlık, eğitim, otel gibi hizmetlerden, 24 saat telefonla danışma, taksi ve krematoryuma varana değin akla gelebilecek bütün ihtiyaçlara yanıt veriyor. Şirketiyle ilgili olarak sık sık gazete ve televizyonlarda haberler yayınlanıyor. Ergun, hayvanları ne kadar sevdiğini işindeki başarısıyla kanıtlıyor.

Kemal henüz bekar, Ergun ise evli ve ilkinin adı Leonardo olan iki çocuk sahibi bir baba artık. Bereket, anne Maria Agostina, oğlunun düğününü gördü, torunlarını tanıma mutluluğuna erişti. Son görev yeri Tiran Büyükelçiliği’ydi. Bir gece katıldığı bir davetten dönüşünde evde fenalaştı. Sabah bulduklarında koma halindeydi. Beyin kanaması teşhisi konulunca vakit geçirmeden helikopterle Roma’ya götürüldü. Ama kurtarılamadı. 27 Kasım 2001’de yaşama gözlerini yumduğunda 61 yaşındaydı.

BERAAT KARARINA YORUM YOK

Cinayetin ardından polis, robot resimleri çizilen Rıfat Yıldırım ve Üzeyir Bayraklı adlı iki zanlının peşine düştü. ‘Ülkücü militan’ olarak tanınan iki zanlı da Almanya’ya kaçtı. Üzeyir Bayraklı, bir süre sonra Almanya’da açtığı ve Alaattin Çakıcı dahil Türk mafyasının ünlü isimlerinin buluşma mekanı haline gelen gece kulübünde öldürüldü; Rıfat Yıldırım ise 2002’de Türkiye’ye iade edilerek yargılandı. Cinayetten tam 24 yıl sonra yapılan yargılama sonucunda ‘delil yetersizliği’nden beraat kararı verildi ve dosya ebediyen kapandı.

Rıfat Yıldırım’ın Türkiye’ye iade edildiği sırada Ergun Cömert, ‘Ailemizin hayatını kötü bir şekilde değiştirdi. Nefret etmiyorum ama reddediyorum bu insanları’ demişti gazetecilere. Kemal Cömert de ‘Normalde bir insan babasının katilinin ölmesini ister ama ben idama karşıyım. Ömrünün sonuna kadar hapis yatmasını istiyorum’ dileğinde bulunmuştu.

Şimdi her ikisi de anlamakta zorlandıkları beraat kararıyla ilgili yorumda bulunmaktan kaçınıyorlar. Geçmişle ilgili olarak da konuşmak istemeyen Cömert kardeşler, Hürriyet’e yaşamlarıyla ilgili olarak şunları söylemekle yetindiler:

‘Türkiye’den ayrıldıktan sonra yeni bir çevreye uyum sağlamamız gerekti. Yeni bir kültür, yeni bir dil öğrenmenin zorluklarıyla karşılaştık. Sonuçta bugün İtalyan kültürüne sahip olduk. Annemiz hayattayken bize hep babamızı, kitaplarını, hayatını ve çalışmalarını anlatırdı.’

Kemal ve Ergun Cömert’in Türkiye ile temas noktası, babalarının yakın arkadaşı olan Prof. Yüksel Ersoy. Zaman zaman da Prof. Günsel Renda ve Faruk Cömert’in bilgisayar mühendisi olan oğlu Cem Nuri ile e-mailler aracılığıyla haberleşiyorlar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!