Güncelleme Tarihi:
Nilüfer, bir buçuk yıl bekledikten sonra Ayşe Nazlısı'na kavuştu
Ben sizden bir gün önce gördüm. Şahane bir şey. Nilüfer'in o bebeği ne kadar çok istediği, çocuğa sahiplenişinden belli oluyor. Türkiye'de herkes kız çocuğu manyağı! Evlat edinmek için kız çocuğu arıyor. Nilüfer'in de ilk başvurusu kız. Ama o kadar çok çocuk istiyor ki, altı ay sonra erkek çocuk sırasına da yazılıyor. Türkiye'de herkes terk çocuk meraklısı! Çünkü o zaman, biyolojik annenin ortaya çıkıp zamanın bir yerinde geri alması mümkün değil. Nilüfer de önce terk çocuğa yazılıyor, sonra ya çok beklemek zorunda kalırsa diye, anne nüfusuna kayıtlı çocuk listesine de yazılıyor. Ama sonuçta Nilüfer'in istediği oluyor! Hem kız çocuğu, hem de terk...
BANA TORPİL YAPILMADI
Filmlerde gördüğümüz kadar kolay mı oluyormuş evlat edinmek?
- Türkiye'de o kadar kolay değil.
Türkiye'de bu işleri özellikle mi zorlaştırıyorlar?
- Bilmiyorum ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Nilüfer olduğum için bana torpil yapılmadı. Aslanlar gibi bir buçuk sene bekledim. Acayip bir sıra var. Ve nedense, herkes, kız çocuk istiyor!
Türkiye'de bu işlerin kolay olmamasının haklı sebepleri var mı sizce?
- Çocuk Esirgeme Kurumu düzgün işleyen bir kurum. Hüzünlü bir durum gerçi. Kurumdakiler ‘‘Şu kadar sıra var, ayda yaklaşık şu kadar bebek geliyor’’ dediklerinde, önce bir şeyin alışverişi yapılıyor gibi hissettim. Bir beklenti içindeyiz. Sanki bu çocuklar bir yere bırakılsın da, biz de evlat sahibi olalım! Tuhaf bir şey. Ama bebekler dünyanın her yerinde pek çok sebepten terk ediliyor. Evlat edinilmeleri, öteki türlü yaşamalarından çok daha iyi.
DOĞURMAK NEDİR BİLMİYORUM
Ayşe Nazlı'yı doğurmuş gibi hissediyor musunuz?
- Doğurmak ne demektir, onu bilmediğim için, aradaki farkı bilmiyorum. Gerçi çocuk doğurmuş arkadaşlarım bile, doğurur doğurmaz ‘‘Ah evladım’’ demediklerini, kendilerini hemen anne gibi hissetmediklerini söylüyorlar. O sevgi, o aşk zamanla gelişen bir şey. Diye düşünüyorum.
BABASI KİM DİYE SORDULAR
Beş hafta öncesinden farklı olarak şimdi kendinizi anne gibi hissediyor musunuz?
- Elbette, bütün programlarını Ayşe Nazlı'ya göre yapmaya çalışıyorum. Bu sefer, Londra'ya onsuz gitmek zorundayım. Ona göre bir düzen kuracağım orada. Götüremiyorum, çünkü nüfus cüzdanı daha çıkmadı. Geçen gün resmen anne oldum. Baba adı yazma zorunluluğu var. Olmayan birinin ismini nasıl söyleyeceğim ki dedim. Medeni Kanun'umuzdaki boşluklarmış söz konusu olan. Ben de, babamın isimini (Cemil) verdim.
Ayşe Nazlı'nın gerçek kimliği üzerine derin bir araştırma yapma gereği hissettiniz mi?
- Böyle bir şansınız yok ki.
Annesi babası kim biliyor musunuz, genetik kontrol yaptırdınız mı?
- Terk bebek. Ama nerede terk edildiğinin bilgileri verilmiyor. Annesi babası olmayan bir bebek.
İnsan hikayesini merak etmez mi?
- Merak etmenin bana bir fayda sağlayacağını sanmıyorum. DÜşünmüyorum. O benim hayatımda var, o benim kızım. Biyolojik annesi kimdir, babası kimdir diye düşünmenin bir manası yok.
ALLAH İSTEDİĞİM GİBİ VERDİ
Şanslı bir bebek mi Ayşe Nazlı, şanssız mı?
- Her ikimizin de şanslı olduğunu düşünüyorum. Allah bana tam istediğim gibi tatlı, minyon bir kız çocuğu verdi. Hızla kilo alıyor. Hemen birtakım tetkikler yaptırdım. Çünkü olduğu aya göre biraz küçük dediler. Her şey normal çıktı. Son derece sağlıklı. Davranış olarak tam ayının bebeği, sadece biraz minyon. Tam bana göre!
Jennifer Lopez benzetmesini kim yaptı?
- Ben! Çünkü benim kızım gerçekten Jennifer Lopez'e benziyor. Boyu 60 santim. Popo acayip güzel. Çıkık. Teni, hafif solaryumda yanmış gibi. Esmer ama, kara sarı esmer değil! Hafif kırmızı, pembe bir karalık. Gözler tam belli olmamakla birlikte, gri yeşil. Akıllı akıllı bakıyor. Ve çok güzel gülüyor. Saçlarını heyecanla bekliyorum. Siyah değil. Teni koyu olmasına rağemen, saçlar ve kaşlar koyu kumral. Ayaklar dehşet! Parmak arkaları bezelye gibi. Yersin yani!
Biyolojik anne babası kimdir diye düşünmek bana manasız geliyor
O BENİM BEBEĞİM
Ayşe Nazlı terk bebek. Ama nerede terk edildiğinin bilgileri verilmiyor. Annesi babası olmayan bir bebek. Anne babasının kim olduğunu merak etmenin bana bir fayda sağlayacağını sanmıyorum. DÜşünmüyorum.
O benim hayatımda var, o benim kızım. Biyolojik annesi kimdir, babası kimdir diye düşünmenin bir manası yok.
POPOSU ACAYİP GÜZEL
Bebeğim, Jennifer Lopez'e benziyor. Boyu 60 santim. Poposu acayip güzel. Çıkık. Teni, hafif solaryumda yanmış gibi. Esmer ama, kara-sarı esmer değil. Hafif kırmızı. Gözler tam belli olmamakla birlikte, gri yeşil. Akıllı akıllı bakıyor. Ve çok güzel gülüyor. Saçlarını heyecanla bekliyorum. Teni koyu olmasına rağmen, saçlar ve kaşlar, koyu kumral. Ayaklar dehşet! Parmak arkaları bezelye gibi. Yersin yani!
KEDİM TAVIR KOYDU
Ayşe Nazlı gelince, kedim tavır koydu. Yemeden içmeden kesildi. Şimdi yemek yesin diye peşinden koşturuyorum. Ee kolay değil tabii 14 yıldır benimle. Yavaş yavaş alışıyor Ayşe Nazlı'nın varlığına.
TARİFİ ZOR DUYGULAR
Ayşe Nazlı'yı daha görmeden, almaya karar vermiştim. Yani onu görüp de, evet, bebeği çok beğenmedim demedim. İki arkadaşımla gittim... Tarifi zor duygular. Perşembe günü gördüm, Pazar günü de gittim kurumdan aldım... Pek çok arkadaşım onu görmek istedi. Müthiş bir tezahurat! Ayşe Nazlı şaşkın, ben şaşkın. İlk bir kaç gün huzursuzluk çekti. Sonra baktım herşey yolunda. Artık beni tanıyor, gülümsüyor. Ama aksi gibi tüm bunlar albüm çalışmalarının üstüne geldi. Yine de muhallebi saatini kaçırmamaya gayret sarfediyorum.