Oluşturulma Tarihi: Nisan 04, 2008 00:00
Bebek, her zaman İstanbul’un gözbebeği olan bir semt. Ancak son dönemde, bu küçük mahalle, neredeyse Nişantaşı’na, Bağdat Caddesi’ne rakip olabilecek bir eğlence merkezi halini aldı. Kafe ve lokantaların en ünlüleri, Bebek’te arka arkaya şube açmaya başladı. The House Cafe, Kırıntı, Midpoint, Caffe Nero ve Kitchenette buraya geldi. İstanbul Life Dergisi’nin son sayısında, Sinem Gürleyük’ün kaleme aldığı yazıda Bebek’teki bu değişim inceleniyor.
Boğaz’ın en güzel semtlerinden biri olan Bebek bu sezon büyüyor, yenileniyor. The House Cafe, Midpoint, Stabella ve Roomy gibi dört yeni mekan birden açıldı. Kırıntı, Caffe Nero ve Kitchenette ise yolda.
Oysa birkaç yıl önce Bebek mahallesi denince akla Bebek Kahve ve Divan’da kahvaltı keyfi, bir de Bebek Oteli’nin barı gelirdi. Sonra Lucca, Mangerie, Lulu’s, Happily Ever After, Milagro gibi mekanlar açıldı. Özellikle 2004’te açılan Lucca, Bebek’i daha da popüler hale getirdi. Ünlü isimlerin akınıyla Bebek’in en çok konuşulan ve merak edilen mekanı haline geldi. Hatta Bebek’te yeni mekanlara da öncü oldu.
Mahalleye bu sezon gelen işletmeciler, bu seçimi neden yaptıklarını anlattı:
Ayhan Çarıkçılar (Midpoint’in ortağı) Bebek her dönem yükselişte. Sadece insanlar şu sıralar yer bulabildi. Bizim yerimiz 35 yıllık Ziraat Bankası’ydı. Buradan çıkmaları mucize gibiydi. 3-4 senedir yer arıyoruz. Bebek’te mekan bulabilmek çok zor çünkü burası çok küçük fakat bir o kadar da keyifli ve prestijli bir yer. Bu kadar yatırım yapılmasının sebebi Bebek’te daha fazla kazanırız beklentisi değil, Bebek’in doğru nokta olması. Buranın tek problemi
trafik. Vale servisimiz, anlaşmalı olduğumuz otoparklar var. Ama bundan sonraki ihtiyaç nasıl gelişir bilemiyorum. Belediye üzerine düşerse Bebek’in otopark problemini çözebilir. Ya da deniz yolu daha fazla kullanılabilir.
Fuat Erdoğan-Deniz Erkul (Kırıntı’nın sahipleri) Bebek’in çok kozmopolit bir yapısı var ve ağırlıklı olarak yabancıların tercih ettiği bir nokta. Gelir seviyesi yüksek bir semt. Burada damak tatlarına düşkün insanlar var. Bizim 2001’den beri burada bir arayışımız vardı. Fakat konseptin getirdiği bir metrekare var ve sığamıyoruz her yere. Bebek’in içinde genelde hep ufak binalar var. Şu anda bulduğumuz ve inşaatın devam ettiği yerin arkasında muhteşem bir koru var. Önünde ise Bebek Parkı ve Boğaz. Arada inci gibi kalacak diye düşünüyoruz mekan. İstanbullular çok farklı bir Kırıntı ile karşılaşacaklar burada. Mimarlığını Han Tümertekin’in üstlendiği mekanımız, müstakil olan tek Kırıntı olacak. Cadde dükkanı olduğumuz konusunda ısrarlıyız fakat Bebek’in de problemi otopark. Vale sistemi çok sorumluluk istiyor. Kaygılandığım nokta, valeleri kontrol edememek. Dükkanın içindeyken her şeyi kontrol edebilirim ama dükkanın dışına anında müdahale edemem. Kendi içimizde bir otopark olacak ama bütün talebi de karşılayamaz.
Sabit Arslan (Stabella’nın sahibi) Doğru zamanda açılan bazı mekanlar sayesinde Bebek’in gizli kalmış potansiyeli ortaya çıktı. Bebek nefes alma, arkadaşlarla buluşma ve
yemek yeme noktası olmaya başladı. Bebekliyim ve burada olmak bana iyi hissettiriyor. Bebek’te mahalle havası olduğu için insanlar belli bir sıcaklığa geliyorlar. Stebella butik bir İtalyan lokantası. Şu an için Bebek, Arnavutköy, Rumelihisarı ve Etiler’e kadar pizza, makarna ve salata paket servis hizmeti veriyoruz. Bebek’in tek problemi trafik, çözümü ise tamamiyle yerel yönetimlerde gizli.
Canan Baltacıoğlu (The House Cafe’nin ortağı) Bebek yıllarca kendine özgü birkaç kafesi, restoranı ve mağazasıyla yaşadı. Bundan 3-4 sene önce, daha çok yazları insanların akınına uğrayan, kışları çok tercih edilmeyen bir yerdi. Ancak son yıllarda açılan yeni barlar, kafeler ve mağazalar ile insanların alışkanlıkları değişti. Burada 8. şubemizi açıyoruz. Yakındaki Ortaköy’de fazlaca büyük bir mekanımız var. Ama çok sayıda müşterimiz Bebek’te oturuyor. Bize hep Bebek’te ne zaman yer açacağımızı soruyorlardı.
Işık Keçeci Aşur (Caffe Nero’nun Türkiye temsilcisi) Bebek’in klasikleşmiş, son derece kaliteli yerleri var. Ama tabii ki her yaştan insanın keyifli vakit geçirebileceği farklı seçenekler sunulması da önemli bir kriter. Bebek şehir hayatının dinamizmi ve Boğaz’ın dinginliğini gerçek anlamda buluşturan bir yere dönüştü. Yerellik de, Caffe Nero’nun marka kültürünün ana taşlarından biri. İstanbul’da, "mahalle" aralarında olup, bu şehrin özel semtlerinde müşterilerimizle buluşmak istiyoruz.
HERKES TRAFİKTEN ŞİKAYETÇİEski işletmeciler ve Bebek halkı trafikten çok şikayetçi. Bebek Kahve’nin sahibi Çiğdem Atakan haftasonlarının çok kalabalık olmasının işletmecilerin yüzünü güldürebileceğini söylerken bir yandan da, Bebek yerlilerinin durumdan sıkılabileceğini ekliyor. Bebek Badem Ezmesi’nin sahibi Sevim İşgüder ise şöyle anlatıyor durumu: "Müşteriler Bebek’e giremiyoruz kargoyla yollayabilir misiniz diyor. Gerçi kalabalık olması hepimiz için çok önemli. Trafik problemi aşılabilirse ve birkaç kişi daha para kazanabilirse ne mutlu." Lucca’nın sahibi Cem Mirap ise
"Bebek’te acil olarak ihtiyacı karşılayabilecek bir park yeri yaratılmalı" diyor.
Bebeklilerin içinde en tepkilisi ise Bebek Mahalle Muhtarı Ali Aydın Onar: "Trafik ve park yüzünden öldü Bebek, araçlar yürümüyor. Dışardan gelenlerin kalabalığıyla boğuluyor. Yeni mekanların gelmesi konusunda hiçbir olumlu düşüncem yok. Eski Bebek’imizi geri istiyoruz."