Beden görüntüleme cihazlarına da yaylım ateÅŸ!

Güncelleme Tarihi:

Beden görüntüleme cihazlarına da yaylım ateş
OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 26, 2005 00:00

Önceki hafta Amerikalı bir bilim insanı, kalp cerrahlarına verip veriÅŸtirmiÅŸ ve gerekmediÄŸi halde herkese kalp ameliyatı yaptıklarını belirtmiÅŸti. Ona göre, cerrahlar büyük paralar kazanmak için bu yola baÅŸvuruyordu. Åžimdi de yüksek teknoloji ürünü beden taramaları gündemde. Peki, bu tür taramalardan geçmek, gerçekten de iyi bir fikir mi?Önceki sayımızda Amerikalı doktor Nortin Hadler’in kalp ameliyatları üzerine yaptığı istatistiki araÅŸtırmalar sonuçlarını yayınlamış, yazdığı kitapta binlerce kardiyolojik ameliyatın gereksiz yere ve sadece para kazanmak için yapıldığı kanaatine vardığını belirtmiÅŸtik. Tartışma ülkemize de sıçradı ve acaba bir çok kalp ameliyatı gereksiz mi, sorusu yöneltilmeye baÅŸlandı. Åžimdi de sırada beden görüntüleme cihazları var. Yapılan araÅŸtırmalar, tüm beden tarama görüntüleme cihazlarının önemli tehlikeler yarattığına dikkat çekiyor. Ãœlkemizde de çok yaygın olarak kullanılmaya baÅŸlandığı için bu sorun dünyanın ortak sorunu; doktorlar hemen her konuda beden görüntüsü istiyor. Ancak burada konu sadece doktorlar deÄŸil, hastalar arasında da çok büyük talep var. Öyle ki beden görüntüleme cihazları çıktıktan sonra, hastalık hastaları çoÄŸaldı. Kendisinden MR vb istemeyen doktorlara hastalar şüpheli gözle bakar oldu. Burada size, tüm beden görüntüleme cihazlarıyla ilgili, hem tehlikeye iÅŸaret eden bilimsel araÅŸtırmaları sunuyoruz hem de böyle hastalık hastası bir Amerikalı hastanın, New Scientist’te yer alan ilginç öyküsünü sunuyoruz.Her yanı delik deÅŸikBill Casarella beÅŸ saat süren bir ameliyatın ardından, her yanı tüpler ve kateterlerle delik deÅŸik edilmiÅŸ bedeninde korkunç aÄŸrılarla uyandı. Birkaç hafta önce yapılan bir tarama sonucunda akciÄŸerlerinde nodüller olduÄŸu saptanmıştı. Bunun üzerine birkaç tetkikten daha geçirilmiÅŸ, ancak bunlardan da kesin bir sonuç elde edilemeyince 65 yaşındaki Casarella’nın nodülleri ameliyatla alınmıştı. Laboratuvardan gelen haberler iyiydi: Bir olasılıkla zararsız sayılabilecek bir mantardan kaynaklanan nodüllerde kansere rastlanmamıştı. Ne var ki, Casarella ameliyat sonrasında çekeceÄŸi onca azaptan habersizdi. Tüpler özenle alındıktan sonra bile sancısı dinmek bilmedi. Sancılara katlanabilmek için iki hafta boyunca aÄŸrı kesiciler alıp durdu. Ancak bu ilaçlar sayesinde birazcık kendine gelebildi. Oysa, yıllık check-up öncesinde turp gibiydi. Casarella birkaç yıl önce ABD’de baÅŸlayan ve hızla tüm dünyayı saran çılgınlığın kurbanı oldu: Bilgisayarlı tomografi, ya da kısaca CT. Söz konusu yöntem bedenin bir dizi alıcı sayesinde toplanan X-ışınlarına tutulması ve ardından bunların bilgisayara yüklenerek bedenin en az 64 "dilime" ayrıldığı ayrıntılı görüntülere dönüştürülmesinden oluÅŸuyor. Kayda deÄŸer yatırım mı?Ur, kalp hastalıkları ya da kemiklerdeki zayıflama gibi ciddi saÄŸlık sorunlarının gecikmeden saptanması ve herhangi bir olumsuzluk durumunda hastalığı engelleyici önlemlerin alınabilmesi amacıyla kullanılan bu yöntem giderek yaygınlık kazanıyor. Florida’daki SaÄŸlık Tarama Merkezi’ne göre, tüm beden CT’si olarak bilinen göğüs, karın, ya da leÄŸen kemiÄŸi boÅŸluÄŸuna uygulanan ve yalnızca bir dakika süren tek bir CT taraması "yaÅŸam kurtarabiliyor". Böylesi bir uygulama hiç de ucuz olmamakla birlikte, sonuçları düşünüldüğünde kayda deÄŸer bir yatırım sayılıyor. Ne var ki, kimi uzmanlar bilgisayarlı tomografi yöntemine kuÅŸkuyla yaklaşıyorlar. En iyi olasılıkla saÄŸlıklarının üzerine titreyenlerin imdadına koÅŸan bu yöntem, en kötü olasılıkla insana yarar saÄŸlamaktan çok zarar verebiliyor. CT taramasında "aldatıcı müspetlere", bir baÅŸka deyiÅŸle, gerçekte herhangi bir sorun yokken varmış izlenimi veren sonuçlara bir hayli sık tanık olunuyor. Bu tür sonuçlar gereksiz yere kaygılanmak, olası zararlı incelemeler, hatta Casarella’nın başına geldiÄŸi gibi bıçak altına yatmak anlamına geliyor. Daha beteriDaha da beteri, kısa süre önce yapılan araÅŸtırmalar bizzat tüm beden CT taramalarının kansere yol açabileceÄŸini ortaya koyuyor. Gelgelelim, bu yöntemin uygulandığı merkezlerde söz konusu sakıncalara hemen hemen hiç deÄŸinilmiyor. CT taramalarının geçmiÅŸi topu topu 1972 yılına uzanmakla birlikte, röntgen ışınları yüzyılı aÅŸkın bir süredir insan bedeninin içini gözetlemek için kullanılıyor. Önceleri taramalar saatlerce, görüntülerin elde edilmesi de günlerce sürebiliyordu. Oysa artık bu tür bir tarama bir dakikada tamamlanırken, görüntülere de neredeyse anında ulaşılabiliyor. CT hastalarda belirtilerin saptanması ya da hastalığın hangi aÅŸamada olduÄŸunun belirlenmesine yarayan bir tanı aracı olarak artık yaÅŸamımıza iyice yerleÅŸmiÅŸ durumda. Ancak, ABD’deki klinikler 2000 yılından itibaren herhangi bir hastalık belirtisi göstermeyen, görünürde saÄŸlıklı hastalara da bu yöntemi uygulamaya ve CT taramalarını saÄŸlıkta devrim yaratan bir araç olarak tanıtmaya baÅŸladılar. Dışarıdan bakıldığında, yöntemin göklere çıkartılması haklı gerekçelere dayanmaktaydı. Hızla yayılıyorHasta bu taramalar sonucunda temiz çıkarsa gönül rahatlığıyla evine gidebiliyor, ufacık bir hastalık belirtisi saptandığında duruma el konabiliyordu. Durum öyle olunca, CT teknolojisi de hızla yayılmaya baÅŸladı. ABD’de açılan yüzlerce tarama merkezinin ardından, Britanya ve Avustralya da bu kervana katıldı. Bunun son derece kazançlı bir iÅŸ olduÄŸu açıkça ortadaydı. Ancak tıbbi gerekçeler böylesine elle tutulur deÄŸil. Belli bir hastalıkla ilgili bir testin olmasının bundan herkesin mutlaka yarar saÄŸlayacağı anlamına gelmediÄŸi tıpta yaygın bir görüştür. Herhangi bir hastalık belirtisi göstermeyen yığınla insana uygulanan taramanın vereceÄŸi zararlar saÄŸlayacağı yarardan çok daha fazla olabilir. Taramanın saÄŸladığı yararların çekincelerini gölgede bırakıp bırakmadığını anlamanın tek yolu geliÅŸigüzel denetimli bir deneme aracılığıyla taramadan geçirilen grubun bir denetim grubuyla karşılaÅŸtırılmasıdır. Ne var ki, ÅŸimdiye dek böylesine hiç bir giriÅŸime tanık olunmadı. ABD Besin ve Ilaç Kurulu (FDA) 2002’de, bu tür somut kanıtların bulunmadığına dikkat çekerek, yöntemin tarama amaçlı kullanımını hiç bir zaman onaylamadığını belirten bir bildiri yayınladı. CT yandaÅŸları bu gibi yöntemlerde geliÅŸigüzel denetimli denemelerin çok pahalı olduÄŸunu, üstelik pek bir iÅŸe yaramadığını öne sürüyorlar. Ömrü 6 gün uzatıyor!Öte yandan, Harvard Tıp Fakültesi’nden Scott Gazelle ve arkadaÅŸları tarafından yapılan ve yöntemle ilgili tüm verilerin kuramsal bir modele dönüştürüldüğü farklı türde bir araÅŸtırma CT taramasının saÄŸladığı yararların önemsenmeye deÄŸmeyecek denli az olduÄŸunu ortaya koyuyor. AraÅŸtırmadan elde edilen bulgular bir kez tüm beden taramasından geçen hastaların %90’ının bir tür takibe alındığını, ancak yalnızca %2’sinde ciddi bir rahatsızlığa tanık olunduÄŸunu, taramanın insanın ömrünü ortalama 6 gün gibi kısa bir süre uzatabildiÄŸini ve tüm bu incelemelere ciddi bir servet akıtıldığını gözler önüne seriyor. Ancak bu bulguları inandırıcı olmaktan uzak bulan CT yandaÅŸları, özellikle de takibe alınanların yüzdesine karşı çıkıyorlar.Tartışmalar sürerken, Eylül 2004’te yayımlanan bir araÅŸtırma tüm beden taramalarının gerçekten de urları tetikleyebileceÄŸini ortaya koyuyor. Geleneksel röntgenin DNA’ya zarar verebileceÄŸi ve hastada az da olsa kanser riskini artırabileceÄŸi zaten uzun zamandır biliniyor. Ancak bu yöntemin hastaya saÄŸlayacağı yararlar söz konusu risklerin yanında çok daha ağır basıyor. Riski yüzde 2 artırıyorOysa tüm beden CT taraması, söz gelimi bir göğüs röntgenine kıyasla, hastanın 100 kat fazla bir ışınıma maruz kalmasını gerektiriyor. AraÅŸtırmalar 45 yaşında bir erkeÄŸin 75 yaşına dek her yıl bu taramadan geçmesi durumunda, ışınımın kanserden ölüm riskini %2 oranında artıracağını ortaya koyuyor. CT yandaÅŸları bu deÄŸerlere de burun kıvırıyor ve uzun süreli uçak yolculuklarının, hastanelerin röntgen bölümünde çalışmanın, hatta daÄŸlık bölgelerde yaÅŸamanın bile insanların ışınımdan aynı oranda etkilenmelerine yol açabileceÄŸine parmak basıyorlar. Yine de, her yıl düzenli olarak bu tür taramalardan geçmenin pek de iyi bir fikir olmadığı görüşüne katılıyorlar. Kimi saÄŸlık merkezlerinde elektron-ışınlı CT olarak bilinen ve hastanın daha düşük dozda bir ışınıma maruz kaldığı öne sürülen farklı türde bir CT tarama yöntemi uygulanıyor. Ancak uzmanlar ışınım dozunu etkileyen asıl unsurların kullanılan voltaj ve bedenin görüntülenen "kesit sayısı" olduÄŸuna dikkat çekiyorlar. Yararı da varBirtakım sakıncalarına karşın, tıp çevrelerinin dikkate aldıkları kimi CT tarama türleri de yok deÄŸil. YaÅŸları geçkin kadınların mamografi yaptırmaları önerilirken, belirli bir hastalık riskinin yüksek olduÄŸu kiÅŸilerin de CT taramasından geçmelerinin mantıklı olacağına inanılıyor. GeçtiÄŸimiz yıl "Journal of the Amerikan Medical Association" adlı dergide yayımlanan bir araÅŸtırma da, koroner atardamarlarda kalsiyum birikiminin CT taramasıyla saptanmasının olası bir kalp hastalığını önceden uyarması açısından büyük bir önem taşıdığını ortaya koyuyor. ABD’de yapılan bir baÅŸka kapsamlı araÅŸtırma da, akciÄŸer kanseri tehlikesine karşı sigara içenlerin geleneksel röntgen ya da CT taramasından geçirilmelerinin yararlı olup olmayacağını belirlemeye çalışıyor. Kolon kanserine yakalanma riski yüksek olanların da bu tür taramalardan kayda deÄŸer bir yarar saÄŸladıkları belirtiliyor. Gelgelelim, bu tür taramaları destekleyen uzmanlar bile yöntemin yararlılığı konusunda henüz somut kanıtlar bulunmamasından ötürü büyük bir tedirginlik duyuyorlar. Yine de, çok kiÅŸi yararlılığı henüz kesinlik kazanmamış bu yönteme bel baÄŸlamaktan geri kalmıyor. Casarella bile, yaÅŸadığı onca sıkıntıya karşın, belli organların hedef alındığı CT taramalarının ateÅŸli bir savunucusu olmayı sürdürüyor. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!